1- Araç Değer Kaybı Nedir?
1.1. Genel Olarak
Araç sayısının her geçen gün daha da artması trafik kazalarının artmasını da beraberinde getirmiştir. Öyle ki TÜİK verilerine göre 2022 yılında toplam 1 milyon 232 bin 957 adet trafik kazası meydana gelmiş olup bu kazaların 1 milyon 35 bin 696 adedi maddi hasarlı, 197 bin 261 adedi ise ölümlü/yaralanmalı trafik kazası olarak kayıtlara geçmiştir. Görüldüğü üzere meydana gelen trafik kazalarının büyük bir bölümünü maddi hasarlı trafik kazaları oluşturmaktadır. Araç fiyatlarının her geçen gün daha da artması kaza neticesinde oluşan değer kaybı miktarının artmasına da sebebiyet vermiştir. Bunun sonucunda araç değer kaybına duyulan ilgi daha da artmış bu kavramın son yıllarda oldukça popüler hale gelmesine sebebiyet vermiştir.
1.2. Tanım
Araç değer kaybını kısaca aracın kaza öncesi ikinci el değeri ile kaza sonrasında oluşan ikinci el değeri arasındaki fark olarak tanımlamak mümkündür. Yargıtay da birçok kararında araç değer kaybını bu şekilde tanımlamıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2020/1876 E. ile 2021/473 K. Sayılı ve 4.2.2021 Tarihli Kararı’nda da “…Bu haliyle dava konusu aracın olaydan önceki değeri ile olay sonrası değeri arasındaki farkı, davacının değer kaybı zararı olarak kabul edilmeli…” şeklinde değer kaybının ne olduğunu belirtmiştir.
2- Araç Değer Kaybı Hangi Durumlarda Talep Edilir?
Öncelikle aracın karayolunda meydana gelen iki taraflı trafik kazası neticesinde maddi hasara uğraması gerekir. Başka bir ifadeyle, aracın tek başına gerçekleştirdiği kazalar örneğin duvara çarpması vs. durumlarında değer kaybı talep edilemez. Önemle belirtmek gerekir ki her maddi hasarlı trafik kazasında araçta değer kaybı meydana gelmez. Bu bağlamda basit onarım işlemleri ile giderilebilecek işlemler(tamponun plastik aksamında hasar meydana gelmesi, ufak çizikler oluşması vb.) için değer kaybına hükmedilmez. Aracın kaza neticesinde kullanılamayacak hale gelmesi başka bir ifadeyle pert haline gelmesi durumunda yine değer kaybı talep edilmesi mümkün olmayacaktır.(bkz. Yargıtay 17. HD. 2013/18994 E. - 2014/458 K. 16.01.2014 tarihli kararı) Aracın pert durumunda olması dışında mevcut kazadan önceki bir zamanda kazaya karışmış olması ve bu kaza neticesinde aynı yerden darbe alıp parçaları değişmesi halinde aracın orijinalliği zaten bozulduğundan yine değer kaybına hükmedilmeyecektir. Somutlaştırmak gerekirse x aracı eski tarihli bir kazadan dolayı ön aksamında parça değişimi gerçekleşmişse aradan geçen zaman diliminde başka bir kazadan dolayı ön aksamı hasar almışsa tekrar değer kaybı talebinde bulunulamaz ancak aracın ön aksamı haricinde arka veya yan tarafında bir hasar meydana gelmiş parça değişimi, boya vs. durumları ortaya çıkmışsa değer kaybı talebinde bulunulmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ayrıca belirtmek gerekir ki araçtaki hasar onarıldıktan sonra değer kaybı talebinde bulunulması gerekir.
Değinilmesi gereken diğer bir husus ise kusura ilişkindir. Kişi kendi kusuruna dayanarak tazminat isteyemeyeceğinden değer kaybı talebinde bulunan tarafın trafik kazasına %100 kusuruyla sebebiyet vermemiş olması gerekir. Diğer durumlarda ise değer kaybı talebinde bulunan taraf, kusurlu olmadığı oranda tazminat talebinde bulunabilecektir.
3- Araç Değer Kaybı Tazminatına Başvurmak İçin Yapılması Gerekenler
Dava yoluna gitmeden önce kaza neticesinde aracında hasar meydana gelen taraf, karşı tarafın sigortası ZMMS poliçesi gereği belili bir limit ile sorumlu olduğundan ilgili sigorta şirketi kaza tutanağında tespit edilip(dilekçe ekinde kaza ile ilgili bilgi belgeleri belirterek) başvuruda bulunarak uğramış olduğu zararın giderilmesini talep edebilir. Bu süreçte sigorta şirketlerinin zararı karşılamama yahut istenilen miktarı ödememe durumuna binaen vakit kaybedilmemesi adına sigorta başvurusuyla birlikte arabuluculuğa başvurulması tavsiye edilir. Dava şartı olan arabuluculukta anlaşılamadığı takdirde dava açılması mümkündür.
4- Dava Aşaması
Araç değer kaybı davası eğer sigorta şirketine karşı açılacaksa Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Sigorta şirketinin tamir işlemleri sonucu araçtaki hasarı karşılamış ve poliçe limiti dolmuş ise bu durumda dava sigorta şirketine açılmayıp değer kaybı talebi sadece trafik kazasına sebebiyet veren kişilere(araç işleteni ve araç sürücüsü) karşı açılacak bu durumda ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olacaktır.
Yetkili Mahkeme ise araç değer kaybı tazminatının kökekinde haksız fiil uyuşmazlığı olduğundan haksız fiilden doğan davalardaki yetki kuralı geçerlidir. Bu durumda genel yetki kuralı olan davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olduğu gibi kazanın meydana geldiği yer mahkemesi de yetkilidir.
Değer kaybı alacağı aynı zamanda maddi tazminat alacağı olduğundan dava dilekçesinde dava değerini de belirtmek gerekir ancak araç değer kaybı, niteliği itibariyle belirsiz alacak davası olduğu için dilekçenin dava değeri ve talep kısmında 100 TL gibi cuzi bir miktar belirterek belirsiz alacak davası olarak açılması gerekir. Faiz ise haksız fiilden kaynaklanan dava olduğundan kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekir.
Zamanaşımı konusuna da ayrıca dikkat edilmesi gerekir. 2918 Sayılı KTK m. 109 uyarınca değer kaybı talebi, kişinin zararı ve bu zararın sorumlusunun öğrenilmesinde itibaren iki yıl ve her halde kaza tarihinden başlayarak on yıllık zamanaşımına süresine tabidir. İkinci fıkrada ise dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir hükmüne yer verilmiştir.
4.1. Araç Değer Kaybı Nasıl Belirlenir? Hükme elverişli bilirkişi raporu nasıl olmalıdır?
Araç değer kaybının belirlenmesinde birtakım teknik hesaplamalar rol oynamaktadır. Bu teknik hesaplamaların ne olduğu ve nasıl yapıldığının ayrıntılarına girmek yerine araç değer kaybında hangi faktörlerin rol oynadığına değinmek gerekir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre araç değer kaybının belirlenmesinde aracın modeli, üretim yılı, markası, özellikleri, hasar durumu, araç üzerinde yapılan işlemler, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi, ikinci el değeri vb. hususlar dikkate alınır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2991 E. - 2020/6304 K. 27.10.2020 tarihli Kararı’nda bu husus detaylı bir şekilde ele alınarak bilirkişi raporlarının da bu hususlar gözetilerek hazırlanması gerektiğine işaret edilmiştir. Kararın bir kısmı şu şekildedir: “Dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2. el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın hesaplama yapılarak sağlanmıştır. Bilirkişi raporunda belirtilen yöntemle değer kaybının tespit olunduğu rapora dayalı olarak hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının zararının belirlenmesi, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” Şeklinde belirterek aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı vb. hususların değer kaybı hesaplamasında dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.
5. İkame Araç Bedeli Nedir?
Araç değer kaybının yanı sıra ikame araç bedeli(araç mahrumiyet bedeli, araç kira bedeli) de tazminat talepleri arasında önemli bir yer tutar. İkame araç bedeli, hasarlı aracın kaza sonrasında tamirde kalan süre içerisinde kişinin aracını kullanmaktan mahrum kalmasından dolayı oluşan bir tazminat türüdür.
İkame araç bedeline her ne kadar araç kira bedeli alacağı adı verilmiş olsa da Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere kişinin tazminat talebinde bulunabilmesi için araç kiralamış olması zorunlu olmadığından(araç kiralanmış olsa dahi kiralamaya dair belge sunulması da şart değildir bu yönde bkz. Yargıtay 17. HD. 2016/16080 E. - 2019/8929 K. sayılı 03.10.2019 tarihli kararı,Yargıtay 4. HD 2021/26777 E. - 2022/11236 K. sayılı kararı) araç kira bedeli kavramının kullanılmasını doğru bulmuyorum. Yargıtay kararlarını incelediğimizde, trafik kazası sonucu hasar gören araç sahibinin aracının tamir sürecinde kullanamaması nedeniyle ikame araç bedelinin tazmini talebinin haklılık arz ettiği belirtilmektedir. Özellikle mahkemelerce belirlenen makul tamir süresi dikkate alınarak araç sahibinin ikame araç bedelinin tazminini başka bir araç kiralanmasına gerek olmaksızın kabul etmiştir. Değinilmesi gereken önemli bir husus aracın serviste uzun süre kalmış olmasının(örneğin 2-3 ay) ikame araç bedeli miktrarının belirlenmesinde pek bir önemi bulunmamaktadır. Uygulamada genelde aracın makul tamir süresinin 15 gün olduğu aracın günlük kiralama miktarının 15 gün ile çarpılması sonucu hesaplama yapılarak ikame araç bedeline hükmedilmektedir.
Av. Uğur YILDIRIM
KAYNAKÇA
Akıncı, Oğuzhan: Zorunlu Trafik Sigortasında Değer Kaybı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2022
Çeker, Mustafa: 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Sigorta Hukuku, 24. Baskı, Karahan Kitabevi
Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Baskı, Yetkin Yayınevi, İstanbul 2019
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Karayolu-Trafik-Kaza-Istatistikleri-2022-49513
https://mevzuat.sinerjias.com.tr/s
Uysal, Yaşar: Trafik Kazalarına Karışan Araçların Onarım Sonrası Piyasa Rayicindeki Değer Kaybı Ve Kaza Analizi, Yüksek Lisans Tezi, 2019
https://www.hukukihaber.net/arac-deger-kaybi-talebi-hangi-kosullarda-yapilir-1