TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

T.G.BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/21163)

 

Karar Tarihi: 9/1/2019

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör Yrd.

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

T.G.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kişi hürriyeti ve güvenliği, eğitim, etkili başvuru hakları ile kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 12/4/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması soruşturmaları kapsamında 17/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış; 21/7/2016 tarihinde tutuklanmıştır.

7. Soruşturma devam ederken 2/4/2018 tarihinde başvurucu vefat etmiştir.

8. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2/4/2018 tarihinde ölmüş olması nedeniyle başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

9. Başvurucunun murisleri, avukatları aracılığıyla 17/8/2018 tarihinde verdikleri dilekçeyle bireysel başvurudaki talepleri yineleyerek başvuruya devam etmek istediklerini beyan etmişlerdir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

10. Mahkemenin 9/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

11. Başvurucu, kuvvetli suç şüphesi olmaksızın tutuklandığını, adli kontrol tedbirinin neden yetersiz kaldığı açıklanmadan ölçülülük ilkesine aykırı bir şekilde, gerekçesiz kararlarla ve dosya üzerinden yapılan incelemelerle tutukluluğunun devam ettirildiğini, tutukluluk durumunun kanuna aykırı olarak 1 ayı aşan sürelerle gözden geçirildiğini, tutukluluğun devamı kararlarının geç tebliğ edilmesi ve gizlilik kararı nedeniyle tutukluluğa itiraz imkânının ortadan kaldırıldığını, tutukluluğa itirazlarının geç incelendiğini, itirazlarını inceleyen sulh ceza mahkemelerinin etkili bir yol olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının; yabancı dil seviyesini yükseltmek ve yabancı dil sınavına girmek amacıyla istediği yabancı dil kitaplarının kendisine verilmediğini, bu karara yaptığı itirazların gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini belirterek eğitim hakkının; koşulları oluşmadan ve sağlık kontrolünden geçirilmeden tek kişilik hücreye konulduğunu, bu karara yaptığı itirazın gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini,ceza infaz kurumunun kalabalık ve sağlık koşulları açısından yetersiz olduğunu, sosyal aktivite imkânlarından yararlandırılmadığını belirterek kötü muamele yasağının ve ayrımcılık ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası şu şekildedir:

"Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."

13. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 84. maddesinin (1) numaralı fıkrası şu şekildedir:

"Bireysel başvuruların incelenmesinde, kararların infazında Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."

14. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Dava sırasında taraflardan birinin ölümü" kenar başlıklı 55. maddesinin (1) numaralı fıkrası şu şekildedir:

"Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir."

15. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 606. maddesi şu şekildedir:

"Miras, üç ay içinde reddolunabilir.

Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar."

16. Başvurunun incelemesi devam ederken başvurucunun 2/4/2018 tarihinde öldüğü nüfus kayıtlarından anlaşılmıştır.

17. Anayasa Mahkemesi Asya Oktay ve diğerleri kararında (B. No: 2014/3549, 22/3/2017, §§ 18-21) başvurucunun bireysel başvurunun yapıldığı tarihten sonra ölmesi durumunda başvurunun incelenmesine devam edilip edilemeyeceğine ilişkin ilkelerini belirlemiştir. Anılan kararın ilgili bölümü şöyledir:

"18. Uygulamada hukuk yargılamalarında, taraflardan birinin ölümü halinde dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi nedeniyle davaya mirasçılar tarafından devam edilebileceğinin kabul edildiği hallerde, mahkemelerce mirasçılara usulüne uygun olarak tebligat yapılarak mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almalarının sağlandığı görülmektedir (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E. 2015/20127, K. 2015/21189, 26/11/2015).

19. Asli görevi Anayasa'yı yorumlamak, böylece Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerin kapsam ve sınırlarını belirlemek olan Anayasa Mahkemesinin (Mahkeme) bireysel başvuru yolunda başvurucuların başvuru tarihinden sonra vefat etmeleri hâlinde yukarıda yer verilen usulü benimseyerek4721 sayılı Kanun'unanılan hükümlerindeki tarihleri tespit etme ve buna göre mirası reddetmeyen mirasçıların başvuruya devam etmelerini sağlama yükümlülüğünü üstlenmesinin, Mahkemenin asli görevini yerine getirmesi önünde engel teşkil edecek ve böylelikle Mahkemeyi temel işlevinden uzaklaştırabilecek olması nedeniyle bireysel başvurunun niteliğine uygun düşmediği görülmektedir.

20. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varılması hâlinde başvurunun düşmesine karar verilebilir. Bununla birlikte İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği Anayasa'nın uygulanması, yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde başvurunun incelenmesine devam edilebileceği öngörülmüştür.

21. Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâller gibi başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varıldığı durumlarda, başvurucuların vefat etmesi hâlinde başvuruya devam edilmesinin sağlanması yönünden öncelikli yükümlülüğün başvuruya devam etme hakları olan şahıslarda bulunduğu kabul edilmelidir."

18. Anayasa Mahkemesi Asya Oktay ve diğerleri içtihadından sonraki dönemde, bireysel başvuru devam ederken başvurucunun ölmesi durumunda ölenin mirasçılarına başvuruya devam edip etmeyecekleri hususunda bildirimde bulunma yönünde bir uygulama gerçekleştirmemiş, ölüm tarihinden sonra makul bir süre içinde kendiliğinden Anayasa Mahkemesine başvurarak başvuruya devam etmek istediğini bildiren mirasçıların -menfaatlerinin bulunup bulunmadığını da gözeterek- başvurularını incelemiştir (örnek kararlar için bkz. Ayten Yeğenoğlu, B. No: 2015/1685, 23/5/2018 [ölümden yaklaşık üç ay sonra]; Fatma Ülker Akkaya, B. No: 2014/18979, 22/2/2018 [ölümden iki ay sonra]). Buna karşılık mirasçıların başvuruyu devam ettirme yönündeki iradelerini Anayasa Mahkemesine bildirmediği hallerde düşme kararı verilmektedir (örnek kararlar için bkz. Ali Sedat Yücelik ve diğerleri, B. No: 2015/2574, 9/5/2018, §§ 22-25; Abbas Çelik ve diğerleri, B. No: 2014/749, 7/3/2018, §§ 26-29; Haşim Özpolat, B. No: 2014/3140, 21/9/2017, § 19 Şükran Çopuraslan, B. No: 2014/4695, 14/9/2017, § 22).

19. Anayasa Mahkemesi, ölenin mirasçılarının başvuruyu devam ettirme iradelerinin ancak makul süre içinde yapılması hâlinde geçerli olabileceğini kabul etmekle birlikte bu süreyi somutlaştırmamıştır. Hukuki belirliliğin sağlanması bakımından mirasçıların başvuruyu devam ettirme iradelerinin geçerli kabul edilebileceği makul sürenin ne olduğunun belirginleştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

20. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrasında öngörülen otuz günlük bireysel başvuru süresinin mirasçılar yönünden de kıyasen uygulanması gerektiği düşünülebilir. Ancak Türk hukukunda mirasçıların mirası reddetme hakkını da haiz oldukları gözetildiğinde makul sürenin tespitinde mirası ret süresinin de gözönünde bulundurulması gerektiği değerlendirilmiştir. 4721 sayılı Kanun'un 606. maddesinin birinci fıkrasında, yasal ve atanmış mirasçıların mirası üç ay içinde reddedebilecekleri belirtilmiştir. Dolayısıyla bireysel başvuru yapıldıktan sonra ölen başvurucuların mirasçılarının başvuruyu devam ettirme yönündeki taleplerini Anayasa Mahkemesine iletebilecekleri makul sürenin -haklı mazeretler saklı kalmak kaydıyla- ölüm tarihinden itibaren dört ay olarak tespitinin uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır.

21. Somut olayda başvuru devam ederken ölen başvurucunun mirasçıları ölüm tarihinden itibaren dört ay geçtikten sonra başvuruya devam etmek istediklerine ilişkin taleplerini Anayasa Mahkemesine iletmişlerdir. Bu durumda başvuruya devam etme talebinin dört aylık süre içinde yapılmadığı açıktır.

22. Öte yandan somut başvuruya benzer şikâyetler, Anayasa Mahkemesince karara bağlanmış olup bu kararlarda ilgili Anayasa hükümleri uygulanıp yorumlanmış ve temel hak ve özgürlüğün kapsam ve sınırları belirlenmiştir (mahpusların ifade özgürlüğü, eğitim hakkı, iyileştirme faaliyetleri hakkında bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, §§ 23-51; İbrahim Kaptan (2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, §§ 22-37; İbrahim Kaptan, B. No: 2017/30510, 18/7/2018, §§ 49-65; Fatih Dokur, B. No: 2017/32217, 24/5/2018, §§ 19-29; Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, §§ 60-87; ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma iddiası için bkz. Mehmet Hanifi Baki, B. No: 2017/36197, 27/6/2018, §§ 32-51; ceza infaz kurumunun tek kişilik odasında tutulma iddiası için bkz. Raşit Konya, B. No: 2017/26780, 28/6/2018, §§ 35-52; tutukluluk ve tutukluluğa itiraz incelemelerinde uygulanması gereken usule ilişkin güvencelerle ilgili iddialar için bkz. Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, §§ 64-78; Mehmet Halim Oral, B. No: 2012/1221, 16/10/2014, §§ 50-54; Ferit Çelik, B. No: 2012/1220, 10/12/2014, §§ 51, 52; Hikmet Yayğın, B. No: 2013/1279, 30/12/2014, §§ 29-36; Emrah Oğuz, B. No: 2013/1755, 25/3/2015, §§ 43-54; Ulaş Kaya ve Adnan Ataman, B. No: 2013/4128, 18/11/2015, §§ 53-73; sulh ceza hâkimliklerinin yapısına ilişkin iddialar için bkz. Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 101-115; Mehmet Baransu (2), B. No: 2015/7231, §§ 64-78; soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığına ilişkin iddialar için bkz. Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 168-176; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 105-107; Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, §§ 248-257; tutuklamanın hukukiliğine ilişkin iddialar için bkz. Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 59-68; Şahin Alpay [GK], B. No: 2016/16092, 11/1/2018, §§ 77-91; Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 237-257; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 110-124; tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığı iddiaları için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 326-359; Erdal Tercan [GK], B. No: 2016/15637, 12/4/2018, § 246). Dolayısıyla başvurunun incelenmesine devam etmeyi gerekli kılan ve İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen nedenlerden biri de bulunmamaktadır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun DÜŞMESİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.