TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KEMAL ALİCAN YEĞEN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/10488)

 

Karar Tarihi: 29/3/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ali Erdem ŞAHİN

Başvurucular

:

Bkz. Ekli tablonun (C) sütunu

Başvurucular Vekili

:

Bkz. Ekli tablonun (D) sütunu

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yükseköğretim öğrencisi olan başvurucuların çeşitli nedenlerle haklarında disiplin cezası verilmesinin eğitim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte yükseköğretim kurumlarında lisans veya yüksek lisans öğrencisi olarak öğrenim görmektedir.

3. Başvurucular hakkında çeşitli eylemlerinden dolayı disiplin soruşturmaları başlatılmıştır. Yapılan soruşturmalarda, başvurucuların eylemleri 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 54. maddesi ile 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı bendine dayanılarak hazırlanan 18/8/2012 tarihli ve 28388 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin disiplin suç ve cezalarına ilişkin maddeleri kapsamında değerlendirilmiştir. Nihayetinde başvurucuların eylemlerinin niteliğine göre uyarma, kınama, uzaklaştırma veya yükseköğretim kurumundan çıkarma disiplin cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

4. Başvurucular anılan disiplin cezalarının iptali istemiyle idare mahkemelerine başvurmuştur. Yargılama neticesinde mahkemelerce davaların reddine ilişkin verilen kararlar istinaf veya temyiz aşamasında kesinleşmiştir. Başvurular, süresi içinde yapılmıştır.

5. Başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Adli yardım talebinde bulunan başvurucuların söz konusu taleplerinin kabulüne, ekli tablonun (B) sütununda numaraları belirtilen başvuruların 2018/10488 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

A. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

7. Başvurucular; disiplin cezası şeklinde uğradıkları müdahalelerin -eylemlerinin niteliğine göre- ifade özgürlüğünü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını, suç ve cezaların kanuniliği ilkesini, mülkiyet hakkını, adil yargılanma hakkını ve eğitim hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvuru konusu olaylarda uygulananyönetmelik hükümlerinin dayanağı kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptaledildiği ancak bu kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği belirtilerek başvurular hakkında yapılacak değerlendirmede ilgili sürenin dikkate alınmasını gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında başvuru formlarında yer alan iddialarını yinelemiştir.

8. Başvuru, eğitim hakkı kapsamında incelenmiştir.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Başvuru konusu müdahaleler, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 42. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ... aykırı olamaz.”

11. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir. Buna göre somut olayda öncelikle müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığı incelenecektir.

12. Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda Anayasa'nın 13. maddesinin emredici hükmü gereğince öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır (eğitim ve öğrenim hakkının ancak kanunla sınırlanabileceğinin değerlendirildiği çok sayıda karar içinden bkz. Özcan Bayrak, B. No: 2019/14060, 3/11/2022, §§ 46,47; kanunilik şartına çeşitli bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35; Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61)

13. Eğitim hizmeti devletin birçok pozitif yükümlülüğünün bulunduğu, bu doğrultuda düzenlenmesi konusunda da geniş takdir yetkisine sahip olduğu en önemli kamu hizmeti alanlarından biridir. Yükseköğretim ise millî eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitim ve öğretimin tümüdür. Kanun koyucu yükseköğretimle ilgili amaç ve ilkeleri belirlemek ve bütün yükseköğretim kurumlarının ve üst kuruluşlarının teşkilatlanma, işleyiş, görev, yetki ve sorumlulukları ile eğitim-öğretim, araştırma, yayım, öğretim elemanları, öğrenciler ve diğer personel ile ilgili esasları bir bütünlük içinde düzenlemek maksadıyla 2547 sayılı Kanun'u ihdas etmiştir.

14. Anılan Kanun'un 54. maddesinin (a) bendi ile yükseköğretim öğrencileri açısından disiplin suçu teşkil eden eylemleri ve uygulanabilecek disiplin cezaları düzenlenmiş, 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı alt bendi yer alan “…ile öğrencilerin…” ibaresi ile de öğrencilerin disiplin işlemleri ile ilgili hususların Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Nitekim bu konudaki yönetmelik 18/8/2012 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

15. Somut olayda yükseköğretim öğrencisi olan başvurucular çeşitli eylemleri nedeniyle 2547 sayılı Kanun'un verdiği yetki kapsamında çıkarılan yönetmelik uyarınca disiplin cezası ile cezalandırılmıştır. Anayasa Mahkemesi söz konusu yönetmelik hükümlerinin dayanağı Kanun maddelerinin yukarıda yer verilen kısımlarının Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla iptaline karar verilmesi itirazını incelemiştir.

16. Anayasa Mahkemesi; inceleme neticesinde öncelikle mevcut kuralın -Kanun'un 54. maddesinin (a) bendi- yükseköğretim öğrencileri bakımından disiplin suçu teşkil eden eylemler ile uygulanabilecek disiplin cezaları arasında herhangi bir ilişkilendirme kurmadığını ve bu bağlamda muhatapları açısından belirlilik ve öngörülebilirliği sağlamadığını belirterek kuralın şu hâliyle yeterli bir hukuki güvence oluşturmadığını değerlendirmiştir. Ayrıca belirlilik ve öngörülebilirliğin sağlanamadığı bir alanda idareye öğrencilerin disiplin ile ilgili işlerini yönetmelikle düzenleme yetkisinin verilmesinin -Kanun'un 65. maddesinin ilgili kısmı ile- mümkün olmadığını da vurgulamıştır. Sonuç olarak bahse konu kuralların iptal edilmesine karar vermiştir. Bununla birlikte söz konusu iptal kararının yürürlüğe girmesini Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay süreyle ertelemiştir (AYM, E. 2022/54, K.2022/99, 08/09/2022). Anılan karar 20/9/2022 tarihli ve 31959 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış, ancak henüz yürürlüğe girmemiştir.

17. Somut olaya konu disiplin cezalarının uygulandığı tarihler itibarıyla anılan Kanun maddelerinin ve dolayısıyla müdahalenin dayanağı olan yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi İsmail Karaca (B. No: 2017/26460, 21/4/2021, § § 60-67) kararında, kamu görevlisi başvurucuya olay tarihlerinde yürürlükte bulunan tüzük hükümleri kapsamında uygulanan disiplin cezasının, tüzükle düzenlemeye cevaz veren dayanak kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği gerekçesiyle kanunilik yönünden ihlal kararı vermiştir. Başvuru konusu olay yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı gerektirecek herhangi bir durum bulunmamaktadır (benzer değerlendirmeler için bkz. Nigar Hürel ve diğerleri, B. No: 2017/16800, 22/11/2022, § § 17-25).

18. Nihayetinde disiplin cezasına konu eylemleri yasal düzeyde belirlemeyen ve bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını yeterli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanıyan bir kanun yerine bir yönetmelik ile yapılan müdahalelerin kanuni dayanağının bulunduğundan söz edilmesi mümkün değildir.

19. Bu itibarla başvurucuların eğitim hakkına yapılan müdahalelerin düzenlendiği 2547 sayılı Kanun'un 54. maddesi ve 65. maddesinin ilgili kısımlarının yükseköğretim öğrencileri bakımından disiplin suçu teşkil eden eylemler ile uygulanabilecek disiplin cezaları arasında herhangi bir ilişkilendirme kurmaması nedeniyle belirli, öngörülebilir ve erişilebilir olmadığı ve bahse konu niteliklere haiz bir kanunun bulunmadığı bir alanda idareye yönetmelikle düzenleme yetkisinin verilmeyeceği sonucuna varılmıştır. Nihayetinde başvurucuların Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvuruculardan Ekin Öztürk Yılmaz makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Selahattin Akyıl (B. No: 2012/1198, 7/11/2013) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiş ve bu çerçevede makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Somut olayda anılan başvurucu açısından yargılama süresinin 6 yıl 5 ay 17 gün sürdüğü anlaşıldığından söz konusu kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucular; ihlalin tespiti, yeniden yargılamaya hükmedilmesi ile birlikte maddi ve/veya manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen eğitim hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir ( Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Eğitim hakkının ihlalinin niteliği dikkate alınarak talepte bulunan başvuruculara ve makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle başvurucu Ekin Öztürk Yılmaz'a ayrıca bu hak yönünden da belirlenen manevi tazminatın ekli tablonun (H) sütununda gösterildiği şekliyle ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. Talepte bulunan başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

C. 2020/12042 ve 2021/24536 numaralı başvurular yönünden başvurucuların kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması taleplerinin KABULÜNE,

D. 1. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Başvurucu Ekin Öztürk Yılmaz yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

E. 1. Anayasa’nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Başvurucu Ekin Öztürk Yılmaz yönünden Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

F. Kararın bir örneğinin eğitim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla ekli tablonun (E) sütununda yer alan yargı mercilerine GÖNDERİLMESİNE,

G. Manevi tazminatların ekli tablonun (H) sütununda belirtilen şekilde ilgili başvuruculara ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

H. Vekâlet ücretinin ekli tablonun (G) sütununda ve harçların ise ekli tablonun (F) sütunundabelirtildiği şekilde başvuruculara ÖDENMESİNE,

İ. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

J. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.