TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HÜSEYİN ÖZKAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/12539)

 

Karar Tarihi: 8/2/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ali Erdem ŞAHİN

Başvurucular

:

1. Hüseyin ÖZKAN

 

 

2. Hasan Basri SUCU

Vekili

:

Av. Bedia BORAN BULUT

 

:

3. Suzan UZPAK

 

 

VekiliAv. Necmiye ŞABBAZ BAŞEL

 

 

4. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası

Vekilleri

:

1. Av. Necmiye ŞABBAZ BAŞEL

 

 

2. Av. Bedia BORAN BULUT

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kamu görevlisi başvurucuların üyesi oldukları sendikanın çağrısı üzerine kısmi veya bir tam gün göreve gitmemeleri nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmalarının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte çeşitli okullarda öğretmen olarak görev yapmaktadır. Başvurucular, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM-SEN) üyesidir.

3. 2015 yılı Haziran ayından itibaren yoğun bir şekilde maruz kalınan terör eylemleriyle mücadele kapsamında bazı ilçelerde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir (arka plan bilgisi için bkz. Dilek Kaya, B. No: 2018/14313, 17/7/2019, §§ 8-11). EĞİTİM-SEN Merkez Yürütme Kurulu (Kurul) 20/12/2015 tarihinde "Yaşanan tüm bu olumsuzluklara dikkat çekmek çatışmalı ortamın son bulması, öğretmenlerin, öğrencilerin can güvenliğinin sağlanması, hayatın normalleştirilmesi talebiyle 21 Aralık 2015 Pazartesi günü her devreyi kapsayacak şekilde bir saat derse girilmemesine" şeklinde bir karar almıştır.

4. Bununla birlikte EĞİTİM-SEN'in bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 22/2/2015 tarihinde bir karar alarak kendisine bağlı tüm sendika üyelerinin sokağa çıkma yasaklarını kınamak amacıyla 29/12/2015 tarihinde (bir gün) işyerlerinden çıkıp tüm illerde merkezi alanlarda basın açıklamaları yapmaları çağrısında bulunmuştur (kararın tam metni için bkz. Dilek Kaya, §14). Kurul anılan çağrı çerçevesinde 25/12/2015 tarihinde "29 Aralık 2015 tarihinde Konfederasyonumuz KESK'in diğer emek ve meslek örgütleri ile birlikte almış olduğu 92 sayılı kararı gereğince Savaşa Hayır Barışı Savunacağız şiarıyla gerçekleştireceği üretimden gelen gücümüzü kullanarak 1 günlük hizmet üretmeme kararının iş kolumuzda hayata geçirilmesine" şeklinde bir karar almıştır.

5. Başvurucular, yukarıda yer verilen kararlar doğrultusunda 21/12/2015 tarihinde bir saat derse girmemiş veya 29/12/2015 tarihinde (bir gün) göreve gitmemiştir. Anılan eylemler nedeniyle başvurucular hakkında disiplin soruşturmaları yapılmış ve başvurucuların aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

6. Başvurucular, haklarında tesis edilen disiplin cezalarının iptali istemiyle idare mahkemesine (Mahkeme) başvurmuştur. Mahkemeler, başvurucuların olağanüstü hâl (OHAL) kapsamında kamu personeline ilişkin alınan tedbirler çerçevesinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) devlet memurluğundan çıkarılması nedeniyle dava konusu işlemlerin ve mevcut davaların konusuz kaldığını belirterek davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Söz konusu kararlar, istinaf kanun yolunda kesinleşmiştir.

7. Başvurular çeşitli tarihlerde yapılmıştır.

8. 2018/12541 ve 2019/8012 numaralı başvuruların 2018/12539 numaralı başvuru ile birleştirilmesine Komisyonca karar verilmiştir. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerçek Kişi Başvurucular Yönünden

9. Başvurucular; üyesi oldukları Sendikanın almış olduğu kararı icra etmeleri nedeniyle haklarında disiplin cezasına hükmedilmesinin dernek ve sendika kurma haklarını, ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucuların şikâyetlerinin derece mahkemelerince delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasına ilişkin olup olmadığı, bu manada uyuşmazlıklarla ilgili vardıkları sonuçları ve kullandıkları takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde ve ayrıntılı olarak gerekçelendirilip gerekçelendirilmediği ve kararlarında açıkça bir keyfîlik bulunup bulunmadığı hususlarının Anayasa Mahkemesince yapılacak değerlendirmede dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında başvuru formunda daha önce belirttikleri açıklamalarını yinelemiştir.

10. Mahkemeler; başvuru konusu disiplin cezalarının iptali istemiyle açılan davalarda, başvurucuların devlet memurluğundan çıkarıldıkları gerekçesiyle davaların esasını incelememiştir. Bu itibarla başvurunun ifade özgürlüğü ile bağlantılı etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44; Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri [GK], B. No: 2018/14884, 27/10/2021, § 141).

13. Şikâyetlerin esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının bulunması ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanmasının bir gereğidir. Buna göre kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla öngörülen yargı yollarının mevzuatta yer alması tek başına yeterli olmayıp bu yolun aynı zamanda pratikte de başarı şansı sunması gerekir. Söz konusu yola başvurulabilmesi için öngörülen koşullar somut olaylara tatbik edilirken dayanak işlem, eylem ya da ihmallerden kaynaklanan savunulabilir nitelikteki iddiaların bu doğrultuda geniş şekilde değerlendirilmesi, koşulların oluşmadığı sonucuna ulaşılması durumunda ise bu durumun yargı makamları tarafından ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması gerekir (İlhan Gökhan, B. No: 2017/27957, 9/9/2020, §§ 47, 49; Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri, § 142).

14. Somut olaya konu disiplin cezalarının görüldüğü davalarda başvurucuların OHAL KHK'ları kapsamında kamu görevinden çıkarıldığı belirtilerek davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi adil yargılanma hakkı kapsamında verdiği birçok kararında benzer meseleleri değerlendirmiştir. Anılan kararlarda kamu görevlileri hakkında tesis edilen işlemler hakkında görülmekte olan davaların, kamu görevlisi statüsünün herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda dahi idari işlemle olan menfaat bağının ortadan kalkmayacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte kamu görevinden çıkarılan başvurucunun OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) başvurabileceği, OHAL Komisyonunun kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğu, bu durumda başvurucunun yeniden kamu görevlisi statüsünü kazanabileceği ihtimalinin bulunduğu vurgulanmıştır. Nihayetinde derece mahkemelerinin usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili şekilci yorumunun başvuruculara ağır bir külfet yüklediği, bu sebeple başvurucuların karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Bayram Ali Devecioğlu, B. No: 2017/39387, 15/9/2020; Kürşat Oğuz Yaykaşlı, B. No: 2017/34297, 4/11/2020; Turgay Dabakoğlu, B. No: 2018/27010, 16/12/2020).

15. Somut olayda da bahse konu kararlardaki değerlendirmelerden ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır. Bu itibarla Mahkemelerin başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasının esasının incelenmesini ve giderim sağlanmasını engelleyen yorumu nedeniyle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

16. Öte yandan etkili başvuru hakkıyla ilgili bu değerlendirmenin Mahkemelerce verilen kararların sonucundan tamamen bağımsız olduğu, yalnızca başvurucuların ilgili disiplin cezalarının hukukiliğini yargı merciine denetletebilme ve bir sonuç alabilme kapasitesiyle ilgili olduğunun da tekrar vurgulanması gerekir (benzer değerlendirmeler için bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, B. No: 2016/23696, 8/6/2021, § 67).

B. Tüzel Kişi Başvurucu Yönünden

17. Başvuru, münhasıran gerçek kişi başvurucunun aldığı disiplin cezasına ilişkindir. Başvurucu tüzel kişi, başvuru formunda temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak herhangi bir iddia ileri sürmemiştir. Bu anlamda tüzel kişi başvurucunun ihlale konu edilen işlem nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilendiği söylenemez. Bu nedenle başvurunun tüzel kişi başvurucu yönünden kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § § 39-47).

III. GİDERİM

18. Başvurucular, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvuruculara manevi zararları karşılığında -taleple bağlı olarak- ayrı ayrı net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerçek kişi başvurucular yönünden ifade özgürlüğü ile bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Tüzel kişi başvurucu yönünden başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile bağlantılı olarak 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ile bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adıyaman İdare Mahkemesi (E.2017/592, K.2017/1364; E.2017/709, K.2017/1416) ile Gaziantep 2. İdare Mahkemesine (E.2017/1148, K.2017/1990) GÖNDERİLMESİNE,

D. Gerçek kişi başvuruculara net 10.000 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE,

E. 589,40 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.489,40 TL yargılama giderinin başvurucular Hüseyin Özkan ve Hasan Basri Sucu'ya MÜŞTEREKEN; 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucu Suzan Uzpak'a ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben gerçek kişi başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.