Esas Sayısı : 2018/149
Karar Sayısı : 2022/163
Karar Tarihi : 29/12/2022
R.G.Tarih-Sayı : 3/8/2023-32268
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 134 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 12/9/2018 tarihli ve (17) numaralı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
A. 1. maddesinin birinci fıkrasının;
1. (c) bendiyle 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (1) numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin başlığı ile birlikte değiştirilen 263. maddesinin,
2. (d) bendiyle (1) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Altıncı Kısmı’nın Sekizinci Bölümü’ne [20/4/2021 tarihli ve (73) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 25. maddesiyle eklenen Üçüncü Bölüm nedeniyle Dokuzuncu Bölüm şeklinde teselsül ettirilmiştir.] eklenen geçici 1. maddenin (2) numaralı fıkrasının “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte İl Dernekler Müdürü kadrosunda bulunanların görevleri sona erer...” bölümünün,
3. (g) bendiyle (1) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 504. maddesine eklenen (4) numaralı fıkranın birinci cümlesinin,
B. 3. maddesinin birinci fıkrasının;
1. (b) bendiyle 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (3) numaralı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin,
a. 3. maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer alan “...en az üç yıl...” ibaresinin madde metninden çıkarılmasının,
b. 3. maddesine eklenen (7) numaralı fıkranın,
2. (c) bendiyle (3) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 6. maddesine (5) numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen (6) numaralı fıkranın,
C. 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle 15/7/2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (4) numaralı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Onbeşinci Bölümü’ne eklenen geçici 1. maddenin,
Anayasa’nın 2., 6., 7., 10., 70., 104., 128. ve 130. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ KURALLARI
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (CBK) iptali talep edilen kuralların da yer aldığı;
1. 1. maddesinin birinci fıkrasının;
a. (c) bendiyle (1) numaralı CBK’nın başlığıyla birlikte değiştirilen 263. maddesi şöyledir:
“Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü
MADDE 263 – (Değişik: RG-13/9/2018-30534 - CK-17/1 md.)
(1) Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri şunlardır:
a) Dernekler ve şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ile temsilciliklerinin kayıtlarını tutmak, iş ve işlemlerini yürütmek,
b) 26/3/1987 tarihli ve 3335 sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkında Kanun hükümlerine göre kurulan teşekküllerin kayıtlarını tutmak, iş ve işlemlerini yürütmek,
c) Yardım toplama mevzuatına ilişkin iş ve işlemleri yürütmek,
ç) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 35 inci maddesi kapsamındaki iş ve işlemler ile vakıflar, sendikalar, siyasi partiler, vakıf ve sendikaların üst kuruluşlarıyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığına mevzuatla verilen görevleri yapmak, bu kuruluşlar ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek,
d) 5253 sayılı Kanun kapsamındaki platformlarla ilgili iş ve işlemleri yürütmek,
e) Görev alanına giren kuruluşlara rehberlik ve danışma hizmeti sunmak, idari, mali ve teknik destekte bulunmak, bunlarla ortak projeler yürütmek, eğitim ve benzeri konularda işbirliği yapmak,
f) Dernekler ve şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının; 3335 sayılı Kanuna göre kurulan teşekküllerin; yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube ve temsilcilikleri ile 5253 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre verilen her türlü izin ve faaliyetin denetimini yapmak,
g) Türk vatandaşları tarafından yurtdışında kurulan dernek ve benzeri kuruluşların kayıtlarını tutmak, kuruluş ve faaliyetlerini yurtiçinde ve yurtdışında ilgili makamlar aracılığıyla izlemek, değerlendirmek ve bu derneklerle ilgili gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak,
ğ) Bu fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen kuruluşların yönetici veya üyelerinin yasalara aykırı faaliyetleri hakkında, ilgili kuruluşlarla işbirliği içinde çalışarak gerekli işlemleri yapmak,
h) Sivil toplum kuruluşları, ilgili kurumlar, üniversiteler ve diğer araştırma kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde, görev alanına giren konularda araştırma-geliştirme çalışmalarında bulunmak, orta ve uzun vadeli stratejileri belirlemek,
ı) Bakan tarafından verilen diğer görevleri yapmak.
(2) Bu maddede belirtilen dernek ve kuruluşlar ve bunların üyelerinin kaydedileceği kütüğün şekli, düzenleme ve kayıt esasları ile taşra teşkilatına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.”
b. (d) bendiyle (1) numaralı CBK’nın Altıncı Kısmı’nın Sekizinci Bölümü’ne [20/4/2021 tarihli ve (73) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 25. maddesiyle eklenen Üçüncü Bölüm nedeniyle Dokuzuncu Bölüm şeklinde teselsül ettirilmiştir.] eklenen geçici 1. madde şöyledir:
“GEÇİCİ MADDE 1- (Ek: RG-13/9/2018-30534 - CK-17/1 md.)
(1) Mevzuatta Dernekler Dairesi Başkanlığına yapılan atıflar Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğüne, Dernekler Dairesi Başkanına yapılan atıflar Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürüne yapılmış sayılır.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte İl Dernekler Müdürü kadrosunda bulunanların görevleri sona erer ve yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait her türlü aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatları, ikramiye ve sözleşme ücretleri ile diğer mali haklarını İçişleri Bakanlığı bütçesinden almaya devam ederler.”
c. (g) bendiyle (1) numaralı CBK’nın fıkra eklenen 504. maddesi şöyledir:
“Bakan Yardımcıları
MADDE 504 - (1) Bakan Yardımcıları, bakanın emrinde ve onun yardımcısı olup bakanlık hizmetlerini bakan adına ve bakanın direktif ve emirleri yönünde, bakanlığın amaç ve politikalarına, kalkınma planlarına ve yıllık programlara, stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine, mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla bakanlık teftiş kurulu hariç bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar.
(2) Bakan Yardımcıları yukarıda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karşı sorumludur.
(3) Bakan yardımcısı kadroları atama işlemi yapıldığı anda herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ihdas edilerek Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin ilgili bölümlerine eklenmiş sayılır.
(4) (Ek: RG-13/9/2018-30534 - CK-17/1 md.) Bakan Yardımcısı kadrosuna atananların varsa emeklilik veya yaşlılık aylıkları kesilmez. (Ek cümle:RG-28/12/2018-30639-C.K.-24/2 md.) Ayrıca bu kadroya atanmadan önce veya atandıktan sonra emeklilik ya da yaşlılık aylığına hak kazananlara, talep etmeleri halinde mevcut görevleriyle ilişikleri kesilmeden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanır.”
2. 3. maddesinin birinci fıkrasının;
a. (b) bendiyle (3) numaralı CBK’nın 3. maddesinin “…en az üç yıl…” ibaresinin madde metninden çıkarıldığı (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“(5) (Ek: RG-15/7/2018-30479 - CK-4/800 md.) Rektörler, (…) profesörlük yapanlar arasından atanır.”
b. (b) bendiyle (3) numaralı CBK’nın 3. maddesine eklenen (7) numaralı fıkra şöyledir:
“(7) (Ek: RG-13/9/2018-30534 - CK-17/3 md.) TÜBİTAK Yönetim Kurulu üyeliklerine yapılacak atamalarda ikinci fıkranın (c) bendi hükmü uygulanmaz.”
c. (c) bendiyle (3) numaralı CBK’nın 6. maddesine eklenen (6) numaralı fıkra şöyledir:
“(6) (Ek: RG-13/9/2018-30534 - CK-17/3 md.) 9/6/1930 tarihli ve 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve vilayet teşkilatındaki derece ve sınıfları gösteren tabloya göre ikinci derecede bulunan kadroya mülki idare amirliği hizmetleri sınıfından atanmış olanlar, İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatında durumlarına uygun mülkiye başmüfettişliği veya mülkiye müfettişliği kadrosuna atanırlar. Bu kadrolar atama işleminin gerçekleşmesiyle birlikte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın ihdas edilmiş ve Bakanlığa ait kadro cetvelinin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. Bu şekilde ihdas edilmiş kadrolarda herhangi bir sebeple boşalma olması halinde bu kadrolar başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.”
3. 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle (4) numaralı CBK’nın Onbeşinci Bölümü’ne eklenen geçici 1. madde şöyledir:
“GEÇİCİ MADDE 1- (Ek: RG-13/9/2018-30534 - CK-17/4 md.) (1) En az dört yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim kurumlarını bitirerek mesleğe özel yarışma sınavı ile giren ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda 657 sayılı Kanunun 152 nci maddesinin “II- Tazminatlar” kısmının “A- Özel Hizmet Tazminatı” bölümünün (ğ) bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolara atanmış olanlar İngilizce, Fransızca, Almanca veya Arapça dillerinin birinden Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (B) seviyesinde belgeye veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan belgeye sahip olmaları kaydıyla, Yönetim Kurulunun teşekkül ettiği tarihten itibaren altı ay içerisinde Yönetim Kurulunun teklifi ve Bakan onayı ile halen bulundukları kadro dereceleriyle birlikte Helal Akreditasyon Uzmanı olarak atanabilirler. Bu fıkraya göre atanacakların sayısı onu geçemez.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 6/12/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör İsmail Emrah PERDECİOĞLU tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu CBK kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Anayasal Çerçevesi ve Yargısal Denetimi
3. Anayasa Mahkemesi CBK’ların anayasal çerçevesini ve yargısal denetimine ilişkin ilkeleri daha önceki kararlarında belirlemiştir. Buna göre CBK’ların yargısal denetiminde öncelikle Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci ila dördüncü cümlelerinde belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekmekte olup bu kapsamda düzenlemenin; yürütme yetkisine ilişkin olması, Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili olmaması, Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen ya da kanunda açıkça düzenlenen konulara ilişkin olmaması gerekir. Anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa CBK’ların içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılmalıdır (AYM, E.2019/78, K.2020/6, 23/01/2020, §§ 3-13; E.2019/31, K.2020/5, 23/01/2020, §§ 3-13; E.2018/119, K.2020/25, 11/06/2020, §§ 3-13; E.2018/155, K.2020/27, 11/06/2020, §§ 3-13).
B. CBK’nın 1. Maddesinin Birinci Fıkrasının (c) Bendiyle (1) Numaralı CBK’nın Başlığı ile Birlikte Değiştirilen 263. Maddesinin İncelenmesi
1. Genel Açıklama
4. İptali istenen kuralın (1) numaralı fıkrasında İçişleri Bakanlığının (Bakanlık) hizmet birimi olarak teşkilatlanmış Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Söz konusu fıkra uyarınca dernekler ve şubeleri, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşları, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ile temsilcilikleri, 4/11/2014 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanun’u kapsamındaki platformlar ile 26/3/1987 tarihli ve 3335 sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkında Kanun kapsamındaki Teşekküller Genel Müdürlüğün görev alanı kapsamında kalmaktadır.
5. Genel Müdürlüğün görev alanı kapsamında kalan bu kurum ve kuruluşların faaliyet alanları ile yasak ve izne tabi faaliyetleri, çalışma usul ve esasları, yükümlülükleri, denetimleri mevzuata aykırılık hâllerinde kendilerine uygulanacak yaptırımlar gibi hususlar 5253 sayılı Kanun’da ve 3335 sayılı Kanun’da düzenlenmektedir.
6. Bu kapsamda 5253 sayılı Kanun’un 36. maddesinde bu Kanun hükümlerinin derneklerin şubeleri, dernek ve vakıfların üst kuruluşları, merkezleri yurt dışında bulunan dernekler, vakıflar ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube veya temsilcilikleri ile Türkiye’de faaliyette veya iş birliğinde bulunma izinleri hakkında da ceza hükümleri ile birlikte uygulanacağı belirtilmiş, Kanun’da hüküm bulunmaması hâlinde ise 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür.
7. 3335 sayılı Kanun ise uluslararası nitelikteki teşekküllerin kurulmasına ilişkin olup Kanun’un 1. maddesinde bu tür teşekküllerin hangi hâllerde kurulabileceği, kurulmasında yetkili olan idari merci, tüzel kişilik kazanma usulü, dağılmış sayılma hâlleri, uluslararası birlik, federasyon veya benzeri teşekküllere iştirak edebilmeleri düzenlenmiştir. Kanun’un 2. maddesinde anılan Kanun’a uygun olarak kurulmasına izin verilen teşekküllerin denetimleri, hükmi şahsiyetlerinin sona ermesi ve faaliyetten alıkonulmaları hususunda 6/10/1983 tarihli ve 2908 sayılı mülga Dernekler Kanunu’nun ilgili hükümlerinin, burada hüküm bulunmaması hâlinde genel hükümlerin geçerli olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte 5253 sayılı Kanun’un 34. maddesinde diğer kanunlarda 2908 sayılı Dernekler Kanunu ile onun ek ve değişikliklerine veya belli maddelerine yapılan atıfların 5253 sayılı Kanun’a veya bu Kanun’un aynı konuları düzenleyen madde veya maddelerine yapılmış sayılacağı belirtildiğinden 3335 sayılı Kanun ile 2908 sayılı Kanun’a yapılan söz konusu atfın 5253 sayılı Kanun’a yapıldığı anlaşılmaktadır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
8. Dava dilekçesinde özetle; Genel Müdürlüğün görev ve yetkilerini düzenleyen kuralın CBK ile düzenlenemeyecek konulara ilişkin olduğu, CBK ile düzenlenmesi yasaklanan alanda bulunan örgütlenme özgürlüğüne sınırlama getirildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 104. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan “…kayıtlarını tutmak,…” İbaresi
9. Dava konusu kuralda dernek ve şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ile temsilciliklerinin kayıtlarının tutulması Genel Müdürlüğün görev ve yetkisi olarak düzenlenmektedir.
10. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde CBK ile düzenlenemeyecek konular Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevler olarak belirtilmiştir.
11. Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında anayasal güvenceye bağlanmıştır. Anılan maddenin üçüncü fıkrasında herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu ifade edilmiş; kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Buna göre Anayasa’nın anılan maddesinde düzenlenen ve “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı İkinci Bölümü’nde yer alan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına ilişkin olarak CBK ile düzenleme yapılması mümkün değildir.
12. Dava konusu kuralla Genel Müdürlüğe verilen dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların kayıtlarının tutulması biçimindeki görev ve yetkinin kullanımının, bu kayıtlara esas teşkil etmek üzere söz konusu kurum ve kuruluşların uhdesinde bulunan kişisel nitelikteki verilerin elde edilmesi, kaydedilmesi, kayıtların organize edilmesi, arşivlenmesi niteliğindeki iş ve işlemlerin yerine getirilmesini de gerektirdiği açıktır.
13. Bu itibarla kural, kişisel verilere ilişkin bir düzenleme niteliğinde olup CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
14. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca anılan fıkranın birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
b. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının Bentleri Bağlayan Hükmü ile (a) Bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” İbaresi Dışında Kalan Kısmı
i. Kuralların Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
15. Dava konusu kurallarda Genel Müdürlüğün görev ve yetkilerinin belirlenmesi öngörülmekte ve dernekler ile şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ile temsilciliklerinin iş ve işlemlerinin yürütülmesi Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır.
16. Kuralların kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların faaliyet alanları ile yasak ve izne tabi faaliyetleri, çalışma usul ve esasları, yükümlülükleri, denetimleri ile mevzuata aykırılık hâllerinde kendilerine uygulanacak yaptırımlar gibi hususlar 5253 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Bu çerçevede anılan Kanun hükümlerinin ve ilgili mevzuatın uygulanmasına yönelik iş ve işlemleri yürütmekle görevli ve yetkili idarenin belirlenmesine ilişkin düzenleme öngören kuralların Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ilk cümlesinde belirtilen yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
17. Dava konusu kurallarda öngörülen düzenleme, dernekler ve şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ile temsilciliklerinin 5253 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi öngörülen iş ve işlemlerini yürütmekle görevli ve yetkili hizmet biriminin belirlenmesinden ibaret olup bu itibarla Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesindeki hak ve ödevlere ilişkin bir düzenleme içermemektedir (benzer yöndeki karar için bkz. AYM, E.2019/87, K.2022/158, 13/12/2022, §§ 98-102).
18. Anayasa’nın 123. maddesinin birinci fıkrasında “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.” hükmü yer almaktadır. Ancak Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasında “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.” denilmek suretiyle bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrası uyarınca CBK ile düzenlenebileceği özel olarak belirtilen konular kapsamında kalmaktadır (AYM, E.2020/8, K.2021/25, 31/3/2021, § 21).
19. Bu bağlamda Anayasa’nın CBK’lar tarafından düzenleneceğini özel olarak öngördüğü bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulmasının düzenlenmesi kapsamında, bu konularla sınırlı olmak üzere Anayasa’nın 123. maddesinin anılan hükmünde belirtilen hususlarda düzenleme yapılabilir (AYM, E.2019/31, K.2020/5, 23/1/2020, § 31).
20. Bu çerçevede Bakanlığın hizmet birimi olan Genel Müdürlüğün görev ve yetkilerini düzenleyen kuralların Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasında öngörülen bakanlıkların görevleri ve yetkilerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralların Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.
21. Kurallarla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralların kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
22. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
ii. Kuralların İçerik Yönünden İncelenmesi
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
24. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
25. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirlilik ilkesidir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarına göre anılan ilke, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmasını gerektirmektedir.
26. Anayasa Mahkemesinin birçok kararında belirlilik ilkesinin yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade ettiği, yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliklere ilişkin gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin sağlanabileceği, asıl olanın muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığı olduğu vurgulanmıştır (AYM, E.2019/94, K.2022/32, 24/3/2022, § 139). Anılan ilkenin yürütmenin asli düzenleyici işlemi niteliğinde olan CBK’lar bakımından da geçerli olduğunda şüphe bulunmamaktadır (AYM, E.2019/96, K.2022/17, 24/2/2022, § 47; E.2018/133, K.2021/79, § 52).
27. Dernekler ve şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ile temsilciliklerinin 5253 sayılı Kanun kapsamında uygulamaya yönelik iş ve işlemleri yürütme konusunda Genel Müdürlüğü yetkili idare olarak belirleyen kuralın belirsiz olduğu söylenemez.
28. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
c. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (b) Bendinde Yer Alan “…kayıtlarını tutmak,…” İbaresi
29. Dava konusu kuralla Genel Müdürlüğe, 3335 sayılı Kanun’a göre kurulan teşekküllerin kayıtlarının tutulması görev ve yetkisi verilmektedir.
30. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde belirtilen gerekçeler dava konusu kural için de geçerlidir.
31. Bu itibarla kural, kişisel verilere ilişkin bir düzenleme niteliğinde olup CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
32. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca anılan fıkranın birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
ç. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (b) Bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” İbaresi Dışında Kalan Kısmı
i. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
33. Dava konusu kuralda 3335 sayılı Kanun’a göre kurulan teşekküllerin iş ve işlemlerinin yürütülmesi Genel Müdürlüğün görev ve yetkisi olarak düzenlenmektedir.
34. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresi dışında kalan kısmının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümleleri bakımından yapılan incelemeye ilişkin olarak belirtilen hususlar mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kural için de geçerlidir.
35. Bu itibarla 3335 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan teşekküllerin anılan Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde tabi oldukları iş ve işlemleri yürütmekle görevli ve yetkili idarenin belirlenmesine ilişkin düzenleme öngören kuralın yürütme yetkisine ilişkin olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevlerle ilgisinin bulunmadığı, ayrıca münhasıran kanunla düzenlenmeyi gerektiren konulardan da olmadığı anlaşıldığından Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
36. Kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
ii. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
38. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
39. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresi dışında kalan kısmının içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde belirtilen gerekçeler dava konusu kural için de geçerlidir.
40. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
d. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (c) Bendi
i. Anlam ve Kapsam
41. Dava konusu kural ile görev ve yetkisine ilişkin düzenleme yapılan Genel Müdürlüğün, 5253 sayılı Kanun kapsamında kalan kuruluşlar ve 3335 sayılı Kanun kapsamındaki teşekküllere ilişkin konular ile ilgili sorumlulukları bulunmaktadır.
42. 5253 sayılı Kanun’un 10. ve 21. maddelerinde Kanun kapsamındaki kuruluşların yardım alabilmesine ve edebilmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. 3335 sayılı Kanun’da ise bu kanun kapsamındaki teşekküllerin yardım işlemlerine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamakla birlikte Kanun’un 2. maddesi uyarınca söz konusu teşekküller, yardım işlemleri yönünden 5253 sayılı Kanun’daki düzenlemelere tabidir.
43. Öte yandan gerek 5253 sayılı Kanun kapsamında kalan kuruluşlar gerekse 3335 sayılı Kanun kapsamındaki teşekküller 23/6/1983 tarihli ve 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’na da tabidir. Zira anılan Kanun’un 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; yardım toplamaya yetkili kişi ve kuruluşları ve bunların hangi amaçla yardım toplayabileceklerini belirlemek, yardımın toplanmasına, kullanılmasına ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmektedir. Bu Kanun’da ayrıca Kanun’da yer alan birtakım düzenlemeler ile Kanun’un uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi yönünden İçişleri Bakanlığına tanınmış yetkiler bulunmaktadır.
44. Bu çerçevede dava konusu kuralda geçen “Yardım toplama mevzuatı[…]” ibaresinin, Genel Müdürlük tarafından iş ve işlemleri yürütülecek kuruluşları ilgilendiren yardım toplama mevzuatı ile sınırlı olarak anlam ifade ettiği anlaşılmaktadır.
ii. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
45. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresi dışında kalan kısmının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümleleri bakımından yapılan incelemeye ilişkin olarak belirtilen hususlar mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kural için de geçerlidir.
46. Bu itibarla Genel Müdürlüğe, kapsamında kalan kurum ve kuruluşlar yönünden yardım toplama mevzuatına ilişkin iş ve işlemlerin yürütülmesi görev ve yetkisini veren kuralın yürütme yetkisine ilişkin olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevlerle ilgisinin bulunmadığı, ayrıca münhasıran kanunla düzenlenmeyi gerektiren konulardan da olmadığı anlaşıldığından Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
47. Kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
48. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
iii. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
49. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
50. Bakanlığın hizmet birimlerinden olan Genel Müdürlüğe ilgili yardım mevzuatı uyarınca görülecek iş ve işlemlerin yürütülmesi görev ve yetkisi tanıyan kuralda, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.
51. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
e. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (ç) Bendi
i. Anlam ve Kapsam
52. Dava konusu kuralla Genel Müdürlüğe 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 35. maddesi kapsamındaki iş ve işlemlerin yürütülmesi ile vakıflar, sendikalar, siyasi partiler, vakıf ve sendikaların üst kuruluşlarıyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığına mevzuatla verilen görevlerin yapılması, bu kuruluşlar ile ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi görev ve yetkisi verilmektedir.
53. 5253 sayılı Kanun’un 35. maddesinde Kanun’un mesleki kuruluşlara uygulanacak hükümleri düzenlenmiş, bu kapsamda Kanun’un 19., 20., 23., 26., 28., 29., 30. ve 31. maddelerinin özel kanunlarında hüküm bulunmamak kaydıyla kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile işçi ve işveren sendikaları ve üst kuruluşları için de ceza hükümleriyle birlikte uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
54. Anılan Kanun’un 19. maddesinde derneklerin beyanname verme yükümlülüğü ve denetimi; 20. maddesinde kolluk kuvvetlerinin dernek ve eklentilerine girme, bu yerlerde arama yapma ve bu yerlerdeki eşyalara el koymaya ilişkin yetkilerinin usul ve esasları; 23. maddesinde dernek genel kurul toplantısı ve organlarına seçilenler ile üyelerin idareye bildirilmesi; 26. maddesinde derneklerin izinle kurabileceği tesisler; 28. maddesinde dernek adlarının tabi olacağı esaslar; 29. maddesinde bazı ad ve işaretlerin kullanılması yasağı; 30. maddesinde kurulması yasak olan dernekler ile yasak faaliyetler; 31. maddesinde de defterler ve kayıtlar ile yazışma dili hususlarında düzenlemeler bulunmaktadır.
55. Söz konusu maddelerde Hazine ve Maliye Bakanlığı, valilik ve kaymakamlıklar ile yargı mercilerinin yanı sıra İçişleri Bakanlığına verilmiş görev ve yetkiler de bulunmaktadır. Bu bağlamda kuralla Genel Müdürlük, özel kanunlarında hüküm bulunmamak kaydıyla kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile işçi ve işveren sendikaları ve üst kuruluşları bakımından 5253 sayılı Kanun’un belirtilen maddelerinde hüküm altına alınan, İçişleri Bakanlığının görev alanındaki hususlarla ilgili iş ve işlemleri yürütmekle görevli ve yetkili birim olarak belirlenmektedir.
56. Diğer yandan Kanun’un 33. maddesinde bu Kanun’da yazılı olan idari yaptırımlara karar vermeye mahallî mülki amirin yetkili olduğu belirtilmiştir.
ii. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
57. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresi dışında kalan kısmının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümleleri bakımından yapılan incelemeye ilişkin olarak belirtilen hususlar mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kural için de geçerlidir.
58. Bu itibarla 5253 sayılı Kanun’un 35. maddesi kapsamındaki iş ve işlemlerin yürütülmesi ile vakıflar, sendikalar, siyasi partiler, vakıf ve sendikaların üst kuruluşlarıyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığına mevzuatla verilen görevlerin yapılması, bu kuruluşlar ile ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi ile görevli ve yetkili birimin belirlenmesine ilişkin düzenleme öngören kuralın yürütme yetkisine ilişkin olduğu ayrıca münhasıran kanunla düzenlenmeyi gerektiren konulardan da olmadığı anlaşıldığından Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
59. Diğer yandan 5253 sayılı Kanun’un kuralın atıfta bulunduğu 35. maddesi uyarınca İçişleri Bakanlığının sahip olduğu -bir bölümü Anayasa’nın CBK ile düzenlenmesi yasaklanan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevlerle de ilgisi bulunan- görev ve yetkilerin ve bunların kullanılmasına dair esasların söz konusu Kanun’da düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava konusu kural ise anılan Kanun hükümleri çerçevesinde Bakanlık tarafından sahip olunan bu görev ve yetkiler kapsamında gerçekleştirilmesi gerekli iş ve işlemleri yürütmeye yetkili ilgili hizmet birimini belirlemekten ibaret olup bu itibarla Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesindeki hak ve ödevlere ilişkin bir düzenleme içermemektedir.
60. Kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
61. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
iii. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
62. 6216 Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
63. Dava konusu kuralda belirtilen 5253 sayılı Kanun’un 35. maddesinin atıfta bulunduğu Kanun hükümlerinde, Genel Müdürlüğe tanınan görev ve yetki kapsamında gerçekleştirilmesi öngörülen iş ve işlemlerin konusuna ve mahiyetine yönelik bir çerçevenin ortaya konulduğu görüldüğünden kuralın hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini zedeleyen bir yönü bulunmamaktadır.
64. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
f. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (d) Bendi
i. Anlam ve Kapsam
65. 5253 sayılı Kanun’un 2. maddesinde platform, derneklerin kendi aralarında veya vakıf, sendika ve benzeri sivil toplum kuruluşlarıyla ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere girişim, hareket ve benzeri adlarla oluşturdukları tüzel kişiliği bulunmayan geçici nitelikteki birliktelikler olarak tanımlanmıştır.
66. 5253 sayılı Kanun’un 25. maddesinin birinci fıkrasında derneklerin, amaçları ile ilgisi bulunan ve kanunlarla yasaklanmayan alanlarda, kendi aralarında veya vakıf, sendika ve benzeri sivil toplum kuruluşlarıyla ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere ve yetkili organlarının kararı ile plâtformlar oluşturabilecekleri belirtilmiş; ikinci fıkrasında da platformların, kanunların dernekler için yasakladığı amaç ve faaliyet konuları doğrultusunda kurulamayacakları ve faaliyet gösteremeyecekleri, bu yasağa aykırı hareket edenler hakkında, bu Kanun ve ilgili kanunların cezaî hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer yandan daha önce de belirtildiği üzere Kanun’un 33. maddesinde bu Kanun’da yazılı olan idari yaptırımlara karar vermeye mahallî mülki amirin yetkili olduğu belirtilmiştir.
67. Dava konusu kuralla 5253 sayılı Kanun kapsamındaki platformlarla ilgili iş ve işlemleri yürütmek Genel Müdürlüğün görev ve yetkisi olarak düzenlenmektedir. Bu itibarla kural uyarınca platformların kuruluş ve faaliyetlerine ilişkin olarak Kanun’un 25. maddesi kapsamında gerçekleştirilmesi öngörülen iş ve işlemlerin yürütülmesi görev ve yetkisi Genel Müdürlüğe ait bulunmaktadır.
ii. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
68. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresi dışında kalan kısmının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümleleri bakımından yapılan incelemeye ilişkin olarak belirtilen hususlar mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kural için de geçerlidir.
69. Bu itibarla 5253 sayılı Kanun kapsamındaki platformlarla ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi ile görevli ve yetkili bakanlık biriminin belirlenmesine ilişkin düzenleme öngören kuralın yürütme yetkisine ilişkin olduğu ayrıca münhasıran kanunla düzenlenmeyi gerektiren konulardan da olmadığı anlaşıldığından Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
70. Diğer yandan 5253 sayılı Kanun’un 25. maddesi ve bununla ilgili hükümleri kapsamında kanunların dernekler için yasakladığı amaç ve faaliyet konuları doğrultusunda kurulan veya faaliyet gösteren platformlara uygulanacak cezalarla ilgili düzenlemelere yer verildiği dolayısıyla Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın İkinci Bölümü’nde yer alan suç ve cezalara ilişkin esaslarla ilgili hususların esasen Kanun’da düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava konusu kural ise anılan Kanun hükümleri çerçevesinde Bakanlık tarafından sahip olunan görev ve yetkiler kapsamında gerçekleştirilmesi gerekli iş ve işlemleri yürütmeye yetkili ilgili hizmet birimini belirlemekten ibaret olup bu itibarla Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesindeki hak ve ödevlere ilişkin bir düzenleme içermemektedir.
71. Kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
72. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
iii. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
73. 6216 Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
74. Dava konusu kuralda belirtilen 5253 sayılı Kanun’da, Genel Müdürlüğe tanınan görev ve yetki kapsamında platformlarla ilgili olarak gerçekleştirilmesi öngörülen iş ve işlemlerin konusuna ve mahiyetine yönelik bir çerçevenin ortaya konulduğu görüldüğünden kuralın hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini zedeleyen bir yönü bulunmamaktadır.
75. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
g. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (e) ve (h) Bentleri
i. Kuralların Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
76. Dava konusu kurallarla görev alanına giren kuruluşlara rehberlik ve danışma hizmeti sunmak, idari, mali ve teknik destekte bulunmak, bunlarla ortak projeler yürütmek, eğitim ve benzeri konularda işbirliği yapmak; sivil toplum kuruluşları, ilgili kurumlar, üniversiteler ve diğer araştırma kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde görev alanına giren konularda araştırma-geliştirme çalışmalarında bulunmak, orta ve uzun vadeli stratejileri belirlemek Genel Müdürlüğün görev ve yetkisi olarak düzenlenmiştir.
77. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresi dışında kalan kısmının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümleleri bakımından yapılan incelemeye ilişkin olarak belirtilen hususlar mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kurallar için de geçerlidir.
78. Bu itibarla kuralların yürütme yetkisine ilişkin olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevlerle ilgisinin bulunmadığı, ayrıca münhasıran kanunla düzenlenmeyi gerektiren konulardan da olmadığı anlaşıldığından Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
79. Kurallarla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralların kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
80. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
ii. Kuralların İçerik Yönünden İncelenmesi
81. Dava konusu kurallarla Genel Müdürlüğe tanınan, görev alanına giren kuruluşlara rehberlik ve danışma hizmeti sunmak, idari, mali ve teknik destekte bulunmak, bunlarla ortak projeler yürütmek, eğitim ve benzeri konularda işbirliği yapmak; sivil toplum kuruluşları, ilgili kurumlar, üniversiteler ve diğer araştırma kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde görev alanına giren konularda araştırma-geliştirme çalışmalarında bulunmak, orta ve uzun vadeli stratejileri belirlemek biçimindeki görev ve yetkinin kapsamının ve niteliğinin herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir şekilde düzenlendiği görülmektedir. Bu itibarla kuralların belirsizlik içerdiği söylenemez.
82. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
ğ. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (f) Bendi
83. 5253 sayılı Kanun’un “Uluslararası faaliyet” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında derneklerin, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere uluslararası faaliyette veya iş birliğinde bulunabilecekleri, yurt dışında temsilcilik veya şube açabilecekleri, yurt dışında dernek veya üst kuruluş kurabileceklerini veya yurt dışında kurulmuş dernek veya kuruluşlara katılabilecekleri belirtilmiş, ikinci fıkrasında yabancı derneklerin Türkiye’de faaliyette veya iş birliğinde bulunabilmeleri, temsilcilik veya şube açabilmeleri, dernek veya üst kuruluş kurabilmeleri veya kurulmuş dernek veya üst kuruluşlara katılabilmelerinin Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak kaydıyla İçişleri Bakanlığının iznine tabi kılınmıştır.
84. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu (f) bendinde dernekler ve şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının; 3335 sayılı Kanun’a göre kurulan teşekküllerin; yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube ve temsilcilikleri ile 5253 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre verilen her türlü izin ve faaliyetin denetimini yapmak Genel Müdürlüğün görev ve yetkisi olarak düzenlenmiştir.
85. Kural, Genel Müdürlüğü hem anılan kurum ve kuruluşların denetiminin yapılması hem de 5253 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre verilen her türlü izin ve faaliyetin denetiminin yapılması hususlarında görevli ve yetkili kılmaktadır.
86. Anayasa'nın 33. maddesinde “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. / Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz./Dernek kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.(…)/ Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.” denilmektedir.
87. Anayasa'nın 33. maddesi temel olarak dernek hakkının ve genel olarak örgütlenme özgürlüğünün kullanılması sırasında kamu makamlarının keyfî müdahalelerine karşı korunmasını amaçlamaktadır (Ahmet Parmaksız [GK], B. No: 2017/29263, 22/5/2019, § 75). Dernekler, sendikalar, vakıflar, siyasi partiler, teşekküller daha genel bir ifade ile sivil toplum kuruluşları Anayasa’da güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğü ile sendika kurma hakkının ve siyasi faaliyette bulunma hakkının süjeleri arasındadır (bu yönde bkz. Ahmet Parmaksız [GK]; Hint Aseel Hayvanları Koruma ve Geliştirme Derneği ve Hikmet Neğuç, B. No: 2014/4711, 22/2/2017; (Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi [GK], B. No: 2014/8843, 10/12/2015).
88. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca Anayasa’nın 33. maddesinde düzenlenen ve “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı İkinci Bölümü’nde yer alan dernek kurma özgürlüğüne ilişkin olarak CBK ile düzenleme yapılması mümkün değildir.
89. Dava konusu kural dernekler ve şubelerinin, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşlarının, 3335 sayılı Kanuna göre kurulan teşekküllerin, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube ve temsilciliklerinin, yabancı derneklerin her türlü izin ve faaliyetinin denetiminin yapılmasını Genel Müdürlüğe görev ve yetki olarak tanımak suretiyle Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın İkinci Bölümü’nde yer alan dernek kurma özgürlüğüne ilişkin bir düzenleme içerdiğinden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
90. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE bu görüşe katılmamışlardır.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
h. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (g) Bendi
91. Dava konusu kuralla Türk vatandaşları tarafından yurt dışında kurulan dernek ve benzeri kuruluşların kayıtlarını tutmak, kuruluş ve faaliyetlerini yurt içinde ve yurt dışında ilgili makamlar aracılığıyla izlemek, değerlendirmek ve bu derneklerle ilgili gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak Genel Müdürlüğün görev ve yetkisi olarak düzenlenmektedir.
92. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresinin ve söz konusu fıkranın (f) bendinin Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümlerinde belirtilen gerekçeler mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kural için de geçerlidir.
93. Dava konusu kuralla Genel Müdürlüğe verilen Türk vatandaşları tarafından yurt dışında kurulan dernek ve benzeri kuruluşların kayıtlarını tutmak biçimindeki görev ve yetkinin Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin korunması hakkı; söz konusu kuruluşları ve faaliyetlerini yurt içinde ve yurt dışında ilgili makamlar aracılığıyla izlemek, değerlendirmek ve bu derneklerle ilgili gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak şeklindeki görev ve yetkinin ise Anayasa’nın 33. maddesinde düzenlenen dernek kurma özgürlüğüyle ilgili olduğu görüldüğünden kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
94. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
ı. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (ğ) Bendi
95. CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu (ğ) bendinde Genel Müdürlüğe aynı fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen kuruluşların yönetici veya üyelerinin yasalara aykırı faaliyetleri hakkında ilgili kuruluşlarla iş birliği içinde çalışarak gerekli işlemleri yapma görev ve yetkisi verilmiştir.
96. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesinde “Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.” denilmiştir. Buna göre CBK’ların anılan Anayasa hükmü yönünden yapılacak denetiminde öncelikle karşılaştırmaya esas olabilecek, daha önce kabul edilmiş bir kanun hükmünün bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekir. Sonrasında ise -böyle bir kanun hükmü varsa- incelenen CBK kuralının kanunun açıkça düzenlediği konuya ilişkin olup olmadığı belirlenmelidir. Bu değerlendirme yapılırken önce ilgili kanunun CBK ile düzenlenen alanda hüküm ifade edip etmediğinin belirlenmesi, ardından da kanundaki düzenlemenin açık olup olmadığının tespit edilmesi gerekir.
97. 5253 sayılı Kanun’un 32. maddesinde anılan Kanun hükümlerine aykırı davrananlar hakkında uygulanacak cezalar düzenlenmiş, “Cezaların uygulanması” kenar başlıklı 33. maddesinin üçüncü fıkrasında Kanun’da yazılı olan idari yaptırımlara karar verme yetkisinin mahallî mülki amirde olduğu hüküm altına alınmıştır. 3335 sayılı Kanun’un 2. maddesi uyarınca 5253 sayılı Kanun’un anılan hükümleri 3335 sayılı Kanun kapsamında kurulan teşekküller bakımından da geçerlidir.
98. Dava konusu kuralın atıf yaptığı (a) bendiyle dernekler ve şubeleri, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşları, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ile temsilcilikleri; (b) bendiyle de 3335 sayılı Kanun uyarınca kurulan teşekküller kuralın kapsamına alınmıştır. Kurala göre Genel Müdürlük bu kuruluşların yönetici veya üyelerinin yasalara aykırı faaliyetleri hakkında ilgili kuruluşlarla iş birliği içinde çalışarak gerekli işlemleri yapabilecektir.
99. Kuralın konusunu teşkil eden dernekler ve şubeleri, derneklerin ve vakıfların üst kuruluşları, yabancı dernek, vakıf ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şubeleri ve temsilcilikleri ile 3335 sayılı Kanun kapsamındaki teşekküllerin 5253 sayılı Kanun’a aykırı faaliyetlerinin söz konusu olması durumunda 5253 sayılı Kanun’un 33. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca mahallî mülki amir idari yaptırım uygulayabilecektir.
100. Dolayısıyla dava konusu CBK kuralı olmasaydı anılan kuruluşların yönetici veya üyelerinin 5253 sayılı Kanun’a aykırı faaliyetleri hakkında 5253 sayılı Kanun’un 33. maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanabileceği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kanunun açıkça düzenlediği bir konuda düzenleme yapan CBK kuralının Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine aykırı düzenleme getirdiği sonucuna varılmıştır.
101. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, ikinci ve üçüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
i. Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının (ı) Bendi
i. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
102. Dava konusu kuralla Genel Müdürlük bakan tarafından verilen diğer görevleri yapmakla yükümlü kılınmaktadır.
103. Bakanlığın hizmet biriminin görevlerinin belirlenmesiyle ilgili düzenleme getiren kuralın yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevlerle ilgisinin bulunmadığı ve Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönünün de bulunmadığı açıktır.
104. Diğer yandan kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
105. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
ii. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
106. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 106. maddesi yönünden incelenmiştir.
107. Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasında bakanlıkların görev ve yetkilerinin belirlenmesi yetkisi CBK’ya tanınmış olup CBK’ya tanınan bu asli yetkinin başka bir idari işleme bırakılması mümkün değildir. Bununla birlikte yürütme organının CBK çıkarmaya yetkili olduğu konuya ilişkin her türlü ayrıntıyı CBK ile düzenlemesi ve bu düzenlemelerin gereğini bizzat yerine getirmesi gerekli olmayıp CBK ile konuya ilişkin temel kuralları belirledikten ve genel çerçeveyi çizdikten sonra bu çerçevenin içinde kalan hususları belirleme yetkisini ilgili idareye bırakması mümkündür (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2019/105, K.2020/30, 12/6/2020, § 36; E.2018/124, K.2020/56, 15/10/2020, § 25).
108. Kuralda bakan tarafından verilen diğer görevleri yapmak Genel Müdürlüğün görevi olarak düzenlenmekte, bu itibarla Genel Müdürlüğe verilecek görevleri belirleme konusunda bakan yetkili kılınmış olmaktadır.
109. Bakan tarafından Genel Müdürlüğe verilecek görevlerin Genel Müdürlüğün yürütmekle yükümlü olduğu hizmet alanına ilişkin olacağı açıktır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2011/141, K.2013/10, 10/1/2013). Diğer yandan CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ila (h) bentlerinde düzenlenen görev ve yetkilerinin kapsam ve niteliğine bakıldığında Genel Müdürlüğün hizmet alanının çerçevesinin belirlenmiş olduğu, bu bağlamda söz konusu Genel Müdürlüğün sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili alanlardaki kamu hizmetlerini yürütmek üzere oluşturulmuş bir birim olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bakan tarafından Genel Müdürlüğe verilecek görevlerin belirlenmesine ilişkin temel ilkeler konulmak ve bir çerçeve çizilmek suretiyle idareye sınırları belirli bir alanda düzenleme yetkisi tanındığı görüldüğünden kural, Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’na tanıdığı doğrudan ve ilk elden düzenleme yetkisinin idareye bırakılması sonucunu doğurmamaktadır. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın 106. maddesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
110. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasanın 106. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
j. Maddenin (2) Numaralı Fıkrasının “Bu maddede belirtilen dernek ve kuruluşlar ve bunların üyelerinin kaydedileceği kütüğün şekli, düzenleme ve kayıt esasları ile…” Bölümü
111. Kural (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinde belirtilen dernek ve kuruluşlarla bunların üyelerinin kaydedileceği kütüğün şekli ile düzenleme ve kayıt esaslarının Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle düzenlenmesini öngörmektedir.
112. (1) numaralı CBK’nın 263. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…kayıtlarını tutmak,…” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde belirtilen gerekçeler mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kural için de geçerlidir.
113. Bu itibarla kural, kişisel verilere ilişkin bir düzenleme niteliğinde olup CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
114. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
k. Maddenin (2) Numaralı Fıkrasının Kalan Kısmı
i. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
115. Kural Genel Müdürlüğün taşra teşkilatına ilişkin usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenmesini öngörmektedir.
116. Bakanlığın görev ve yetkilerinin belirlenmesiyle ilgili düzenleme getiren kuralın yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevlerle ilgisinin bulunmadığı ve Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönünün de bulunmadığı açıktır.
117. Ayrıca kuralda düzenlenen konuya yönelik olarak yürürlükte olan herhangi bir kanuni düzenleme saptanmamıştır.
118. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
ii. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
119. 6216 Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 106. maddesi yönünden incelenmiştir.
120. Kural, Genel Müdürlüğün taşra teşkilatına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla yönetmelik çıkarılmasını öngörmek suretiyle bu alanın düzenlenmesi hususundaki yetkiyi Bakanlığa bırakmıştır.
121. (1) numaralı CBK’nın 271. maddesinde İçişleri Bakanlığının taşra teşkilatının kuruluş usul ve esaslarıyla ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup bu kapsamda anılan maddede Bakanlığın taşra teşkilatında hudut mülki idare amiri istihdam edebileceği, nüfus ve vatandaşlık hizmetlerini yürütmek üzere illerde il nüfus ve vatandaşlık müdürlükleri, ilçelerde ilçe nüfus müdürlükleri kurabileceği, ihtiyaç durumuna göre nüfus müdürü ve memurlarını lüzum görülen yerlerde görevlendirebileceği belirtilmiştir. Söz konusu maddede ayrıca güvenlik politikaları ve sosyoekonomik politikaların uyumlu bir şekilde yürütülmesi ve Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezinin görevlerinin yerine getirilmesi amacıyla illerde İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü kurulduğu, ihtiyaç duyulan ilçelerde valiliğin teklifi ve Bakanlığın onayı ile büro kurulabileceği, valiliğin kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman, sözleşmeli personel ve memurları bu birimlerde görevlendirmeye yetkili olduğu, tüm acil çağrıları karşılamak, sevk ve koordinasyonu sağlamak üzere büyükşehir belediyesi bulunan illerde yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı bünyesinde, diğer illerde ise valilikler bünyesinde 112 Acil Çağrı merkezleri kurulacağı, acil çağrı hizmeti veren kurumların çağrı hizmetini yürütmekle görevli personelin buralarda görevlendirileceği hususları hüküm altına alınmıştır.
122. Dolayısıyla Bakanlığın taşra teşkilatına ilişkin usul ve esaslarla ilgili olarak (1) numaralı CBK’nın 271. maddesinde temel ilkeler konulmak ve bir çerçeve çizilmek suretiyle idareye sınırları belirli bir alanda düzenleme yetkisi tanındığı görüldüğünden kural, Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’na tanıdığı doğrudan ve ilk elden düzenleme yetkisinin idareye bırakılması sonucunu doğurmamaktadır. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın 106. maddesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
123. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 106. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
C. CBK’nın 1. Maddesinin Birinci Fıkrasının (d) Bendiyle (1) Numaralı CBK’nın Altıncı Kısmı’nın Sekizinci Bölümü’ne [20/4/2021 tarihli ve (73) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 25. maddesiyle eklenen üçüncü bölüm nedeniyle dokuzuncu bölüm şeklinde teselsül ettirilmiştir.] Eklenen Geçici 1. Maddenin (2) Numaralı Fıkrasının “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte İl Dernekler Müdürü kadrosunda bulunanların görevleri sona erer...” Bölümünün İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
124. İçişleri Bakanlığının teşkilat ve görevlerini düzenleyen 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a (703 sayılı KHK ile Kanun’un adı “İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu ile İl Yatırım Ve Hizmetlerine İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiştir) 31/7/2003 tarihli ve 4970 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile eklenen 13/A maddesinde Dernekler Dairesi Başkanlığı İçişleri Bakanlığının ana hizmet birimlerinden biri olarak düzenlenmiş; 4970 sayılı Kanun’un ek 3. maddesi ile de anılan Daire Başkanlığının ihtiyacını karşılamak üzere 81 adet İl Dernekler Müdürü kadrosu ihdas edilmiştir.
125. 703 sayılı KHK’nın 18. maddesiyle 3152 sayılı Kanun’un İçişleri Bakanlığının kuruluş, görev ve yetkileri ile teşkilatına ilişkin hükümleri ve bu kapsamda Dernekler Dairesi Başkanlığının düzenlendiği 13/A maddesi de yürürlükten kaldırılmış, dolayısıyla Dernekler Dairesi Başkanlığı kapatılmıştır.
126. 3152 sayılı Kanun’un belirtilen hükümlerinin ilga edilmesinden sonra İçişleri Bakanlığının teşkilat yapısı (1) numaralı CBK’nın Dokuzuncu Bölümü’nde yeniden düzenlenmiş olup bu kapsamda anılan CBK’nın 256. maddesinde Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Bakanlığın hizmet birimlerinden biri olarak gösterilmiş; anılan Bölüm’de yer alan geçici 1. maddenin (1) numaralı fıkrasında mevzuatta Dernekler Dairesi Başkanlığına yapılan atıfların Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğüne, Dernekler Dairesi Başkanına yapılan atıfların Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürüne yapılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
127. Diğer yandan (17) numaralı CBK’nın 5. maddesiyle İçişleri Bakanlığının taşra teşkilatına ait; ekli (4) Sayılı Liste’de yer alan 81 adet İl Dernekler Müdürü kadrosu iptal edilmiş, ekli (2) Sayılı Liste’de yer alan 81 adet İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürü kadrosu da ihdas edilmiştir.
128. Bu itibarla İçişleri Bakanlığının teşkilat yapısında gerçekleştirilen değişiklik kapsamında Dernekler Dairesi Başkanlığına bağlı İl Dernekler Müdürü kadroları yerine Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğüne bağlı İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürü kadrolarının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
129. (1) numaralı CBK’nın geçici 1. maddesinin dava konusu kuralın da yer aldığı (2) numaralı fıkrasında ise bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte İl Dernekler Müdürü kadrosunda bulunanların görevlerinin sona ermesi öngörülmüştür.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
130. Dava dilekçesinde özetle; kamu görevlisinin görevine son verilmesiyle ilgili düzenlemenin münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken bir alana ilişkin olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 104. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
131. Dava dilekçesinde kuralın konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 128. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
132. Kural, bu maddenin yürürlüğe girdiği 13/9/2018 tarihi itibarıyla İl Dernekler Müdürü kadrosunda bulunanların görevlerinin sona ermesini öngörmektedir.
133. Anayasa Mahkemesi bakanlıkların kadrolarının ihdası ve iptaline ilişkin düzenlemelerin CBK’larla yapılmasının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygun olup olmadığı hususunu daha önceki bazı kararlarında değerlendirmiştir. Bu kapsamda bakanlıkların kadrolarının ihdası ve iptaliyle ilgili düzenlemelerin idarenin teşkilat yapısı ile ilgili olup yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevlerle ilgisinin bulunmadığı ve Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasının “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir” şeklindeki hükmüyle bağlantılı olarak Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönünün de bulunmadığı ifade edilmiştir (AYM, E.2020/8, K.2021/25, 31/3/2021, §§ 17-23; E.2021/50, K.2021/89, 16/12/2021, §§ 18-24; E.2021/91, K.2021/106, 30/12/2021, §§ 19-26).
134. Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat yapısı içinde yer alan kadro unvanlarındaki değişikliklere bağlı olarak söz konusu kadrolarla ilgili olarak gerçekleştirilen atama veya göreve son verme işlemleri de idarenin teşkilat yapısıyla ilgili düzenlemelerin bir sonucudur. Bu itibarla, kadro ihdası ve iptaline ilişkin düzenlemelerin CBK’larla yapılmasının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluğuna ilişkin olarak yukarıda yer verilen değerlendirmeler bu tür düzenlemeler bakımından da aynen geçerlidir.
135. İçişleri Bakanlığının ana hizmet birimlerinden olan Dernekler Dairesi Başkanlığının kapatılmasına ve bu Daire Başkanlığına ait İl Dernekler Müdürü kadrolarının iptal edilmesine bağlı olarak o kadrolardaki görevi yürüten kişilerin görevlerinin son ermesini öngören, dolayısıyla İçişleri Bakanlığının teşkilat yapısıyla ilgili bir düzenleme getiren dava konusu kural yönünden, belirtilen kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
136. Bu itibarla kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir düzenleme içermemektedir.
137. Kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
138. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
139. 6216 Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
140. Kuralın hem kişiler hem de idare yönünden açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir bir şekilde düzenlendiği, bu itibarla belirli ve öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır.
141. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Ç. CBK’nın 1. Maddesinin Birinci Fıkrasının (g) Bendiyle (1) Numaralı CBK’nın 504. Maddesine Eklenen (4) Numaralı Fıkranın Birinci Cümlesinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
142. Dava dilekçesinde özetle; kuralın münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken bir konuya ilişkin olduğu, bakan yardımcılığı kadrosuna atananlar ile diğer kamu görevlerine atananlar arasında meşru temeli olmayan eşitsizliğe sebebiyet verdiği belirtilerek Anayasa’nın 10., 104. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
143. Dava dilekçesinde kuralın konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 128. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
144. Dava konusu kural, bakan yardımcısı kadrolarına atananların varsa emeklilik veya yaşlılık aylıklarının kesilmeyeceğini hüküm altına almaktadır.
145. Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).
146. Anayasa Mahkemesinin norm denetimi ve bireysel başvuruya ilişkin kararlarında da kişilere ödenmesi öngörülen ücret, maaş, yaşlılık aylığı, emeklilik ikramiyesi ve kıdem tazminatı gibi ödemeler mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmektedir (norm denetimine konu karar için bkz. AYM, E.2019/50, K. 2019/96, 25/12/2019, § 13; bireysel başvuruya konu kararlar için bkz. Ayten Yeğenoğlu, B. No: 2015/1685, 23/5/2018, § 32; Naci Altınbulduk, B. No: 2017/38608, 11/12/2019, § 19; Muzaffer Peker, B. No: 2016/7192, 7/11/2019, § 30).
147. Buna göre bakan yardımcısı kadrolarına atananların emeklilik veya yaşlılık aylıklarıyla ilgili bir düzenleme getiren kural, Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın İkinci Bölümü’nde yer alan mülkiyet hakkına ilişkin düzenleme içerdiğinden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca CBK ile düzenlenemeyecek yasak alanda kalmaktadır.
148. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
D. CBK’nın 3. Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) Bendiyle (3) Numaralı CBK’nın 3. Maddesinin (5) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “...en az üç yıl...” İbaresinin Madde Metninden Çıkarılmasının İncelenmesi
1. Genel Açıklama
149. Yükseköğretim kurumları Anayasa’nın 130. maddesinde düzenlenmiş olup bu kapsamda anılan maddenin birinci ve ikinci fıkralarında çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulacağı; kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği hükme bağlanmıştır.
150. Üniversite 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumu olarak tanımlanmıştır.
151. 2547 sayılı Kanun’da rektör, senato ve üniversite yönetim kurulu ile birlikte üniversitenin üç organından biri olarak düzenlenmiştir.
152. Anılan Kanun’un 13. maddesinde üniversite tüzel kişiliğini rektörün temsil edeceği belirtilmiş, ayrıca rektörün görev, yetki ve sorumlulukları da aynı maddede düzenlenmiştir.
153. Kanun’un 13. maddesine göre rektörün üniversite kurullarına başkanlık etmek, yükseköğretim üst kuruluşlarının kararlarını uygulamak, üniversite kurullarının önerilerini inceleyerek karara bağlamak ve üniversiteye bağlı kuruluşlar arasında düzenli çalışmayı sağlamak, üniversitenin yatırım programlarını, bütçesini ve kadro ihtiyaçlarını, bağlı birimlerinin ve üniversite yönetim kurulu ile senatonun görüş ve önerilerini aldıktan sonra hazırlamak ve Yükseköğretim Kuruluna sunmak, gerekli gördüğü hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirmek veya bunlara yeni görevler vermek, üniversitenin birimleri ve her düzeydeki personeli üzerinde genel gözetim ve denetim görevini yapmak gibi görev ve yetkileri bulunmaktadır.
154. Diğer yandan Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasında üst kademe kamu yöneticilerini atamak ve onların görevlerine son vermek Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri arasında düzenlenmiş; 130. maddesinin altıncı fıkrasında da rektörlerin kanunun belirlediği usul ve esaslara göre Cumhurbaşkanı’nca seçilmesi ve atanması öngörülmüştür.
155. Bir yükseköğretim kurumu olarak üniversitelerin Anayasa’da düzenlenen nitelikleri ve bu bağlamda idare teşkilatı içindeki konumu ile rektörün bu yükseköğretim kurumundaki hukuki statüsü, görev ve yetkileri ile atamasının Cumhurbaşkanı tarafından yapılmasını öngören anayasal hüküm birlikte değerlendirildiğinde rektörün üst kademe kamu yöneticisi olduğu anlaşılmaktadır.
2. Anlam ve Kapsam
156. (3) numaralı CBK’nın 1. maddesinde CBK’nın amacının üst kademe kamu yöneticileri ile ilgili usul ve esaslarla kamu kurum ve kuruluşlarında atama usul ve esaslarını belirlemek olduğu; CBK’nın, ekli Cetvellerdeki kadro, pozisyon ve görevler ile bakanlıklar, bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarını kapsadığı belirtilmiş olup bu kapsamda CBK’ya ekli (1) Sayılı Cetvel’de rektörlere de yer verilmiştir.
157. Anılan CBK’nın 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında CBK’ya ekli (I) Sayılı Cetvel’de yer alan kadro, pozisyon ve görevlere atanacaklarda 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde sayılan genel şartları taşımak, en az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olmak, kamuda ve/veya sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya serbest olarak en az beş yıl çalışmış olmak şartlarının aranacağı hükme bağlanmıştır.
158. Rektör olarak atanmak için ise anılan şartlara ilave olarak CBK’nın 3. maddesinin (5) numaralı fıkrasında en az üç yıl profesörlük yapmış olma şartı aranmakta ve bu kapsamda “Rektörler, en az üç yıl profesörlük yapanlar arasından atanır.” hükmü kurala bağlanmaktayken anılan fıkrada yer alan “…en az üç yıl…” ibaresi dava konusu kuralla fıkra metninden çıkarılmıştır.
159. Bu itibarla fıkranın yürürlükteki hâline göre rektörlerin yine profesörlük yapanlar arasından atanması gerekmekle birlikte dava konusu kuralla en az üç yıl profesörlük yapılmış olması rektör atamaları bakımından aranan bir nitelik/şart olmaktan çıkarılmıştır.
3. İptal Talebinin Gerekçesi
160. Dava dilekçesinde özetle; rektör olarak atanabilmek için en az üç yıl profesörlük yapmış olma şartını kaldıran kuralın münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, kamu hizmetine alınmada anayasal olarak dikkate alınması gereken “görevin gerektirdiği nitelikler” ile bağdaşmadığı, rektör atamasına ilişkin usulün 2547 sayılı Kanunu’nun 13. maddesinde düzenlendiği, üniversitelerin kuruluş ve organları ile bunların seçimlerinin kanunla düzenlenmesinin de anayasal bir zorunluluk olduğu, rektör atanmasına ilişkin usulün sıklıkla değiştirildiği, bu değişikliklerin kamu yararı amacı taşımadığı, özel çıkarların korunmasına yönelik olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 70., 104., 128. ve 130. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
161. Dava dilekçesinde kuralın konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 70., 128. ve 130. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
162. Kuralın rektör olarak atanacak kişilerde aranan niteliklere ilişkin bir düzenleme öngördüğü bu itibarla yürütme yetkisine ilişkin olduğu açıktır.
163. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin CBK’larla düzenlenmesi yasaklanmış; anılan fıkranın üçüncü cümlesinde de Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konularda CBK çıkarılamayacağı belirtilmiştir.
164. Anayasa’nın kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen 70. maddesinde “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir./Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın “Siyasî Haklar ve Ödevler” başlıklı Dördüncü Bölümü’nde yer alan ve 70. maddesinde güvence altına alınan kamu hizmetine girme hakkına ilişkin olarak CBK ile düzenleme yapılması mümkün değildir.
165. Diğer yandan Anayasa’nın 130. maddesinin altıncı fıkrasında “Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.” denildiğinden rektörlerin atama usul ve esasları Anayasa’nın münhasıran kanunla düzenlenmesini öngördüğü konulardandır.
166. Kamu hizmetine girme ve hizmete alınmada hangi nitelik ve şartların aranacağı Anayasa’nın 70. maddesi kapsamındadır.
167. Kural, bir kamu görevi olan rektörlüğe atanma için aranan şartlara/niteliklere ilişkin olduğundan hem kamu hizmetlerine girme hakkının uygulanmasına dair, hem de Anayasa’nın 130. maddesinin altıncı fıkrası bağlamında münhasıran kanunla yapılması gereken bir düzenleme niteliği taşımaktadır.
168. Bununla birlikte Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasında üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasların CBK ile düzenleneceği ayrıca ve açıkça ifade edilmiştir. Başka bir ifadeyle, anılan konu Anayasa’nın özel olarak CBK ile düzenlenebileceğini öngördüğü konulardandır. Diğer yandan belirli bir kamu görevine atanma için aranan nitelikler de atama usul ve esaslarının bir unsuru olduğundan üst kademe kamu yöneticilerinin bu görevlere atanmasında aranacak niteliklerin CBK ile düzenlenmesi mümkündür. Dolayısıyla üst kademe kamu yöneticilerinin niteliklerinin belirlenmesine ilişkin düzenlemeler Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla bağlantılı olarak anılan maddenin on yedinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırılık oluşturmayacaktır.
169. Bu itibarla üst kademe kamu yöneticiliği görevlerinden olan rektörlüğe atanma şartlarına/niteliklerine ilişkin düzenleme getiren kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla bağlantılı olarak anılan maddenin on yedinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
170. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca kanunda açıkça düzenlenen konularda CBK çıkarılması mümkün değildir.
171. Kuralda düzenlenen rektör olarak atanacaklarda aranan nitelikler konusuna ilişkin olarak 2547 sayılı Kanun’un 13. maddesinde birtakım düzenlemeler yer almaktayken söz konusu düzenlemelerin 703 sayılı KHK’nın 135. maddesiyle 9/7/2018 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir. Bunun dışında da kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
172. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
173. Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasında üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasların CBK ile düzenlenmesi öngörülmüştür. Anılan madde hükmü uyarınca Cumhurbaşkanı CBK’yla kamu görevlilerinin istihdamı alanında Anayasa'nın temel ilkelerine ve bu alanla ilgili öngördüğü kurallarına bağlı kalmak koşuluyla üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda takdir yetkisine sahiptir. Bu bağlamda yürütülen hizmetin özelliği de dikkate alınarak rektörlük görevinin gerektirdiği nitelikleri, dolayısıyla rektör olarak atanacaklarda aranan şartları belirlemek de Cumhurbaşkanı’nın takdir alanındadır.
174. Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi gereğince kanunların ve CBK’ların kamu yararı gözetilerek çıkarılması zorunludur. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre kamu yararı genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir. Kanunun ya da CBK’nın amaç ögesi bakımından Anayasa’ya uygun sayılabilmesi için çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın gözetilmemiş olması gerekir. Kamu yararı dışında bir amaçla çıkarılmış olduğu açıkça anlaşılabiliyorsa amaç unsuru bakımından Anayasa’ya aykırılık söz konusudur.
175. Anayasa’ya uygunluk denetiminde kuralın öngörülmesindeki kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil incelenen kuralın ihdasında kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarlarının gözetilip gözetilmediği incelenir. Diğer bir anlatımla bir kuralın Anayasa’ya aykırılık sorunu çözümlenirken kamu yararı konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme, yalnızca kuralın kamu yararı amacıyla çıkarılıp çıkarılmadığının denetimiyle sınırlıdır.
176. Kural, rektör olarak atanmak için aranan en az üç yıl profesörlük yapmış olma şartını kaldırmakta böylece herhangi bir süre kaydı olmaksızın profesörlük yapanlar arasından atama yapılmasına imkân tanımaktadır.
177. 2547 sayılı Kanun’un 26. maddesinde profesörlüğe yükseltilerek atanma için aranan asgari şartlar doçentlik unvanını aldıktan sonra en az beş yıl süreyle, açık bulunan profesörlük kadrosu ile ilgili bilim alanında çalışmış olmak ve doçentlik unvanını aldıktan sonra, ilgili bilim alanında özgün yayınlar veya çalışmalar yapmış olmak şeklinde belirlenmiş; profesörlüğe yükseltilerek atama için aranan bu asgari şartların yanında üniversitelerin de, Yükseköğretim Kurulunun onayını almak suretiyle, münhasıran bilimsel kaliteyi artırmak amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da gözönünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilmeleri mümkün kılınmıştır.
178. Söz konusu şartların niteliği gözetildiğinde profesörlüğe yükseltilerek atanmış olmanın, burada geçen hizmet süresinden bağımsız olarak dahi, yükseköğretimle ilgili hizmet alanında belirli düzeyde bir akademik yeterlik ile mesleki liyakat ve tecrübeye işaret eden bir kariyer olduğu açıktır.
179. Bu itibarla rektör olarak atanmak için aranan şartlardan biri olan profesörlüğün, en az üç yıl yapılmış olması şartının kaldırılmasında hizmetin nitelik ve gereklerinin gözetilmesinden başka ve kamu yararı amacı dışında kişisel veya siyasi saiklerle hareket edildiği yolunda herhangi bir bulguya rastlanmadığından kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
180. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
E. CBK’nın 3. Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) Bendiyle (3) Numaralı CBK’nın 3. Maddesine Eklenen (7) Numaralı Fıkranın İncelenmesi
1. Genel Açıklama
181. (4) numaralı CBK’nın Kırkbirinci Bölümü’nde Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) kuruluş ve teşkilatı ile görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiş, bu kapsamda 582. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Türkiye’nin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla iş birliği içinde, ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve teknoloji politikaları hakkında çalışmak, bunları gerçekleştirecek altyapının ve araçların oluşturulmasına katkı sağlamak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini özendirmek, desteklemek, koordine etmek, yürütmek, bilim ve teknoloji kültürünün geliştirilmesinde öncülük yapmak amacıyla kurulan TÜBİTAK’ın tüzel kişiliğe, idari ve mali özerkliğe sahip, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla ilgili ve özel bütçeli bir kurum olduğu ifade edilmiştir.
182. Anılan CBK’nın 586. maddesinde yönetim kurulunun TÜBİTAK’ın en üst karar organı olduğu ve yedi üyeden oluştuğu belirtilmiş, 587. maddesinde ise Cumhurbaşkanı’nın belirleyeceği hedef, ilke ve politikalar doğrultusunda kurumun çalışma ilke, program ve öncelikli alanlarını belirlemek; araştırma merkezleri, enstitüler ve benzeri diğer birimler ile başkanlık birimlerini kurmak, kaldırmak ve kurum organizasyon şemasını onaylamak; kurumun yurt içinde ve yurt dışındaki ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara mevzuat hükümleri çerçevesinde üye olması için karar almak yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
183. TÜBİTAK’ın yönetim kurulu üyelerinin kurumda hiyerarşik bakımdan üst düzeyde ve ayrıca karar mercii olarak görev yaptıkları görülmektedir. Dolayısıyla bu kişilerin, görev-yetki ve sorumlulukları itibarıyla, TÜBİTAK’ın hizmet alanına ilişkin kamu politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında etkin bir otoriteye sahip oldukları şüphesizdir. Bu itibarla söz konusu yönetim kurulu üyelerinin üst kademe kamu yöneticisi niteliği taşıdığı anlaşılmıştır.
2. Anlam ve Kapsam
184. (3) numaralı CBK’nın 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında CBK’ya ekli (II) Sayılı Cetvel’de yer alan kadro, pozisyon ve görevlere atanacaklarda aranan şartlar düzenlenmiş, bu kapsamda anılan fıkranın (c) bendinde “Kamuda en az 5 yıllık hizmeti bulunmak.” söz konusu şartlar arasında sayılmıştır.
185. Dava konusu kural TÜBİTAK’ın yönetim kurulu üyeliklerine yapılacak atamalarda (3) numaralı CBK’nın 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (c) bendinin uygulanmayacağını öngörmektedir. Bu itibarla kural uyarınca TÜBİTAK’ın yönetim kurulu üyeliklerine yapılacak atamalarda kamuda en az beş yıl hizmet yapmış olma şartı aranmayacaktır.
3. İptal Talebinin Gerekçesi
186. Dava dilekçesinde özetle; kuralın münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konulara ilişkin olduğu, kamu hizmetine alınmada anayasal olarak dikkate alınması gereken “görevin gerektirdiği nitelikler” ile bağdaşmadığı belirtilerek Anayasa’nın 2., 70., 104., ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
187. Dava dilekçesinde kuralın konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 70. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
188. Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” denildiğinden kamu görevlilerinin niteliklerinin belirlenmesi Anayasa’nın münhasıran kanunla düzenlenmesini öngördüğü konulardandır.
189. Kural, bir kamu görevi olan TÜBİTAK yönetim kurulu üyeliğine atanma için aranan şartlara/niteliklere ilişkin olduğundan hem Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Dördüncü Bölümü’nde yer alan kamu hizmetlerine girme hakkının uygulanmasına dair, hem de Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrası bağlamında münhasıran kanunla yapılması gereken bir düzenleme niteliği taşımaktadır.
190. CBK’nın 3. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle (3) numaralı CBK’nın 3. maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer alan “...en az üç yıl...” ibaresinin madde metninden çıkarılmasının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde belirtilen gerekçeler mahiyetine uygun olduğu ölçüde dava konusu kural için de geçerlidir.
191. Bu itibarla üst kademe kamu yöneticiliği görevlerinden olan TÜBİTAK yönetim kurulu üyeliğine atanma şartlarına/niteliklerine dair düzenleme getiren kuralın yürütme yetkisine ilişkin olduğu açık olup Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla bağlantılı olarak anılan maddenin on yedinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.
192. Kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
193. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
194. Kural uyarınca TÜBİTAK’ın yönetim kurulu üyeliklerine yapılacak atamalarda kamuda en az beş yıl hizmet yapmış olma şartı aranmamasının sadece kamu kesiminde değil özel sektörde de bilim ve teknoloji alanındaki başarılı çalışmalarıyla ön plana çıkmış kişilerin hizmetinden yararlanılmasına imkân sağlayabileceği gözetildiğinde kuralın kamu yararı amacı dışında bir amaçla ihdas edildiği söylenemez. Bu itibarla kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
195. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
F. CBK’nın 3. Maddesinin Birinci Fıkrasının (c) Bendiyle (3) Numaralı CBK’nın 6. Maddesine (5) Numaralı Fıkrasından Sonra Gelmek Üzere Eklenen (6) Numaralı Fıkranın İncelenmesi
196. (3) numaralı CBK’nın 6. maddesinin dava konusu (6) numaralı fıkrası 17/9/2020 tarihli ve (67) numaralı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 6. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
197. Açıklanan nedenle konusu kalmayan fıkraya ilişkin iptal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
G. CBK’nın 4. Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) Bendiyle (4) Numaralı CBK’nın Onbeşinci Bölümü’ne Eklenen Geçici 1. Maddenin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
198. (4) numaralı CBK’nın Onbeşinci Bölümü’nde helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarını akredite etmek, bu kuruluşların ulusal veya uluslararası standartlara göre faaliyette bulunmalarını ve bu suretle düzenledikleri belgelerin ulusal ve uluslararası alanda kabulünü temin etmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli Helal Akreditasyon Kurumunun (HAK) kuruluş, teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin esaslar düzenlenmiştir.
199. Anılan Bölüm’de yer alan dava konusu geçici 1. maddede hâlihazırda devletin merkez teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda görev yapanların helal akreditasyon uzmanı olarak atanmasına imkân tanınmış ve söz konusu kadroya atanmak için aranan nitelikler ile atama usul ve esaslar