TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

R.S. BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2018/15873)

 

Karar Tarihi: 2/5/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 15/8/2023-32280

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ferhat YILDIZ

Başvurucu

:

R. S.

Vekili

:

Av. Halil ATLI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamudaki göreve iade edilirken daha önce sınavda başarılı olunarak atanmaya hak kazanılan müdür yardımcılığı görevine iade edilmeme nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/5/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, sınıf öğretmeni olarak görev yapmakta iken 20/3/2016 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı sınavında 79 puan alarak başarılı olmuş ve görevlendirme için 22-25/8/2016 tarihleri arasında tercih formu doldurmuştur. Başvurucu hakkında 14/12/2015, 15/12/2015, 21/12/2015, 22/12/2015 ve 29/12/2015 tarihlerinde özürsüz olarak görevine gelmediği ve görevlerini tam ve zamanında yapmadığı gerekçeleriyle Diyarbakır Valiliği İl Millî Eğitim Müdürlüğü (Müdürlük) tarafından disiplin soruşturması gerçekleştirilmiştir. Anılan soruşturma sonucunda 7/9/2016 tarihinde başvurucunun görevden uzaklaştırılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun müdür yardımcısı olarak görevlendirilme talebi idarece görevden uzaklaştırıldığından bahisle 10/9/2016 tarihinde uygun görülmemiştir.

6. Başvurucu, Müdürlük tarafından 28/11/2016 tarihinde sınıf öğretmenliği kadrosuna iade edilmiştir. Başvurucunun da aralarında bulunduğu 132 kişinin müdür yardımcılığı görevine atanma talebi ise 1/9/2016 tarihli ve 29818 2. mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 673 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (673 sayılı KHK) 8. maddesi uyarınca Müdürlüğün 6/1/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

7. Başvurucu anılan işleme karşı Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 31/10/2017 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda öncelikle 673 sayılı KHK'nın 8. maddesinin yönetici adayı olan ve ilgili mevzuata göre görevinden uzaklaştırılan başvurucu hakkında uygulanabileceğine vurgu yapılmıştır. Bunun yanında eğitim kurumu yöneticiliğinin 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 88. maddesi uyarınca asıl görevin yanında ikinci bir görev olarak nitelendirildiği belirtilmiştir. Anılan statü sınavla elde edilmesine rağmen bu görevin süreli ve görevlendirilme niteliğinde olduğu, kazanılmış hakka olanak sağlamadığı ifade edilmiştir. İdarenin ikinci görev verilmesi konusundaki takdir yetkisini eğitim hizmetinin önem ve özelliğine uygun olarak kullandığı, bu nedenle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

8. Başvurucu tarafından karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesinin (Bölge İdare Mahkemesi) 8/3/2018 tarihli kararıyla, mahkeme kararının usule ve hukuka uygun olduğundan bahisle istinaf başvurusunun reddine oyçokluğuyla hükmedilmiştir. Karşıoy gerekçesinde ise somut olayda 673 sayılı KHK'nın 8. maddesinin uygulama alanı bulamayacağı belirtilmiştir. Karşıoyda idarenin müdür yardımcılığı kadrosuna atamada takdir yetkisinin bulunmadığı, sınavı kazanan ve atanmasında başka bir engel bulunmayan başvurucunun atanmamasına yönelik işlemin bu açıdan da hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır.

9. Nihai karar, başvurucuya 27/4/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

10. 657 sayılı Kanun'un "Görevden uzaklaştırma" kenar başlıklı 137. maddesi şöyledir:

"Görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir.

Görevden uzaklaştırma tedbiri, soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir. "

11. 657 sayılı Kanun'un "Tedbirin kaldırılması" kenar başlıklı 142. maddesi şöyledir:

"Soruşturma sonunda disiplin yüzünden memurluktan çıkarma veya cezai bir işlem uygulanmasına lüzum kalmıyan Devlet memurları için alınmış olan görevden uzaklaştırma tedbiri, 138 inci maddedeki yetkililerce (Müfettişler tarafından görevden uzaklaştırılanlar hakkında atamaya yetkili amirlerce) derhal kaldırılır.

Görevden uzaklaştırma tedbirini kaldırmıyan görevli hakkında 139 uncu madde hükmü uygulanır. "

12. 657 sayılı Kanun'un "İkinci görev verilecek memurlar ve görevler" kenar başlıklı 88. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

Asıl görevlerinin yanında;

...

d) Öğretmenlere; okul ve enstitü müdürlüğü, başyardımcılığı ve yardımcılığı görevleri,

ikinci görev olarak yaptırılabilir."

13. Başvuruya konu işlemin yapıldığı tarihinde yürürlükte bulunan 673 sayılı KHK'nın "Görevden uzaklaştırılanların iade usulü" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir.

"15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi sonrasında kamu kurum ve kuruluşlarınca ilgili mevzuatına göre görevden uzaklaştırılan ve yönetici kadrolarında bulunan personelin görevlerine iadesi, halen bulundukları yöneticilik görevi dışında öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık derecelerine uygun kadro ve pozisyonlara atanmak suretiyle de yerine getirilebilir."

14. 6/2/2018 tarihli ve 7081 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8. maddesi, 673 sayılı KHK'nın 8. maddesiyle aynı şekilde düzenlenmiştir.

15. Başvuru konusu işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan, 6/10/2015 tarihli ve 29494 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirmelerine Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) "Tanımlar" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Yönetmelikte geçen;

...

g) Müdür başyardımcısı: Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında müdür başyardımcılığı görevini ikinci görev kapsamında yürütenleri,

ğ) Müdür yardımcısı: Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında müdür yardımcılığı görevini ikinci görev kapsamında yürütenleri,

...

ı) Yönetici: Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlerini 657 sayılı Kanunun 88 inci ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddelerine göre ikinci görev kapsamında yürütenleri.

ifade eder."

16. Yönetmelik'in "Yönetici olarak görevlendirileceklerde aranacak genel şartlar" kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:

"(1) Yönetici olarak görevlendirileceklerde aşağıdaki genel şartlar aranır:

a) Yükseköğretim mezunu olmak.

b) Başvurunun son günü itibarıyla Bakanlık kadrolarında öğretmen olarak görev yapıyor olmak.

c) Görevlendirileceği eğitim kurumunun türü itibarıyla öğretmen olarak atanabilecek nitelikte olmak ve görevlendirileceği eğitim kurumunda aylık karşılığı okutabileceği ders bulunmak.

ç) Başvurunun son günü itibarıyla, son dört yıl içinde adlî veya idarî soruşturma sonucu yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak.

d) Zorunlu çalışma gerektiren yerler dışındaki eğitim kurumu yöneticiliklerine görevlendirilecekler bakımından, ilgili mevzuatına göre zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlamış, erteletmiş ya da bu yükümlülükten muaf tutulmuş olmak."

17. Yönetmelik'in "Müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olarak görevlendirileceklerde aranacak özel şartlar" kenar başlıklı 7. maddesi şöyledir:

"(1) Müdür başyardımcısı veya müdür yardımcısı olarak görevlendirileceklerin aşağıdaki şartlardan en az birini taşımaları gerekir:

a) Müdür, kurucu müdür, müdür başyardımcısı, müdür yardımcısı veya müdür yetkili öğretmen olarak görev yapmış olmak.

b) Bakanlığın şube müdürü veya daha üst unvanlı kadrolarında görev yapmış olmak.

c) Bakanlık kadrolarında adaylık dâhil en az dört yıl öğretmen olarak görev yapmış olmak.

 (2) Müdür başyardımcısı olarak görevlendirileceklerde ayrıca;

a) Fen lisesi müdür başyardımcılığına görevlendirileceklerde Matematik, Fizik, Kimya veya Biyoloji alan öğretmeni olmak,

b) Güzel sanatlar lisesi müdür başyardımcılığına görevlendirileceklerde Türk Dili ve Edebiyatı, Görsel Sanatlar/Resim veya Müzik alan öğretmeni olmak,

c) İmam hatip lisesi müdür başyardımcılığına görevlendirileceklerde İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri alan öğretmeni olmak,

ç) Mesleki ve teknik eğitim kurumları müdür başyardımcılığına görevlendirileceklerde atölye ve laboratuvar öğretmeni olmak,

d) Sosyal bilimler lisesi müdür başyardımcılığına görevlendirileceklerde Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Felsefe, Psikoloji veya yabancı dil alan öğretmeni olmak,

e) Spor lisesi müdür başyardımcılığına görevlendirileceklerde Beden Eğitimi alan öğretmeni olmak,

şartı aranır.

 (3) Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen niteliklerde yeterli sayıda aday bulunmaması hâlinde, diğer alan öğretmenlerinden de görevlendirme yapılabilir."

18. Yönetmelik'in "Yönetici görevlendirmede izlenecek yöntem" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"(1) Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığına görevlendirme yazılı sınav sonucuna göre, müdürlüğe görevlendirme ise değerlendirme ve sözlü sınav sonucuna göre yapılır."

19. Yönetmelik'in "Sözlü sınav" kenar başlıklı 20. maddesi şöyledir:

"(1) Değerlendirme sonucunda oluşan puan sıralamasına göre en yüksek puan alandan başlamak üzere, eğitim kurumlarının boş bulunan müdürlük sayısının üç katı aday sözlü sınava çağrılır. Son sıradaki adayla aynı puana sahip olan adaylar da sözlü sınava çağrılır.

 (2) Müdürlük için yapılacak sözlü sınava katılmaya hak kazanan adaylar, 21 inci maddede belirtilen sözlü sınav konuları ve ağırlıkları dikkate alınarak Ek-2’de yer alan form üzerinden sözlü sınav komisyonunca yüz tam puan üzerinden değerlendirilir."

20. Yönetmelik'in "Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığına görevlendirme" kenar başlıklı 24. maddesi şöyledir:

"(1) Müdür başyardımcısı ve/veya müdür yardımcısı olarak görevlendirilmek üzere başvuruda bulunan adaylar, puan üstünlüğüne göre tercihleri de dikkate alınarak eğitim kurumu müdürünün inhası ve il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine valinin onayı ile müdür başyardımcısı veya müdür yardımcısı olarak görevlendirilir.

 (2) Adayların puanlarının eşitliği halinde sırasıyla, yöneticilikteki hizmet süresi, öğretmenlikteki hizmet puanı fazla olan adayın görevlendirmesi yapılır. Eşitliğin devamı hâlinde görevlendirilecek aday kura ile belirlenir.

 (3) Görevlendirme işlemleri, itirazların sonuçlandırıldığı tarihten itibaren en geç on iş günü içinde tamamlanır.

 (4) Müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı ihtiyacı karşılanamayan eğitim kurumları ile yeni açılan eğitim kurumlarının müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılıklarına; sınav sonuçlarının geçerli olduğu süreyle sınırlı olmak üzere, yazılı sınavda yetmiş ve üzerinde puan alıp yönetici olarak görevlendirilemeyenler arasından aynı usulle dört yıllığına görevlendirme yapılabilir."

B. Uluslararası Hukuk

21. İlgili uluslararası hukuk için bkz. Abdulkadir Tuncay, B. No: 2019/35343, 30/3/2022, §§ 19-27.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Anayasa Mahkemesinin 2/3/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvuruyu İnceleme Usulü

23. Anayasa Mahkemesinin Tamer Mahmutoğlu ([GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, §§ 86-91) kararında açıklandığı üzere başvuruyu inceleme usulünün Anayasa’nın olağanüstü hâl (OHAL) dönemi için öngördüğü denetim rejimine tabi olabilmesi için tedbirin OHAL ilanına sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olması ve OHAL süresiyle sınırlı olarak uygulanması gerekir. Dolayısıyla ancak bu iki niteliği taşıyan bir tedbiri konu edinen bireysel başvurunun incelenmesinde OHAL dönemlerinde Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlanmasını ve durdurulmasını düzenleyen 15. maddesi esas alınabilir (Tamer Mahmutoğlu, § 75).

24. Somut olayda başvurucu hakkında özürsüz olarak görevine gelmediği, görevlerini tam ve zamanında yapmadığı gerekçeleriyle gerçekleştirilen disiplin soruşturması sonucunda görevden uzaklaştırma kararı verilmiştir. 28/11/2016 tarihinde başvurucunun göreve iadesine karar verilmiş ve başvurucu daha önceki görevi olan sınıf öğretmenliğine iade edilmiştir. Görevden uzaklaştırılmadan önce başvurucu, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı sınavında başarılı olmuş ve görevlendirme için tercih formu doldurmuştur. Göreve iade sonrasında başvurucunun da aralarında bulunduğu 132 kişinin müdür yardımcılığı görevine atanma talebi kabul edilmemiştir (bkz. §§ 5,6).

25. Başvurucunun müdür yardımcılığı görevine atanma talebinin reddine yönelik gerekçe olarak 673 sayılı KHK'nın 8. maddesi gösterilse de başvuru konusu olayda OHAL ilanına sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik bir işlem bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki başvurucu görevine iade edilirken de 657 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri (bkz. §§ 10-12) uygulanmış olup bu hususun da OHAL tedbirleri ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Tedbirlerin OHAL'in süresini aştığı veya OHAL ilanına sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olmadığı durumlara ilişkin yapılacak incelemelerde ise Anayasa’nın 15. maddesi dikkate alınamaz. Bu durumda somut başvuru, Anayasa’nın ilgili hükümleri ile olağan dönemde hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel önemi olan 13. maddesi bağlamında incelenecektir. Diğer bir deyişle Anayasa'nın 15. maddesinde düzenlenen temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimi mevcut başvuru koşullarında dikkate alınmayacaktır.

B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

26. Başvurucu; Diyarbakır'da sınıf öğretmeni olarak görev yaptığı sırada müdür yardımcılığı sınavını kazanarak atanmak için tercih yaptığını, bu süreç içinde 657 sayılı Kanun uyarınca görevden uzaklaştırıldığını ve göreve iade edildiğini ifade etmiştir. Yönetici olarak atanmak amacıyla idareye yaptığı başvurunun reddedildiğini, görevden uzaklaştırılmadan önce müdür yardımcılığı görevine hak kazandığı hâlde göreve döndükten sonra yönetici olarak atamasının yapılmadığını iddia etmiştir. Görevden uzaklaştırıldığı dönemde yönetici olmadığını, ayrıca darbe teşebbüsü veya terör eylemi sebebiyle de görevden uzaklaştırılmadığını, bu nedenle 673 sayılı KHK'nın 8. maddesinin kendisi açısından uygulama alanı bulamayacağını, kazanılmış hakkı olan yöneticilik görevinin idari bir işlemle engellendiğini vurgulamıştır. Üyesi olduğu sendikanın aldığı karar doğrultusunda greve katılması nedeniyle görevden uzaklaştırıldığını belirten başvurucu; ifade ve toplantı özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Bakanlık görüşünde; öncelikle başvurucunun ilgili mevzuat hükümlerinin yanlış yorumlandığı yönündeki iddiasının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucunun yönetici olarak atanmaması nedeniyle mesleki kariyerinin etkilendiğine dair açıklamada bulunmadığı, başvuru incelenirken Anayasa'nın 15. maddesinin de dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Sonuç olarak mevcut başvuruda özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken görüşte belirtilen mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

2. Değerlendirme

a. Uygulanabilirlik Yönünden

28. Anayasa’nın "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes, özel hayatına ... saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine dokunulamaz."

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

30. Anayasa Mahkemesi, önceki birçok kararında özel hayata saygı hakkının kişinin çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını içerdiğini, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi güvence altına aldığını ve kişilerin mesleki hayatlarının özel hayatlarıyla sıkı bir ilişki içinde olduğunu vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi kararlarında, meslek hayatıyla ilgili tasarrufların hangi durumlarda özel hayata saygı hakkı kapsamında inceleneceğinin ilkeleri açıklanmıştır. Buna göre özel hayata ilişkin hususların kişinin mesleği ile ilgili tasarruflara esas alındığı durumlarda sebebe dayalı yaklaşım temel alınarak özel hayata saygı hakkının uygulanabilir olduğuna karar verilmiştir (K.Ş., B. No: 2013/1614, 3/4/2014, § 36; Serap Tortuk, B. No: 2013/9660, 21/1/2015, § 37; Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015 § 62; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, § 31; Ö.Ç.; B. No: 2014/8203, 21/9/2016, § 50; Haluk Öktem [GK], B. No: 2014/13433, 13/10/2016, § 27; E.G. [GK], B. No: 2014/12428, 13/10/2016, § 34).

31. Öte yandan özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanmayan ve kişinin mesleki hayatına yönelen her müdahalenin ya da tedbirin doğrudan doğruya özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi kural olarak mümkün değildir. Bu türden müdahalelerin özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için müdahalenin kişinin özel hayatına yönelik ciddi olumsuz etki ve sonuçlarının bulunduğu veya bulunma ihtimalinin olduğu ortaya konulmalıdır. Kişinin meslek hayatına yönelik müdahalenin özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanmadığı ancak özel hayatına ciddi şekilde etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı durumların konu edildiği başvuruların sonuca dayalı yaklaşım kapsamında özel hayata saygı hakkı çerçevesinde değerlendirilebilmesi mümkündür. Sonuca dayalı yaklaşım kapsamında inceleme yapılması için gerekli olan koşullar Anayasa Mahkemesinin Tamer Mahmutoğlu (aynı kararda bkz. §§ 84-90) kararında açıklanmıştır.

32. Somut olayda, öğretmen olan başvurucunun sınavda başarılı olmasına rağmen müdür yardımcılığı görevine atanmasının engellenmesi şeklinde meslek hayatına yönelik olarak alınan tedbirin özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanmadığı görülmektedir. Bununla birlikte başvurucunun meslek hayatına yönelik müdahalenin özel hayatına ciddi şekilde etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı anlaşılmıştır. Başvurucunun müdür yardımcılığı pozisyonuna atanmasının engellenmesinin meslek hayatında üçüncü kişilerle ilişki kurabilme ve geliştirebilme imkânını önemli ölçüde zayıflatmasına, sosyal ve mesleki itibarını koruyabilmesi açısından ciddi sonuçlar doğurmasına yol açacağı değerlendirilmiştir. Bu durumda sonuca dayalı yaklaşım kapsamında başvurunun özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.

b. Kabul Edilebilirlik Yönünden

33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

c. Esas Yönünden

i. Müdahalenin Varlığı

34. Başvurucunun müdür yardımcılığı görevine atanmasının engellenmesi, başvurucunun meslek hayatında üçüncü kişilerle ilişki kurabilme ve bunu geliştirebilme imkânının önemli ölçüde zayıflamasına, sosyal ve mesleki itibarını koruyabilmesi açısından ciddi sonuçlar doğurmasına yol açacağından özel hayata saygı hakkına müdahalede bulunulduğu sonucuna varılmıştır.

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

35. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

36. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 104; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, § 68; Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 80).

 (1) Genel İlkeler

37. Anayasa uyarınca temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmüş olması gerekir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre de Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütünün karşılanması için müdahale şeklî anlamda bir kanuna dayanmalıdır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31; Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 75; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 65; Turgut Duman, B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 66).

38. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade etmekte; böylece uygulayıcının keyfî davranışlarının önüne geçtiği gibi kişinin hukuku bilmesine de yardımcı olmakta; bu yönüyle hukuk güvenliği teminatı sağlamaktadır (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 62; Fatih Saraman, § 66; Turgut Duman, § 67).

39. Kanunun bu gerekliliklere uygun olduğunun söylenebilmesi için yeterince ulaşılabilir olması, vatandaşların belirli bir olaya uygulanabilir nitelikteki hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmesi, ayrıca ilgili normun keyfîliğe karşı uygun bir koruma sağlaması, yetkili makamlara verilen yetkinin genişliğini ve icra edilme biçimlerini yeterli bir netlikte tanımlaması gerekmektedir (Halime Sare Aysal, § 63; Fatih Saraman, § 67; Turgut Duman, § 68).

 (2) İlkelerin Olaya Uygulanması

40. Başvurucu; sınıf öğretmeni olarak görev yaptığını, müdür yardımcılığı sınavında başarılı olarak bu göreve atanmaya hak kazanmasına rağmen atamasının yapılmadığını belirterek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca iptal davasının hukuka aykırı şekilde reddedildiğini ve derece mahkemelerince hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, 673 sayılı KHK'nın başvuru konusu somut olaya uygulanabilir nitelikte olmadığını iddia etmiştir.

41. Başvurucunun sınavda başarılı olmasına rağmen müdür yardımcısı olarak görevlendirilmediği somut olayda, idare ve derece mahkemeleri kararlarında 673 sayılı KHK'nın 8. maddesine ve müdür yardımcılığı statüsünün ikincil bir görev olma niteliğine dayanıldığı görülmüştür. Derece mahkemelerince 673 sayılı KHK'nın 8. maddesinin "kuruluşlarınca ilgili mevzuatına göre görevden uzaklaştırılan" yöneticilere de uygulanabileceği ve henüz yönetici olarak atanmamış başvurucu hakkında anılan düzenlemenin evleviyetle geçerli olacağı vurgulanmıştır.

42. 673 sayılı KHK'nın 8. maddesi incelendiğinde anılan kuralın öncelikle görevden uzaklaştırıldığı dönemde yöneticilik kadrolarında bulunan kişiler hakkında uygulanabilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda ise öğretmen olan başvurucu, yöneticilik görevi niteliğinde olduğunu iddia ettiği müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı sınavını 20/3/2016 tarihinde kazanmıştır. Başvurucu, müdür yardımcısı olarak görevlendirilmek amacıyla 22/8/2016-25/8/2016 tarihleri arasında tercih formu doldurmuştur ancak henüz müdür yardımcılığı görevine atanmadan 7/9/2016 tarihinde görevden uzaklaştırılmıştır. Başvurucunun müdür yardımcılığı görevine atanma talebi ise görevden uzaklaştırılmasına karar verildiğinden bahisle 10/9/2016 tarihinde uygun görülmemiştir (bkz. § 5). Bu bilgiler ışığında başvurucu, görevden uzaklaştırıldığı sırada hukuken sınıf öğretmenliği görevinde bulunmakta olup henüz müdür yardımcılığı görevine atanmamıştır.

43. Öte yandan görevden uzaklaştırıldığı sırada sınıf öğretmeni olan başvurucunun göreve iadesi de 657 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerine (bkz. §§ 10-12) göre gerçekleştirilmiştir. Başvurucunun müdür yardımcılığına atanma talebi ise 673 sayılı KHK'nın 8. maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Bununla birlikte 673 sayılı KHK'nın 8. maddesi görevden uzaklaştırılan ve yöneticilik kadrolarında bulunan personelin görevlerine iadesine ilişkin bir düzenleme getirmektedir. Somut olayda ise başvurucu 657 sayılı Kanun'a göre sınıf öğretmenliği görevine iade edilmiş olup başvurucunun sınavını kazanmış olduğu müdür yardımcılığı görevine atanma talebi ise 673 sayılı KHK'nın 8. maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Sonuç olarak 673 sayılı KHK somut olayda uygulanabilir nitelikte değildir.

44. Son olarak başvurucunun 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde ve herhangi bir terör eylemiyle bağlantısı tespit edilmeden bağlı bulunduğu sendikanın gerçekleştirdiği bir organizasyona katılması ve bu nedenle görevini yerine getirmediği için görevden uzaklaştırıldığı anlaşılmaktadır. 673 sayılı KHK, OHAL döneminde alınan tedbirlere ilişkin kurallar içermekte ve anılan KHK'nın başvuruya konu 8. maddesi darbe teşebbüsü sonrasında görevinden uzaklaştırılan ve yönetici kadrolarında bulunan personel hakkında uygulanmaktadır. Bu itibarla da 673 sayılı KHK'nın 8. maddesinin başvuruya konu somut olayda uygulanabilir nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir.

45. Bu durumda yöneticilik görevine iade edilmesine dair başvurucuya özgü hukuki ve fiilî koşulların değerlendirilmesi söz konusu olmaksızın başvurucunun meslek hayatı bakımından gerçekleştirilen müdahalenin doğrudan dayanağını oluşturan düzenlemenin kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna varılmıştır.

46. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik koşulunu sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

47. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. GİDERİM

48. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

49. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiğiyargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

50. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 2. İdare Mahkemesine (E.2017/981, K.2017/2222) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 294,70 TL harçtan ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.