TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
B. A. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/23741) |
|
Karar Tarihi: 11/7/2023 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Muhterem İNCE |
Raportör |
: |
Nahit GEZGİN |
Başvurucu |
: |
B. A. |
Vekili |
: |
Av. Utku Coşkuner SAKARYA |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumu idaresi tarafından tehlikeli tutuklu statüsü verilen kararda kullanılan ifadeler nedeniyle masumiyet karinesinin; söz konusu kurumda tek kişilik odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
10. Türk Silahlı Kuvvetleri Kara Kuvvetleri Komutanlığında Albay rütbesinde görev yapmakta iken 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında 16/7/2016 tarihinde gözaltına alınan başvurucu, Ankara Batı 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/7/2016 tarihli kararı ile silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun beraberinde başka suç işleme suçlarından tutuklanmıştır.
11. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 18/12/2016 tarihinde başvurucu hakkında silahlı terör örgütü yönetme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, nitelikli öldürme, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, kişi hürriyetinden yoksun kılma ve askeri komutanlıkların gasbedilmesi suçları ile başka suçlardan cezalandırılması istemiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
12. Yargılama sırasında verilen ayırma ve birleştirme kararları sonrasında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/6/2019 tarihli kararıyla başvurucunun hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun "... darbe teşebbüsünü Akıncı Hava Üssünde bulunan diğer FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü yöneticileriyle birlikte tüm eylemleri koordine ettiği, sanık savunmaları, mağdur beyanları, tanık beyanı, HTS kayıtları, kamera görüntüleri ve tüm dosya kapsamından sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olduğu, sanığın darbenin ülke genelinde planlanıp yönetilmesinde görev aldığı, ülkede gerçekleşen eylemlerden sorumlu olduğu (...)" ifade edilmiştir.
13. Başvurucu, tutuklama kararı gereğince Sincan 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutulmaya başlanmıştır. Başvurucu 18/7/2016 ve 26/7/2016 tarihleri arasında beş kişi ile birlikte, 26/7/2016 ve 20/4/2017 tarihleri arasında üç kişi ile birlikte, 20/4/2017 ve 1/6/2017 tarihleri arasında iki kişi ile birlikte tutulmuş; 1/6/2017 tarihinden sonra ise tek kişilik odaya alınmıştır.
14. Ceza İnfaz Kurumunun 5/6/2017 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla başvurucunun tehlike hâli taşıyan tutuklu statüsüne alınmasına karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun diğer örgüt üyesi tutuklulara ve hükümlülere talimat verebilecek durumda olduğu, devam eden yargılama süreçleri takip edildiğinde örgüt mensuplarının ortak ifade verme çabasında oldukları açıklanmıştır.
15. Başvurucunun tehlike hâli taşıyan tutuklu statüsüne alınmasından sonra İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 6/6/2017 tarihinde başvurucunun barındırılma koşullarında değişiklik yapılmasına dair yeni bir karar alınmıştır. Karar gerekçesi şöyledir:
"... FETÖ/PDY terör örgütü mensubu tutuklu Bilal AKYÜZ hakkında Kurumumuz İdare ve Gözlem Kurulunun 05/06/2017 tarihli kararı ile 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 24/1. Maddesinde belirtilen, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün Tutuklulara uygulanacak hükümler ve yükümlülükleri başlıklı 186. Maddesine atfen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük' ün 76. Maddesi gereğince 'işlediği isnat olunan suçun işleniş şekli, niteliğinin toplum içerisinde infial oluşturan bir suç olması, hem kurumun güvenliği ve düzeni hemde tutuklunun kendisinin ve diğer tutukluların güvenliğinin sağlanabilmesi amacı ile, özel gözetim ve denetim altında bulundurulmasının gerekli olduğu değerlendirilen tutuklunun tehlikeli tutuklu grubuna dahil edildiği anlaşılmıştır.
Tutuklu Bilal AKYÜZ'ün tehlikeli tutuklu grubuna dahil edilmesi ve özel gözetim ve denetim altında bulundurulmasının gerekliliği göz önünde bulundurularak, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük' ün 40/1-a,b,c,d,g Maddeleri gereğince tedbiren;
1-Havalandırma bahçelerinin günlük Saat: 09:30-10:30 saatleri arasında açık bulundurulmasına,
2-Tutuklunun zorunlu haller durumunda odasından çıkartılması durumunda diğer tutuklu ve hükümlüler ile karşılaştırılmamasına özen gösterilmesi,
3-Kurum içi faaliyetlere (Hastane, mahkeme, berber vb. faaliyetler) çıkarılırken gerekli önlemlerin alınması hususunda ilgili birimlere yazı yazılmasına...[karar verilmiştir.]"
16. Söz konusu kararlara karşı başvurucu 9/6/2017 tarihinde Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) itirazda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde başvurucu; anılan kararlarda örgüt mensubu olduğu şeklinde kesinleşmiş bir hükümden hareket edildiğini, oysa hakkında kesinleşmiş bir hükmün bulunmadığını, idare ve gözlem kurulu tarafından bu yönde bir karar alınmasının tehlikeli sayılmasını gerektirecek eyleminin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
17. İnfaz Hâkimliği 12/6/2017 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir.
18. Anılan karara karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 13/7/2017 tarihinde reddedilmiştir.
19. Bu karar başvurucuya 27/7/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 29/5/2018 tarihli dilekçeyle İnfaz Hâkimliğine başvurmuş, 5/6/2017 ve 6/6/2017 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu kararlarının yeniden gözden geçirilmesini ve kararların kaldırılmasını talep etmiştir.
21. İnfaz Hâkimliği, 7/6/2018 tarihinde başvurucunun dilekçesi ile ceza infaz kurumundan gelen bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde daha önce 12/6/2017 tarihli kararla başvurucunun talebinin reddedildiği gerekçesiyle yeniden karar verilmesine yer olmadığı yönünde bir değerlendirmede bulunmuştur.
22. Başvurucunun karara itirazı Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/6/2018 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
23. Bu karar başvurucuya 12/7/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 9/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
24. İlgili hukuk için bkz. Raşit Konya, B. No: 2017/26780, 28/6/2018, §§ 15-30; Timur Demir, B. No: 2018/33190, 9/5/2019, §§ 14-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Anayasa Mahkemesinin 11/7/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumu idaresince hakkında tehlikeli tutuklu statüsü kararı verilmesi nedeniyle kurumda ağır koşullarda tutulduğunu, bu durumunun bir yılı aşkın bir süredir devam ettiğini, anılan karar hakkında bir gözden geçirme sisteminin olmadığını, havalandırma imkânından ancak günde bir saat faydalandığını, televizyon ve radyo yayınları üzerinden haber alma hakkının kısıtlandığını, havalandırma bahçesinin üzerine tel çekildiğini belirterek yaşam hakkının ve maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Bakanlık görüşünde başvurucunun barındırılma koşullarına ilişkin olarak aşağıdaki bilgiler verilmiştir:
"
...
18.07.2016 ila 26.07.2016 tarihleri arasında 7 farklı odada 8 gün 5 kişi ile birlikte, 26.07.2016 ila 20.04.2017 tarihleri arasında 268 gün 3 kişi ile, 20.04.2017 ila 01.06.2017 tarihleri arasında 42 gün 2 kişi ile olacak şekilde toplamda 8 farklı kişi ile birlikte 6 farklı oda/koğuşta barındırılmış olup, 01.06.2017 tarihinden sonra tek kişi olarak barındırılmıştır.
Başvurucu halen tek kişilik oda/koğuşta kalmakta olup, odasının 8,29m2 kullanım alanı ile 2m2 WC/banyo alanı bulunmaktadır. Ayrıca kaldığı oda 1 adet 90*120 cm ebatında açılır pencere, 70*190 açılır kapıya sahip, 25m2 havalandırma bahçesine sahiptir. Oda/koğuş içerisinde 1 adet masa, 1 sandalye, elbise dolabı, yatak, ranza, lavabo, buzdolabı, su ısıtıcısı, ayakkabılık ve plastik eşya dolabı bulunmaktadır. Kurum oda/koğuşlarında merkezi sistem radyo yayını mevcut olup, sağlık hizmetleri mevcut 10 yataklı revirden sağlanabilmektedir. İleri tetkik ve tedavi için kampüste devlet hastanesi bulunmakta olup, hastane Kurum'a yaklaşık 100 metre uzaklıktadır. 112 acil servis kampüs içerisinde görev yapmakta olup, oda/koğuşta acil durum butonu bulunmaktadır. Revir biriminde 5 sağlık personeli görev yapmakta, 24 saat kesintisiz sağlık hizmeti sunulmaktadır. Avukat ve ziyaretçi görüşmelerinde herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Ancak koronavirüs nedeniyle Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tavsiyeleri doğrultusunda halihazırda açık görüş yaptırılmamakta olup kapalı görüşler ise ayda iki kez olacak şekilde belirlenmiştir. Ziyaret hakları saklı bırakılarak, bu kapsamda yapılamayan ziyaretler yerine 10 dakika ek telefon görüşme imkanı tanınmıştır. Başvurucunun kaldığı oda/koğuşta kişisel spor ve hobi faaliyetleri yapabildiği, açık ve kapalı spor salonlarından faydalanabildiği, başvurucunun konumu ve vasfı nedeniyle güvenlik kapsamında diğer mahkumlarla sosyal ilişkisinin sınırlı olduğu, ayrıca yine koronavirüs nedeniyle Bilim Kurulu tavsiyeleri doğrultusunda bulaşıcı hastalığın yayılımı ve hükümlü ile tutukluların sağlığının korunması amacıyla sosyal faaliyetlerin halihazırda yapılamadığı, tutukluluk statüsünde herhangi bir kısıtlamanın bulunmadığı, diğer tüm tutukluların faydalandığı imkanlardan faydalanabildiği bilinmektedir.
Başvurucunun bulunduğu kurumda sıcak ve soğuk su ihtiyacı gün boyu herhangi bir sınırlama olmaksızın sağlanmaktadır.
Genel olarak hükümlü/ tutukluların günlük iaşeleri Sincan Açık Ceza İnfaz Kurumu tarafından bir kişinin günlük alabileceği kalori miktarı hesabı üzerinden 11,50 TL iaşe bedeli karşılığında 3 öğün 4 çeşit olarak sağlanmaktadır. Ayrıca başvurucu ve tüm hükümlü ya da tutuklular kurum iç kantininden sebze, meyve, dondurulmuş gıda, aparatif gıdalar, içecek gibi ürünleri ücreti mukabilinde satın alabilmektedir.
Başvurucu Kurum'a alındığı 18.07.2016 tarihinden bu yana 34 kez avukat, 7 kez noter, 19 kez bayram ve özel günler münasebetli açık ziyaret, 30 kez aylık açık ziyaret, 113 kez haftalık kapalı ziyaret yapmıştır.
Başvurucu Ceza İnfaz Kurumuna alındığı 18.07.2016 tarihinden bu yana 195 kez haftalık telefon görüşmesi yapmış, 115 adet mektup göndermiş, 70 adet mektup almıştır.
Ayrıca 18.07.2016-01.06.2017 tarihleri arasında barındırıldığı çoklu oda/koğuşlarda gün boyu havalandırma imkanından faydalanmıştır. Kurum idare ve gözlem kurulu kararı ile tek kişilik odaya alınmasıyla birlikte gün ışığından faydalanacak şekilde başvurucuya günlük 1 saat süreyle havalandırma imkanı sağlanmaktadır.
...
Başvurucunun tehlikeli tutuklu statüsünde olmasından dolayı hakkında alınmış idare ve gözlem kurulu kararı ile radyo, televizyon ve internet olanaklarından faydalandırılması kısıtlanmıştır. Ancak anılan Kurum'un merkezi radyo yayını mevcut olduğundan kalmakta olduğu oda/koğuşta tek kanaldan 4 farklı radyo yayını dinleyebilmektedir.
...
Başvurucunun sosyal ve kültürel faaliyetler kapsamında manevi rehberlik hizmetinden faydalanmaya ilişkin talebi olmamış, kapalı ve açık spor salonlarından sportif etkinliklerden faydalanmıştır.
...
Ayrıca, Ceza İnfaz Kurumunda barındırıldığı süre içerisinde başvurucu hakkında 5 kez disiplin soruşturması yapıldığı, 26.06.2016 tarihinde 'başka bir hükümlü ile logar giderlerinden yüksek sesle iletişim kurduğu' bu nedenle 1 ay etkinliklerden men etme cezası verildiği, 08.06.2018 tarihinde 'Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmaktan' dolayı 9 gün hücre cezası verildiği, 10.10.2018 tarihinde 'Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak' suçundan 16 gün hücre cezası verildiği, 13.11.2019 tarihinde 'Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak' suçundan 20 gün hücre cezası verildiği, 21.01.2021 tarihinde "Kurum görevlilerine karşı uygunsuz söz sarf etmek veya davranışta bulunmak" suçundan 1 ay etkinliklerden men etme cezası verildiği anlaşılmaktadır."
28. Bakanlık sonuç olarak başvurucunun kurum kütüphanesinden yararlandırıldığı, talebine göre günlük gazete temin edildiği, genel radyo yayınlarından istifade ettirildiği, havalandırma alanını kullanabildiği, aile fertleri ve avukatları ile belli periyotlarla görüşebildiği, kaldığı odanın yeterli büyüklükte penceresi, duş ve tuvaleti bulunduğu, günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik eşyalardan faydalandığı, herhangi bir kısıtlama olmadan sıcak ve soğuk su kullanma imkânı olduğu bir bütün olarak ele alındığında fiziki tutulma koşullarının Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen Avrupa Cezaevi Kurallarına ve Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesince belirlenen kriterlere uygun olduğu şeklinde görüş bildirmiştir.
29. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrar etmiştir.
2. Değerlendirme
30. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“…
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
…”
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).
32. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesi herhangi bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi benzer bir düzenleme ile kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).
33. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan uygulamalar, ayrımcı davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler, kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90). Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar sınırlanabilir. Dolayısıyla verilen bir mahkûmiyet veya tutuklama kararının infazında mahkûmlar veya tutuklular için sağlanacak şartlar insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte olmalıdır (Turan Günana, §§ 35, 36).
34. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetimsel hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Ceza infaz kurumlarındaki yaşam, mahpuslara sunulan aktivitelerin genişliğinden mahpuslar ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir alanda değerlendirilmelidir. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, §§ 37, 39).
35. Yukarıda ifade edilen tüm hususlara ilave olarak bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini ifade etmek gerekir. Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23). Tutulma koşullarının, kötü muamele yasağı kapsamında sorun oluşturduğunu söyleyebilmek için söz konusu uygulamanın, niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir (Raşit Konya, § 50).
36. Ceza infaz kurumlarında hükümlü ya da tutuklu statüsüyle tutulan kişilerin diğer tutulanlardan ayrılmasının tek başına Anayasa'nın 17. maddesine aykırı bir durum oluşturmadığı Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında belirtilmiştir. Buna göre disiplinin sağlanması, güvenlik gerekçesi veya ayrı tutulan kişiyi diğer tutulan kişilerden korumak kaygısıyla bu tür uygulamalar yapılması mümkündür (Turan Günana § 43; Ahmet Yeter, B. No: 2014/5100, 16/2/2017, § 39). Ayrıca tek başına tutma tedbirinin sadece güvenlik veya disiplini sağlama kaygısıyla değil mahpusların devam eden soruşturmalarda hileli iş birliği yapmalarını veya dışarıdakilerle yeni bir suç işlemek için iş birliği yapmalarını önleme gibi amaçlarla uygulanması da mümkündür (Raşit Konya, § 44).
37. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde ceza infaz kurumlarında tutulma koşullarını değerlendirirken başvurucu tarafından ileri sürülen somut olaylara ilişkin iddialarla birlikte koşulların bir bütün olarak gözetilmesi ve bu kapsamda önlemlerin şiddeti, süresi, amacı ve bireyler için sonuçlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini de kabul etmiştir (Turan Günana, § 38). Dolayısıyla her başvuruda somut olayın özel koşulları, alınan tedbirin niteliği ve süresi, amacı ve söz konusu kişi üzerindeki etkisi değerlendirilmelidir.
38. Somut olayda hükümözlü olan başvurucu, Sincan 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna yerleştirilmiş, 1/6/2017 tarihinden sonra tek kişilik odada barındırılmıştır.
39. Öncelikle ceza infaz kurumlarında disiplinin sağlanması, güvenlik gerekçesi veya ayrı tutulan kişiyi diğer tutulan kişilerden korumak kaygısıyla tek kişilik odada tutmaya ilişki uygulamaların yapılmasının mümkün olduğu yeniden belirtilmelidir. Ayrıca tek başına tutma tedbirinin sadece güvenlik veya disiplini sağlama kaygısıyla değil mahpusların devam eden soruşturmalarda hileli iş birliği yapmalarını veya dışarıdakilerle yeni bir suç işlemek için iş birliği yapmalarını önleme gibi amaçlarla uygulanmasının da mümkün olduğu tekrar edilmelidir. Özellikle örgütlü suçlar ve terör suçları ilgili olarak devam eden soruşturmaların selameti bakımından bu gibi tedbirlerin gündeme gelmesi söz konusu olabilmektedir. Somut olayda da başvurucunun örgütlü suç ile terör suçları kapsamında ve ağır suçlamalar nedeniyle tutuklu olduğu, tutulduğu Ceza İnfaz Kurumu idaresinin başvurucuyu yürütülen söz konusu soruşturmaları verebileceği talimatlarla etki edebileceği, örgüt mensuplarının soruşturmalarda ortak hareket ederek soruşturmanın selametine etki edebilecekleri gerekçesiyle bir süre sonra tek başına tutulmaya başlandığı anlaşılmıştır (bkz. § 14).
40. Diğer taraftan kötü muamele yasağının değerlendirilmesinde alınan önlemlerin niteliği, amacı, şiddeti, süresi ve birey için sonuçları bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Tek kişilik odada tutulmanın mahpus üzerindeki etkilerinin kötü muamele yasağı kapsamında aranan asgari eşik seviyesine ulaşıp ulaşmadığı, somut olaya özgü koşullar çerçevesinde değerlendirilmektedir.
41. Başvurucunun barındırılma koşullarına ilişkin olarak Bakanlığın sunduğu ve Anayasa Mahkemesi tarafından başvurucunun kaldığı ceza infaz kurumundan alınan bilgilere göre başvurucunun 1/6/2017 tarihinde tek kişilik odaya alındığı, bu odanın 8,29 m² kullanım alanı olup bir penceresi, bir banyo ve tuvaleti ile 25 metrekarelik bir havalandırma bahçesi bulunduğu anlaşılmıştır.
42. 5/6/2017 tarihinden itibaren başvurucu havalandırma imkânından günlük bir saat olarak ve tek başına faydalandırılmıştır. Başvurucunun sosyal ve kültürel faaliyetler kapsamında manevi rehberlik hizmetinden faydalanmaya ilişkin talebinin olmadığı, kapalı ve açık spor salonlarından sportif etkinliklerden faydalandırıldığı bildirilmiştir.
43. Başvurucu -Bakanlıktan gelen görüş yazısı tarihine kadar -toplamda 162 kez yakınlarıyla, 34 kez avukatıyla ziyaretçi görüşü gerçekleştirmiştir. 195 kez yakınlarıyla telefon görüşmesi gerçekleştirmiş, 115 mektup göndermiş, 70 mektup almıştır.
44. Somut koşullar değerlendirildiğinde büyüklüğü, havalandırma penceresi, tuvalet ve duş için ayrılmış uygun ve yeterli bölümleri olduğu dikkate alındığında başvurucunun tutulduğu odanın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen Avrupa Cezaevi Kurallarına (bkz. Raşit Konya, §§ 14-27) uygun fiziki koşullara sahip olduğu anlaşılmaktadır (benzer yöndeki kararlar için bkz. Raşit Konya, § 46; Timur Demir, B. No: 2018/33190, 9/5/2019, § 45). Diğer taraftan başvurucu, havalandırma imkânından her gün ve günde bir saat olarak yararlandırılmıştır. Başvurucu, ailesi ve avukatı ile çok sayıda görüş gerçekleştirmiştir. Bu şekilde dış dünyayla iletişimi bütünüyle kesilmeyen başvurucunun duyusal ve sosyal olarak izole edildiği sonucuna ulaşılamamıştır.
45. Başvurucunun talebi üzerine devam eden statüsü ve söz konusu koşullar, İnfaz Hâkimliğince gözden geçirilmiş, Hâkimlikçe tek başına tutma gerekçelerinin geçerli olduğu değerlendirilmiştir.
46. Bu itibarla; başvurucunun şikâyet ettiği tutulma koşulları, gerekçesi ve süresi dikkate alındığında somut olayda kötü muamele yasağı için aranan asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır.
47. Başvurucu ayrıca havalandırma bölümüne güneş ışığını engelleyecek şekilde tel çekilmesi uygulamasından yakınmaktadır. Havalandırma bahçelerinin üzerine tel çekilmesi uygulamalarına ilişkin başvurular daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiş ve uygulamanın kişilerin maddi ve manevi bütünlüklerini ihlal etmediği sonucuna varılmıştır (Müjdat Gürbüz, B. No: 2017/36529, 23/5/2018, §§ 83-85). Somut başvuruda anılan içtihattan ayrılmayı gerektirir bir unsur bulunmamaktadır.
48. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağına ilişkin bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
49. Başvurucu, yargılamasının devam edip hakkında verilmiş kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığını, hakkında tehlikeli tutuklu statüsü verilmesi kararında yer alan bazı tespitlerin Anayasa'nın 38. maddesinde güvence altına alınan "Suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz." hükmünün ihlali niteliğinde olduğunu, tehlikeli sayılmasını gerektirecek herhangi eyleminin olmadığını, bu şekilde suçluluğu sabit olmadan suçlu muamelesi gördüğünü belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
50. Ceza İnfaz Kurumunun 5/6/2017 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla başvurucunun tehlike hâli taşıyan tutuklu statüsüne alınmasına karar verilmiştir. İnfaz Hâkimliği 12/6/2017 tarihinde başvurucunun şikâyetinin reddine karar vermiştir. Anılan karara karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 13/7/2017 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 27/7/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
51. Başvurucu, İdare ve Gözlem kararındaki bazı tespitlerin masumiyet karinesini ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
52. Başvuruya konu nihai kararın başvurucuya 27/7/2017 tarihinde tebliğ edildiği dikkate alındığında otuz günlük başvuru süresinden sonra 9/8/2018 tarihinde dile getirilen ihlal iddiasının süre aşımı nedeniyle incelenemeyeceği sonucuna varılmıştır.
53. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 11/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.