TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Y. U. C. BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2018/25460)

 

Karar Tarihi: 22/11/2022

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Berrak YILMAZ

Başvurucu

:

Y. U. C.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır. Başvurucunun kızına ve eşine yazdığı iki mektup Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu tarafından sakıncalı olarak değerlendirilmiş ve alıkonulmuştur. Kararın gerekçesinde 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük hükümleri gerekçe gösterilerek mektubun sakıncalı olduğu değerlendirmesine yer verilmiştir. Sakıncalı bulunan mektup başvurucunun çocuklarına yönelik tavsiye ve öğütler ile eşine çocukların okulu ve geleceği ile ilgili görüşlerine ilişkindir.

3. Başvurucu Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. Başvurucu şikâyet dilekçesinde ergenlik çağında olan ve depresyon altında zor anlar yaşayan kızına psikolojik destek olmak amacıyla yazdığı mektubun kanuni dayanağı olmadan alıkonulmasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Hâkimlik, kararın usule ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir. Söz konusu karara yapılan itiraz, ağır ceza mahkemesince reddedilmiş ve hüküm kesinleşmiştir.

4. Başvurucu, nihai hükmü 20/7/2018 tarihinde tebliğ ettikten sonra 13/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Komisyonca kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Başvurucu, ergenlik çağında olan ve ağır bir travma yaşayan kızına psikolojik destek olmak amacıyla yazdığı mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulmasının idarenin keyfî bir uygulaması olduğunu, terör örgütü üyeliği kesinleşmemişken mektubun terör örgütü üyeleri arasında haberleşmeye neden olduğuna ilişkin gerekçenin kabul edilemez olduğunu belirterek özel hayata saygı hakkının, haberleşme hürriyetinin, din ve vicdan hürriyetinin, düşünce ve kanaat hürriyetinin, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

7. Başvuru, haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.

8. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişinin haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

9. Mahpusların mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3), B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk, B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57).

10. Somut olayda mektubun alıkonulması nedeniyle başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47). Bununla birlikte disiplin kurulu ve derece mahkemelerinin kararlarında çocuklarına yönelik tavsiye ve öğütler, eşine çocukların okulu ve geleceği ile ilgili görüşlerini ifade ettiği anlaşılan mektubun neden sakıncalı olduğuna dair bir değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden alıkonulmasına dair mektupla ilişkili, somut bilgilere dayalı ve yeterli gerekçenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır.

11. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

12. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

13. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

14. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 3.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmaması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (E.2018/3365, K.2018/3513) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 3.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2018/2546 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.