TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TANER TALAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/35512)

 

Karar Tarihi: 2/11/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 1/3/2024-32476

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Tuğba TUNA IŞIK

Başvurucu

:

Taner TALAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, icra takibine itiraz davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/11/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Arka Plan Bilgisi

6. Olağanüstü hâl (OHAL) tedbirleri kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle terör örgütleriyle bağlantılı görülen özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler ile yayınevi ve dağıtım kanalları kapatılmıştır. Bu kapsamda başvurucunun imtiyaz sahibi olduğu A. Medya gazetesi 25/7/2016 tarihli ve 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (668 sayılı KHK) ile kapatılmıştır. Aynı KHK'ya göre söz konusu gazetenin taşınırları, her türlü mal varlığı, alacak ve hakları ile belge ve evrakının Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.

B. Somut Başvuruya İlişkin Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu aleyhine alacaklı S. Medya Yayıncılık A.Ş. 29/3/2017 tarihinde Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünde kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatmıştır.

9. Başvurucu, ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmesi üzerine Küçükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) icra takibine itiraz davası açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde imtiyaz sahibi olduğu gazetenin kapatıldığını, tüm mal ve alacaklarının Hazineye devredildiğini, dava ve icra takipleri ile ilgili olarak Maliye Bakanlığının yetkili olması sebebiyle takibin husumet yönünden iptal edilmesi gerektiğini belirtmiştir.

10. Mahkeme 7/11/2017 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde 17/8/2016 tarihli ve 29804 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (670 sayılı KHK) gereğince altmış günlük başvuru süresinde alacaklı tarafından ilgili idareye müracaat yapıldığı, başvurucunun davaya konu kambiyo senedinin borçlusu olmasına rağmen kendisine verilen sürede borcunu ödemediği vurgulanmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Her ne kadar davacı vekili takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de ; 17/08/2016 tarih ve 670 sayılı KHK ile ise kapatılmasına karar verilin kurum ve kuruluşlardan olan alacakların tahsiline ilişkin ilgili idareye 60 günlük başvuru süresi tanındığı, KHK belirtildiği üzere altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter kayıt ve belgelerle müracaat edildiği, Küçükçekmece 1 icra Müdürlüğünün 2017/3484 E sayılı icra dosyasının takip talebi incelendiğinde borçlu bilgilerinin yer aldığı kısımda vergi kimlik numarasına yer verildiği, ticaret sicil gazetesinden anlaşılacağı üzere kapatılan gazetenin ticaret unvanın Taner Talaş [A.] Medya olarak göründüğü, davacı borçlunun kendisine verilen mühlete rağmen borcunu ödemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."

11. Başvurucu, mahkeme kararına karşı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinde (Bölge Adliye Mahkemesi) istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu istinaf dilekçesinde; imtiyaz sahibi olduğu gazetenin 668 sayılı KHK ile kapatıldığını, tüm mal varlığının Hazineye devredildiğini, 670 sayılı KHK'ya göre hak iddiasında bulunanların ilgili idareye müracaat etmesi gerektiğini belirtmiştir. 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de (675 sayılı KHK) belirtilen 17/8/2016 tarihi esas alındığında 29/3/2017 tarihinde başlatılan takipte husumetin kendisine yöneltilemeyeceği gerekçesiyle takibin düşmesine karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

12. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5/10/2018 tarihinde istinaf başvurusunu davalı alacaklının 670 sayılı KHK gereğince gerekli müracaatı yaptığı, başvurucu hakkında icra takibi yapılmasında yasal engel bulunmadığı ve mahkeme kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle kesin olmak üzere reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... Dava dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklının 670 sayılı KHK gereğince gerekli müracaatı yaptığının dosyaya sunulan belgelerle sabit olduğu, dolayısıyla davacı hakkında icra takibi yapılmasında herhangi bir yasal engel bulunmadığı anlaşılmakla, şikayetin reddine karar verilmesi gerekmekte olup, aynı yöndeki ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan; davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353-(1) b) 1) maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur..."

13. Nihai karar başvurucuya 5/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 29/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 668 sayılı KHK'nın "Alınan tedbirler" kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olan;

...

c) Ekli (3) sayılı listede yer alan gazete ve dergiler ile yayınevi ve dağıtım kanalları kapatılmıştır.

 ...

(3) Kapatılan gazete ve dergiler, yayınevi ve dağıtım kanalları ile özel radyo ve televizyon kuruluşlarına ait olan taşınırlar ve her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilir. Bunların her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz. Devre ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı almak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından yerine getirilir.

..."

15. 670 sayılı KHK'nın "Devir işlemlerine ilişkin tedbirler" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" (1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık);her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlarını belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralınan varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamını belirlemeye, tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkilidir.

...

(4) Birinci fıkra kapsamında tespite konu edilebilecek borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük süre kapatma tarihinden itibaren başlar.

..."

16. 675 sayılı KHK'nın "Dava ve takip usulü" kenar başlıklı 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" ...

(2) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Anayasa Mahkemesinin 2/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiası ve Bakanlık Görüşü

18. Başvurucu; başvuruya konu icra takibinin 675 sayılı KHK'da belirtilen 17/8/2016 tarihinden sonra başlatılması sebebiyle husumetin kendisine yöneltilemeyeceğini, Mahkemenin 670 ve 675 sayılı KHK'ların düzenlemelerini dikkate almaksızın karar verdiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca tarafları ve konusu aynı olan iki davada verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurularının kabul edildiğini belirtmiştir.

19. Bakanlık görüşünde, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların mevzuatın yorumlanmasına ilişkin olması nedeniyle kanun yolu şikâyeti kapsamında olduğu belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

20. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

23. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

24. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme, bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa’nın bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. maddesinin de hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Vedat Benli, B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).

25. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Derece mahkemeleri, dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varmada kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Bu gerekçelerin oluşturulmasında açık bir keyfîlik olmaması ve makul bir biçimde gerekçe gösterilmesi hâlinde adil yargılanma hakkının ihlalinden söz edilemez (İbrahim Ataş, B. No:2013/1235, 13/6/2013, § 23).

26. Makul gerekçe davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır. Zira tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur (İbrahim Ataş, § 24).

27. Kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hâle getiren en önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez (Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, § 34).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

28. Başvuruya konu olayda başvurucu; aleyhine başlatılan icra takibinin iptali talebiyle açtığı davada icra takibinin kendisine yöneltilemeyeceğini, buna ilişkin düzenlemelerin 670 ve 675 sayılı KHK'larda yapıldığını, derece mahkemesi kararlarının açıkça anılan KHK düzenlemelerine aykırı olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu, tarafları ve konusu aynı olan davada lehe karar verildiğini belirtmişse de emsal olarak gösterilen davaya konu icra takibinin tarihinin somut başvuruya konu icra takibinin tarihi ile aynı olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle başvurucunun bu itirazı hakkında değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

29. 668 sayılı KHK ile millî güvenliğin, kamu düzeninin ve güvenliğinin sağlanması amacıyla kapatılan millî güvenliğe tehdit oluşturan yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine aidiyeti veya bunlarla irtibatı ya da iltisakı olan özel radyo ve televizyon kuruluşları ile yayınevi ve dağıtım kanallarına ait her türlü mal varlığı, alacak ve haklar ile belge ve evrakın Hazineye devri düzenlenmiştir. Başvurucunun imtiyaz sahibi olduğu gazete de 668 sayılı KHK ile kapatılmış; gazetenin mal varlığı, alacak ve hakları yine aynı KHK ile Hazineye devredilmiştir.

30. 670 sayılı KHK’nın “Devir işlemlerine ilişkin tedbirler” kenar başlıklı 5. maddesinin (4) numaralı fıkrasında olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri ile kapatılan, Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının borç ve yükümlülüklerine ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği 17/8/2016 tarihinden itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edileceği, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük sürenin kapatma tarihinden itibaren başlayacağı kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin (1) numaralı fıkrasında Vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğünün, diğerleri yönünden ise Maliye Bakanlığının borç ve yükümlülükleri tespite, devralınan varlıklarınhiçbir şekilde değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dâhilinde ödemeye yetkili olduğu düzenlenmiştir.

31. 29/10/2016 tarihinde yürürlüğe giren 675 sayılı KHK’nın “Dava ve takip usulü” kenar başlıklı 16. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında 670 sayılı KHK’nın yürürlük tarihi olan 17/8/2016 tarihinden önce 670 sayılı KHK kapsamında belirtilen kurum ve kuruluşlar ile Hazine ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne karşı açılan davalar ve başlatılan icra takiplerinin 670 sayılı KHK’nın 5. maddesinde belirtilen dava şartı yokluğu nedeniyle reddedileceği belirtilmiştir. Aynı maddenin (4) numaralı fıkrasında ise (1) ve (2) numaralı fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı KHK’nın 5. maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceğinin belirtileceği, idari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabileceği düzenlenmiştir.

32. Kapatılan kuruluş, yayınevi ve dağıtım kanallarından alacak iddiasında bulunanların alacaklarının gerçek bir mal ve hizmet ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti ile gerçek bir ilişkiye dayanan borçların aktif mal varlığı ile sınırlı olmak üzere belirli bir plan dâhilinde ödenmesinde ilgili idarenin yetkili kılınmasının amacının söz konusu kapatmaya konu kuruluş ile hak talebinde bulunanlar arasında ortaya çıkabilecek muvazaanın önlenmesi olduğu görülmüştür. Anılan düzenlemelerle kapatmaya konu kuruluştan hak talebinde bulunanların taleplerinin gerçek bir mal ve hizmet ilişkisine dayanıp dayanmadığının tespitinin idare tarafından yapılacağının öngörüldüğü, bu kapsamda 670 ve 675 sayılı KHK'larda hak talebinde bulunanların öncelikle idareye başvurması gerektiği hatta 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan takiplerin ve açılan davaların dahi idareye başvurulması şartının gerçekleştirilmek üzere dava şartı yokluğundan reddedileceğinin düzenlenmesinin bu kapsamda olduğu anlaşılmıştır.

33. Bu durumda hak talebine konu borcun kapatılan kuruluşla ilgili ve gerçek bir mal ve hizmet ilişkisine dayanan borç olduğunun tespitinin birincil önemde olduğu özellikle vurgulanmalıdır. Gerçek bir alacağın tespitinde 670 ve 675sayılı KHK'lar kapsamında gerek başvuru gerekse bu başvuru üzerine verilecek karara karşı dava veya icra takibi başlatılmasında İdarenin kendisinin muhatap alınmasını istediği önemle ifade edilmelidir. Ancak idarenin borcun ödenmesinde kapatılan kuruluşun ancak aktif mal varlığı ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu gözetildiğinde kapatılan kuruluşlardan hak sahibi olanlara idarece verilecek cevabın alacağın tahsili noktasında önemli olduğu belirtilmelidir. Gerçek bir alacağın tespitinden sonra kapatılan kuruluşun aktif mal varlığının borcu ödemeye yeterli olmaması durumunda alacağın gerçek kişi borçludan tahsiline ilişkin -ilgili mevzuatta aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde- 670 ve 675 sayılı KHK'lar kapsamında bir engel bulunduğu söylenemez. Bu durumda özetle ve önemle ifade edilmelidir ki kapatılan kuruluşlardan alacaklı oldukları iddiasıyla hak talebinde bulunanların alacağının gerçek bir mal ve hizmet alımına dayandığının İdarece tespitinin yapılması ile gerçek bir alacağın varlığının tespitinden sonra aktif mal varlığının kapatılan kuruluşa ait borcun ödenmesi için yeterli olup olmadığının belirlenmesi alacağın borçlunun şahsına yönlendirilebilmesi noktasında önem arz etmektedir.

34. Başvuruya konu olayda da alacaklı, başvurucunun imtiyaz sahibi olduğu gazeteden olan alacağı için süresinde idareye başvurmuş ancak daha sonra alacağının tahsili için başvurucuya karşı icra takibi başlatmıştır. Alacaklının 670 sayılı KHK kapsamında yaptığı başvuruya idarece herhangi bir cevap verilip verilmediği, verilmişse cevabın ne olduğuna ilişkin bir bilgi dosya kapsamından anlaşılamamakta; ayrıca derece mahkemelerinin gerekçelerinde de bu hususa ilişkin bir bilgi yer almamaktadır. Bu nedenle 670 ve 675 sayılı KHK'lar ile amaçlanan gerçek bir mal ve hizmet ilişkisinin tespitinin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kapatılan gazetenin aktif mal varlığının borcu ödemeye yeterli olup olmadığı anlaşılamamıştır.

35. Öte yandan 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin (3) numaralı fıkrasında "kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında" 670 sayılı KHK'nın5. maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine ya da takibin düşmesine karar verileceği vurgulanmıştır. Başvuru konusu olayda alacaklının gazetenin 668 sayılı KHK'yla 25/7/2016 tarihinde kapatılması üzerine 17/8/2016 tarihinden sonra 29/3/2017 tarihinde icra takibi başlattığı görülmüştür. Başvurucu kapatılma ya da resen terkin üzerine başlatılacak icra takibinin 670 ve 675 sayılı KHK'lar gereğince idareye yönlendirilmesi gerektiğine ilişkin husumet itirazında bulunmuşsa da derece mahkemelerince bu itirazının gerekçede karşılanmadığı tespit edilmiştir. Başka bir deyişle derece mahkemeleri başvurucu aleyhine yapılan icra takibinin 29/3/2017 tarihinde başlatıldığını, alacaklının 670 sayılı KHK kapsamında ilgili idareye müracaatını yaptığını, başvurucu hakkında icra takibi başlatılmasında ilgili KHK'lar gereğince yasal engel bulunmadığını belirterek davanın reddine karar vermiş; anılan 16. maddenin (3) numaralı fıkrası ile ilgili olarak başvurucunun husumete yönelik itirazına gerekçede bir açıklama getirmemiştir.

36. Sonuç olarak derece mahkemeleri alacaklının idareye yaptığı başvurunun akıbeti hakkında bir bilgi edinmemiş, elde edilecek bilgi kapsamında icra takibinin 670 ve 675 sayılı KHK'lar gereğince borçlunun şahsına yöneltilip yöneltilemeyeceğine ilişkin bir değerlendirme yapmamıştır. Diğer bir ifadeyle başvurucunun husumetin kendisine yönlendirilemeyeceği yönündeki esasa ilişkin iddiaları yeterli bir şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

38. Başvurucu; ihlalin tespitine, yargılamanın yenilenmesine ve 30.000 TL maddi tazminat ile 20.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

39. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

40. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Küçükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesine (E.2017/523) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 294,70 TL başvuru harcından oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.