TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SERAY SAKINÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/37191)

 

Karar Tarihi: 20/12/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Osman KODAL

Başvurucu

:

Seray SAKINÇ

Vekili

:

Av. Sabih SORUCU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; işe iade talebiyle açılan davanın süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, davanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, inşaat işiyle uğraşan şirkette planlama mühendisi olarak çalışmıştır. Bir yıllık çalışma süresi dolmadan 9/3/2016 tarihli fesih bildiriminin başvurucunun iş akdinin 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi gereğince ihbar öneli sonu olan 5/4/2016 tarihi itibarıyla feshedileceği bildirilmiştir.

3. Başvurucu, iş sözleşmesinin geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini iddia ederek feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesi talebiyle 27/4/2016 tarihinde İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

4. Dava dilekçesinde başvurucu 5/4/2016 tarihine kadar işyerinde çalıştığını, işverenin iş sözleşmesinden doğan tazminat ve işçilik alacağını ödemeksizin, alınan yönetimsel karar neticesinde görev yaptığı pozisyonun lağvedilmesi ve işletme kapsamında görev tanımına uygun olarak istihdam edilebileceği başka bir pozisyon bulunmaması gerekçesiyle iş akdini haksız olarak feshettiğini belirtmiştir.

5. Mahkeme 3/10/2017 tarihli kararla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

Yapılan yargılama, toplanan deliller, müzekkere cevapları ve tüm dosya münderecatı birlikte değerlendirildiğinde; feshin önel verilmek sureti ile yapıldığı, ancak Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca dava açma süresinin önel verilmiş olsa dahi fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarihten itibaren 1 aylık yasal sürede açılması gerektiği dikkate alındığında davanın davalı işverenliğin fesih bildiriminin tebliğ edildiği 09/03/2016 tarihinden itibaren 1 aylık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 27/04/2016 tarihinde açıldığı anlaşıldığından süresinde açılmayan davanın reddi yönünden karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

..."

6. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 20/12/2017 tarihinde başvurucunun istinaf talebini reddetmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

4857 Sayılı İş Kanunu 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemiyle dava açması gerekmektedir. Bu süre hak düşürücü süre olup re'sen dikkate alınması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta; davalı işveren, 09/03/2016 tarihli iş akdi fesih bildirimi ile, davacının iş akdinin, İş Yasası 18. maddesi gereğince ihbar öneli sonu olan 05/04/2016 tarihi itibari feshedileceğini bildirmiştir. Dosya sunulan belgelerden ve davacı tarafın da kabulünde olduğu üzere, davacıya ihbar öneli de kullandırılarak iş akdinin fesih edileceği 09/03/2016 tarihinde bildirilmiştir. 4857 sayılı iş kanunu 20. maddesindeki yasal düzenleme gereğince de davacının fesih bildiriminin tebliğ edildiği ve öğrenildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde davasını açması gerektiği ve bu sürenin hak düşürücü süre olduğu ve 09/03/2016 tarihine göre davacının dava açtığı 27/04/2016 tarihinde hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu ve bu nedenle davanın süresinde açılmadığı ve mahkemenin bu yöndeki tespit ve değerlendirmelerinin yerinde olduğu ve davalı tarafın istinaf itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

... "

7. Başvurucu, süresi içinde temyiz talebinde bulunmuş, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 12/11/2018 tarihinde hükmü onamış ve karar kesinleşmiştir.

8. Başvurucu, nihai hükmü 4/12/2018 tarihinde öğrendikten sonra 11/12/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

9. 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 12/10/2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile yapılan değişiklikten önceki hâlinin ilgili kısmı şöyledir:

"İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. ... taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. ..."

B. Yargıtay Kararları

10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17/4/2014 tarihli ve E.2014/1435, K.2014/13113 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.

...

İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.

Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin 05/10/2011 tarihi itibariyle feshedileceğinin 06/09/2011 tarihinde davacıya işçiye bildirildiği, davanın ise 03/11/2011 tarihinde açıldığı, bildirim tarihine göre davanın bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmamıştır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.

..."

11. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29/11/2018 tarihli ve E.2018/3283, K.2018/21881 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.

...

İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.

Somut uyuşmazlıkta fesih bildiriminin tarihi 13.09.2016 olup, davacının iş aktinin11.10.2016 tarihinde feshedileceğinin tebliğ edildiği, davacının 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra vekil tarafından tevzi formuna göre 14.10.2016 günü saat 00:16'da davanın açıldığı, her ne kadar dava dilekçesinde fesih tebliğinin işten çıkış sırasında düzenlenip eski tarih atıldığı iddia edilmişse de bu hususun kanıtlanamadığı gibi, başka bir irade fesadının da iddia ve ispat edilemediği anlaşıldığından 13.09.2016 tebliğ edilen fesih bildirimine karşı davanın 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 14.10.2016 tarihinde açılması sebebiyle davanın reddi gerekirken, yerinde görülmeyen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

..."

12. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30/10/2017 tarihli ve E.2016/26569, K.2017/16894 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.

...

İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.

Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin feshinin önel verilerek 29.09.2015 tarihinde davacıya işçiye bildirildiği, davacıya önel verilmesi nedeni ile ihbar tazminatı ödenmediği anlaşılmaktadır. Dava ise 30.10.2015 tarihinde ve bildirim tarihine göre bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açılmıştır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.

..."

13. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2/7/2018 tarihli ve E.2018/7628, K.2018/16318 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, re'sen dikkate alınması gerekir. Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.

...

İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.

Somut olayda, 13.12.2016 tarihli fesih bildirimi ile davacının iş sözleşmesinin 06.02.2017 tarihinde feshedileceği bildirilmiştir. Bu fesih bildiriminin 13.12.2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmakla, davacı tarafından 27.02.2017 tarihinde açılmış olan işe iade davasının 4857 sayılı Kanun'un 20/1. maddesindeki bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığının anlaşılmış olmasına göre, davanın reddi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

..."

III. DEĞERLENDİRME

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu 5/4/2016 tarihine kadar işyerinde çalıştığını, dava açma süresinin iş ilişkisinin devamı sırasında başlatılmasının kanuna aykırı olduğunu, bir aylık dava açma süresinin en erken iş sözleşmesinin hukuken ve fiilen feshedildiği tarihten başlatılması gerektiğini, bir aylık hak düşürücü süre içinde dava açılmasına rağmen süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Başvurucunun şikâyeti adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

16. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma şartlarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).

17. Dava açma ya da kanun yollarına başvurma için belli sürelerin öngörülmesi bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Ancak mahkemelerin usul kurallarını uygularken davanın hakkaniyetine halel getirecek ölçüde katı şekilcilikten, öte yandan kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

18. Somut olayda 9/3/2016 tarihli fesih bildirimi ile başvurucuya önel verilerek iş aktinin 5/4/2016 tarihi itibarıyla feshedileceği bildirilmiştir. Başvurucunun işe iade davasını açmak için verilen önelin bitmesini, başka bir ifadeyle 5/4/2016 tarihini beklediği, 27/4/2016 tarihinde dava açtığı görülmüştür.

19. Başvurucu 9/3/2016 tarihli fesih bildirimi ile kendisine 5/4/2016 tarihine kadar süre verildiğini, dolayısıyla dava açma süresinin de bu tarihten başlaması gerektiğini belirterek dava açma süresinin tespitinde hata yapıldığından yakınmıştır.

20. 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinde işe iade davasının fesih bildiriminin işçiye tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde açılabileceği açıkça ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde düzenlenmiştir. Diğer yandan iş sözleşmesinin önel verilerek feshedilmesi hâline ilişkin olarak da Yargıtay, yerleşik içtihadında dava açma süresinin önelin sona ereceği tarihten değil fesih bildiriminin işçiye tebliğ edildiği tarihten başlayacağı görüşünü benimsemiştir (bkz §§ 10-13). Somut olayda Mahkeme, Yargıtayın yerleşik içtihadı doğrultusunda başvurucunun iş aktinin feshine ilişkin olarak önelin sona erdiği tarihi değil feshin bildirim tarihi olan 9/3/2016 tarihini dikkate alarak bu tarihten itibaren bir aylık süreyi hesaplamış ve davanın açıldığı 27/4/2016 tarihinin bir aylık süreden sonra olduğunu tespit ederek hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

21. İşe iade davalarının açılabileceği süreyi düzenleyen kanun hükmü ile Yargıtayın bu kanun hükmünün uygulanmasına ilişkin yorumu belirsiz ve öngörülemez nitelikte değildir. Yargıtayın kanunun uygulanmasına ilişkin bu yorumunun katı ve şekilci bir yaklaşım içerdiği de söylenemez. Bu itibarla yargılamada ulaşılan sonuca göre başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna varmış; başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvurunun kabul edilemezliğine karar vermiştir. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.