TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NURİ TELLİOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/37232)

 

Karar Tarihi: 9/2/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Fatih ALKAN

Başvurucu

:

Nuri TELLİOĞLU

Vekili

:

Av. İbrahim ADIYAMAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, idari görevin kaldırılması işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, olay tarihinde Sakarya'nın Arifiye ilçesinde ilçe millî eğitim müdürü olarak görev yapmaktadır. Başvurucu, WhatsApp isimli uygulama üzerinden oluşturulan ve anılan ilçede görev yapan bir kısım müdür ve müdür yardımcıları ile öğretmenlerin üye olarak bulunduğu Arifiye Yeniden Diriliş isimli kapalı bir gruba üye olarak eklenmiştir. Söz konusu grupta yapıldığı iddia edilen paylaşımların sosyal medyada ve bir haber sitesinde yayımlanması üzerine başvurucu hakkında idari tahkikat başlatılmıştır.

3. Tahkikat kapsamında başvurucu, ilçe millî eğitim müdürlüğü görevinden alınarak İl Millî Eğitim Müdürlüğü emrine sınıf öğretmeni olarak atanmıştır. Maarif müfettişlerince başvurucu hakkında düzenlenen soruşturma raporunda; başvurucunun statü olarak diğer grup üyelerinin amiri konumunda olduğu, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince amirin maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranması gerektiği, buna rağmen başvurucunun belirli sayıda üyesi olan bir WhatsApp grubuna üye olarak grup üyesi olmayan öğretmen ve idarecilerde huzursuzluk ve dışlanmışlık hissi oluşturduğu belirtilmiştir. Sosyal medyaya ve internet sitelerine yansıyan paylaşımların ilçe genelindeki bazı kurumlarla ve kişilerle ilgili olduğu, tarafsızlık ve hakkaniyet ölçüleri içerisinde görevini yerine getirmesi gereken başvurucuya duyulan güvenin sarsıldığı, söz konusu durumun eğitim camiasında ayrımcılığa ve olumsuz bir hava oluşmasına neden olduğu ifade edilmiştir. Soruşturma raporunda, başvurucunun eyleminin hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunma disiplin suçunu oluşturduğu ve 657 sayılı Kanun gereğince başvurucunun 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile tecziye edilmesinin uygun olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunulmuştur.

4. Başvurucu, ilçe millî eğitim müdürlüğü görevinden alınarak öğretmen olarak atanması işleminin iptal edilmesi talebiyle 12/9/2017 tarihinde Sakarya 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Dava dilekçesinde; işlemin amacının ve kamu yararının ortaya konulamadığı, tahkikata başlanmasının atama işlemini gerekli kılmadığı, takdir yetkisinin keyfî kullanıldığı ve sebep ile maksat unsurlarına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

5. İdare Mahkemesi, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 16/5/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; söz konusu eylem nedeniyle tarafsız, tüm çalışanlara eşit mesafede olması ve görevini hakkaniyet ölçüleri içerisinde yerine getirmesi gereken başvurucuya duyulan güvenin sarsıldığı, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü bünyesinde çalışan ancak grup üyesi olmayanlarda huzursuzluk ve dışlanmışlık hissi oluşturduğu, öğretmen ve idareciler arasında gruplaşmalar oluşturduğu ve eğitim camiasında ayrımcılığa yol açtığı ifade edilmiştir. Başvurucu tarafından yapılan istinaf başvurusu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 18/10/2018 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

6. Başvurucu, nihai hükmü 13/11/2018 tarihinde öğrendikten sonra 13/12/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

8. Öte yandan başvurucu; söz konusu içeriklerin kurgu ve montaj olduğunu, gerçeği yansıtmadığını ve kapalı bir gruba üye olmanın yaptırıma bağlanamayacağını, aksi durumun haberleşme hürriyetine aykırı olduğunu ve ne şekilde ayrımcılığa neden olduğunun açıklanmadığını ileri sürerek aylıktan kesme disiplin cezasına karşı iptal davası açmıştır. İdare Mahkemesi, öğretmen ve idareciler arasında gruplaşmaya ve ayrımcılığa neden olan eylemler nedeniyle tesis edilen disiplin cezasının hukuka uygun olduğunu belirterek 10/1/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; disiplin soruşturmasına dayanak paylaşımların kurgu ve montajdan ibaret olduğu iddiasının WhatsApp yazışmalarının içeriği ile ilgili olduğu, başvurucunun belirli sayıda üyesi olan, her isteyenin üye olamadığı WhatsApp grubuna üye olmasının ve üye olduktan sonra çeşitli paylaşımlarda bulunmasının dahi anılan gruba üye olmayan kişilerde ve kamuoyunda ayrımcılık yapıldığı yönünde düşünceye neden olduğu ve başvurucunun olay tarihindeki konumu dikkate alındığında kendisine olan itibar ve güven duygusunun sarsıldığı ifade edilmiştir. İstinaf başvurusu 19/7/2019 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; kendisine isnat edilen eylemin idari yaptırım gerektirdiğine ilişkin bir mevzuatın ya da içtihadın bulunmadığını, müfettişlerce yapılan hatalı değerlendirmelerin derece mahkemelerince doğrudan kabul edildiğini, WhatsApp görüşme içeriklerinin montaj olduğu hususunun dikkate alınmadığını ileri sürmüştür. Başvurucu; kapalı bir gruba üye olması nedeniyle tesis edilen işlemin keyfi ve hakkaniyete aykırı olduğunu, söz konusu kararın aynı mesleki çevreden kişilerle sosyal ilişki kurulmasına engel teşkil ettiğini, karar nedeniyle sosyal kimliğinin oluşmasının ve özel bir sosyal hayat sürdürmesinin mümkün olmadığını belirterek özel hayata saygı hakkının, haberleşme hürriyetinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

10. Bakanlık görüşünde; başvurucunun kazanılmış hak aylığına uygun olarak İl Millî Eğitim Müdürlüğü emrine eğitim uzmanı olarak atanması hususunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu, başvurucuya isnat edilen eylemlerin niteliği dikkate alındığında idarecilik görevini yürüten başvurucunun bu görevden alınmasının hizmetin bir gereği olduğu ve işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek takdir yetkisi kapsamında gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Başvurucunun iddialarının ilçe millî eğitim müdürlüğü görevinden alınarak öğretmen olarak atanması işleminin iptali talebiyle açtığı dava sürecine ilişkin olduğu görülmektedir. Dolayısıyla değerlendirme, tesis edilen atama işlemi çerçevesinde yapılacaktır.

12. Başvurucunun idarecilikten alınarak öğretmenlik görevine atanması işleminin iptal edilmesi talebiyle açılan davanın reddedilmesi üzerine yapılan başvuruda, mesleki hayata yönelik müdahalenin başvurucunun özel hayatına etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunarak bu kapsamda incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Kamu idaresi tarafından tesis edilen atama işlemiyle başvurucunun özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin 657 sayılı Kanun'un 71. ve 76. maddeleri dayanak alınarak gerçekleştirildiği görüldüğünden kanuni dayanağı bulunmaktadır. Ayrıca müdahalenin Anayasa'nın 129. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kamu hizmetinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve mesleki disiplinin sağlanması meşru amacına dayandığı anlaşılmaktadır (Namet Sevinç, B. No: 2015/9155, 10/1/2019, §§ 41-43). Bu belirlemenin ardından müdahale, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük yönünden irdelenecektir.

15. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre personel rejimi gibi sıkı kural ve şartlara tabi bir alanda, kamu görevini yürütmekle görevli kişilerin hak ve özgürlüklerine herhangi bir vatandaşa uygulanamayacak sınırlamalar getirilmesi demokratik bir toplumda gerekli olabilir. Bu kapsamda kamu makamlarının, faaliyetin niteliği ve sınırlamanın amacına göre değişen geniş bir takdir yetkisinin bulunması doğaldır. Ancak müdahalenin haklı olduğunun kabul edilebilmesi için kamu makamlarınca müdahalenin gerekliliği konusunda ilgili ve yeterli gerekçelerin ortaya konulması gerekir. Buna göre özel hayata saygı hakkına yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez (Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 44- 47; (A.K., B. No: 2015/10298, 7/3/2019, §§ 50, 51; Namet Sevinç, §§ 47, 48).

16. Atama işlemine dayanak olarak kabul edilen muhakkik raporunda ve işleme karşı açılan dava sürecinde verilen mahkeme kararlarında, başvurucunun sınırlı sayıda üyesi olan kapalı bir WhatsApp grubuna üye olarak grup üyesi olmayan öğretmen ve idarecilerde huzursuzluk ve dışlanmışlık hissi oluşturduğuna, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranmadığına ve görevini tarafsız şekilde yerine getirmediğine ilişkin tespitlerde bulunulmuştur.

17. İdari ve yargısal makamlarca atama işleminin gerekçesi olarak kabul edilen hususların kamu hizmetinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve mesleki disiplinin sağlanması şeklinde öngörülen meşru amaçlara uygun bir tedbir olarak nitelendirilmesi mümkün görünmemektedir. Zira kapalı bir WhatsApp grubuna üye olmanın grup üyesi olmayan öğretmen ve idarecilerde huzursuzluk ve dışlanmışlık hissi oluşturduğunun kabul edilebilmesi için somut olayda ileri sürülen hususlardan daha güçlü gerekçelerin bulunması ve varsayımlardan öte tedbirin gerekliliğini ortaya koyan ikna edici olgulara dayanılması gerekir. Başvurucunun idarecilik görevinden alınmasına ilişkin işlemin gerekliliğine yönelik başvurucu özelinde bu anlamda ikna edici gerekçelerin bulunmadığı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla benimsenen yaklaşımın kamu idaresinin takdir yetkisinin kapsamını aştığı ve idari ve yargısal makamlarca verilen kararlarda gerçekleştirilen müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğunu ortaya koyan ilgili ve yeterli gerekçelerin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

III. GİDERİM

19. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

20. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

21. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Sakarya 1. İdare Mahkemesine (E.2017/787, K.2018/443) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 294,70 TL harçtan ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesine (E.2018/853) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.