TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A. A. BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2019/10037)

 

Karar Tarihi: 6/9/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumu kararına karşı yapılan şikâyetin sunulan deliller dikkate alınmaksızın incelenmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, olay tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu olarak Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır. 8/10/2021 tarihinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak üzere anılan Kurumdan tahliye edilmiştir.

3. Başvurucunun 22/1/2018 tarihinde Ceza İnfaz Kurumunda görevli infaz koruma memurlarına hakarette bulunduğu ve onları tehdit ettiği gerekçesiyle hakkında tutanak düzenlenmiştir.

4. Ceza İnfaz Kurumu tarafından başlatılan disiplin soruşturması kapsamında alınan muhakkik raporu, dinlenen tanıklar hükümözlü E.G., tutuklu K.G. ve infaz koruma memurlarının beyanına göre olaylar şöyledir:

i. Başvurucunun bulunduğu koğuşa talebi üzerine kurum teknisyeni gelmiş, koğuşa yeterli suyun verilmemesinin kota aşımından kaynaklandığını bildirmesi üzerine aralarında tartışma yaşanmış, bu sırada başvurucunun görevli memura''Benim işimi siz halledemezsiniz, siz değil baş memur ya da baş müdür gelsin, benim muhatabım siz değilsiniz. '' şeklinde ifadeler kullandığı belirtilmiştir.

ii. Olay yerine diğer görevli memurların gelmesi üzerine başvurucunun yüksek sesle ''Koğuşumuzu bilerek ve isteyerek suyumuzu eksik veriyorsunuz, siz bizi salak mı sanıyorsunuz?'' diyerek koğuşu galeyana getirmeye çalıştığı, koğuştan çıkarılmak istenmesi üzerine başvurucunun ''Ben koğuştan çıkmıyorum, kimse beni koğuştan çıkaramaz.'' şeklinde sözler sarf ettiği belirtilmiştir.

iii. Olayın devamında başvurucunun görevlilere yönelik ''Ben tekvandocuyum, hepinize bir vursam şerefsizim hepinizi yere yıkarım ama ben bir şey yapmayacağım, şimdi biz içerdeyiz, bu devran elbet döner, biz çıkarız, siz girersiniz, memuriyete elbet ben geri döneceğim, o zaman ben sizinle görüşmezsem şerefsizim.'' şeklinde tehdit niteliğinde sözler söylediği ifade edilmiştir. Akabinde başvurucunun sağlık sorunları ortaya çıkınca revire gönderildiği ve hastaneye sevk edildiği belirtilmiştir.

5. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu) 26/9/2018 tarihli kararıyla, başvurucu hakkında 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 44. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (j) bendinde düzenlenen "kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunma" eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle 1gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

6. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda hakkında tutulan tutanağın gerçeği yansıtmadığını, olay günü teknisyenin koğuşa gelmediğini, koridorda saat bilgisine bakıp mazgaldan bilgi verip gittiğini, memura yüksek sesle bağırmadığını, bilakis memurun kendisini tahrik ettiğini ifade etmiştir. Şikâyet dilekçesinde ayrıca kendisinin olay sırasında görevlilere direnç göstermediğini, memur tarafından darbedildiğini, yüzünün sıkılarak çizildiğini, cezaya konu hareketleri yapmadığını belirtmiştir. Başvurucu; hakkında verilen disiplin cezasının kaldırılmasını, koğuşta bulunanlar ile tutanakta imzası bulunan ve olaylara şahit olan kişilerin dinlenilmesine karar verilmesini, olayların geçtiği yerleri gösteren kamera görüntülerinin istenmesini talep etmiştir.

7. İnfaz Hâkimliği 16/1/2019 tarihli kararıyla şikâyetin reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Tutuklunun dosya kapsamındaki savunmaları, tanık beyanları, olay tutanağı, itiraz dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tutuklu Asliddin Ahmedali'nin, kurum personeline hitaben, ''ben tekvandocuyum hepinize bir vursam şerefsizim hepinizi yere yıkarım, ama ben birşey yapmayacağım, şimdi biz içerdeyiz, bu devran elbet döner, biz çıkarız siz girersiniz, memuriyete elbet ben geri döneceğimo zaman ben sizinle görüşmezsem şerefsizim,'' diyerek kurum görevlilelerine hakeret veya tehditte bulunmak eylemi nedeni verilen 5275 Sayılı Kanun'un 44 üncü maddesi 2'nci fıkrası (j) 'hükmü uyarınca, 1 gün hücreye koyma disiplin cezasının infaz kanununa uygun olduğu, verilen disiplin cezasında usul ve yasalara aykırı bir durum olmadığı, kurum personeli infaz koruma memurları ve baş memurun tanık olarak verdiği beyanları, olay tutuanağı ve tüm dosya kapsamına göre tutuklunun söz konusu eylemi işlediği sabit olduğu anlaşıldığından itiraza ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

8. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine verdiği şikâyet dilekçesini tekrarlayarak Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 7/2/2019 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.

9. Başvurucu, nihai kararları 26/2/2019 tarihinde öğrendikten sonra 25/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

12. Başvurucu; şikâyetinin söz konusu disiplin cezasına dayanak olan ve tartışma yaşadığı ilgililer tarafından tanzim edilen tutanağa göre Hâkimlikçe incelendiğini ve talebine rağmen olay anına ilişkin kamera görüntülerinin izlenmediğini ve görgü tanıklarının dinlenmediğini belirterek silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. İdare ve Gözlem Kurulu tarafından gerekçesiz şekilde tek kişilik hücreye konulduğunu, karara yönelik şikâyetiyle ilgili olarak duruşmada sadece kendisinin dinlendiğini ve deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; somut olaydabaşvurucu hakkında verilmiş bir disiplin cezasının ''suç isnadı" veya "medeni hak ve yükümlülükler" kapsamında görülüp görülemeyeceği, söz konusu uyuşmazlığa ilişkin başvurunun Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma alanı içinde yer alıp almadığı yönünden yapılacak incelemede bu hususun öncelikle dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun tanık dinletme ve sorgulatma hakkı ile kamera kayıtlarının incelenmemesi bağlamında adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği iddiası konusunda inceleme yapılırken görüşte değinilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

14. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel hatlarıyla başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır. Kamera görüntülerinin getirtilip bilirkişi raporu ve darba maruz kaldığına ilişkin kati adli tıp raporu alınması gerektiğini belirtmiştir.

15. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yargı makamlarınca disiplin cezasına karşı tanıkları dinlenmeden, kamera kayıtları incelenmeden sadece Ceza İnfaz Kurumu idaresinin sunduğu tutanağa dayanılarakkarar verildiği yönündeki iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

17. Anayasa Mahkemesinin Cihan Yeşil (B. No: 2013/8635, 6/5/2015, § 35) kararında, başvurucunun yirmi gün süreyle hücreye koyma disiplin cezasının infazıyla haberleşme veya iletişim araçlarından ve ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılması sonucu ortaya çıkacağından disiplin cezasının kişisel hak ve bu bağlamda medeni hak niteliğinde olduğu, başvurucunun söz konusu disiplin cezasından dolayı yaptığı şikâyetin İnfaz Hâkimliği tarafından incelenmesinin de medeni hak ve yükümlüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığı kabul edilmiştir. Dolayısıyla somut olayda başvurucunun hakkında uygulanan disiplin cezası nedeniyle yaptığı şikâyetin İnfaz Hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığının ve dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğunun kabul edilmesi gerekir.

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

19. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

20. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Asıl kural tarafların eşit şartlarda yargılamaya katılımının sağlanması, gösterdikleri kanıtlardan ve sundukları görüşlerden bilgi sahibi olması, bunlarla ilgili görüşlerini bildirebilme imkânının kendilerine verilmesidir (benzer değerlendirmeler için bkz. Taylan Özgür Tor, B. No: 2013/2454, 12/3/2015, § 43).

21. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir. Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda mahkemece tarafların dinlenilmemesi, taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabilecektir (Abdullah Özen, B. No: 2013/4424, 6/3/2014, § 21). Ceza davalarının yanı sıra medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin hukuk davaları ve idari davalarda da bu ilkeye uyulması gerekir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

22. Bireysel başvuruya konu olayda başvurucunun aldığı disiplin cezası, Ceza İnfaz Kurumu tarafından düzenlenen tutanak ve buna dayalı olarak başlatılan disiplin soruşturmasında alınan beyanlara dayanmaktadır. Mahkemece söz konusu bilgi ve belgelere dayanılarak netice ve kanaate ulaşıldığı anlaşılmaktadır.

23. Somut olayda değerlendirilmesi gereken temel mesele, başvurucunun disiplin cezasına esas olan tutanak ve bu çerçevede yansıtılan tanıklar ile tutanağı düzenleyenlerin beyanlarına karşı başvurucunun beyanlarının tutanak içeriğinde geçtiği gibi olmadığına yönelik beyanı ve bu durumu desteklediğini iddia ettiği kamera kayıtlarıdır. Silahların eşitliği ilkesi bağlamında yargılamada adaletin sağlanması için tutanağa karşı başvurucunun iddia ve delillerinin dosyaya celbedilerek bunların mahkeme huzurunda tartışılması gerekir.

24. Yargılamada iddia ve savunma dengesinin sağlanması; başvurucuya hükme esas alınan bu delillerin aksini ispat etme imkânının verilmesi, başvurucunun huzurunda tanıkların yeniden dinlenmesi, varsa beyanlarına başvurulması ya da başvurucunun iddialarının olayın oluş şekline uygunluğunun tespit edilmesi açısından kamera görüntülerinin istenmesiyle söz konusu olabilir. Aksi durum yargılamayı adillik boyutundan uzaklaştıracaktır.

25. İnfaz Hâkimliğince başvurucu aleyhinde beyanda bulunan tanıkların ve tutanak mümzilerinin, olay yerindeki kişilerin -başvurucunun talebine rağmen- dinlenmediği, kararda söz konusu kişilerin dinlenilmemesine yönelik bir gerekçe belirtilmediği, aynı zamanda olay yerini gösteren kamera görüntüleri celbedilerek bunların çözümünün yaptırılmadığı görülmüştür. Mahkemece söz konusu delillere başvurulmamasının gerekçesi de ortaya konulamamıştır.

26. Başvurucunun benzer iddialarla itiraz merciine yaptığı başvuruda da yargılamanın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki iddiaları gerekçesiz olarak reddedilmiştir.

27. Sonuç olarak disiplin soruşturması ve yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucu hakkında verilen disiplin cezasıyla ilgili belirleyici nitelikte bir delil olan tanıkların dinlenmemesi ile kamera kayıtlarının celbedilmemesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

28. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verildiğinden başvurucununkişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği yönündeki diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

C. Giderim Yönünden

29. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi ve tazminat talebinde bulunmuştur.

30. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

31. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

32. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (E.2018/1445, K.2019/108) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. Kararın bir örneğinin Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesine ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.