TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERDİ YILMAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/12366)

 

Karar Tarihi: 21/9/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 9/1/2024-32424

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ferhat YILDIZ

Başvurucu

:

Erdi YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, başvurucunun aynı ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan eşi ve diğer aile bireyleriyle görüş hakkı kaybı olmaksızın görüşme yapabilmesine izin verilmemesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu; başvuruya konu olayın gerçekleştiği tarihlerde silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında tutuklu olarak Tekirdağ 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) bulunmaktadır. Başvurucunun eşi de aynı yerleşkede tutuklu olarak bulunmaktadır.

3. 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasının uygulanmasına -iç görüş yaptırılmasının usul ve esasları- ilişkin olarak Tekirdağ 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (Kurul) 18/9/2018 tarihinde toplanmıştır. Yapılan toplantı sonucunda Kurul; Kurumda kapasitenin üstünde mahpus bulunması, ziyaret günlerinin tamamında kabinlerin dolu olması nedeniyle aynı yerleşkede bulunan eşlerle ve dışarıdan gelen ziyaretçilerle aynı anda görüşme sağlanamayacağına, mahpusların kapalı veya açık ceza infaz kurumundaki yakın akrabası ile mi yoksa dışarıdan gelen ziyaretçi ile mi görüşmek istediğini açıkça belirten dilekçelerini Kuruma vermeleri gerektiğine karar vermiştir.

4. Başvurucu, söz konusu uygulamanın aile ilişkilerine zarar verdiğini belirterek 3/10/2018 tarihinde Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet dilekçesi sunmuştur. Dilekçede; itiraz konusu Kurul kararı alınmadan önce aynı ceza infaz kurumu yerleşkesinde tutulan eşiyle ayda bir kez açık görüş yapabildiğini, eşiyle yaptığı iç görüşmenin diğer yakınlarıyla olan aylık açık görüşünü etkilemediğini belirtmiştir. Başvurucu, daha önce hem yakınlarından biriyle hem de aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle aynı anda görüşebilirken Kurul tarafından alınan karardan sonra eşiyle ya da diğer yakınlarıyla görüşme konusunda tercih yapmak zorunda bırakıldığını öne sürmüştür. Yönetmelik'in 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasında özel olarak düzenlenen hükme göre aynı kurumda kalan eşiyle görüşmesinin bir ziyaret olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bu düzenlemenin diğer açık ve kapalı iç görüşmenin iç görüş hakkına zarar verecek şekilde yorumlanamayacağını ifade etmiştir.

5. İnfaz Hâkimliği 29/1/2019 tarihinde başvurucunun şikâyetinin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, İnfaz Kurumunda başvurucuyla aynı durumda olan çok sayıda mahpus bulunması nedeniyle bu taleplerin tamamının karşılanmasının mümkün olmadığını belirtmiş, Yönetmelik'in 10. maddesine göre ziyaret günleri ve saatleri ile bir hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısının Kurumun fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak kurum tarafından belirleneceğine işaret etmiştir.

6. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/2/2019 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı 12/3/2019 tarihinde öğrendikten sonra 1/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

9. Başvurucu 1/10/2021 tarihinde tahliye olmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

11. Başvurucu; aynı ceza infaz kurumunda tutuklu olan eşi ve diğer yakınları ile görüş yapma hususunda tercih yapmak zorunda bırakıldığını, eşiyle görüşmesinden bağımsız olarak diğer yakınlarıyla görüşme hakkının kısıtlanmaması gerektiğini, eşiyle olan görüşmesinin iç görüş olduğunu, bunun ziyaret anlamına gelmediğini, Yönetmelik'in Kurum idaresi tarafından hatalı yorumlanarak ayrımcılık yapıldığını belirterek aile hayatına saygı hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

13. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Devletin mahpusların ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve mahpusların ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir (Hüseyin Ekinci, B. No: 2016/38867, 3/7/2019, § 56). Öte yandan birtakım teknik ya da fiziki imkânların bulunmaması, mahpusun ailesiyle asgari şekilde iletişim ve temas kuramamasına gerekçe olarak gösterilemez. Ayrıca mahpusun ailesiyle iletişim kurması her durumda mutlaka yüz yüze görüştürülmesi anlamına gelmemektedir (Hüseyin Ekinci, § 57). Devlet, bu asgari iletişimin sağlanması konusundaki yükümlülüğünü gerektiğinde uygun vasıtalar aracılığıyla da yerine getirebilir (Hüseyin Ekinci, § 64).

16. Somut olayda başvurucunun kendisiyle aynı ceza infaz kurumu yerleşkesinde tutuklu olarak bulunan eşi ve diğer yakınları arasında tercihte bulunmak zorunda bırakılmaksızın, hak kaybına uğramadan görüş yapabilmeyi talep ettiği görülmüştür. Başvurucunun söz konusu talebi, uygulamanın ilgili mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

17. Başvurucunun ceza infaz kurumunda bulunduğu süre zarfında kendisi gibi tutuklu olan eşiyle görüşebildiği, ayrıca diğer aile bireyleriyle bir araya gelebildiği anlaşılmıştır. Devletin başvurucunun eşiyle temasını devam ettirecek önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunmakla birlikte başvurucunun eşinin de tutuklu olduğu dikkate alındığında söz konusu yükümlülüğün kapsamının somut olayın şartları özelinde değerlendirilmesi gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Ekinci, § 65).

18. Mevzuatta mahpusların ziyaret haklarının kapsamı ve görüşlerin ne şekilde yapılacağı belirlenmiştir. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde hükümlüyü ziyaret, Yönetmelik'in 9. maddesinde ziyaret edebilecek kişiler ile 10. maddesinde ziyaret gün ve saatleri ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Yönetmelik'in 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasında aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan mahpusların Yönetmelik'in 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği belirtilmiştir.

19. Başvuruya konu olaydaki gibi aynı ceza infaz kurumlarında bulunan mahpusların mevzuatta belirlenen görüş hakları kaybolmadan hem eşleriyle hem de diğer aile bireyleriyle veya bu kişilerle aynı anda görüşmesi konusundaki taleplerinin her durumda kamusal makamlar tarafından karşılanması beklenmemelidir. Zira aile hayatına saygı hakkı kapsamında kamusal makamlara her şartta bu derecede bir yükümlülük yüklenmesi mümkün olmayabilir. Öte yandan bu husus, aile bireylerinin birbirleriyle iletişim kurmaları ve görüşmeleri konusunda kamusal makamlara yüklenen yükümlülükleri de ortadan kaldırmaz.

20. Anayasa Mahkemesi Süleyman Kurt (B. No: 2019/19455, 2/3/2023) başvurusunda başvurucunun çocuklarıyla ve aynı ceza infaz kurumu kampüsünde tutuklu bulunan eşiyle herhangi bir hak kaybına uğramadan aynı anda görüşmesinin Anayasa'nın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı gereğince çocukların aile bağlarını güçlü şekilde kurabilmeleri ve aile birlikteliğinin sağlanması adına devlete düşen pozitif bir yükümlülük olduğu gerekçesiyle ihlal kararı vermiştir. Ancak eldeki somut dosyada Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden edinilen nüfus aile kaydına göre evli olan başvurucunun çocuğu bulunmamaktadır. Çekirdek aile dışında kalan bireylerle görüşme konusunda devletin pozitif yükümlülüğünün bu kadar geniş kapsamlı olduğu söylenemez.

21. Söz konusu olayda başvurucunun talebi hakkında anılan mevzuat hükümleri ile uygulamada karşılaşılan tereddütler kapsamında somut bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Buna göre başvurucunun eşi ve ailesi ile görüşme hakkına ilişkin talep ve şikâyetlerin ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bu anlamda söz konusu uygulamanın başvurucunun ailesiyle temas kurma ve aile ilişkilerini sürdürme imkânını ortadan kaldırmadığı, hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklı olarak aile hayatına olan etkilenmenin kaçınılmaz olandan öte olmadığı ve uygulamanın infaz kurumlarının imkânları ölçüsünde makul kabul edilebileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca mevcut koşullarda başvurucunun eşi ve diğer aile bireyleriyle farklı zamanlarda olsa da görüşebildiği, yakınılan durumun süreklilik arz etmediği, iletişim ve temas kurma hakkının sağlandığı görülmektedir. Bu doğrultuda idari ve yargısal makamlar tarafından açıklanan gerekçelerin hakkın güvencelerinin gerisinde kalınmadığını ortaya koyacak nitelikte ilgili ve yeterli olduğu ve kamusal makamlarca aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin gereğinin yerine getirilmediğinin söylenemeyeceği değerlendirilmektedir.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.