TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

D. E. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/13036)

 

Karar Tarihi: 13/4/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

D. E.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahkûmiyete esas alınan belgeler hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma imkânının sağlanmaması nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Çay Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır. Soruşturma kapsamında başvurucuya ait ikamette arama yapılmış, başvurucunun Bank Asya kredi kartı ile iki cep telefonuna incelenmek üzere el konulmuştur. Soruşturma evrakı Çay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 10/5/2017 tarihli fezleke ekinde Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) gönderilmiştir.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 4/10/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede;

i. Başvurucunun Çay ilçesinde faaliyet gösteren, örgüt ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu değerlendirilen B. Özel Eğitim ve Öğretim Kurumları Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti. (Şirket) ortaklarından ve örgütün Çay ilçesi mütevelli grubu üyelerinden olduğu,

ii. Farklı bir soruşturma kapsamında ifadesi alınan S.D.nin başvurucu hakkında Çay ilçesinde cemaatin önde gelenlerinden olduğu ve cemaat organizasyonları yaptığına ilişkin beyanda bulunduğu,

iii. Farklı bir soruşturma kapsamında kollukta ifadesi alınan Ö.M.nin başvurucu hakkında örgüt adına para toplanan sohbet toplantılarına katıldığı yönünde beyanı olduğu,

iv. FETÖ/PDY kapsamında hakkında işlem yapılan şahıslarla 30/3/2015 tarihinde Antalya Havalimanı'ndan yurt dışına çıkış yaptığına dair kayıt olduğu,

v. 7/4/2005 tarihinde Bank Asyada hesap açtığı, 2008-2017 yılları arasında kart borcu ödeme işlemleri yaptığı,

vi. Başvurucudan ele geçirilen materyallerin imaj içeriklerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 9/5/2017 tarihli inceleme raporunda ByLock, Kakao Talk ve herkul.org uygulamalarının olduğuna dair tespit yapıldığı,

vii. Başvurucunun oğlunun örgütün eğitim kurumlarında çalıştığına dair Sosyal Güvenlik Kurumu kaydı olduğu,

viii. Örgüt ile bağlantısı nedeniyle kapatılan derneğe başvurucunun eşinin üye olduğu iddialarına yer verilmiştir.

4. İddianamenin kabulü ile açılan dava Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tarafından görülmeye başlanmıştır. Başvurucu; yargılamanın müdafiinin hazır bulunduğu 20/11/2017 tarihli ilk oturumunda alınan savunmasında kullandığı cep telefonuna ilişkin bir ByLock tespiti yapılmadığını, ByLock, Kakao Talk ve herkul.org isimli programlara ilişkin tespitlerin yapıldığı cep telefonunun kendisine ait olmadığını, oto sanayide işyerinin olduğunu, parası yetmeyen bazı müşterilerin telefonlarını bıraktığını, örgüte ait olduğu ileri sürülen Şirkete ticari amaçla ortak olduğunu, Bank Asyada hesabının bulunmadığını, esnaf olması nedeniyle 13-14 kredi kartının bulunduğunu, Bank Asyada kredi kartı işlemleri dışında bir işlemi olmadığını, yurt dışına arkadaşlarıyla turistik amaçlarla gittiğini, örgüt üyeliği suçunu kabul etmediğini beyan etmiştir. Başvurucu müdafii; sanığın kullandığı telefonda herhangi bir tespit yapılmadığını, tespitlerin müşterilerin başvurucuya rehin bıraktığı telefonlar hakkında yapıldığını ileri sürmüştür.

5. Söz konusu oturumda iddia makamı esas hakkında mütalaa sunmuştur. Başvurucu müdafii, mütalaaya karşı savunma hazırlamak üzere süre talebinde bulunmuştur. Mahkeme, müdafinin süre talebinin kabulü ile duruşmaya ara verilmesine, yeni oturumun 14/12/2017 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.

6. Duruşmanın ikinci oturumunda başvurucu ve müdafiinin esas hakkında mütalaaya karşı beyanları alındıktan sonra hüküm açıklanmıştır. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın Çay ilçesinde 1996 yılında kurulan ve örgütün Çay ilçesindeki şemsiye şirketi olduğu anlaşılan [B.] A.Ş. isimli şirketin ortaklarından birisi olduğu, [B.] isimli şirketin altında örgütün eğitim kurumlarından olan [Ç.K.K.] Dershanesi, [Ç.A.H.] Kız Öğrenci Yurdu, [Ö.F.G.] Yükseköğrenim yurdu, [Ö.Ç.Ş.] Erkek Yükseköğrenim öğrenci yurdu ve [S.Ö.G.] Erkek Öğrenci yurtlarının faaliyet gösterdiği,1996 yılında 5 ortaklı olarak kurulan ve örgüte ait olduğu anlaşılan [B.] isimli şirketin yüzde beş hissesi olduğu, şirketin ortaklarından olduğu ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK ile el konuluncaya kadar kesintisiz ortaklığının devam ettiği, Çay ilçesinde örgütün eğitim ve yurt olarak faaliyet gösterme temellerinin 1996 yılında kurulan [B.] şirketi ile atıldığı, örgüte ait olduğu kesin olarak tespit edilen bu şirketle örgüte 15 Temmuz Darbe girişime kadar finansal kaynak sağlandığı, mahkememize davaları açılan ve haklarında yargılama yapılıp kararları verilen diğer bir kısım ortaklardan [R.K.], Durmuş Erdoğmuş, [Ö.D.], [M.B.], [A.A.], [İ.E.] ve [Y.A.] gibi ortakların bu şirkete şeklen ortak yapıldığı, aslında bir sermaye konulmadığı, şirketin bünyesinde diğer örgüte ait kurumların açılarak faaliyet göstermesi sağlandığı ve bu yönde örgüte finansal destek yapıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar sanık bu şirketin kendisine ait olduğunu, gerçek sahibi olduğunu iddia etmiş ise de; dinlenen tanık anlatımları ve sanık olarak yargılanan diğer ortakların beyanlarına göre bu şirketin örgüte ait bir şirket olarak kurulduğu ve faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Özellikle 17/25 Aralık 2013 sürecinden sonra örgütün tedirginlik yaşamaya ve devlet tarafından mal varlıklarına el konulabileceği endişesiyle Türkiye'deki tüm şirket ve mal varlıklarını el değiştirme yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla; Çay ilçesinde yapılanan örgütün çekirdek kadrosunda yer alan ve örgütün emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden [R.K.nın] diğer ortaklarla birlikte bu şirketin ortaklarından olduğu, finansının ve elde edilen gelirlerin tamamının örgüte aktarıldığı, gelir elde etmek ve örgüte eleman kazandırmak amacıyla şirket bünyesinde diğer örgüt kurumlarının kurulduğu ve özellikle örgütün en büyük finans kaynaklarından biri olan eğitim ayağına önem verildiği ve bu kapsamda ilçede bu şirketin bünyesinde okul ve yurt açılarak finansal desteğin artırılmaya çalışıldığı ve örgüte bu kurumlar vasıtasıyla ciddi meblağlarda finans sağlandığı, yine açılan bu örgüte ait şirket bünyesinde yurt ve okullarda ise ekonomik durumları olmayan ve örgüte kazandırılabilecek öğrencileri almak suretiyle ve buralarda okutmak ve barındırmak suretiyle örgüte eleman kazandırıldığı, bu itibarla sanığın süreklilik arz eden örgüt içerisindeki konumu, şirket kanalıyla örgüte finans sağlaması ve eleman kazandırılması da gözetildiğinde süreklilik, çeşitlik ve yoğunluğun var olduğu,

...

Bu itibarla tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; sanık Durmuş Erdoğmuş'un Çay İlçesinde bulunan [B.] A.Ş. isimli şirketin kurucu ortaklarından olduğu, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütün stratejisi çerçevesinde propaganda ve finansal kaynak sağlamak için düzenlediği moral motivasyon artırmak amacıyla gezi adı altında kamufle ettikleri haklarında yine örgüt üyeliği soruşturması bulunan ve haklarında dava açılan kişilerle birlikte yurt dışı kaydının olduğu, sanığın örgütün finansal kuruluşu olan Bank Asya'da hesabının bulunduğu, ancak 2008-2017 yılları arasında kredi kartı borcu ödeme dışında işleminin bulunmadığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kendi aralarında gizli haberleşme amacı ile kullandığı yönde tespitin bulunmadığı, ancak sanığın ele geçen materyallerin alınan imaj içeriklerinde yapılan inceleme sonucu 09/05/2017 tarihli inceleme raporunda; ... ByLock uygulaması ile yine örgüt içi haberleşme programlarından olan kakao talk programının bulunduğu tespitinin yapıldığı, ayrıca yine örgüt elebaşının örgüt üyelerinin motivasyonunu yüksek tutmak ve örgüt üyelerine şifreli mesajlar göndermek için yaptığı vaazlarının yayınlandığı örgütün internet sitesi olan Herkul.org uygulamalarının mevcut olduğu tespitinin yapıldığı,

...

sanığın oğlu [M.E.nin] örgüte müzahir [B.] Özel Eğitim ve Öğretim Kurumlarında 2006-2010 yılları arası SGK kaydının olduğu, sanığın eşi [E.E.nin] örgütle irtibatı ve iltisakı olduğu için kapatılan derneğe üye olduğu, dolayısıyla sanığın eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk durumu da dikkate alındığında sanığın silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği değerlendirilmiştir."

7. Başvurucu ve müdafiinin bu karara karşı yaptığı istinaf kanun yolu başvurusu Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin (Daire) 1/3/2018 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir.

8. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 25/12/2018 tarihinde temyiz talebinin reddi ile hükmün onanmasına karar vermiştir. Anılan kararda suçta ve cezada şahsilik ilkesi gereği sanığın oğlu ve eşinin faaliyetlerinin hükme dayanak yapılamayacağı belirtilmiştir. Kararda ayrıca yapılan arama sonucu el konulan 1 No.lu materyalin aidiyetinin belirlenmesi bakımından materyale takılan SIM kartında kayıtlı olan kişi ya da kişiler araştırılmadan, daha detaylı inceleme yapılmadan söz konusu materyaldeki uygulamaların tespiti üzerine başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğuna dair hatalı kabule yer verildiği ancak dosyadaki diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu ifade edilmiştir.

9. Başvurucu, nihai hükmü 9/4/2019 tarihinde öğrendikten sonra 15/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Komisyon, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve adli yardım talebinin kabulüne karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucu; yeterli araştırma yapılmadan cezalandırıldığını, bu kapsamda isnada konu ticari şirketin hiçbir yasa dışı ve örgütsel faaliyeti tespit edilemediği hâlde FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu varsayılarak şirket ortalıklığının hükme esas alındığını, Bank Asya kredi kartı hesabının bulunması ile turistik amaçlı yurt dışı seyahati yapmasının örgütsel faaliyet olarak kabul edildiğini beyan ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Bakanlık görüşünde; derece mahkemelerince ayrıntılı ve titiz bir şekilde yargılama yapılarak başvurucunun mahkûmiyetine karar verildiği, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesine riayet edildiği, varılan sonucun adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediğinin düşünüldüğü belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

13. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmiştir.

14. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından taraflar arasında eşitliğin sağlanması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunmasını ifade etmekte olup bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmalıdır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).

15. Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi ise taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda mahkemece tarafların dinlenilmemesi, onlara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabilecektir (Ahmet Türko, B. No: 2013/5949, 12/3/2015, § 33). Dolayısıyla ceza davalarında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla dosyaya sunulan görüş ve delillerden sanığın haberdar olmasına ve bunlara karşı etkili bir şekilde karşı çıkmasına fırsat verilmesi gerekir (Cezair Akgül, B. No: 2014/10634, 26/10/2016, § 27).

16. Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini sağlamakla sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını ve sadece tanıkların değil diğer delillerin de tartışılmasını gerektirir. Böylelikle başvurucular delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddia ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).

17. Çelişmeli yargılama ilkesi, silahların eşitliği ilkesi ile yakından ilişkili olup bu iki ilke birbirini tamamlar niteliktedir. Zira çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edilmesi durumunda davasını savunabilmesi açısından taraflar arasındaki denge bozulacaktır (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25).

18. Anayasa Mahkemesinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri bağlamında yapacağı inceleme, başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer, § 19).

19. Somut olayda Mahkemenin gerekçeli karar içeriği ile Yargıtayın ByLock kullanımı iddiasına ilişkin rapor başta olmak üzere bir kısım delilin hükme esas alınamayacağına dair onama kararı birlikte değerlendirildiğinde mahkûmiyet hükmünde şirket ortaklığı ve yurt dışı çıkış kayıtları ile Bank Asya nezdindeki bankacılık işlemlerine dayanıldığı anlaşılmıştır.

20. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin Bank Asya nezdindeki mutat bankacılık işlemleri örgütsel faaliyet veya örgüte yardım olarak kabul edilmemektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 5/3/2019 tarihli ve E.2018/6408, K.2019/1447; 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararları]. Bununla birlikte bu kişilerin örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin örgüte üye olma suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etme olarak kabul edilebileceği anlaşılmıştır [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15/1/2019 tarihli ve E.2018/4959, K.2019/145 sayılı kararı]. Ancak bu durum kişinin örgüt liderinin talimatı ile işlem yaptığının kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya konulması ile mümkündür. Bu yöndeki değerlendirme ise sanığın Bank Asya nezdindeki -2014 yılı öncesi de dâhil olmak üzere- hesap açılış bilgilerine, aylık bakiye gelişimine ve tüm hesap hareketlerine ilişkin kayıtlar dosyaya celbedilip incelenerek, temin edilen kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi raporu alınıp örgüt liderinin talimatından sonra ve bu talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, döviz veya altın alma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek yapılacaktır [(kapatılan) Yargıtay16. Ceza Dairesinin 18/5/2021 tarihli ve E.2019/2369, K.2021/3193 sayılı kararı].

21. Somut olayda Mahkeme, başvurucunun Bank Asyada hesabının bulunduğunu ancak 2008-2017 yılları arasında kart borcu ödeme dışında herhangi bir işlem yapmadığını tespit etmiştir. Mahkeme, gerekçeli kararda yer verdiği bu tespite rağmen örgüt liderinin bu yöndeki talimatından çok uzun bir süre önce açıldığı anlaşılan banka hesabı aracılığıyla sadece kredi kartı ödemelerinin gerçekleştirilmesine ilişkin işlemlerin neden mutat bankacılık işlemleri olmadığına ve örgüte yardım amacıyla gerçekleştirilen bir faaliyet olarak kabul edilmesi gerektiğine dair değerlendirme yapmamıştır. Bu kapsamda Mahkemenin banka hesap hareketlerine ilişkin uzman bilirkişi incelemesi yaptırmadığı da görülmüştür.

22. Mahkeme, başvurucunun 30/3/2015 tarihinde yurt dışına gerçekleştirdiği seyahati örgüt stratejisi çerçevesinde propaganda yapmak ve finansal kaynak sağlamak için düzenlenen, moral ve motivasyon artırmak amacıyla gezi adı altında kamufle edilen bir örgütsel faaliyet olarak kabul etmiştir. Başvurucu; aşamalarda, anılan seyahatin turistik olduğunu ve örgütsel bir amaçla gerçekleştirilmediğini savunmuştur. Mahkeme söz konusu seyahatin örgütsel faaliyet olduğu yönündeki kanaatini başvurucu ile birlikte yurt dışı giriş-çıkış kaydı bulunan kişiler hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma ve/veya kovuşturma yürütüldüğüne ilişkin soruşturma evresinde yapılan tespite dayandırmıştır. Gerekçeli karar ve Duruşma Tutanaklarında; başvurucu ile birlikte yurt dışına çıktığı kabul edilen kişilerin kimler olduğuna, bu kişiler hakkındaki yargılamaların devam edip etmediğine veya ne şekilde sonuçlandığına dair bir açıklamaya yer verilmemiştir.

23. Mahkemenin gerekçeli kararındaki değerlendirmeler ve Yargıtay onama kararı gözönüne alındığı mahkûmiyete esas alınan belirleyici delilin başvurucunun örgütün Çay ilçesindeki dershane ve öğrenci yurtlarını bünyesinde barındıran Şirketin ortaklarından olduğuna dair kayıtlar olduğu anlaşılmıştır. Gerekçeli kararda başvurucunun 1996 yılında kurulan Şirkette %5 oranında pay sahibi olduğu ve ortaklığını kanun hükmünde kararnameyle Şirkete el konuluncaya kadar kesintisiz olarak devam ettirdiği belirtilmiştir. Mahkeme, yargılama neticesinde Şirket faaliyetleri ile 15 Temmuz 2016 tarihine kadar örgüte finansal kaynak sağlandığı, başvurucu da dâhil olmak üzere bazı kişilerin sermaye koymadıkları hâlde Şirkete şeklen ortak yapıldığı, Şirket bünyesinde dershane ve öğrenci yurdu gibi eğitim kurumları açılarak örgüte eleman temin edildiği sonucuna ulaşmıştır. Mahkeme, Şirketin örgüte ait olduğu ve örgütsel amaçlarla faaliyet gösterdiği yönündeki kanaate dinlenen tanık anlatımları ve sanık olarak yargılanan diğer ortakların beyanlarına istinaden varmıştır.

24. Başvurucu; aşamalarda, ortağı olduğu Şirketin örgütle herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, kendisinin bu kapsamda örgütsel bir faaliyet gerçekleştirmediğini beyan etmiştir. Gerekçeli kararda Şirketin örgüte ait olduğu yönündeki kanaate ulaşılmasını sağlayan tanık anlatımları ve sanık olarak yargılanan diğer ortakların beyanlarının içeriğine ilişkin yeterli bir gerekçe de ortaya konulamamıştır. Duruşma Tutanaklarına göre yargılama sürecinde herhangi bir tanık -huzurda veya istinabe yoluyla- dinlenilmemiş, Şirketin diğer ortaklarının yargılandıkları davalarda verdikleri beyanlara ilişkin belgeler dava dosyasına getirtilmemiştir. Dolayısıyla söz konusu deliller (beyanlar) Mahkeme ve kanun yolu mercileri tarafından incelenmediği gibi başvurucu da aleyhindeki bu delillere ilişkin bilgi sahibi olma, anılan beyanların gerçekliğine ve güvenilirliğine yönelik itirazlarını silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun olarak ileri sürme fırsatı bulamamıştır.

25. İstinaf ve temyiz incelemesi sırasında da söz konusu eksikliğin telafi edilmediği görülmüştür. Bu koşullarda Mahkemece izlenen yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uygun olmadığı ve başvurucunun menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği, bunun da yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olduğu sonucuna varılmaktadır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

27. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

28. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

29. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/579, K.2017/611) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2023tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.