TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HAKAN DUMAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/14118)

 

Karar Tarihi: 13/2/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Murat AZAKLI

Başvurucu

:

Hakan DUMAN

Vekili

:

Av. Kemal CAMUZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, istinaf talebinin gerekçesiz şekilde reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu ve F.B. aleyhine, T.C. Ziraat Bankasında (Banka) çalıştıkları dönemlerde Bankayı zarara uğrattıkları iddiasıyla Banka tarafından ihtiyati haciz talebinde bulunulmuştur.

3. Kırıkhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 26/2/2018 tarihinde başvurucu aleyhine 100.000 TL, F.B. aleyhine 24.150 TL üzerinden ihtiyati haciz kararı vermiştir.

4. Banka, Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (iş mahkemesi sıfatıyla) alacak davası açmıştır.

5. İhtiyati haciz kararına karşı başvurucu, alacak davasının görüldüğü Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi sıfatıyla); diğer borçlu F.B. ise Kırıkhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi başvurucunun itiraz dilekçesini değerlendirilmek üzere Kırıkhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesine göndermiştir.

6. Her iki itiraz dilekçesini de inceleyen Kırıkhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 4/7/2018 tarihinde, ihtiyati hacze konu alacak hakkında davacı Banka tarafından alacak davasının açılmış olması nedeniyle ihtiyati hacze itirazı inceleme görevinin alacak davasını inceleyen mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın değerlendirilmesi için dosyayı Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi sıfatıyla) göndermiştir.

7. Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 11/10/2018 tarihli kararıyla ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazı reddetmiştir.

8. Anılan kararda davacı olarak sadece başvurucu ve vekilinin isimleri, davalı olarak da Banka yazılmıştır. Kararın gerekçesinde; borçluların Bankanın Kırıkhan Şubesinin eski yetkilisi ve müdürü oldukları, olaya ilişkin soruşturma raporu ve Disiplin Kurulu kararı mevcut olduğundan yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği, dolayısıyla 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 257. ve devamı maddelerindeki şartlar oluştuğundan ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddedildiği belirtilmiştir.

9. Başvurucu vekili; ihtiyati haczin şartlarının oluşmadığını, Bankadan ayrıldıktan yaklaşık iki yıl sonra ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, Banka görevlisi olan müfettişin raporuna dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verildiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.

10. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 7/3/2019 tarihinde, kararın hüküm kısmından anlaşıldığı üzere istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

İhtiyati hacze [F.B.] 13/03/2018 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiş, yine Kemal Camuz 07/06/2018 günlü dilekçesi ile ihtiyati hacze itiraz etmiş, dosya Kırıkhan 1. Asliye Hukuk (İş) mahkemesinin 2019/29 Esas sayılı D. İş dosyası üzerinde birleştirilmiş, Kırıkhan 1. Asliye Hukuk (İş) mahkemesinin 11/10/2018 gün 2018/29-2018/31 E-K sayılı D.iş kararı ile Hakan Duman tarafından ihtiyati hacze yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.

İhtiyati Hacze [F.B.] tarafından da itiraz edildiği halde onun talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verildiği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu sebeplerle mahkeme kararının kaldırılarak HMK nun 353/a-6 maddesi gereğince yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.

H Ü KÜ M/ Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,"

11. Başvurucu 31/3/2019 tarihinde kararı öğrenmiş ve 19/4/2019 tarihinde başvuru yapmıştır.

12. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

13. Başvuru formu ve eklerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Başvurucunun İddiaları

14. Başvurucu; Kırıkhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yokluğunda ihtiyati haciz kararı verildiğini, bu karara yaptığı itirazın Mahkemece reddedildiğini, istinaf talebinde itirazlarını ve delillerini ileri sürmelerine rağmen hiçbir açıklama yapılmadan itirazın esastan reddine karar verildiğini, yalnızca ilgili maddeye gönderme yapılarak itirazın reddedildiğini, istinaf mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Kabul Edilebilirlik Yönünden

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Esas Yönünden

1. Genel İlkeler

16. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

17. Anayasa'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" kenar başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır."

18. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

19. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

20. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

21. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa’nın bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. maddesinin de hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Vedat Benli, B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).

22. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak mahkeme kararlarının gerekçeli olması, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Derece mahkemeleri, dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varılmasında kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Bu gerekçelerin oluşturulmasında açıkça bir keyfîlik görüntüsünün olmaması ve makul bir biçimde gerekçe gösterilmesi hâlinde adil yargılanma hakkının ihlalinden söz edilemez (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 13/6/2013, § 23).

23. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır. Zira tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur (İbrahim Ataş, § 24).

24. Kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hâle getiren en önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez (Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, § 34).

25. Ayrıca kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus ileri sürülen iddiaları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

2. İlkelerin Olaya Uygulanması

26. Somut olayda başvurucu, istinaf talebinin gerekçesiz şekilde reddedildiğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Başvuru konusu olayda, başvurucunun ihtiyati haciz kararına itirazı üzerine Mahkeme tarafından gerekçesi ortaya konulmak suretiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Başvurucu, anılan karara yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf talebini inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi, gerekçesinde mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiğini belirttiği hâlde hüküm kısmında istinaf başvurusunun reddine dair hüküm oluşturmuştur (bkz. § 10).

28. Öte yandan başvurucunun istinaf talebinde ileri sürdüğü itirazların esasına ilişkin hiçbir değerlendirme ve tartışma yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu şekliyle istinaf mahkemesi kararının gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki ortaya çıktığı gibi başvurucunun istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarıyla ilgili olarak herhangi bir değerlendirme de yapılmadığı anlaşılmıştır. İstinaf mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararına atıf yaparak itirazı reddettiği bir durum da söz konusu değildir.

29. Buna göre istinaf mahkemesi kararının gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki olduğu ve başvurucunun istinaf itirazlarının değerlendirilmediği, istinaf mahkemesinin hangi gerekçelerle hangi kararı verdiğinin anlaşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

31. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.

32. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine (E.2019/264, K.2019/413) iletilmek üzere Kırıkhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi sıfatıyla, E.2018/29 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,

D. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.