TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

LEVENT OKKALI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/15203)

 

Karar Tarihi: 7/12/2022

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Olcay ÖZCAN

Başvurucu

:

Levent OKKALI

Vekili

:

Av. Mustafa ÖZCAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebiyle açılan davada uygulanan ihtiyati tedbirin uzun süredir devam etmesi nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/4/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. F.S., başvurucu aleyhine mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebiyle 11/7/2013 tarihinde dava açmıştır. Dava dilekçesinde, başvurucu adına kayıtlı taşınmazlar ile araçlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını da istemiştir.

6. Ankara Batı 4. Aile Mahkemesi (Mahkeme) 12/7/2013 tarihinde başvurucu adına kayıtlı Ankara'nın Yenimahalle ilçesi Yuva köyde bulunan iki bağımsız bölüm, Etimesgut ilçesi Elvan köyünde bulunan bir bağımsız bölüm, Ayaş ilçesi Gökler Mahallesi'nde bulunan bir taşınmaz ile iki araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar vermiştir.

7. Yargılama sırasında F.S. tarafından başvurucu aleyhine 14/6/2018 tarihinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebiyle ayrı bir dava açılmıştır. Bu dava 19/6/2018 tarihinde ilk dava dosyası ile birleştirilmiştir.

8. Mahkeme 28/9/2018 tarihinde davayı kısmen kabul etmiştir.

9. Karara karşı davacı F.S. tarafından 24/12/2018 tarihinde, başvurucu tarafından 17/1/2019 tarihinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

10. Ayrıca başvurucu vekili 17/1/2019 tarihinde Mahkemeye sunduğu dilekçeyle, davanın kabulüne ilişkin kısmın mevcut dava konusu miktarın temini yönünden yeterli olduğunu belirterek davanın reddine ilişkin kısım üzerindeki ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu talep Mahkeme tarafından 24/1/2019 tarihinde kararın kesinleşmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.

11. Başvurucu 22/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. İstinaf incelemesini yapan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 1/7/2020 tarihinde kararın kaldırılmasına, talep doğrultusunda tüm delillerin eksiksiz toplanarak davanın yeniden görülebilmesi, asıl ve birleşen dava dosyalarındaki talepler bakımından olumlu olumsuz bir hüküm kurulabilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

13. Bireysel başvuru dosyası ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nden (UYAP) yapılan incelemede 1/7/2020 tarihinden sonra tedbir kararlarının kaldırılıp kaldırılmadığı ve yargılamanın tamamlanıp tamamlanmadığı hakkında bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. İlgili hukuk için bkz. Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018, §§ 23-39; İbrahim Geçer, B. No: 2014/19056, 19/2/2019, §§ 17-31.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 7/12/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).

18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).

19. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen 1/7/2020 tarihli karar sonrasında yargılamanın tamamlanıp tamamlanmadığı hakkında bir bilgi ve belge temin edilemediğinden yargılama süresinin tespitinde 1/7/2020 tarihi esas alınarak inceleme yapılması gerekecektir.

20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında üç dereceli bir yargılama sisteminde 11/7/2013 tarihinde başlayıp 1/7/2020 tarihine kadar devam ettiği tespit edilen, toplam 6 yıl 11 ay 20 gün süren yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu, dava konusu taşınmazlar ve araçlar hakkında uygulanan ihtiyati tedbir şerhi nedeniyle yaklaşık altı yıl süreyle tasarruf hakkının kısıtlandığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

24. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. başvurusunda incelemiş ve sonuca bağlamıştır.

25. Anayasa Mahkemesi, muhtemel bir alacağın güvence altına alınarak etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması ve bu tedbirler kapsamında kamu makamlarının mülk üzerinde belirli bir süreyle hukuki tasarruflarda bulunulmasının sınırlandırılması bakımından geniş bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir. Ancak söz konusu tedbirlerin uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşırı bir külfet de yüklememesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu doğrultuda hukuki ilişkinin diğer tarafının haklarını korumak için tedbiri uygulayan kamu makamlarının söz konusu tedbirin başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve ölçüsüz bir müdahaleye yol açmaması gerekmektedir (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti., § 79).

26. Buna göre mülkiyet hakkını sınırlandıran bir tedbirin uygulanmasının ölçülü olabilmesi için kapsamı ve süresi itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerekmektedir. Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirler uygulanması ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam etmesi ancak bireye şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği takdirde ölçülü görülebilir. Diğer bir deyişle mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi hâlde yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanındığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti., §§ 73-80).

27. Benzer nitelikteki somut olay bakımından da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen 1/7/2020 tarihli karar sonrasında ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılıp kaldırılmadığı hakkında bir bilgi ve belge temin edilemediğinden tedbir süresinin tespitinde 1/7/2020 tarihi esas alınarak inceleme yapılması gerekecektir. Mahkeme, başvurucuya ait taşınmazlar ile araçlar üzerine 12/7/2013 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi koymuştur. Bu şerhin Bölge Adliye Mahkemesince verilen 1/7/2020 tarihli karara kadar devam ettiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla 1/7/2020 tarihine kadar mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbir sürecinin 6 yıl 11 ay 19 gün sürdüğü anlaşılmıştır. Bu tedbir süreci bir bütün olarak ele alındığında söz konusu sürenin makul olmadığı kuşkusuzdur. Bu durumda mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbirin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği sonucuna varılmıştır.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Giderim Yönünden

29. Başvurucu; ihlalin tespitini ve manevi zararlarına karşılık makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle 40.000 TL, mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle 60.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminat ödenmesini talep etmiştir.

30. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

31. Başvuruda tespit edilen makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından etkin giderim yolu tazminat olarak görülmektedir. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı ihtiyati tedbirin kaldırılmasını gerektirmemektedir.

32. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlali nedeniyle 28.500 TL net manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya 28.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Batı 4. Aile Mahkemesine (E.2013/516, K.2018/789) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.