TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A. K. BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2019/15817)

 

Karar Tarihi: 20/6/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucu

:

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; şüphelinin elleri kelepçeli şekilde halka teşhir edilip kamera kaydına alınması, şüphelinin gözaltında maruz kaldığı eylemler ve bu eylemler hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan yasağın, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, müdafi yardımından yararlandırılmama ve müdafinin soruşturma evrakına erişmesine izin verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla hakkında yürütülen bir ceza soruşturması kapsamında 23/9/2016-4/10/2016 tarihleri arasında gözaltında tutulmuştur. Başvurucu hakkında düzenlenen 4/10/2016 tarihli adli raporun “muayene edilenin tıbbi öz geçmişi” bölümünde sarı ve yeşil renkli, eski ekimozdan bahsedilmiştir (Rapor okunaklı olmadığı için ekimozun bulunduğu yer anlaşılamamıştır.). Sözü edilen rapora göre muayene sırasında muayene odasında sadece doktor ile başvurucu bulunmaktadır ve başvurucu ekimozun nasıl oluştuğunu hatırlamamaktadır. Önceki adli raporlarda herhangi bir yara izi tarif edilmemiştir.

3. Başvurucu 4/10/2016 tarihinde kardeşi A.K. ve M.B. isimli şüpheli ile birlikte tutuklanma talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edilmiştir. Yapılan sorgusunda başvurucu, gözaltındayken fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kaldığını öne sürmüştür. İddiasına göre ayakta bekletilmiş, soğuk su ile yıkanmış ve darbedilmiştir. Başvurucu hakkında düzenlenen son adli raporda belirtilen yara izi başvurucunun maruz kaldığı şiddet sebebiyle oluşmuştur. Başvurucu, kötü muamelede bulunan kişileri görememiştir zira başı hep öne bakar vaziyettedir. Sözünü ettiği kişilerin kendi aralarında birbirlerine nasıl hitap ettiklerini de hatırlamamaktadır. Kendisine fiziksel şiddet uygulayan sadece bir kişidir. Başvurucunun kardeşi A.K. da sorgusunda gözaltında bulunduğu sırada başvurucunun beş altı kez yürüyerek gittiği yerden iki kişinin kollarında geldiğini ve terör örgütü aleyhine bağırmaya zorlandığını iddia etmiştir. Anılan iddialar üzerine sulh ceza hâkimliği aynı gün işkence suçu yönünden savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.

4. Başvurucu 10/10/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna (İnceleme Komisyonu) bir dilekçe yazmış ve gözaltında tutulduğu süre içinde yaşadığını iddia ettiği kötü muameleleri anlatarak kamera kayıtlarının incelenmesini, süreçte görev alan görevliler ile gözaltında tutulan kişilerin ifadelerinin alınmasını istemiştir. Ceza infaz kurumu dilekçeyi aynı gün İnceleme Komisyonuna gönderilmek üzere savcılığa göndermiştir. Başvurucunun talebi üzerine İnceleme Komisyonu, kendilerine 10/10/2016 tarihli dilekçenin gelmediği yönünde başvurucuyu bilgilendirmiştir.

5. Başvurucu 4/11/2016 tarihinde, gözaltında tutulurken maruz kaldığını iddia ettiği kötü muameleler nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. İddiasına göre yapıldığını öne sürdüğü mülakatta kendisine sorulan kişileri tanımadığını söylediği için Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM Şube) binasında tutulduğu sürede küfre maruz kalmış, tehdit edilmiş, dövülmüş, üzerinde elbise olduğu hâlde yıkanmış ve uzun süre belirli bir şekilde ayakta bekletilmiştir. Ayrıca terör örgütü aleyhine bağırmaya ve bazı fiziksel hareketlerde bulunmaya zorlanmış, zaman zaman da yemek ve sudan mahrum bırakılmıştır. Y. isimli müdür bir gün başvurucuya eşinin de oraya geleceğini, bir başka gün ise eşinin yurt dışına gittiğini söylemiştir. 4/10/2016 tarihinden önceki adli muayeneler sırasında başvurucu, korkusundan maruz kaldığı muameleleri doktorlara anlatmamıştır. Başvurucunun iddialarına bakılırsa kendisine kötü muamelede bulunanlar Y. isimli müdür ile diğerlerinin “asker abi” diye seslendikleri kişidir.

6. Başvurucunun suç duyurusu üzerine savcılık konuyla ilgili bir ceza soruşturması başlatıp TEM Şubeden gerekli tahkikatın yapılmasını istemiştir. TEM Şube tarafından gönderilen belgelere göre nezarethane ve ifade alma odalarındaki kameralar ancak 28 gün süreyle kayıt yaptığı için başvurucunun gözaltında tutulduğu döneme ait kamera görüntüleri mevcut değildir. Anlaşmalı yemek şirketinden gelen yemekler günde üç öğün şeklinde başvurucuya verilmiştir. Başvurucuya kötü muamelede bulunulmamıştır ve başvurucu 4/10/2016 tarihinde müdafii ile görüştürülmüştür. Savcılıkça yürütülen soruşturma sonunda, başvurucunun kendisine işkence edilip küfredildiğine ilişkin olarak soyut iddiası dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Başvurucu, savcılıkça verilen karara itiraz etmiş; itiraz dilekçesine başka belgeler yanında kendisiyle aynı dönemde TEM Şubede gözaltında tutulan ve tutuklanmalarının ardından kendisiyle aynı koğuşa yerleştirilen A.Ü., S.T., M.T. ve S.K. isimli şüphelilerin gözaltında iken maruz kaldıklarını iddia ettikleri kötü muameleler nedeniyle 8/11/2016-22/9/2017 tarihleri arasında yaptıkları suç duyurularına ilişkin dilekçeler ile yine kendisi ile aynı dönemde gözaltında tutulan B.A. isimli kişinin maruz kaldığını öne sürdüğü kötü muameleler nedeniyle çeşitli adli ve idari makamlara yazdığı dilekçeleri eklemiştir. B.A. dışındaki şüpheliler dilekçelerinde başvurucunun iddialarının bir kısmını doğrulamaktadır ve bütün şüpheliler aynı terör örgütüne üye olmakla suçlanmaktadır. Başvurucunun anılan itirazı sulh ceza hâkimliğince reddedilmiş, karar başvurucuya 11/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

7. Savcılık, sulh ceza hâkimliğince yapılan suç duyurusunu (bkz. § 3) 21/11/2016 tarihinde kayda almış ve konuyla ilgili belgeler ile kamera görüntülerini temin etmek için TEM Şube ile yazışmıştır. TEM Şube, başvurucunun suç duyurusu nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında verdiği bilgilerinin aynısını (bkz. § 6) göndermiştir. Başvurucunun suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonunda verilen kararın -bu kararda başvurucunun 4/11/2016 tarihli suç duyurusunda dile getirdiği iddialar ayrıntılı olarak yer almaktadır- bir örneğini soruşturma dosyasına alan savcılık, başvurucunun kendisine işkence edilip küfredildiğine ilişkin olarak soyut iddiası dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yönelik 18/1/2018 tarihli itirazı sulh ceza hâkimliğince 11/10/2018 tarihinde reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 2019 yılı Nisan ayında tebliğ edilmiştir (Tebliğ belgesindeki tarih okunaklı olmadığından tebliğ günü kesin olarak saptanamamıştır.).

8. Başvurucu, infaz hâkimliğinden kendisine sağlık dosyasının fotokopisinin verilmesi yönünde talepte bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği talep edilmesi hâlinde dosyanın ivedilikle ilgili makama gönderileceğini de belirterek başvurucunun talebini reddetmiştir. Bu karara yapılan itiraz ağır ceza mahkemesince yerinde görülmemiştir.

9. Ağır ceza mahkemesi, isnat edilen suçlama sebebiyle başvurucuyu süreli hapis cezasına mahkûm edip başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucu bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge adliye mahkemesinin ilgili ceza dairesi başvurucunun istinaf isteminin esastan reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucunun tutukluluk hâlinin devam ettirilmesine ilişkin itirazı 15/8/2018 tarihinde reddedilmiş ve bu karar başvurucuya 6/9/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu temyiz kanun yoluna başvursa da istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar Yargıtayca onanmıştır.

10. Başvurucu 2019 yılında 20/10/2016-4/2/2019 tarihleri arasında gördüğü tedavilerle ilgili evrakın dosyasına eklenmesi için sulh ceza hâkimliğine dilekçe yazmıştır. Bu talep savcılıkça reddedilmiştir.

11. Başvurucu 26/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Komisyonca adli yardım talebinin kabulü ile başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. İNCELEME VE GEREKÇE

A. Anayasa’nın 17. Maddesinin Üçüncü Fıkrasında Güvence Altına Alınan Yasağın İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu; aleyhine delil olmamasına rağmen suçunu itiraf etmesi için gözaltında tutulduğu süre içinde hakarete uğramasından, uzun süre ceza infaz kurumunda kalacağı, eşinin de nezarethaneye getirileceği, eşinin kendisini terk edeceği, çocuklarının devlet korumasına alınacağı, uyuşturucu ile fuhşa bulaşacakları da dâhil olmak üzere belirli hususlarla tehdit edilmesinden, dövülmesinden, üzerinde elbise olduğu hâlde yıkanmasından ve uzun süre belirli bir şekilde ayakta bekletilmesinden yakınmıştır. Ayrıca terör örgütü aleyhine bağırmaya ve bazı fiziksel hareketlerde bulunmaya zorlanmasından, bir süre yemek ve sudan mahrum bırakılmasından, elleri kelepçeli şekilde halka teşhir edilip kamera kaydına alınmasından, maruz kaldığını iddia ettiği muameleler hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesinden, soruşturmada verilen nihai kararın kendisine geç tebliğ edilmesinden ve İnceleme Komisyonuna gönderdiği dilekçenin muhatabına iletilmemesinden şikâyet etmiştir. Bakanlık görüşünde; ekimozların ne şekilde oluştuğunu gösterebilecek nesnel bir delil unsuru bulunmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda başvurucu hakkında düzenlenen tüm adli raporların bütünsel şekilde ele alındığı, usul yükümlüğüne ait gerekliklerin özenle yerine getirildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında ihlal iddialarını yinelemiştir.

14. Başvurucunun İnceleme Komisyonuna gönderdiği dilekçede yer alan talebin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerin soruşturulmasına yönelik olduğu görülmektedir(bkz. § 4). Bu nedenle diğer iddiaların dile getirilme şekli de dikkate alınarak bütün ihlal iddiaları anılan yasak kapsamında incelenmiştir.

15. Başvurucunun gözaltında maruz kaldığını ileri sürdüğü muamelelerle ilgili iki farklı soruşturma yürütülse de başvurucu 4/11/2016 tarihinde yaptığı suç duyurusu nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında verilen nihai karardan sonra süresi içinde bireysel başvuru yapmamıştır (bkz. §§ 5, 6). Bu nedenle ihlal iddiaları yalnızca sulh ceza hâkimliğinin 4/10/2016 tarihli suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturma kapsamında değerlendirilmiştir.

16. Başvurucu, elleri kelepçeli şekilde halka teşhir edilip kamera kaydına alınmasından şikâyet etmiştir ancak bu iddiasını başvuruya konu ceza soruşturmasında dile getirmemiştir. Oysa bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için başvurucuların bireysel başvuruya konu şikâyetlerini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

17. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun elleri kelepçeli şekilde halka teşhir edilip kamera kaydına alınması nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan yasağın ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmelidir. Bununla birlikte açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurucunun anılan yasak kapsamındaki diğer iddialarının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Kişilerin kendi tutumunun zorunlu kıldığı hâller dışında güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerince kişilere fiziksel güç kullanılması kötü muamele yasağını ihlal etmektedir (Gülşah Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 52). Kişi gözaltı gibi bireylerin devletin kontrolü altında bulunduğu bir sırada yaralanmış ise bu olaya ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamların üzerindedir zira bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler çoğunlukla yetkili makamların erişimindedir (bkz. Süleyman Deveci, B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 91; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95).

19. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder biçimde fiziksel ve ruhsal bir saldırıya uğranıldığına dair savunulabilir bir iddia varsa bu iddia hakkında etkili bir soruşturma yürütülmelidir. Yaralama olayının güç kullanmaya yetkili bir kamu görevlisinin kasıtlı bir eylemi sonucu meydana geldiğinin ileri sürüldüğü hâllerde ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalı, soruşturma olaya karışmış olanlardan bağımsız kişilerce yürütülmeli, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün deliller toplanmalı, soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık tutulmalı, soruşturma sonunda çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanılmamalı (nesnel ve tarafsız analiz) ve soruşturma makamınca, kullanılan gücün ilgilinin davranışı nedeniyle mutlak surette gerekli olan bir güç kullanımına karşılık gelip gelmediği ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ayrıca soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir (sözü edilen ilkelerin yer aldığı örnek kararlar için Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, §§ 75-78; İsmail Adak, B. No: 2018/19964, 20/10/2021, §§ 37-41).

20. Somut olayda başvurucu 23/9/2019-4/10/2016 tarihleri arasında gözaltında tutulmuştur. Daha önceki adli raporlarda herhangi bir yara tarif edilmese de başvurucu hakkında düzenlenen 4/10/2016 tarihli adli raporda sarı ve yeşil renkli, eski bir ekimozdan bahsedilmiştir (bkz. § 2). Söz konusu raporun düzenlendiği vakitte başvurucu hâlâ gözaltındadır. Başvurucu aynı tarihte yapılan sorgusunda ekimozun gözaltında maruz kaldığı şiddetin sonucu olduğunu iddia etmiştir(bkz. § 3). Anılan iddia nedeniyle yapılan suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturma, tespit edilen ekimozun devlet görevlilerine atfı mümkün olmayan bir sebeple oluştuğunu ortaya koyamamıştır. Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmelerine göre nasıl oluştuğu soruşturma makamınca ortaya konulamayan bir yaralanmaya sebep olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilebilir (Bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar için birçok karar arasından bkz. Osman Gökalp, B. No: 2019/7312, 3/2/2022, §§ 32-35). Bu durumda insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.

21. Başvuruya konu soruşturmadaki delil durumu dikkate alınarak işbu başvurunun konusunu teşkil eden diğer kötü muamele eylemleri yönünden Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan yasağın maddi boyutu kapsamında inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.

22. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan yasağın usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddiaya gelince başvurucu hakkında düzenlenen 4/10/2016 tarihli adli rapora ve başvurucunun sorgudaki beyanı nedeniyle sulh ceza hâkimliğince yapılan 4/10/2016 tarihli suç duyurusu rağmen savcılık, konuyla ilgili soruşturmayı ilk kez başvurucunun 4/11/2016 tarihli suç duyurusu sonrasında başlatmış; sulh ceza hâkimliğince yapılan suç duyurusunu da ancak 21/11/2016 tarihinde soruşturma defterine kaydetmiştir (bkz. § 7). Hâlbuki bir kişinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder biçimde fiziksel ve ruhsal bir saldırıya uğradığını gösteren yeterli, kesin belirtiler olduğunda soruşturma makamları resen soruşturma başlatmalıdır (birçok karar arasından bkz. Süleyman Deveci, § 112).

23. Soruşturma işlemlerinin geç başlatılması, saklama süresinin 28 gün olması nedeniyle TEM Şubede bulunan kameralara ait kayıtların elde edilememesine neden olmuştur. Kamera görüntülerinin başvurucunun iddialarının doğruluğunu ortaya çıkarmadaki önemi tartışılamaz.

24. Savcılık, ekimoz tespitine yer veren adli rapora ve sulh ceza hâkimliğince başvurucu ile birlikte sorgulanan A.K.nın başvurucuyla ilgili beyanlarına rağmen sözü edilen ekimozun nasıl meydana geldiğine ve bu ekimozdan devlet görevlilerinin sorumlu olup olmadığına ilişkin hiçbir araştırma yapmamıştır. Bu nedenle başvuruya konu soruşturmada, maruz kaldığını iddia ettiği muamelelerle ilgili olarak başvurucunun ayrıntılı beyanına başvurulmamış; A.K.nın ifadesi alınmamış, başvurucu ile aynı zaman diliminde TEM Şubede gözaltında tutulan diğer kişilerin, nezarethane görevlilerinin ve başvurucuyla mülakat yapan görevlilerin tespiti ile beyanlarının alınması için gerekli adımlar atılmamıştır. Savcılık ayrıca başvurucunun 4/11/2016 tarihli suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonunda verilen kararın bir örneğini soruşturma dosyasına alması nedeniyle haberdar olduğu Y. isimli müdürün ifadesini almamıştır. Bu nedenle olayın aydınlatılıp sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek deliller toplanmamıştır.

25. Savcılıkça TEM Şube tarafından verilen bilgilerle yetinilerek soruşturma sonuçlandırılmıştır. Başvurucunun TEM Şubede gözaltında tutulduğu dikkate alındığında savcılığın bu tutumu, bağımsız soruşturma ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

26. Savcılık, başvurucuya işkence edilip küfredildiğine ilişkin başvurucunun soyut iddiası dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir ancak 4/11/2016 tarihli adli rapor başvurucunun fiziksel şiddete uğradığına yönelik iddialarını desteklemektedir. Bu bakımdan soruşturma dosyasında mevcut delillerin nesnel ve tarafsız bir analizinin yapıldığını da söylemek güçtür.

27. Anılan tespitler, gerek yaralama gerek kabul edilebilir bulunan diğer kötü muamele iddiaları yönünden insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılması için yeterlidir.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

29. Başvurucu, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmamasından şikâyet etmiştir.

30. Gözaltı tedbirinin hukuki olmadığına ilişkin iddia Neslihan Aksakal (B.No: 2016/42456, §§ 34-38). kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle, tutuklama tedbirinin hukuki olmadığı iddiasının ise Mehmet Emin Kılıç (B. No: 2013/5267, 7/3/2014, §§ 27, 28) kararı doğrultusunda süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

31. Başvurucu, gözaltında iken on gün boyunca müdafi yardımından yararlandırılmamasından ve müdafiinin soruşturma evrakına erişmesine izin verilmemesinden yakınarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

32. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ileri sürülmeyen iddialar bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20). Başvurucu ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü iddiayı temyiz başvurusunda dile getirmediği için kanun yollarını usulüne uygun tüketmemiştir.

33. Açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Diğer İhlal İddiaları

34. Başvurucu; tedavi, tanı ve rapor taleplerinin mahkemelerce dikkate alınmamasından şikâyet etmiş ve bu şikâyetini fotokopi talebi nedeniyle verilen kararlar (bkz. § 8) ile gördüğü tedavilere dair evrakın dosyasına eklenmesine ilişkin talebinin reddedilmesine (bkz. § 10) dayandırmıştır.

35. Başvurucunun tutulduğu ceza infaz kurumunda sağlık hizmetlerine erişemediğine yönelik bir şikâyetinin olmadığı, şikâyete dayanak belgelerin de buna ilişkin olmadığı görülmüştür. Bu durumda başvurucunun bu konuyla ilgili temel şikâyeti Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan fiil ve muamelelere maruz kaldığına ve buna ilişkin şikâyeti hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkindir ve bu şikâyet zaten incelenmiştir (bkz. §§ 13-27). Bu nedenle başvurucunun diğer ihlal iddialarıyla ilgili inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

36. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden soruşturma yargılama yapılması yanında 20.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

37. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma makamınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

38. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında net 112.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Başvurucunun elleri kelepçeli şekilde halka teşhir edilip kamera kaydına alınması nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan yasağın ihlal edildiğine ilişkin iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Gözaltı tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

6. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağına ilişkin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2016/51008) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 112.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.