TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

S.T. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/19052)

 

Karar Tarihi: 20/12/2022

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

S.T.

Vekili

:

Av. Perihan MEŞELİ YÜCE

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; cinsel saldırı suçu isnadıyla yapılan yargılamanın uzun sürmesi ve etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının, yargılamada dinlenen tanık nedeniyle özel hayata saygı hakkının, mağdur sıfatıyla pek çok defa ifade alınması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/5/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, 26/1/2009 tarihinde A.A. tarafından zorla alıkonularak cinsel istismar eylemine maruz kaldığı iddiasıyla Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette bulunmuştur.

9. Adli Tıp Kurumu Kocaeli Şube Müdürlüğünün 28/1/2009 tarihli raporu ile başvurucunun vücuduna vajina ve anüsten organ veya sair bir cisim sokulduğu, eylem sebebiyle beden ve ruh sağlığının bozulmamış olduğu kanaati bildirilmiştir.

10. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 17/12/2010 tarihli raporu ile başvurucuya travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konulduğu, hastalığın iddia edilen ruhsal travmatik olay ile ilişkili olduğu, olayın başvurucunun ruh sağlığını bozduğu kanaati bildirilmiştir.

11. Başsavcılık 1/1/2011 tarihli iddianame ile A.A. hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve cinsel saldırı suçlarını işlediği isnadıyla Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

12. Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinin 28/11/2011 tarihli raporu ile olay sebebiyle başvurucunun ruh sağlığının etkilendiği ancak bozulmadığı, adli tahkikat sonucu cinsel saldırının gerçekleştiğinin sübutu ve tespiti hâlinde ruh sağlığındaki mevcut etkilenmenin cinsel saldırıya bağlı geliştiğinin kabulünün uygun olacağı kanaati bildirilmiştir.

13. Mahkeme 8/1/2013 tarihinde A.A.nın nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyetine karar vermiştir. Karar gerekçesinde özetle başvurucu ile A.A.nın müşterek arkadaşları vasıtasıyla tanıştığı, birlikte yemek yedikten sonra A.A.nın başvurucuyu evine bırakabileceğini söylediği, beraberce bir müddet dolaştıkları, vaktin geç olması üzerine A.A.nın evine gittikleri, A.A.nın burada tehdit ile başvurucuya yönelik cinsel saldırıda bulunduğu, Adli Tıp Kurumu Kocaeli Şube Müdürlüğünün 28/1/2009 tarihli raporunda belirtildiği şekilde eylemin gerçekleştiği ifade edilmiştir.

14. Kararda; mağdurenin aşamalardaki değişmeyen, tutarlı ve samimi beyanları, Adli Tıp Kurumunun bunu doğrulayan, cinsel saldırının gerçekleştiğini gösteren raporunun içeriği karşısında mağdurenin sanığa iftira etmesi için bir neden olmaması ve olaydan hemen sonra şikâyette bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın atılı suçları işlediği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Sonuç olarak sanığın nitelikli cinsel saldırı suçundan 10 yıl hapis cezası, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

15. Mahkûmiyet hükmü, temyiz üzerine Yargıtayca 6/6/2016 tarihinde cezalandırmaya yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

16. Yargıtay bozma ilamından sonra yürütülen yargılamada Mahkemece Adli Tıp Kurumu Adli Tıp Birinci Üst Kurulundan alınan 30/1/2018 tarihli raporda başvurucuda depresif bozukluk denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, ruh sağlığını bozacak mahiyette ve derecede olan bu psikiyatrik durumun cinsel saldırıya bağlı olarak gelişebileceği gibi cinsel saldırı olmaksızın, başka olaylara bağlı olarak gelişen psikososyal stres ve çatışmalar sonucu da ortaya çıkabileceği, bunlar arasında ayrım yapılamadığı, Mahkemece cinsel saldırının gerçekleştiğinin tespiti hâlinde ruh sağlığındaki mevcut bozulmanın cinsel saldırıya bağlı geliştiğinin kabulünün uygun olacağı, kişide vajinismus (vajina girişindeki kasların istemsizce kasılması sonucu cinsel birlikteliğin gerçekleşememesi) olup olmadığı hususunda eldeki verilerle bir kanaate ulaşılamadığı bildirilmiştir.

17. Mahkemece 26/4/2018 tarihinde yeni deliller ortaya çıktığı tespit edilerek sanığın nitelikli cinsel saldırı eylemi sebebiyle 10 yıl ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma eylemi sebebiyle 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

18. Karar, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtayca 5/3/2019 tarihinde onanmıştır. Yargıtay onama ilamı başvurucu vekili tarafından 4/4/2019 tarihinde UYAP evrak işlem kütüğünden okunmak suretiyle öğrenilmiştir.

19. Başvurucu 29/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

20. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 1/3/2022 tarihinde “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, (kapatılan) Yargıtay 14. Ceza Dairesince 05.03.2019 tarihli ve 7031-7833 sayılı onama kararının oy çokluğuyla kaldırılmasına” karar vermiş olup Mahkeme, infazın durdurulması için Başsavcılıktan ilamat evraklarının işlemsiz olarak iade edilmesini istemiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

21. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun başvuru konusu olayların gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hâliyle 106. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Cinsel saldırı

 (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 (2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır.

...”

B. Uluslararası Hukuk

22. Bir eylemin kötü muamele olduğunun söylenebilmesi için fiilin asgari eşiği aşmasını bekleyen (Raninen/Finlandiya, B. No: 20972/92, 16/12/1997, § 55; Erdoğan Yağız/Türkiye, B. No: 27473/02, 6/3/2007, §§ 35-37; Gafgen/Almanya [BD], B. No: 22978/05, 1/6/2010, §§ 88-90; Costello-Roberts/Birleşik Krallık, B. No: 13134/87, 25/3/1993, § 30) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) çocuklara karşı işlenen cinsel istismarlarda eşik değerlendirmesi yapılmaksızın 3. madde kapsamında inceleme yapmaktadır (birçok karar arasından bkz. Y./Slovenya, B. No: 41107/10, 28/5/2015; M.C./Bulgaria, B. No: 39272/98, 4/12/2003).

23. Devletin bireylerin maddi ve manevi varlıklarını koruma yükümlülüğü sadece esasa ilişkin olmayıp usule ilişkin boyutu da içermektedir. Usule ilişkin yükümlülükler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (Sözleşme) düzenlenen hakların teorik veya hayali olmayıp etkili ve uygulanabilir olmasının zorunlu bir sonucudur (Assenov ve diğerleri/Bulgaristan, B. No: 24760/94, 28/10/1998, § 102; Labita/İtalya [BD], B. No: 26772/95, 6/4/2000, §§ 131-136).

24. AİHM, Sözleşme'nin 3. maddesinin tartışılabilir ve makul şüphe uyandıran kötü muamele iddialarının etkin biçimde soruşturma yükümlülüğü getirdiğine dikkat çekmektedir (Labita/İtalya, § 131; Tepe/Türkiye, B. No: 31247/96, 21/12/2004, § 48). AİHM’in içtihadında tanımlanan etkinlik için minimum standartlar soruşturmanın bağımsız, tarafsız olmasını, kamu denetimine açık olmasını, yetkili makamların titizlikle ve süratli biçimde çalışmasını gerektirmektedir (Mammadov/Azerbaycan, B. No: 34445/04, 11/1/2007, § 73; Çelik ve İmret/Türkiye, B. No: 44093/98, 26/10/2004, § 55).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Anayasa Mahkemesinin 20/12/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu; maruz kaldığı cinsel saldırı eylemi sonrasında çok uzun süren yargılamanın yaşadığı ruhsal ve fiziksel rahatsızlıkları artırdığını, vajinismus rahatsızlığına yakalandığını, maddi ve manevi varlığı ile kişisel bütünlüğünün ihlal edildiğini, sanığın yargılamanın hiçbir aşamasında tutuklanmaması nedeniyle delillerin karartıldığını, cinsel şiddet konusunda uzmanlaşmış kişilerle görüştürülerek tek seferde ifadesi alınmak yerine yeni mağduriyet oluşmasına sebebiyet verecek şekilde defalarca ifadesinin alındığını, etkili soruşturma yürütülmediğini, Yargıtay bozma ilamı sonrasında eşini tanık olarak dinletmek zorunda kaldığını, devlet kurumlarındaki yaklaşım nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, isminin kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

27. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §16). Başvurucunun şikâyetleri Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması hakkı ile Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

28. Başvurucu; cinsel saldırı suçu sebebiyle yürütülen soruşturmanın uzun sürmesi ve delillerin karartılması nedeniyle etkili soruşturma yürütülmediğinden, eşin tanık olarak dinlenilmesi ve yeni mağduriyet oluşturacak şekilde beyanların birden fazla defa tespit edilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.

29. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

30. Bir devlet görevlisi ya da üçüncü kişi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde Anayasa’nın 17. maddesi -5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir (Tahir Canan, § 25). Ancak yürütülen bu soruşturma, belirli bir kişinin sorumlu olup olmadığıyla sınırlı olmamalı; olayın tüm yönlerini ortaya koyacak kapsamda ve nitelikte olmalıdır. Nitekim soruşturmanın etkili olup olmadığına ilişkin değerlendirme -somut olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak- belirli bir kişi hakkında verilen kararla sınırlı olarak değil yürütülen soruşturma bir bütün olarak incelendikten sonra yapılabilecektir (Gülcan Keleş ve diğerleri, B. No: 2014/797, 22/3/2017, § 30).

31. Somut başvuru incelendiğinde bireysel başvuru tarihinden sonra Yargıtay onama ilamına yönelik olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı itirazı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kabul ettiği ve onama ilamını kaldırdığı, bu durumda cinsel saldırı olayıyla ilgili yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.

32. Başvuruya konu sürecin henüz tamamlanmayıp olağanüstü kanun yolunun işletilmeye başlandığı dikkate alınarak başvurucunun iddiaları ve olayla ilgili soruşturmanın etkili yürütülüp yürütülmediği hususlarının başvuruya konu olayın sebep ve koşulları yani gerçekleşme şartları adli makamlarca netleştirilmeden Anayasa Mahkemesince bir bütün olarak değerlendirilmesi bu aşamada mümkün görülmemiştir. Dolayısıyla bütün bu hususların olay hakkında görülmekte olan yargılama sürecinde elde edilen veriler bir bütün olarak incelenmek suretiyle değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.