TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ FEYYAZ BEYDAĞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/19826)

 

Karar Tarihi: 8/12/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 22/2/2023-32112

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Mahmut ATEŞ

Başvurucu

:

Ali Feyyaz BEYDAĞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yakalama ve gözaltı sürecindeki uygulamalar nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığında teğmen olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Karargâhında yaşanan olaylara katıldığı gerekçesiyle 16/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır (15 Temmuz darbe girişimine ilişkin arka plan bilgisi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017). Başvurucu 19/7/2016 tarihinde sevk edildiği sulh ceza hâkimliğince tutuklanmış, hakkında açılan kamu davasında anayasal düzeni ihlal etme ve on ayrı adam öldürme suçundan başvurucunun 11 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar verilmiştir. Süreçte kamu görevinden ihraç edilen başvurucu hakkındaki ceza davası inceleme tarihi itibarıyla temyiz aşamasında derdesttir.

3. Gözaltı sürecinde alınan doktor raporlarında başvurucunun sol gözünde 4x3 cm'lik bir ekimoz bulunduğu belirtilmiştir.

4. Başvurucu 29/5/2018 tarihinde gözaltında kötü muamele gördüğü iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette bulunmuştur. Bu şikâyetinde özetle;

i. Kendiliğinden teslim olmasına rağmen elbiselerinin çıkarıldığını, ters kelepçe takılarak yakalandığını, yakalama sırasında hakaretlere maruz kaldığını,

ii. Yakalama işleminden sonra bindirildiği otobüsün sivil halk tarafından taşlanması nedeniyle camlarının kırıldığını ve cam parçalarının vücudunu kestiğini, otobüste kolluk görevlileri tarafından darbedildiğini,

iii. Emniyet binasına getirildikten sonra yumruk ve tekme ile darbedilmeye devam edildiğini, bu nedenle yere düştüğünü ve vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar oluştuğunu,

iv. Nezarethanede yalnızca iç çamaşırı ile tutulduğunu ve bu şekilde beton zeminde yatmak zorunda kaldığını, gözaltındayken yeterli yiyecek verilmediğini,

v. Tutuklama kararının ardından götürüldüğü ceza infaz kurumuna girişte bu kez infaz koruma memurları tarafından darbedildiğini iddia etmiştir.

5. Başsavcılık, ceza infaz kurumuna girişte darbedilme iddiasıyla ilgili şikâyet bakımından suç yeri nedeniyle ayırma kararı vererek evrakı Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Diğer iddialar hakkında ise ilgili emniyet birimlerinden görüntü kayıtları ile beraber konuya ilişkin bilgi, belge, tutanak, rapor vb. evrakı talep etmiştir. İlgili belgelerle birlikte Adli Tıp Kurumundan tıbbi rapor temin edilmesinin ardından 8/2/2019 tarihinde başvurucunun şikâyeti nedeniyle başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Adli Tıp Kurumu raporunda başvurucudaki yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilir nitelikte olduğu belirtilmiştir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda özetle şu hususlar yer almaktadır:

i. Başvurucu, gözaltında iken adli raporları düzenli olarak aldırılmıştır. Başvurucunun gözaltında kaldığı süreye ilişkin olarak ilk tıbbi rapordan farklı bir bulgu tespit edilmemiştir.

ii. Başvurucu gözaltında müdafii ile görüşmüştür. Yakalandığı, yakınlarına haber verilmiştir.

iii. Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) mensup bir kısım asker ve sivil şahsın Emniyet Müdürlüğüne karşı gerçekleştirdiği eylemler sonucu oluşan elektrik kesintisinden dolayı kamera kayıtları temin edilememiştir.

iv. Darbeye teşebbüs olayında birçok kamu kurumunun bombalanarak sivil insanların ölümüne sebebiyet verilip bazı kamu kurumlarının da işgale çalışılması nedeniyle gerek sivil halk tarafından gerekse polis ve askerî kuvvetlerce darbenin bastırılması amacıyla darbeye katılan şahısların yakalandıkları sırada etkisiz hâle getirilerek gözaltına alınması amacıyla güç kullanılmıştır. Yaşanan kargaşa ortamında ilgili kolluk tarafından güç kullanılmasının gerekli olduğu ve kullanılan gücün zor kullanma yetkisi kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir.

6. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı ise başvurucunun ceza infaz kurumu görevlileri hakkındaki şikâyetiyle ilgili yürüttüğü soruşturmada 22/10/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Karar gerekçesinde özetle ceza infaz kurumunda bulunan kamera sisteminin kayıt saklama kapasitenin ve süresinin altı ay olduğu, bu sürenin sonunda otomatik olarak eski görüntülerin üzerine kayıt yapılması sebebiyle görüntülere ulaşılamadığı, ayrıca ceza infaz kurumunda başvurucuya ait herhangi bir darp ve cebir raporu bulunmadığı hususlarına yer verilmiştir. Başvurucunun kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına yaptığı itirazlar reddedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararları tebellüğ etmesinin ardından 30/5/2019 tarihinde süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyon tarafından başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, somut başvuruda Başsavcılığa yaptığı şikâyette dile getirdiği hususları (bkz. § 4) tekrar ederek işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı görüşlerinde özetle başvurucunun gözaltına alınmasından uzun bir süre geçtikten sonra kötü muamele iddiasında bulunduğu, süreçte doktor raporları ve diğer ilgili belgelerin tamamının incelendiği, adli makamların tespitinden ve ulaştığı sonuçlardan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı belirtilmiştir.

10. Başvurucunun şikâyetleri kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

11. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle negatif yükümlülük olarak kamu otoritelerinin kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirdiği gibi ayrıca pozitif yükümlülük olarak devlete kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Sınırları belli bazı durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde -aşırı olmaması koşuluyla- güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir. Kötü muamele iddialarının savunabilir olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilebilmesi için iddiaların güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu gereklilik sağlanmadığında mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru bir beklentiye girebileceklerini söyleyebilmek mümkün değildir (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013; Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015; Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018).

12. 15 Temmuz darbe girişimi Genel Kurmay Karargâhında başlamış ve burada yaşanan silahlı çatışmalarda iki askerî personel şehit olmuştur. Darbe teşebbüsüne katılan Genel Kurmay Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli askerler tarafından Karargâh basılarak on bir general derdest edilmiş ve Akıncı Askerî Üssü'ne götürülmüştür. Genel Kurmay Başkanlığı Karargâhında yaşanan olaylara engel olmak isteyen sivil halka darbe teşebbüsüne katılan askerî personel tarafından ve helikopterlerden ateş açılmış, tanklar sivil halkın üzerine sürülmüş, bu olaylar sırasında on iki kişi şehit olmuştur.

13. Darbe teşebbüsü sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığında subay olan başvurucu yukarıda anlatılan olaylar yaşanırken yakalanmıştır. Bu bakımdan soruşturmada başvurucunun yakalanması sırasında güç kullanılmasının gerekli olduğu yönündeki tespitten ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır. Kullanılan güç nedeniyle başvurucuda basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde bir yaralanma oluştuğu gözetildiğinde yaşanan olayların nitelik ve vahameti karşısında kullanılan gücün orantılı olduğu da kuşkusuzdur. Dolayısıyla yakalama sırasında kötü muameleye maruz kalındığı iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.

14. Öte yandan başvurucu, gözaltı hâlinin sona ermesinden 1 yıl 10 ay 11 gün sonra gözaltında kötü muameleye maruz kaldığı şikâyetinde bulunmuştur. Dolayısıyla gözaltında ve ceza infaz kurumuna girişte maruz kaldığını iddia ettiği kötü muamele yasağı ihlallerinden yaklaşık iki yıl sonra Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak olayların ortaya çıkarılması için üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Nitekim aradan geçen süre nedeniyle soruşturmada yeniden doktor raporu alınması ve ceza infaz kurumu güvenlik kamerası kayıtlarının temin edilmesi mümkün olmamıştır.

15. Başvurucu, şikâyetinde gözaltı sırasında birçok kez tekme ve yumruk darbelerine maruz kaldığını belirtmesine karşın soruşturma dosyasında bulunan adli tıp raporuna göre başvurucunun yalnızca sol gözünde basit tıbbi müdahale ile giderilir bir yaralanma oluşmuştur. Belirtilen tıbbi raporun başvurucunun beyanlarıyla çelişkili olduğu açıktır. Başvuru dosyasında başvurucunun sözlü/psikolojik şiddete maruz kaldığı ya da tutulma koşullarının kötü muamele oluşturduğu iddialarını destekleyen bir delil de yoktur.

16. Neticede başvurucunun gözaltında ve ceza infaz kurumuna girişte kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir bir iddia ortaya koyamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 8/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.