TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İBRAHİM ÖNGÜÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/23790)

 

Karar Tarihi: 10/5/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Berrak YILMAZ

Başvurucu

:

İbrahim ÖNGÜÇ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşi ve ailesi ile aynı anda görüş yapamaması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Samsun T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümözlü olarak bulunmaktadır. Başvurucunun eşi de aynı yerleşkede hükümözlü olarak bulunmaktadır.

3. Kurum 26/3/2019 tarihli kararı ile 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesi gereğince ziyaret konusunda yapılan değişiklikler hakkında Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) 8/3/2019 tarihli yazısı hükümlüye tebliğ edilmiştir. Bu tebliğ uyarınca tutukludan kapalı veya açık ceza infaz kurumundaki yakın akrabası ile mi yoksa dışarıdan gelen ziyaretçi ile mi görüşmek istediğini açıkça belirtir dilekçesini her hafta pazartesi günü vermesi hususunda bilgilendirme yapılmıştır.

4. Başvurucu, 29/5/2019 tarihli dilekçeyle Samsun İnfaz Hâkimliği'ne (İnfaz Hâkimliği) şikâyet yoluyla başvurmuştur. Başvurucu şikâyet dilekçesinde, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle görüş yaptığında ailesiyle görüşemediğini, ailesiyle görüş yaptığında eşiyle görüşemediğini belirterek eşi ve ailesi arasında tercih yapmak zorunda bırakılmadan aile ve eşi ile ayrı ayrı görüşlerinin devam etmesi hususunda talepte bulunmuştur.

5. Başvurucunun şikâyetini değerlendiren İnfaz Hakimliği 31/5/2019 tarihinde şikâyeti reddetmiştir. Kararda Genel Müdürlüğün 8/3/2019 tarihli görüşü ile Kurum yazısı uyarınca aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan hükümlü ve tutukluların Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği, bu görüşmenin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde belirtilen süre ile sınırlı olduğu, bu kapsamda başvurucuya kapalı veya açık ceza infaz kurumundaki yakın akrabası ile mi yoksa dışarıdan gelen ziyaretçi ile mi görüşmek istediğini belirtir dilekçesini her hafta pazartesi günü vermesi hususunda tebliğ işleminin yapıldığı vurgulanmıştır. Kararda başvurucu tarafından belirtilen kanun maddesi uyarınca kiminle görüşmek istediğini cezaevi idaresine bildirmesi gerektiği, aynı anda hem cezaevinde bulunan hem dışarıdan gelen ziyaretçisi ile görüşmesinin Yönetmeliğe aykırı olacağı belirtilerek Kurum kararının Yönetmelik'in 9. maddesine uygun olduğu ifade edilmiştir.

6. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı, infaz hakimliği kararında usule ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20/6/2019 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

7. Başvurucu nihai hükmü 24/6/2019 tarihinde öğrendikten sonra 9/7/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

10. Başvurucu, aynı ceza infaz kurumunda hükümözlü olan eşi ile ailesi arasında görüş yapma konusunda tercihte bulunmak zorunda kalması nedeniyle aile bütünlüğünün zarar gördüğünü, ayrıca ayrı ayrı yapılan görüşlerde tercihe zorlanması nedeniyle görüş hakkı kaybı yaşadığını, söz konusu uygulamanın kendisini ve ailesini manevi olarak yıprattığını, ailesinin menfaatlerinin dikkate alınmadığını belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Başvuru aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Devletin mahpusların ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve mahpusların ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir (Hüseyin Ekinci, B. No: 2016/38867, 3/7/2019, § 56). Öte yandan birtakım teknik ya da fiziki olanakların bulunmaması, mahpusun ailesiyle asgari şekilde iletişim ve temas kuramamasına gerekçe olarak gösterilemez. Devlet, bu asgari iletişimin sağlanması konusundaki yükümlülüğünü gerektiğinde uygun vasıtalar aracılığıyla da yerine getirebilir (Hüseyin Ekinci, § 64).

14. Tüm bu hususlarla birlikte Anayasanın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken bir ilkedir. Bu bağlamda çocuklar üzerinde etki doğuracak bir işlem yapılacağı zaman bu işlemin çocuğun yararına uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından oldukça önemlidir (Şükran İrge, B. No: 2016/8660, 7/11/2019, § 33).

15. Somut olayda başvurucunun hem aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşi ile hem de ailesiyle aynı anda görüşme yapma talebinde bulunduğu veya hak kaybına uğramadan görüş yapabilmeyi talep ettiği görülmektedir. Başvurucunun söz konusu talebi uygulamanın Genel Müdürlüğün yazısına dayandığı ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

16. Başvurucunun ceza infaz kurumunda bulunduğu süre zarfında eşiyle görüşebildiği, ayrıca aile bireyleriyle bir araya gelebildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu görüşmeler ayrı ayrı gerçekleştirilmektedir. Devletin, mahpusların aile bireyleriyle temasını devam ettirecek ve aile birliğini koruyacak önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunmakla birlikte başvurucunun eşinin de hükümözlü olduğu dikkate alındığında söz konusu yükümlülüğün kapsamının somut olayın koşulları özelinde değerlendirilmesi gerekecektir.

17. Mevzuatta mahpusların ziyaret haklarının kapsamı ve görüşlerin ne şekilde yapılacağı belirlenmiştir. 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinde hükümlüyü ziyaret, Yönetmelik'in 9. maddesinde ziyaret edebilecek kişiler ile 10. maddesinde ziyaret gün ve saatleri ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra Genel Müdürlüğün 8/3/2019 tarihli yazısıyla aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan mahpusların, Yönetmelik'in 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği ancak aynı yerleşkede bulunan eş ve dışarıdan gelen ziyaretçilerle aynı anda görüşme sağlanamayacağı belirtilmiştir (Süleyman Kurt, B. No: 2019/19455, 2/3/2023 § 18).

18. Söz konusu yazı kapsamında gerçekleştirilen uygulama nedeniyle başvurucunun, kendisiyle aynı ceza infaz kurumu yerleşkesi içinde mahpus olarak bulunan eşiyle ve ziyarete gelen ailesiyle aynı anda görüşme yapamadığı görülmektedir. Başvurucu söz konusu uygulamanın kaldırılması talebiyle idari ve yargısal makamlara sunduğu dilekçede, aileleriyle aynı anda görüşememelerinin aile birliğine zarar verdiğini vurgulamıştır. Bu durumda idari ve yargısal makamlarca değerlendirme yapılırken aile birliğine gözönüne alınması gerekmektedir. Dolayısıyla somut olayın koşullarında öncelikle aile birliğinin menfaatleri gözetilmeli, açıklanan gerekçeler de bu durumu ortaya koyacak şekilde ikna edici nitelikte olmalıdır. Öte yandan bu yapılırken kamusal makamlara yüklenen külfetin makul olmasına ve çerçevesinin belirli olmasına özen gösterilmelidir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Kurt, § 19).

19. Aynı ceza infaz yerleşkesinde mahpus olarak bulunan eşlerin, ziyaret hakkı kapsamında görüş için gelen aile bireylerinin aynı anda görüştürülmesi, aile bağlarını güçlü şekilde kurabilmeleri ve aile birlikteliğinin sağlanması adına kamusal makamların üstlenmesi gereken bir yükümlülük olarak görülmelidir. Üstelik vurgulandığı üzere eşlerin aynı ceza infaz yerleşkesinde tutulması nedeniyle kamusal makamlarca bu koşullarda katlanılması gereken külfetin makul olarak kabul edilebileceği değerlendirilmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Kurt, § 20).

20. Tüm bu hususlara rağmen başvurucunun eş ve ailesinin aynı anda görüşme talebi değerlendirilirken idari ve yargısal makamlarca bir inceleme yapılmadığı, talebin mevcut koşullar gözönüne alınmadan ve hiçbir somut değerlendirme yapılmadan reddedildiği görülmektedir. Dolayısıyla aile birliği dikkate alınmadan ilgisiz ve yetersiz gerekçelerle karar verilmesi, aile birliğinin korunması konusunda devlete yüklenen pozitif yükümlülüklere aykırılık oluşturmaktadır. Sonuç olarak somut olayın koşullarında aile hayatına saygı hakkının gerektirdiği adımların atılmadığı ve öngörülen anayasal yükümlülüklerin gerisinde kalındığı değerlendirilmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Kurt, § 21).

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu; ihlalin tespiti ve 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

24. Ayrıca eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Samsun İnfaz Hâkimliğine (E.2019/1400, K.2019/1426) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2019/1470 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.