TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

H. A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2818)

 

Karar Tarihi: 20/7/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. İbrahim AFACAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ceza infaz kurumunda sağlık hizmetlerine erişememe nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması hakkının, kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının, odada kalan kişi sayısının çokluğuna ve koşulların uygun olmadığına ilişkin şikâyetin infaz hâkimliğince görev yönünden reddine karar verilmesi nedeniyle etkili başvuru hakkının, içtihat farklılığı nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu 13/1/2018 tarihinde suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan tutuklanmış ve 15/1/2018 tarihinde Marmara 8 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiştir.

3. Başvurucunun suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, örgüt faaliyeti kapsamında uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından cezalandırılması istemiyle 15/6/2016 tarihinde açılan kamu davasında İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi 30/3/2018 tarihinde başvurucunun örgüt kurma ve yönetme suçundan beraatine, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 12 yıl 6 ay hapis ve 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucu, mahkûmiyet hükmü ile birlikte suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan tahliye edilmiş ancak uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan tutuklanmıştır. Mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunu inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 16/10/2019 tarihli kararı ile başvurucu tahliye edilmiştir.

4. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda koğuş kapasitesinin üzerinde kişiyle tutulduğunu, hijyen, banyo ve tuvalet kullanımı, sıcak su miktarı hususlarında sıkıntılar yaşadığını, kişisel eşyaların muhafazası, mutfak ihtiyaçları, ortak kullanım alanları, boş vakitleri değerlendirme, sosyal kültürel imkânlar, ziyaretçilerle görüşme, sağlık ve havalandırma gibi ihtiyaçlara yönelik hakların kullanımının zorlaştığını, personel, doktor, psikolog, diş hekimi, spor salonu, işlik bölümü sayısının yeterli olmadığını belirterek barınma koşullarının düzeltilmesi, aksi durumda infazın durdurulması veya tahliyesine karar verilmesi talebiyle 8/10/2018 tarihinde Silivri İnfaz Hâkimliğine müracaat etmiştir.

5. Silivri 1. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) 16/10/2018 tarihinde başvurucunun dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde başvurucunun taleplerinin Ceza İnfaz Kurumunun idari işleyişine ilişkin olduğu, 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 4. maddesi ile belirlenen görev alanı dışında kaldığını açıklamıştır.

6. Başvurucu 26/10/2018 tarihinde, 4675 sayılı Kanun'da infaz hâkimliklerinin barındırılma işlemlerine ilişkin şikâyetleri inceleme ve karara bağlama görevinin açıkça düzenlenmiş olduğunu belirterek karara itiraz etmiştir.

7. İnfaz Hâkimliği 30/10/2018 tarihinde kararda değişiklik yapılmasına yer olmadığına dair ek karar vererek itiraz hususunda karar verilmek üzere dosyayı Silivri Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir.

8. Başvurucunun itirazı Silivri 1. Ağır Ceza Mahkemesince 12/11/2018 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Karar gerekçesinde İnfaz Hâkimliğinin karar gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı açıklanmıştır.

9. Başvurucu, nihai kararı 21/12/2018 tarihinde öğrendikten sonra 18/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin olarak Ceza İnfaz Kurumu 8/6/2020 tarihli cevabi yazısında; Kurumda 61 çoklu koğuşun bulunduğunu, koğuşlarda hükümlü ve tutukluların yattıkları yedi oda olduğunu, her odada altı kişi barındırıldığını, odaların alanının 11,96 m2, ortak olarak kullanılan havalandırma bahçesinin 66 m2 olduğunu, hükümlü ve tutukluların havalandırma alanından 08.00 ile mevsimsel olarak güneşin batışına kadar serbestçe yararlandırıldığını, alt kat ortak yaşam alanının 72,21 m2, üst kat ortak yaşam alanının 28,70 m2, merdivenin 7,39 m2, iki tuvaletten her birinin alanının 1,09 m2, iki banyodan her birinin 0,80 m2, ortak kullanılan lavabonun 5,46 m2, mutfağın ise 3,46 m2 olduğunu belirtmiştir. Ayrıca hükümlü ve tutukluların haftada bir defa halı sahadan yararlandırıldıklarını, dönemsel olarak kurs ve etkinlikler düzenlendiğini, her hükümlü ve tutuklunun 24 saat esasına göre faydalandığı ayrı ranzasının olduğunu, tutuklu ve hükümlülerin iki banyoyu gün içinde zaman kısıtlaması olmadan kullandığını, günde iki defa sayım yapıldığını, hükümlü ve tutukluların kıyafetlerini ve diğer özel eşyalarını muhafaza etmeleri için kişisel kullanımına sunulan eşya dolapları olduğunu bildirmiştir.

11. Kurum kapasitesi ve fiziksel koşullarına ilişkin olarak Ceza İnfaz Kurumu 12/9/2022 tarihli cevabi yazısında;

i. Kurum kapasitesinin 28 kişilik odalara ranza ilave edilerek 2.894 olarak belirlendiğini, E Blok 5. koğuşun kapasitesinin 48 kişi olarak saptandığını, başvuru tarihinde Kurumda 2.863 hükümlü ve tutuklu barındırıldığını, E Blok 5. koğuşun mevcudunun 49 olduğunu,

ii. Kurumda 61 çoklu koğuşun bulunduğunu, bu koğuşlarda hükümlü ve tutukluların yattıkları bölümün yedi odadan oluştuğunu, odaların 12,4 m2 ve 35,7 m3 olduğunu, ortak kullanılan havalandırma bahçesinin 66,4 m2, alt kat ortak yaşam alanının 72,21 m2, üst kat ortak alanının 28,7 m2, merdivenin 7,39 m2, iki tuvaletten her birinin 0,80 m2, ortak kullanılan lavabonun 5,46 m2, mutfağın ise 3,46 m2 olduğunu,

iii. Koğuşların koku, akma gibi nedenlerden dolayı bakım ve onarıma ihtiyaç olduğunun belirtildiği dilekçelerin teknik birim tarafından işleme alınarak ivedi bir şekilde gerekli bakım ve onarımın sağlandığını,

iv. Koğuşlarda bulunan iki tuvalet ve iki banyonun kullanımında bir sınırlama bulunmadığını,

v. Hükümlü ve tutukluların faaliyetlerde bulunabileceği alt kat ortak yaşam alanının 65,1 m2, üst kat ortak yaşam alanının 18,7 m2, havalandırma bahçesinin 66,4 m2 olduğunu,

vi. Açık havalandırma bölümünün koğuş dışında bulunduğunu, bahçe kapılarının açılmasıyla birlikte kullanmaya başlanıp kapatılmasına kadar geçen süre boyunca kullanıma açık, 66,4 m2 ve 402,8 m3 boyutlarında olduğunu,

vii. Başvurucunun Kurumda bulunduğu süre içinde en fazla 50 kişiyle kaldığını,

viii. Kurumda tüm hükümlü ve tutuklulara 7/24 sıcak su verildiğini, arıza durumları hariç suyun herhangi bir kesintiye uğramadan kullanıma sunulduğunu,

ix. Başvurucunun kendisine ait yatağı ve ranzası olduğunu ve bunlardan 24 saat esasına göre faydalandığını,

x. Başvurucunun koğuşta yer yokluğu ya da başka bir nedenden dolayı -kendi isteği hariç- yerde yatmak zorunda kalmadığını,

xi. Havalandırma bahçesinin sabah kapıların açılmasıyla başlayıp akşam kapıların kapanmasına kadar olan süre içinde zarfında kullandırıldığını,

xii. Kurumdaki koğuşların her bir penceresinin 1,9x1 m olduğu, dışarıdan demir parmaklıklarla kapalı olup ışığın içeri girmesinde herhangi bir sıkıntı olmadığını,

xiii. Her bir hükümlü ve tutuklu için bir ranza bulunduğunu, hükümlü ve tutuklu sayısına göre koğuşlara ilave olarak ranza verildiğini, ranzaların ölçüsünün 190x90 cm, alt kat ve üst kat ranza arasındaki yüksekliğin 1 m olduğunu,

xiv. Oda yerleşim planına göre yerleştirilen ranzaların pencerenin açılmasını ve ışığın içeri girmesini engellemediğini,

xv. Merkezî ısıtmanın kampüs içindeki ısıtma merkezinden otomasyon sistemiyle, havalandırmanın ise koğuşlardaki havalandırma bahçesi ve pencerelerle sağlandığını,

xvi. Tuvalet ve banyoların mimari olarak alt katta inşa edildiğini, tüm odalardan bağımsız olarak kullanıma açık olduğunu,

xvii. Havalandırma bahçelerinin kapılarının açılış saatinin mevsimsel şartlara göre havanın aydınlanması ile birlikte açılıp havanın kararmasına 15 dakika kala kapatıldığını, kapıların açılış kapanışının sayım saatlerine ve mevsime göre değişebildiğini bildirilmiştir.

12. Başvurucunun koğuşta kaç kişi ile birlikte tutulduğuna ilişkin olarak Ceza İnfaz Kurumu 9/12/2022 tarihli cevabi yazısında ayın ilk ve son günü yapılan sayıma ait tutanaklar doğrultusunda;

- 15/1/2018 tarihinde 33 kişi,

- 14/2/2018 tarihinde 39 kişi, 15/2/2018 tarihinde 39 kişi,

- 14/3/2018 tarihinde 41 kişi, 15/3/2018 tarihinde 41 kişi,

- 14/4/2018 tarihinde 39 kişi, 15/4/2018 tarihinde 39 kişi,

- 14/5/2018 tarihinde 43 kişi, 15/5/2018 tarihinde 43 kişi,

- 14/6/2018 tarihinde 41 kişi, 15/6/2018 tarihinde 41 kişi,

- 14/7/2018 tarihinde 44 kişi, 15/7/2018 tarihinde 44 kişi,

- 14/8/2018 tarihinde 46 kişi, 15/8/2018 tarihinde 46 kişi,

- 14/9/2018 tarihinde 44 kişi, 15/9/2018 tarihinde 43 kişi,

- 14/10/2018 tarihinde 47 kişi, 15/10/2018 tarihinde 47 kişi,

- 14/11/2018 tarihinde 50 kişi, 15/11/2018 tarihinde 48 kişi,

- 14/12/2018 tarihinde 48 kişi,

- 14/1/2019 tarihinde 46 kişi, 15/1/2019 tarihinde 47 kişi,

- 14/1/2019 tarihinde 46 kişi, 15/1/2019 tarihinde 47 kişi,

- 14/2/2019 tarihinde 49 kişi, 15/2/2019 tarihinde 48 kişi,

- 14/3/2019 tarihinde 49 kişi, 15/3/2019 tarihinde 49 kişi,

- 14/4/2019 tarihinde 52 kişi, 15/4/2019 tarihinde 52 kişi,

- 14/5/2019 tarihinde 53 kişi, 15/5/2019 tarihinde 53 kişi,

- 14/6/2019 tarihinde 55 kişi, 15/6/2019 tarihinde 55 kişi,

- 14/7/2019 tarihinde 53 kişi, 15/7/2019 tarihinde 53 kişi,

- 14/8/2019 tarihinde 55 kişi, 15/8/2019 tarihinde 55 kişi,

- 14/9/2019 tarihinde 53 kişi, 15/9/2019 tarihinde 53 kişi,

- 16/10/2019 tarihinde 50 kişi ile birlikte tutulduğunu bildirmiştir.

13. Başvurucunun koğuş içinde hangi odada, kaç kişi ile birlikte tutulduğuna ve ortak alanlardan faydalanma biçimine ilişkin olarak Ceza İnfaz Kurumu 15/12/2022 tarihli cevabi yazısında;

i. Başvurucunun Kuruma giriş yaptığı 15/1/2018 tarihinde E Blok 5. koğuşa yerleştirildiğini, tahliye olduğu 16/10/2019 tarihine kadar bu koğuşta kaldığını,

ii. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Ağı Sistemi'nde (UYAP) hükümlü ve tutuklular için oda/koğuş yerleştirme kararı alınırken sadece blok, koridor ve koğuş tanımı yapılabildiğini, yedi odanın herhangi bir tanımlamasının olmadığını,

iii. E Blok 5. koğuşun alt katta iki ve üst katta beş oda olmak üzere toplam yedi odadan oluştuğunu, oda mevcuduna göre boş olan odalara sirkülasyona göre hükümlü ve tutukluların kendilerinin yerleştiğini, koğuştaki odalarda odanın mevcuduna göre değişiklik yapabildiklerini, UYAP üzerinden sadece hangi koğuşta, hangi tarihler arasında ve kaç kişiyle kaldıklarının raporlamasının yapılabildiğini,

iv. E. Blok 5. koğuşta alt katta bulunan odaların 12,4 (5,30x2,35) m2 ve 35,7 (12,4x2,88) m3, üst katta bulunan odaların 12 (5,23x2,31) m2 ve 42 (12x3,5) m3 olduğu, alt kat ortak yaşam alanının 66,4 (9,05x7,34) m2 ile 7,3 (1,36x5,4) m2 oda ve tuvalet arasındaki alanın toplamı 73,7 m2 ve 212 m3, üst kat ortak yaşam alanının 18 m2 (3,60x5) ile 11 m2 (1,60x6,91), oda önündeki alanın toplamı 29 m2 ve 116 m3 olduğunu, 1,2 m uzunluğunda mutfak kısmı bulunduğunu,

v. Ortak kullanım alanları bakımından sınırlama yapılmadığını, alt ve üst kat odaların kullanımında hükümlü ve tutuklular arasında ayrım olmadığını,

vi. Havalandırma bahçelerinin kapılarının mevsime göre havanın aydınlanmasıyla açıldığını, havanın kararmasına 15 dakika kala kapatıldığını, havalandırma bahçesinin 66,4 m2 olduğunu bildirmiştir.

14. Adli yardım talebinin kabulüne Komisyonca karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Ceza İnfaz Kurumunda Sağlık Hizmetlerine Erişememe Nedeniyle Maddi ve Manevi Varlığın Korunması Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunun kalabalık olması nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimle ilgili sorun yaşadığını, ciddi bir sorun olmadığı sürece sıranın geç geldiğini bildiğinden doktora ve psikoloğa ulaşmak için başvurmadığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

16. Bakanlık görüşünde, başvurucunun muayene ve tedavi kayıtları doğrultusunda Kurum revirinde ve sevk edildiği sağlık birimlerinde muayene ve tedavilerinin yapıldığı belirtilmiştir.

17. Başvurucunun iddiaları maddi ve manevi varlığını korunması hakkı kapsamında incelenmiştir.

18. Başvurucu, sağlık sorunu olup olmadığına ilişkin açıklama yapmadan ve tedavisinin yapılamadığına ilişkin somut olgudan bahsetmeden şikâyetini ileri sürmüştür.

19. Bakanlık görüşünde; başvurucunun baş ağrısı, öksürük, reflü ve uyku bozuklukları gibi şikâyetlerle Kurum revirinde tedavisinin yapıldığı, ilgili sağlık kuruluşlarına sevk edilerek tetkik ve tedavilerinin takip edildiği ifade edilmiştir.

20. Başvurucu, Kurum Hekimliğinde muayene olma sırasının geç geldiğinden ve genel olarak sağlık hizmetlerine erişimle ilgili sıkıntılar yaşadığından şikâyet etmekte ise de dosya kapsamında başvurucunun idari makamlar ya da yargı mercileri tarafından karşılanmayan bir sağlık hizmetine erişim talebi tespit edilememiştir. Dolayısıyla başvurunun bu kısmı yönünden bir ihlalin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Ceza İnfaz Kurumunda Tutulma Koşulları Nedeniyle Kötü Muamele Yasağıyla Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunun kalabalık olması nedeniyle kişisel alanının kısıtlandığını, uyuma koşullarının kötüleştiğini, bir kişi için verilen yemeğin miktarının azaldığını, hijyen sorunları yaşandığını, sıcak su miktarının yeterli olmadığını belirterek kötü muamele yasağının ve barınma koşullarına ilişkin şikâyetlerin 4675 sayılı Kanun gereği infaz hâkimlikleri tarafından incelenmesi gerektiğini belirterek görev yönünden dilekçenin reddi kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Bakanlık görüşünde, tutulma koşullarının uygun olmaması nedeniyle doğan zararın adli yargı nezdinde asliye hukuk mahkemesinde tazminat davasına konu edilmesinin mümkün olup olmadığının tartışılması gerektiği belirtilerek tutma koşullarına ve etkili başvuru hakkına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihadına değinilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

24. Başvuru, kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir.

25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

26. Ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulmadan kaynaklanan kişisel alan azlığıyla bağlantılı olarak kötü muamele yasağına ilişkin ilkelere Mehmet Hanifi Baki (B. No: 2017/36197, 27/6/2018, §§ 40-51) kararında yer verilmiştir.

27. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).

28. Diğer taraftan Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesi herhangi bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi de benzer bir düzenleme ile kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).

29. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan bazı uygulamalar, ayrımcı davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler, kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90). Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar sınırlanabilir (Turan Günana, § 35).

30. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetim hataları veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Bu nedenle mahpuslar için bir ceza infaz kurumundaki yaşam tüm yönleriyle değerlendirilmelidir. Ceza infaz kurumlarındaki yaşam, bunlara sağlanan aktivitelerin genişliğinden mahpuslar ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir alanda değerlendirilmelidir (Turan Günana, § 37). Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, § 39).

31. Yukarıda ifade edilen tüm hususlara ilave olarak bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini ifade edilmelidir. Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 23).

32. Somut olayda başvurucu, Ceza İnfaz Kurumundaki koşullardan şikâyet etmektedir. Başvurucu, şikâyetine konu ettiği koşulların ortaya çıkmasını tutulduğu koğuşun aşırı kalabalık olmasına bağlamakta; kalabalıktan kaynaklandığını ileri sürdüğü eksiklikler dışında başkaca bir eksiklik veya yetersizlikten ya da kamu görevlilerinin kasıtlı uygulamasından şikâyet etmemektedir. Dolayısıyla başvurucu, aşağılanmasını amaçlayan bir muameleye maruz kaldığını ileri sürmediği gibi somut olayda bu yönde bir belirti de bulunmamaktadır. Bunun yanında Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu koşulların insan haysiyetine yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. Dolayısıyla böyle bir amacın yokluğu, başvuruda söz konusu koşulların kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesine engel değildir (Mehmet Hanifi Baki, § 40).

33. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda kaldığı 1 yıl 9 ay boyunca yedi odadan müteşekkil koğuşta tutulmuştur. Başvurucu, tutulma süresince asgari 4,6 m2 ve üzerinde değişen ölçüde kişisel alanda barındırılmıştır.

34. Somut başvuruda başvurucunun -dosyaya sunulan bilgi ve belgelerle tutulma koşullarına ilişkin olarak yazılan yazılara verilen cevaplar dikkate alınarak- kötü muamele yasağı kapsamında savunulabilir bir iddiasının bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Diğer taraftan kötü muamele yasağı kapsamında savunulabilir bulunan iddia yönünden Anayasa Mahkemesinin -ikincillik ilkesi gereği- bir değerlendirme yapması mümkün değildir.

35. Anayasa’nın 40. maddesinde, Anayasa'da güvence altına alınmış hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesin yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkı (etkili başvuru hakkı) güvence altına alınmıştır. Buna göre etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlamaya) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların ileri sürülebileceği bir başvuru yolunun mevzuatta öngörülmesi yeterli değildir. Söz konusu başvuru yolunun aynı zamanda uygulamada da etkili olması (başarı şansı sunması) gerekir. Bununla birlikte bir başvuru yolunun gerek hukuken gerekse uygulamada genel anlamda etkili olması, somut olay bakımından etkili başvuru hakkına ilişkin bir müdahale bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine engel değildir (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, B. No: 2016/5604, 24/5/2018, §§ 59-61).

36. Etkili başvuru hakkı, kötü muamele yasağının esasının korunmasına yönelik güvencelerden farklı olarak maddi hakka ilişkin ihlal iddialarının yetkili makamlara ulaştırılmasına imkân sağlayan güvenceler içermektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre kötü muamele yasağı kapsamında inceleme yapılabilmesi için sıkı ispat kriterleriyle donatılmış, savunulabilir nitelikte bir iddianın varlığı şartı aranırken anılan yasakla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğinin makul şekilde açıklanması inceleme için yeterli görülebilir. Dolayısıyla etkili başvuru hakkının ihlali kötü muamele yasağının da mutlak şekilde ihlal edilmesine bağlı değildir (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, § 63).

37. Mahpusların barındırılması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması gibi temel konularda ceza infaz kurumlarınca gerçekleştirilen işlem/eylem ya da ihmaller doğrudan mahpusların barınma koşullarını ve dolayısıyla yaşam standartlarını etkilediğinden ceza infaz kurumlarındaki uygulamaların temel hak ve hürriyetlere müdahale teşkil ettiğine dair ileri sürülecek iddiaların esasının incelenmesine imkân sağlayan, ilgili ve yeterli gerekçeler sunan ve gerektiğinde uygun bir telafiimkânı sağlayan etkili hukuk yollarının mevcudiyeti, ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanması bakımından açık bir gerekliliktir (benzer yöndeki karar için bkz. Meral Danış Beştaş (3), B. No: 2017/34087, 13/10/2020, §§ 39, 40). 4675 sayılı Kanun uyarınca mahpusların ceza infaz kurumundaki tutulma koşullarından kaynaklı olarak uğradıklarını ileri sürdükleri hak ihlalleri ile ilgili uyuşmazlıklarda infaz hâkimliklerinin çözüm üretecek, değerlendirme yapacak makamlar oldukları da izahtan varestedir (Osman Kangal, B. No: 2019/35232, 5/10/2022, § 11).

38. Somut olayda başvurucu, kişisel alanın azlığı nedeniyle tutulma koşullarının düzeltilmesi için İnfaz Hâkimliğine müracaat etmiştir (bkz. § 4). İnfaz Hâkimliği “başvurucunun taleplerinin ceza infaz kurumunun idari işleyişine ilişkin olduğu ve infaz hâkimliklerinin 4675 sayılı Kanun ile belirlenen görev alanı dışında kaldığı” gerekçesiyle dilekçenin görev yönünden reddine karar vermiştir. Başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin talebi kapsamında herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.

39. Ceza infaz kurumunda hükümlü ve tutukluların barındırılmalarına (tutulma koşullarına) yönelik işlem veya uygulamalar yönünden yapılacak şikâyetleri inceleme ve karara bağlama görev ve yetkisinin İnfaz Hâkimliklerine ait olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Başvuruya konu dava sürecinin neticelenmesinden önce Uyuşmazlık Mahkemesinin değişik tarihlerde verdiği kararlarda da bu husus vurgulanmıştır.

40. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumundaki tutulma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyeti yönünden taleplerinin Ceza İnfaz Kurumunun idari işleyişine ilişkin olduğu ve infaz hâkimliklerinin görev alanı dışında kaldığı gerekçesiyle dilekçenin reddi kararı verilmiş olup temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğine dair şikâyeti uygun bir telafi imkânı sunulmasına elverişli ve etkili bir biçimde incelenmemiştir. Bu kapsamda başvurucuya kötü muamele yasağı kapsamında ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması için başvurabileceği, asgari güvenceleri içeren etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

41. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

42. Başvurucunun itiraz incelemesi yapan ağır ceza mahkemesinin aynı konuda farklı kararlar verdiğine ilişkin iddiasının Selahattin Bayri (B. No: 2018/32374, 15/9/2021, § 42) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

43. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 500.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

44. Başvurucu, ceza infaz kurumundan tahliye edildiğinden tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

45. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında başvurucuya net 60.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 60.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Silivri 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2018/5848, K.2018/6063) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.