TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.U. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/34159)

 

Karar Tarihi: 19/1/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucu

:

A.U.

Vekili

:

Av. İmdat ATAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; gözaltı tedbiri dolayısıyla hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olması, özel güvenlik kartının iptalinden dolayı çalışamadığı süreler için maddi tazminata hükmedilmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/10/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu 1986 doğumlu olup İzmir'de ikamet etmektedir.

6. Bir şirkette özel güvenlik elemanı olarak çalışan başvurucu; Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması üyesi olduğu şüphesiyle 1/11/2016 tarihinde gözaltına alınmış, 14/11/2016 tarihinde adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.

7. Başvurucunun özel güvenlik elemanı çalışma izni ve kimlik kartı İzmir Valiliğinin 16/11/2016 tarihli kararıyla iptal edilmiştir. Başvurucunun iş sözleşmesi de işveren tarafından 30/11/2016 tarihinde feshedilmiştir.

8. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 13/3/2017 tarihinde başvurucu hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.

9. Başvurucu, 4/12/2004 tarihli 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) 12/4/2017 tarihinde Hazine aleyhine tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, haksız yere gözaltına alınması ve gözaltına alınmasından kaynaklı olarak özel güvenlik elemanı çalışma izninin iptalinden sonra işsiz kalması sebebiyle uğradığını öne sürdüğü zararın karşılığında 20.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

10. Ağır Ceza Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 19/12/2017 havale tarihli raporda, 14 günlük gözaltı süresi sebebiyle uğranılan maddi zarar 957,97 TL, iş akdinin feshi sebebiyle çalışılamayan 6 ay 1 gün için 13.109,05 TL yoksun kalınan kazanç hesaplanmıştır.

11. Ağır Ceza Mahkemesi 13/3/2018 tarihinde davayı kısmen kabul etmiş, gözaltında kaldığı süre için başvurucuya 957,97 TL maddi tazminat, 1.000 TL de manevi tazminat ödenmesine hükmetmiş, özel güvenlik elemanı çalışma izninin iptali sebebiyle uğranılan zarar yönünden ise davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin yerleşik kararlarına göre idarenin yaptığı haksız uygulamalar nedeniyle meydana gelen zararların 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında tazminin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Kararda ayrıca başvurucunun mali ve sosyal durumu dikkate alındığında 1.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

12. Başvurucunun istinaf istemi İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin 1/7/2019 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir. Nihai karar 11/9/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

13. UYAP kayıtlarının incelenmesinden başvurucunun özel güvenlik görevlisi çalışma izni ve kimlik kartının iptaline ilişkin olarak İzmir Valiliğinin 16/11/2016 tarihli kararına karşı açtığı davadan 30/3/2017 tarihinde feragat etmesi üzerine İzmir 5. İdare Mahkemesince 6/4/2017 tarihinde dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. İlgili hukuk için bkz. A.A. [GK], B. No: 2017/34502, 21/10/2021, §§ 22-46.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 19/1/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

16. Başvurucu, gözaltına alınma nedeniyle hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu belirterek mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, isminin kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.

17. Bakanlık görüşünde, başvurunun kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür.

18. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.

2. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesiyle bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin bir iddiasının bulunmadığı vurgulanmalıdır. Öte yandan başvurucu mülkiyet hakkının ihlal edildiğini de öne sürmekte ise başvurucunun dava dilekçesinde talep ettiği manevi tazminatın verilmesini garanti eden bir kanun hükmü ya da bir içtihadın varlığı gösterilemediğinden manevi tazminat talebinin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi mümkün değildir. Bu durumda başvurucunun manevi tazminata yönelik şikâyetlerinin adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

20. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

21. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

22. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

23. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun mali ve sosyal durumunu dikkate alarak manevi tazminatın miktarını 1.000 TL olarak takdir etmiştir. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu ve bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı değerlendirilmiştir.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

25. Başvurucu, gözaltına alınması sebebiyle özel güvenlik elemanı çalışma izninin iptal edildiğini, buna bağlı olarak iş akdinin feshedildiğini ileri sürmüş; işsiz kaldığı dönemde yoksun kaldığı aylıkların tazminat olarak ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

26. Bakanlık görüşünde, başvurucunun İzmir Valiliğinin 16/11/2016 tarihli kararına karşı açtığı davadan 30/3/2017 tarihinde feragat etmesi üzerine İzmir 5. İdare Mahkemesince 6/4/2017 tarihinde dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğu gözetildiğinde başvuru yollarının usulüne uygun olarak tüketilip tüketilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

27. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında Bakanlığın değerlendirmesine katılmadığını belirtmiştir.

2. Değerlendirme

28. Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

29. Başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği maddi tazminat iddiası özel güvenlik elamanı çalışma izninin iptalinden kaynaklanmaktadır. Başvurucunun özel güvenlik elamanı çalışma izni, bir idari işlemle iptal edilmiştir. Başvurucu söz konusu idari işlemin iptali istemiyle dava açmış ise de anılan davadan feragat etmesi sebebiyle İzmir 5. İdare Mahkemesince 6/4/2017 tarihinde dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu durumda başvurucunun özel güvenlik elamanı çalışma izninin iptalinden kaynaklanan zararlarıyla ilgili olarak olağan başvuru yollarını usulüne uygun şekilde tüketmediği anlaşılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.