TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İ. E. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/35533)

 

Karar Tarihi: 13/4/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Muzaffer KORKMAZ

Başvurucu

:

İ. E.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahpus olan eşlerin ziyaret hakkı olan çocuklarıyla aynı anda görüş yapabilmelerine izin verilmemesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuruya konu olayın gerçekleştiği tarihlerde, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu olarak Aydın E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) bulunmaktadır. Başvurucunun mahpus olan eşi de aynı yerleşkededir. Çiftin şikâyet konusu olay tarihinde altı ve sekiz yaşlarında iki çocuğu bulunmaktadır.

3. Başvurucu, Kuruma eşi ve çocuklarıyla aynı anda görüş yapabilmesine izin verilmesi talebinde bulunmuştur. Kurum, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) "ceza infaz kurumlarında kapasite üzerinde hükümlü ve tutuklu barındırılması, personel durumu, hükümlü/tutuklu profili ile kurumların mevcut düzen ve güvenlik durumu gözönüne alınmak suretiyle alınacak İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile kurumda bulunan tüm hükümlü/tutukluların görüşlerinin hafta sonu ya da hafta içi olmak üzere sadece bir kez yaptırılabileceği" şeklindeki 14/9/2018 tarihli görüş yazısına dayanarak aynı yerleşkede bulunan eş ve dışarıdan gelen ziyaretçilerle aynı anda görüşme sağlanamayacağını belirtmiş ve bu gerekçeyle başvurucunun talebini reddetmiştir. Diğer yandan Genel Müdürlük tarafından ceza infaz kurumlarına 8/3/2019 tarihinde gönderilen yazıda da aynı yerleşkede bulunan eş ve dışarıdan gelen ziyaretçilerle aynı anda görüşme yaptırılamayacağı, mahpusların kapalı veya açık ceza infaz kurumundaki yakın akrabası ile mi yoksa dışarıdan gelen ziyaretçi ile mi görüşmek istediğini açıkça belirten dilekçelerini her hafta ceza infaz kurumlarına vermesi gerektiği ifade edilmiştir.

4. Başvurucu, söz konusu uygulamanın aile ilişkilerine zarar verdiğini belirterek Aydın İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet dilekçesi sunmuştur. Dilekçede; aynı ceza infaz yerleşkesinde tutulan eşiyle görüş yaptığında ailesiyle veya çocuklarıyla görüşemediğini, ailesi ya da çocuklarıyla görüş yaptığında tutuklu eşiyle görüşemediğini belirterek eşi ve çocuklarıyla aynı anda görüş yapabilmesine izin verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

5. İnfaz Hâkimliği başvurucunun şikâyetinin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; Genel Müdürlüğün 14/9/2018 tarihli yazısı hatırlatılmış ve Kurum tarafından bu yönde devam ettirilen uygulamanın ilgili mevzuata uygun olduğu ifade edilmiştir.

6. Karara karşı yapılan itiraz usule ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 6/9/2019 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı 24/9/2019 tarihinde öğrendikten sonra 17/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

10. Başvurucu; altı ve sekiz yaşlarında iki çocuğunun bulunduğunu, tutuklu olan eşi ile çocukları ya da ailesi arasında görüş yapma konusunda tercihte bulunmak zorunda kalması nedeniyle aile bütünlüğünün zarar gördüğünü ve çocuklarının menfaatlerinin dikkate alınmadığını belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığınca sunulan görüş yazısında, inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

12. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Devletin mahpusların ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve mahpusların ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir (Hüseyin Ekinci, B. No: 2016/38867, 3/7/2019, § 56). Öte yandan birtakım teknik ya da fiziki olanakların bulunmaması, mahpusun ailesiyle asgari şekilde iletişim ve temas kuramamasına gerekçe olarak gösterilemez. Devlet, bu asgari iletişimin sağlanması konusundaki yükümlülüğünü gerektiğinde uygun vasıtalar aracılığıyla da yerine getirebilir (Hüseyin Ekinci, § 64). Anayasanın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken bir ilkedir. Bu bağlamda çocuklar üzerinde etki doğuracak bir işlem yapılacağı zaman bu işlemin çocuğun yararına uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından oldukça önemlidir (Şükran İrge, B. No: 2016/8660, 7/11/2019, § 33).

15. Somut olayda başvurucunun hem kendisiyle aynı ceza infaz yerleşkesinde tutuklu olarak bulunan eşi ile hem de çocuklarıyla aynı anda görüşme yapma talebinde bulunduğu görülmektedir. Başvurucunun talebi, mahpusun aynı yerleşkede bulunan eşi ve dışarıdan gelen ziyaretçileriyle aynı anda görüştürülmemesi şeklindeki uygulamanın Genel Müdürlük yazısına dayandığı ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Kurum tarafından reddedilmiştir.

16. Başvurucunun ceza infaz kurumunda bulunduğu süre zarfında kendisi gibi tutuklu olan eşiyle görüşebildiği, ayrıca çocuklarıyla ve aile bireyleriyle bir araya gelebildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu görüşmeler ayrı ayrı gerçekleştirilmektedir. Devletin, mahpusların aile bireyleriyle temasını devam ettirecek ve aile birliğini koruyacak önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunmakla birlikte başvurucunun eşinin de tutuklu olduğu dikkate alındığında söz konusu yükümlülüğün kapsamının somut olayın koşulları özelinde değerlendirilmesi gerekecektir.

17. Mevzuatta mahpusların ziyaret haklarının kapsamı ve görüşlerin ne şekilde yapılacağı belirlenmiştir. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde hükümlüyü ziyaret, 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesinde ziyaret edebilecek kişiler ile 10. maddesinde ziyaret gün ve saatleri ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra Genel Müdürlüğün 8/3/2019 tarihli yazısıyla da aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan mahpusların Yönetmelik'in 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği ancak aynı yerleşkede bulunan eş ve dışarıdan gelen ziyaretçilerle aynı anda görüşme sağlanamayacağı kabul edilmiştir.

18. Genel Müdürlüğün 14/9/2018 ve 8/3/2019 tarihli yazıları kapsamında gerçekleştirilen uygulama nedeniyle başvurucunun kendisiyle aynı ceza infaz kurumu yerleşkesi içinde mahpus olarak bulunan eşiyle ve ziyarete gelen çocuklarıyla aynı anda görüşme yapamadığı görülmektedir. Başvurucu söz konusu uygulamanın kaldırılması talebiyle idari ve yargısal makamlara sunduğu dilekçede, çocuklarının anne ve babalarıyla aynı anda görüşememelerinin onların gelişimine zarar verdiğini vurgulamıştır. Bu durumda idari ve yargısal makamlarca değerlendirme yapılırken anayasal güvence altında olan çocuğun üstün yararının da gözönüne alınması gerekmektedir. Dolayısıyla somut olayın koşullarında öncelikle çocukların menfaatleri gözetilmeli, değerlendirmeler mahpus haklarından ziyade çocukların yararları üstün tutularak yapılmalı, açıklanan gerekçeler de bu durumu ortaya koyacak şekilde ikna edici nitelikte olmalıdır. Öte yandan bu yapılırken kamusal makamlara yüklenen külfetin makul olmasına ve çerçevesinin belirli olmasına özen gösterilmelidir.

19. Somut olaydaki gibi altı ve sekiz yaşlarında olan küçük çocuklar söz konusu olduğunda kamusal makamlara atfedilen yükümlülüklerin sınırı da genişlemektedir. Aynı ceza infaz yerleşkesinde mahpus olarak bulunan eşlerin, ziyaret hakkı kapsamında görüş için gelen küçük yaştaki çocuklarıyla aynı anda görüştürülmesi, çocukların aile bağlarını güçlü şekilde kurabilmeleri ve aile birlikteliğinin sağlanması adına kamusal makamların üstlenmesi gereken bir yükümlülük olarak kabul edilmelidir. Üstelik vurgulandığı üzere eşlerin aynı ceza infaz yerleşkesinde tutulması nedeniyle kamusal makamlarca bu koşullarda katlanılması gereken külfetin makul kabul olacağı değerlendirilmektedir (aynı yönde değerlendirmeler için bkz. Süleyman Kurt, B. No: 2019/19455, 2/3/2023, § 20).

20. Tüm bu hususlara rağmen başvurucunun eş ve çocuklarla aynı anda görüşme talebi değerlendirilirken çocukların üstün yararının neyi gerektireceği hususunda idari ve yargısal makamlarca bir inceleme yapılmadığı, talebin ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulmadan reddedildiği görülmektedir. Bu durum başvurucunun ailesiyle olan temasının yeterli şekilde sağlanması ve aile birliğinin korunması konusunda devlete yüklenen pozitif yükümlülüklere aykırılık oluşturmaktadır. Sonuç olarak somut olayın koşullarında başvurucunun aile hayatına saygı hakkının gerektirdiği adımların atılmadığı ve öngörülen anayasal yükümlülüklerin gerisinde kalındığı değerlendirilmektedir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

23. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

24. Başvuruda aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucu hakkında 4/11/2021 tarihi itibarıyla denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandığı ve başvuru konusu müdahalenin sona erdiği görülmüştür. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı değerlendirilmiştir. Bu sebeple eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya 18.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Aydın İnfaz Hâkimliği (E.2019/1873) ve Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2019/1912 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.