TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALAATTİN BABAT VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/35600)

 

Karar Tarihi: 24/1/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

Başvurucular

:

1. Alaattin BABAT

 

 

2. Dilan BABAT

 

 

3. Feyyaz BABAT

 

 

4. Gülşan BABAT

 

 

5. Havset BABAT

 

 

6. Hividar BABAT

 

 

7. Şilan BABAT

Başvurucular Vekili

:

Av. İbrahim ALTEKİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, Yüksekova ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak gerçekleşen ölüm olayına ilişkin olarak etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Türkiye'de, PKK terör örgütünün neden olduğu şiddetin sona erdirilmesi amacıyla 2012 yılında başlatılan, yaklaşık üç yıl devam eden ve demokratik açılım olarak adlandırılan sürecin ardından -güvenlik güçlerinin raporlarına göre- anılan süreçte terör örgütünün bazı şehirlerde silah ve mühimmat yığınağı yapması sonucu 2015 yılının ortalarından itibaren terör ve şiddet eylemleri özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yoğun olarak yaşanmaya başlamıştır. Şırnak'ın Cizre, İdil, Silopi ilçeleri, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi, Diyarbakır'ın Silvan, Sur ve Bağlar ilçeleri, Mardin'in Dargeçit, Nusaybin ve Derik ilçeleri ile Muş'un Varto ilçesinde PKK terör örgütü tarafından cadde ve sokaklara hendekler kazılarak barikatlar kurulmuş; patlayıcılar yerleştirilmiş ve bu yerleşim yerlerinin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet kurulmaya çalışılmıştır. Terör ve şiddet olaylarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından PKK mensuplarına karşı ortak olarak gerçekleştirilen, başta Sur, Cizre ve Nusaybin olmak üzere on bir şehirde yürütülen askerî operasyonlarla müdahale edilmiştir. Terör örgütü mensuplarının yakalanması, halkın can ve mal güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması için operasyonların gerçekleştirildiği bölgelerin bazılarında 2015 yılının ikinci yarısından başlamak üzere değişen tarihlerde sokağa çıkma yasakları uygulanmış ve bazı yerleşim birimleri geçici süreyle askerî güvenlik bölgesi ilan edilmiştir. Terör örgütü üyelerinin yakalanarak halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla getirilen sokağa çıkma yasakları güvenlik güçlerince yürütülen operasyonların sona ermesinin ardından kaldırılmıştır. Gerçekleşen geniş çaplı operasyonlarda beş yüze yakın güvenlik görevlisi şehit olmuş, iki binin üzerinde terörist etkisiz hâle getirilmiştir (sürece ilişkin detaylı açıklama ile operasyonlar ve hendek olaylarına ilişkin arka plan bilgisi için bkz. Gülser Yıldırım (2), B. No: 2016/40170, 16/11/2017; Ayşe Çelik, B. No: 2017/36722, 9/5/2019; Seyid Narin [GK], B. No: 2018/20156, 18/5/2022; Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022).

3. 26/8/2015 gününü 27/8/2015 gününe bağlayan gece Hakkâri Valiliği tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, 27/8/2015 tarihinde bölgede güvenlik güçleriyle terör örgütü mensupları arasında silahlı çatışmalar yaşanmıştır.

4. 28/8/2015 tarihinde öğleye doğru belediye görevlileri, kimliği belirsiz bir erkek cesedini battaniye içinde kefene sarılı olarak Yüksekova Devlet Hastanesi morguna getirmiştir.

5. Cesedin getirilmesinin akabinde 28/8/2015 tarihinde, Terörle Mücadele Biriminde görev yapan polis memurları tutanak düzenlemiştir. Tutanakta; Hakkâri Valiliği tarafından 26/8/2015 tarihinde saat 23.30 sıralarında sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, 27/8/2015 günü yapılan operasyonlar sırasında güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla saldırılar gerçekleştirildiği, 28/8/2015 tarihinde kimliği belirsiz erkek cesedinin hastaneye getirildiği, morg görevlilerinin cesedi getiren kişileri bilmediği, Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine cesedin gözle kontrol edildiği, sol omuz koltuk altında büyük bir yara bulunduğu, yara üzerinde ilk yardım bantları olduğu, Cumhuriyet savcısının katılımıyla ölü muayenesi yapıldığı, kimlik tanığının cesedi teşhis ettiği, otopsi yapılması için cesedin Hakkâri Adli Tıp Kurumuna gönderildiği hususları kayıt altına alınmıştır.

6. Yapılan ölü muayenesi neticesinde cesedin kıyafetlerinden arındırılmış olduğu, sol omuz ile boyun arasında kalan bölgede yaralanma olduğu, yaraya hastane dışında müdahale edildiğinin anlaşıldığı, yara içinde ve dışında tıbbi malzeme bulunduğu tespit edilmiştir. Ölü muayene işlemi sırasında kolluk görevlilerince cesetten el svap örneği alınmıştır.

7. Kimlik tanığı R.B., ölenin başvurucular yakını Y.B. olduğunu teşhis etmiştir. R.B. bilgi sahibi olarak alınan ifadesinde; çatışmalarda yaralanan bir kişi olduğunu cuma namazı çıkışı öğrendiğini, Y.B.nin iki gündür kayıp olması nedeniyle hastaneye gittiklerini, ölen kişinin Y.B. olduğunu teşhis ettiğini, olayın oluşuna ilişkin bir bilgisi olmadığını belirtmiştir.

8. Yapılan otopside maktulde bir ateşli silah yaralanması bulunduğu ve yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, ateşli silah etkisine bağlı köprücük, çok sayıda kaburga, omur, ekstremite, kafa kaide ve yüz kemik kırığı olduğu, beyin kanaması, iç ve dış kanamanın maktulün ölümüne sebebiyet verdiği saptanmıştır. Cesetten bu yaralanmaya ilişkin bir mermi çekirdeği gömleği elde edilmiş, atışın bitişik/bitişiğe yakın atış mesafesi dışında yapıldığı belirtilmiştir.

9. Maktulün annesi olan başvurucu Havset Babat, alınan beyanında oğlunun nasıl öldürüldüğünü bilmediğini, daha önce PKK'nın oğlunu örgüte katılması için tehdit ettiğini, oğlunu terör örgütünün öldürdüğünü düşündüğünü, maktulün babası başvurucu Alaattin Babat ise akrabası olan C.B.nin kendisine oğlu Y.B.yi PKK'nın kaçırarak öldürdüğünü söylediğini, C.B.nin bunu nereden bildiğini bilmediğini, oğlu Y.B.nin güvenlik güçleriyle çatışmaya girip girmediği hususunda bilgisi olmadığını, oğlunu terör örgütünün öldürdüğünü düşündüğünü ifade etmiştir.

10. Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü 26/8/2015 gününü 27/8/2015 gününe bağlayan gece gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin düzenlendiği evrakta; Hakkâri Valiliğinin 26/8/2015 tarihinde saat 23.30 sıralarında sokağa çıkma yasağı ilan etmesinin akabinde operasyonlara başlandığı, 27/8/2015 günü yapılan operasyonlar sırasında güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlar kullanılarak saldırılar gerçekleştirildiği, güvenlik güçlerinin bu saldırılara karşılık verdiği, başvurucular yakınının 28/8/2015 tarihinde ölü olarak bulunduğu hususları yer almıştır.

11. Maktul Y.B. hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu isnadıyla, kamu görevlileri hakkında ise kasten öldürme suçu isnadıyla yürüttüğü soruşturmada Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucular yakınının Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince öldürüldüğü, ölmesi nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma imkânı olmadığı, ayrıca başvurucular yakının yaşamını yitirmesine sebebiyet veren eylemin kanun hükmünün icrası kapsamında kaldığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucuların, yakınlarının terör örgütü mensuplarınca da öldürülmüş olabileceğini belirterek yaptıkları itiraz sulh ceza hâkimliğince 11/9/2019 tarihinde reddedilmiştir.

12. Başvurucular, nihai kararı 27/9/2019 tarihinde öğrendikten sonra 21/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Başvurucular maddi ve manevi tazminat talebiyle Van 1. İdare Mahkemesinde İçişleri Bakanlığı aleyhine dava açmıştır. Dava; Y.B.nin sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgede güvenlik güçleriyle girilen çatışma sırasında öldüğü, dolayısıyla meydana gelen zarara kendisinin sebebiyet verdiği, olayda idarenin kusur sorumluluğu bulunmadığı gibi zarar ile eylem arasında nedensellik bağının da mevcut olmadığı, kusursuz sorumluluk şartlarının da oluşmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.

14. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

15. Başvurucular, yakınlarının ölüm sebebinin ortaya çıkarılmadığını, terör örgütü tarafından öldürülmüş ya da çatışmalar sırasında sehven vurulmuş olabileceğini, terör örgütü mensubu olduğuna dair delil bulunmamasına karşın güvenlik güçlerince çatışmalarda öldüğü belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, bu gerekçeyle verilen karar nedeniyle tazminat almalarının önüne geçildiğini belirterek adil yargılanma hakkının, ayrımcılık yasağının, mülkiyet hakkının ve yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde sürece ilişkin bilgi verilmiştir. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

16. Başvurucuların etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle ölüm sebebi ve şeklinin ortaya konulamadığını, yakınları Y.B.nin terör örgütü mensuplarınca da öldürülmüş olabileceğini iddia ettikleri, başvurunun da Y.B.nin ölümü hakkında yürütülen ceza soruşturmasında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara vaki itirazın reddi üzerine yapıldığı dikkate alındığında başvurunun yalnızca yaşam hakkı kapsamında ve bu hakkın usul boyutu yönünden incelenmesi gerekli ve yeterlidir.

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Devlet yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında, şüpheli her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu soruşturmaların etkili olabilmesi için soruşturma makamları resen ve derhâl harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmelidir. Soruşturma süreci kamu denetimine açık olmalı ve ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılımları sağlanmalıdır. Makul bir özen ve süratle yürütülmesi gereken soruşturma sonucunda alınan kararın soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması da gerekmektedir. Ayrıca ölüm olayına güç kullanmaya yetkili kamu görevlileri dâhil olmuşsa soruşturma makamları olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olmalı ve soruşturma sonunda verilen karar yaşam hakkına yönelik müdahalenin Anayasa’nın aradığı zorunlu bir durumdan kaynaklanan ölçülü bir müdahale olup olmadığına yönelik bir değerlendirme içermelidir (detaylı aktarım için bkz. Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014; İpek Deniz ve diğerleri, B. No: 2013/1595, 21/4/2016; Cembeli Erdem, B. No: 2014/19077, 18/4/2018; Cem Sarısülük ve diğerleri [GK], B. No: 2015/16451, 15/12/2021).

19. Başvuruya konu olayda bölgede ilan edilen sokağa çıkma yasaklarından sonra terör örgütü mensuplarıyla güvenlik güçleri arasında silahlı çatışmalar yaşandığı sabittir. Yaşanan bu silahlı çatışmaların ertesi günü Y.B.nin cesedi, belediye görevlilerince kefene ve battaniyeye sarılı şekilde Yüksekova Devlet Hastanesinin morguna bırakılmıştır. Terörle Mücadele Biriminde görev yapan polis memurlarınca düzenlenen 28/8/2015 tarihli tutanağa göre morg görevlileri cesedi hastaneye getiren kişileri tanımamaktadır. Belediye görevlilerinin belirlenmesi cesedin nereden teslim alındığının öğrenilmesi, böylece olay yerinin belirlenmesi için kritik öneme sahiptir. Zira olay yerinin bilinmesi, olay yeri çevresinde olayı gören kimse veya olay yeri çevresini gören kamera olup olmadığının araştırılması için şarttır. Bu nedenle somut olayda anılan görevlilerin tespiti için Yüksekova Devlet Hastanesinin kamera kayıtları incelenip belediye ile yazışma yapılmalıydı.

20. Başvurucu Alaattin Babat alınan ifadesinde akrabası olan C.B.nin kendisine oğlu Y.B.yi PKK'nın kaçırarak öldürdüğünü söylediğini, C.B.nin bunu nereden bildiğini bilmediğini söylemiştir. Bu beyan, C.B.nin Y.B.yi kimin veya kimlerin öldürdüğü konusunda bilgi sahibi olabileceğini göstermektedir. C.B.nin beyanı bu denli önemli olmasına rağmen Başsavcılık, C.B.nin beyanını almak için çaba göstermemiştir.

21. Başsavcılık, verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda Y.B.nin Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince öldürüldüğünü ifade etse de bu sonuca hangi somut delillerle ulaştığı konusunda bir gerekçe göstermemiştir. Ayrıca Başsavcılıkça verilen karardan ölü muayene işlemi sırasında kolluk görevlilerince Y.B.nin ellerinden alınan svap örneğiyle ilgili olarak kriminal bir inceleme yapılıp yapılmadığı anlaşılamamıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

23. Başvurucular, ihlalin tespitinin yanında kişi başına 50.000 TL manevi tazminat ile 50.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuşlardır.

24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma makamınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

25. Manevi zararları karşılığında net 200.000 TL manevi tazminatın başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucular, maddi zararlarına ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddedilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİROLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tespit edilen ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2015/1862) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculara net 200.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.