TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HALİL KARAGÖZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/35748)

 

Karar Tarihi: 10/5/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Berrak YILMAZ

Başvurucu

:

Halil KARAGÖZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, aynı yerleşke içinde bulunan tutuklu eşiyle açık ve kapalı görüş yaptırılmaması ile eşle yapılan telefon görüşmesinin hem arayan hem de aranan yönünden haftalık telefonla görüşme hakkından düşürülmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Şikâyet konusu müdahale tarihi itibarıyla başvurucu ve eşi İzmir T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) silahlı terör örgütü üyeliği suçundan tutuklu olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucu aynı yerleşke içinde bulunduğu eşi ile 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince açık ve/veya kapalı görüş yapma talebinde bulunmuştur. Başvurucu ayrıca 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan mülga Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 88. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince haftalık telefon görüşmesinin sadece kendisinden ya da eşinin telefon hakkından düşülmesi talebinde bulunmuştur.

4. Kurum 15/3/2019 tarihli kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir. Kararda Kurumda barındırılan hükümlü ve tutukluların kurum içi görüşmelerine, terör örgütü ve diğer suç örgütlerinin örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabilecek, Kurumun düzenini tehlikeye düşürebilecek ve benzeri güvenlik açısından sakıncalı hâllerin ön görülmesi durumunda her ziyaret talebi yönünden ayrı ayrı incelenmek suretiyle Kurum tarafından ziyaret talebinin kısıtlanabileceği açıklanmıştır. Ayrıca birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan hükümlü veya tutukluların görüşmelerine, terör örgütü veya diğer suç örgütü üyelerinin örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabilecek, ceza infaz kurumu düzenini tehlikeye düşürebilecek ve benzeri güvenlik açısından sakıncalı hâllerin olmadığı Kurum müdürlerinin yazılı görüşü ile belirlenerek her ziyaret talebi yönünden ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı izniyle mümkün olacağı belirtilmiştir.

5. Kararda farklı ceza infaz kurumlarında bulunan mahpusların Tüzük'ün "telefonla görüşme hakkı" kenar başlıklı 88. maddesine göre maddenin (1) numaralı fıkrasında sayılan kişilerden olması kaydıyla, (f) bendinde belirtilen on dakikalık süre ile sınırlı olmak suretiyle, hem arayan hem de aranan hükümlü tutuklu yönünden haftalık telefon hakkını kullanmış sayılarak talep edenlerin belirlenen program dahilince görüştürüleceği ifade edilmiştir.

6. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 8/4/2019 tarihli yazısında söz konusu Kurumun kampüs alanı içerisinde bulunan ceza infaz kurumlarında kapasitenin çok üzerinde (8.000'e yakın) hükümlü ve tutuklu barındırılması, kurumların fiziki şartları ve personel yetersizliği, jandarma personelinin sayıca azlığı ve ring araçlarının eksik oluşu gibi şartlar göz önüne alındığında bahse konu Yönetmelikte yapılan değişiklik gereğince Kurum kampüsü bünyesinde bulunan hükümlü ve tutukluların aynı Yönetmeliğin 9. maddesinin 1. fıkrasında sayılan yakınlarıyla görüşmelerinin sağlanmasına imkan bulunmadığı belirtilmiştir.

7. Başvurucu 23/8/2019 tarihli dilekçe ile karara karşı şikâyet yoluyla Karşıyaka İnfaz Hâkimliği'ne (İnfaz Hâkimliği) başvurmuştur. Başvurucu şikayet dilekçesinde, aynı yerleşke içinde bulunan tutuklu eşiyle gerek açık gerekse kapalı usulle görüştürülmesi ve eşi ile yaptığı telefon görüşmesinin kendisinin ya da eşinin haftalık telefon görüşme hakkından düşülmesi suretiyle başka bir yakını ile telefon görüşmesi yapabilmesi için yaptığı başvurunun reddedilmesi nedeniyle on üç yaşındaki oğluyla görüşemediğini belirtmiştir.

8. Başvurucunun şikâyetini değerlendiren İnfaz Hakimliği 29/8/2019 tarihinde şikâyeti reddetmiştir. Kararda Tüzük ve Yönetmelik hükümleri dikkate alındığında hükümlünün itirazında belirttiği aynı hafta içinde hem telefon hem açık görüşe çıkma haklarının yeniden belirlenmesi hakkında düzenleme yapma yetkisinin Kurum'a ait olduğu anlaşıldığından Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğu ifade edilmiştir. Başvurucunun bu karara itirazı Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18/9/2019 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

9. Başvurucu nihai hükmü 30/9/2019 tarihinde öğrendikten sonra 23/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Açık ve/veya Kapalı Görüş Yaptırılmadığına İlişkin İddia

11. Başvurucu; aynı yerleşke içinde bulunduğu eşiyle gerek açık gerekse kapalı usulle görüştürülmemesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

12. Başvuru aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Devletin, hükümlü ve tutukluların özellikle yakın derecedeki aile bireyleriyle temasını devam ettirecek önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülük, makul bir gerekliliğin olması durumunda, kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda sınırlı bir süre için yerine getirilmeyebilir. Fakat devlet her durumda tutuklu ya da hükümlünün ailesiyle asgari bir iletişim kurmasını ve temasta bulunmasını sağlamak zorundadır. Devlet, bu asgari gerekliliklerin sağlanması konusundaki yükümlülüğünü gerektiğinde uygun vasıtalar aracılığıyla da yerine getirebilir. Ayrıca suç işlenmesinin önlenmesi ya da yasa dışı haberleşmenin önüne geçilmesi amacıyla bu vasıtaların denetlenmesi ve izlenmesi mümkündür (Murat Aydın, B. No: 2016/58533, 3/7/2019, §§ 52-58).

15. Somut olayda ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun aynı yerleşke içinde bulunan tutuklu eşiyle açık ve kapalı görüş yapamadığı anlaşılmaktadır.

16. Anayasa Mahkemesi Murat Aydın kararında aynı yerleşke içindeki ceza infaz kurumlarında barındırılan tutuklu eşlerin yüz yüze görüştürülmeleri konusundaki taleplerinin kamusal makamlar tarafından uygun koşullar altında karşılanması gerektiğini vurgulamıştır. Aynı yerleşke içerisinde bulunan ceza infaz kurumlarında tutulan eşlerin belirli aralıklarla ve gerekli tedbirler alınarak yüz yüze görüştürülmeleri konusunda kamusal makamlara yüklenen külfetin katlanılması güç bir durum oluşturmadığı değerlendirilmiş ve kararda bu hususta başvurucu tarafından dile getirilen taleplerin karşılanmadığı ve aile hayatına saygı hakkının öngördüğü yükümlülüklerin dikkate alınmadığı ifade edilmiştir. Bu durumda eşler arasında asgari bir iletişim ve temas kurulmasına imkân sağlayacak şekilde kamusal makamlarca tedbirlerin alınmadığı ve aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin gereğinin yerine getirilmediği sonucuna varılmıştır (Murat Aydın, §§ 65-66). Somut olayda da anılan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.

17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Telefonla Görüşmeye İlişkin İddia

18. Başvurucu, aynı yerleşke içinde bulunduğu eşiyle yaptığı telefon görüşmesinin hem kendisinin hem de eşinin haftalık görüşme hakkından düşülmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

19. Başvuru aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

21. Devletin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve mahpusların ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir (Hüseyin Ekinci, B. No: 2016/38867, 3/7/2019, § 56).

22. Bu bağlamda tutuklu ya da hükümlünün aile hayatını sürdürmesini sağlamaya yeterli olacak şekilde yakın derecedeki aile bireyleriyle asgari düzeyde bir iletişim ve temas kurması her durumda sağlanmalıdır. Böylesi bir yükümlülüğün yerine getirilmesi ve tedbirler alınması, aile hayatına saygı hakkı kapsamında devletten beklenen asgari bir gerekliliktir. Birtakım teknik ya da fiziki olanakların bulunmaması, tutuklu ya da hükümlünün ailesiyle asgari şekilde iletişim ve temas kuramamasına gerekçe olarak gösterilemez. Zira mahpusun ailesiyle iletişim kurması her durumda mutlaka yüz yüze görüştürülmesi anlamına gelmemektedir (Hüseyin Ekinci, § 57).

23. Devletin, hükümlü ve tutukluların özellikle yakın derecedeki aile bireyleriyle temasını devam ettirecek önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunduğuna dair gerekçeler hükümlü ve tutukluların yakınlarıyla telefonla görüşmeleri hakkı yönünden de geçerlidir (bkz. § 14).

24. Somut olayda başvurucu, aynı yerleşkede bulunan eşinin telefonla görüşme hakkı kapsamında tarafını arayıp konuşması durumunda kendisinin haftalık telefonla görüşme hakkının da kullanılmış sayıldığını ve bu nedenle o hafta için çocuğuyla telefon görüşmesi yapamadığını ifade ederek bu uygulamanın değiştirilmesi talebinde bulunmuştur. Kurum, başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir. Başvurucunun şikâyet ve itiraz başvuruları da İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Kurum kararının usule ve yasaya uygun olduğu belirtilerek reddedilmiştir. Buna göre Kurum ve derece mahkemesi kararlarında başvurucunun itirazlarına ilişkin olarak uygulamanın haklılığını gösterecek şekilde ikna edici gerekçeler ortaya konulduğunu söylemek güçtür. Sonuç olarak başvurucunun dile getirdiği talebin idari ve yargısal merciler tarafından makul bir gereklilik ortaya koyulmadan karşılanmadığı ve aile hayatına saygı hakkının öngördüğü yükümlülüklerin yerine getirilmediği değerlendirilmiştir.

25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

27. Başvurucunun eşiyle açık ve/veya kapalı görüş yaptırılmadığına ilişkin iddiası hakkında uygulamanın değişmiş olduğu ve görüşmelerin düzenli olarak yapılmaya başlandığı dikkate alındığında tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

28. Başvurucunun aynı yerleşke içinde bulunduğu eşiyle yaptığı telefon görüşmesinin sadece kendisinden ya da eşinin telefonla görüşme hakkından düşülmesiyle ilgili tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

29. Öte yandan başvurucunun eşiyle açık ve/veya kapalı görüş yapma hakkı yönünden ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Aile hayatına saygı hakkının açık ve/veya kapalı görüş yaptırılmama yönünden ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Aile hayatına saygı hakkının telefonla görüşme yönünden ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. 1. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının açık ve/veya kapalı görüş yaptırılmama yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının telefonla görüşme yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının telefonla görüşme yönünden ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Karşıyaka İnfaz Hâkimliğine (E.2019/3830, K.2019/3926) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya eşiyle açık ve/veya kapalı görüş yapma hakkının ihlali yönünden net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesine (2019/2815 D.İş) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.