TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SAMET HARIK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/41680)

 

Karar Tarihi: 30/3/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

Samet HARIK

Vekili

:

Av. Cihat MADRAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahkûmiyete ilişkin gerekçeli karar müdafiye tebliğ edilmeden istinaf incelemesinin tamamlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Komisyon, savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı ile müdafi yardımından yararlanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından başvurucunun nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılması talebiyle başvurucu hakkında 26/6/2019 tarihli iddianame düzenlenmiştir.

4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesince görülmeye başlanmıştır. Başka bir suçtan Marmara Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan başvurucu, duruşmanın 10/7/2019 tarihli ilk oturumuna Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla katılmıştır. Anılan oturumda kanuni hakları kendisine hatırlatılan başvurucu; müdafi istemediğini, savunmasını kendisinin yapacağını, soruşturma evresinde verdiği ifadeye ekleyeceği bir şey bulunmadığını, isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.

5. Duruşmanın 7/10/2019 tarihli ikinci oturumunda iddia makamı, esas hakkında mütalaa sunmuştur. Oturuma SEGBİS aracılığıyla katılan başvurucu, esas hakkında mütalaaya karşı beyanında aleyhe hususları ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ve suçsuz olduğu hâlde müştekinin zararını giderdiğini beyan ederek beraatine karar verilmesini talep etmiştir. Anılan oturumda Mahkeme başvurucunun "kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık" suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir.

6. Başvurucu, Mahkemeye gönderdiği "Süre Tutumu ve Gerekçeli Karar Talebi" başlıklı, 10/10/2019 tarihli dilekçe ile hükme karşı süresinde istinaf başvurusunda bulunabilmek için gerekçeli kararın tebliğ edilmesini talep etmiştir.

7. Başvurucu müdafi 12/10/2019 tarihli istinaf dilekçesi ekinde dosyaya vekâletname ibraz etmiştir. Anılan dilekçede gerekçeli kararın tebliği sonrasında istinaf sebeplerinin bildirileceği ifade edilmiştir.

8. Mahkeme, gerekçeli kararı ceza infaz kurumunda bulunan başvurucuya 21/10/2019 tarihinde tebliğ etmiştir. Başvurucu 23/10/2019 tarihli dilekçe ile istinaf gerekçelerini Mahkemeye bildirmiştir.

9. Derece mahkemesi gerekçeli kararı başvurucu müdafiine tebliğ etmeden dava dosyasını istinaf merciine göndermiştir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesi (Daire) 13/11/2019 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir. Daire kararından başvurucunun 10/10/2019 tarihli istinaf başvurusunun incelemeye esas alındığı, başvurucu müdafiin istinaf talebine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu karar, başvurucu müdafiine elektronik ortamda 25/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.

10. Başvurucu nihai hükmü 25/11/2019 tarihinde öğrendikten sonra 23/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucu; usulüne uygun vekâletname ibraz etmesine rağmen gerekçeli kararın müdafiine tebliğ edilmediğini, istinaf incelemesi sırasında bu eksikliğin giderilmediğini, mahkûmiyet hükmünün bu şekilde kesinleştiğini beyan ederek müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Bakanlık görüşünde;

i. Başvurucunun müdafi yardımından yararlanma ve savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını istinaf kanun yoluna başvurduğunda Bölge Adliye Mahkemesi önünde ileri sürmediği ifade edilmiştir.

ii. İsnat edilen suçun zorunlu müdafi atamasını gerektirmediği, başvurucunun yargılama sürecinde müdafi istemediğini beyan ettiği, gerekçeli kararın kamu davasının tarafı, süjesi ve cezanın sorumlusu olan başvurucunun kendisine tebliğ edildiği ve başvurucunun ayrıntılı bir istinaf dilekçesi ile itirazlarını sunarak istinaf kanun yoluna başvurduğu belirtilmiştir.

13. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

14. Başvuru, savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı kapsamında incelenmiştir.

15. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

16. Ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına alınması, demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32). İddiaya karşı savunma imkânı tanınmadığı sürece adil muhakeme yapılması mümkün değildir.

17. Suç isnadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen değil gerçek anlamda sağlanması gerekir. Bunun için suç isnadı altındaki kişi, savunma için yeterli imkâna yani gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmalıdır. Bu itibarla anılan güvence adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil ve bu hakkın doğal sonucudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (b) bendinde, bir suç ile itham edilen herkesin savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı düzenlenmiştir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, B. No: 2014/6971, 1/2/2017, § 37).

18. Anayasa Mahkemesi de savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma kavramı yanında meşru vasıta ve yollardan yararlanma kavramının da kapsamında olduğunu belirtmiştir (AYM, E.1992/8, K.1992/39, 16/6/1992).

19. Savunma için gerekli kolaylık kavramı şüpheliye/sanığa savunma için yardımcı olacak veya olabilecek zorunlu olan imkânları ifade etmekte ve silahların eşitliğini sağlamayı amaçlamaktadır. Suç isnadı altındaki kişiye sağlanması zorunlu kolaylıklar, savunma için gerekli olanlardır. Kişinin beraat etmesini veya cezasının azaltılmasını sağlayabilecek delil niteliğindeki belgelere erişimine ve müdafiiyle görüşmesine izin verilmesi, gerekçeli kararın tebliğ edilmesi ve yargılama esnasında esaslı değişikliklerden haberdar edilmesi sağlanacak kolaylıklardır (Ufuk Rifat Çobanoğlu, § 45). Savunma için gerekli kolaylıklardan biri de kovuşturma evresinde sanığın müdafii aracılığıyla deliller üzerine görüş sunmasına imkân verilmesidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Mahmut Deniz, B. No: 2019/3512, 26/5/2021, § 28).

20. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 149. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca "Şüpheli veya sanık soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir." Aynı Kanun maddesinin (3) numaralı fıkrası gereği "Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz." Yargıtay uygulamasına göre de gerekçeli kararın aralarında temsil ilişkisinden farklı olarak kamu hukuku kurallarıyla düzenlenmiş bağımsız bir görev ilişkisi bulunan sanık ve müdafinin her ikisine birden tebliğ edilmesi gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24/2/2022 tarihli ve E.2019/16-573, K.2022/119 sayılı kararı).

21. Somut olayda başvurucu, iki oturumda tamamlanan duruşma sürecinde müdafi talebinin olmadığını ve savunmasını kendisinin yapacağını ifade etmiştir. Mahkeme tarafından mahkûmiyetine karar verilen başvurucu, hükmün tefhiminden sonra kanun yolu aşamasında hukuki yardımından yararlanmak amacıyla bir müdafi seçmiştir. Başvurucunun seçtiği müdafi dava dosyasına istinaf başvuru dilekçesi ve vekâletname ibraz etmiş; gerekçeli kararın tebliği sonrasında istinaf nedenlerini bildireceğini beyan etmiştir.

22. Mahkeme, gerekçeli kararı başka bir suçtan ceza infaz kurumunda bulunan başvurucuya 21/10/2019 tarihinde tebliğ etmiştir. Bununla birlikte vekâletname ekli 12/10/2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile talep edilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararın müdafiye tebliğ edilmediği ve bu suretle istinaf nedenlerini bildirmesine imkân sağlanmadığı anlaşılmıştır.

23. Dava dosyası Mahkeme tarafından 5/11/2019 tarihli istinaf formu ekinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir. Dosyanın Daireye ulaşmasını takiben çok kısa bir sürede Daire tarafından istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ve mahkûmiyet hükmü 13/11/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Daire kararında istinaf başvurusunda bulunan kişi olarak sadece başvurucu belirtilmiştir. Aynı kararda başvurucu müdafiinin 12/10/2019 tarihli istinaf başvurusunun dikkate alındığına veya gerekçeli kararın müdafiiye tebliğ edilip edilmediğine ilişkin değerlendirme yapıldığına dair herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla derece mahkemesinin yaklaşımı ile savunma açısından ortaya çıkan dezavantajlı durumun kanun yolu aşamasında da telafi edilmediği görülmüştür.

24. Diğer yandan başvurucu müdafiinin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ve vekâletname ibraz ettiği 12/10/2019 tarihinden hükmün istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği 13/11/2019 tarihine kadar geçen sürenin kısalığı ve başvurucunun başka bir suçtan ceza infaz kurumunda bulunması gözönüne alındığında kendisine gerekçeli kararın tebliğ edileceği beklentisi içindeki müdafinin istinaf gerekçelerini kanun yolu incelemesinin sona ermesinden önce bildirme olanağına sahip olduğunun kabulü mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla müdafiden gerekçeli kararın yazılıp yazılmadığını Mahkeme Kaleminden öğrenmesinin beklenmesi -somut olayın özel koşullarında- savunmaya aşırı külfet yüklenmesi anlamına gelecektir.

25. Somut olayda duruşma, iki oturumda tamamlanmıştır. Başvurucu müdafiine gerekçeli karar tebliğ edilip müdafiin ayrıntılı istinaf sebeplerini ileri sürmesi beklenmeden dosya kısa bir süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir. Dolayısıyla başvurucuya mahkûmiyete ve dayanak alınan delillere karşı müdafii aracılığıyla görüş sunma ve müdafiin hukuki yardımından yararlanma imkânı sağlanmamıştır. Sonuç olarak yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında -somut olayın özel koşullarında- başvurucunun istinaf kanun yolunda savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlanamadığı anlaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

27. Başvurucu; ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

28. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

29. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesine (E.2019/47, K.2019/34) iletilmek üzere Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/310, K.2019/447) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.