TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜLHİZAR KARTAL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/5850)

 

Karar Tarihi: 7/12/2022

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucular

:

1. Gülhizar KARTAL

 

 

2. Turgut KARTAL

 

 

3. Tülay BAŞOĞLU

Başvurucular Vekili

:

Av. Mehtap CABAK ÖZCAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; maden ocağında çalışan işçilerin yaşamının korunması için gerekli tedbirlerinin alınmaması sonucu ölüm olayı meydana gelmesi ve bu olaydan doğan manevi zararın yetersiz şekilde tazmin edilmesi nedeniyle yaşam hakkının, tazminat davasıyla ilgili yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Türkiye Taşkömürü Kurumu (Taşkömürü Kurumu) Karadon Müessese Müdürlüğünce işletilen maden ocağındaki yeni servis kuyusu kat bağlantıları galerileri ve su atım tesisleri ile -540 kat galerisinin sürülmesi işi sözleşme ile Y... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.ye (Yüklenici Şirket) verilmiştir. Bu işle ilgili çalışmaların sürdüğü yerde 17/5/2010 tarihinde bir patlama meydana gelmiş ve bunun sonucunda başvurucu Gülhizar Kartal’ın eşi, diğer başvurucuların ise babası olan D.K.nın da aralarında olduğu Yüklenici Şirkette çalışan otuz işçi vefat etmiştir. Taşkömürü Kurumunun on bir çalışanı ise patlama sebebiyle yaralanmıştır. Başvurucuların yakınının cesedine olaydan yaklaşık sekiz ay sonra ulaşılabilmiştir. Anılan maden kazası nedeniyle yürütülen ceza soruşturması kapsamında yapılan incelemelere göre ölenlerin on sekizinin ölüm sebebi karbonmonoksit zehirlenmesidir.

3. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Çalışma Bakanlığı) İş Teftiş Kurulu Başkanlığı (Teftiş Kurulu) bahse konu olay nedeniyle düzenlediği rapora göre;

i. Olay günü -540 katında EKB 1 olarak adlandırılan akrosaj lağımında patlayıcı madde kullanımı sonucu göçük meydana gelmiştir. Bu göçük sonrasında ortaya çıkan gaz, EKB 2’yi havalandıran pervanenin etkisiyle EKB 2’ye taşınmış ve burada patlama konsantrasyonuna ulaştıktan sonra elektrikli ekipmanlardan kaynaklanan bir patlayıcının etkisiyle patlamıştır. Patlama yayılma yolu üzerindeki yol ayrımlarında etkisini sürdürmüştür. Olay, sönümlenme sonrasında oluşan karbonmonoksitin ortama hâkim olması ile tamamlanmıştır.

ii. -540 katına gelen hava miktarı dikkate alındığında kesitteki hava hızı yetersizdir ve sistemdeki hava kapıları güvenli değildir. Gaz izleme sisteminin çalışma esasları çalışanlara tebliğ edilmemiş, metan gazı seviyesi tehlikeli düzeye çıkmasına rağmen ilgilere haber verilmemiş, izleme merkezi ile ocak arasında seri bir düzenek oluşturulmamış ve ocak zamanında tahliye edilmemiştir. Tehlikeli ve zararlı gazların önceden tespiti için kullanılan sensörler gazların fiziksel özelliklerine uygun yerleştirilmemiş, sensörlerin yerleri ve ayarları değiştirilmiş ve sensörlerin donanımları amaç dışı kullanılmıştır. -540 katta çalışan Yüklenici Şirket işçilerine maske verilmemiş, maskelerin kullanılması hususunda denetim yapılmamış ve çalışanların sadece belirli bir kısmına karbonmonoksit maskelerini kullanma eğitimi verilmiştir. Teknik nezaretçi tarafından gerekli denetimler yapılmamıştır. Taşkömürü Kurumunca yapılmış bir risk analizi yoktur. Acil durumlarda işçilerin tahliyesi için kullanılan kafes, kablo döşeneceği gerekçesiyle olay günü devre dışı bırakılmıştır. Yüklenici Şirkete verilen işin asıl işin bir parçası olması, Yüklenici Şirketin kullandığı teknolojinin Taşkömürü Kurumunun kullandığı teknolojiden farklı olmaması ve Taşkömürü Kurumunun verilen işle ilgili uzmanlığının Yüklenici Şirkete göre daha fazla olması nedeniyle sözleşme ile kurulan alt işveren-üst işveren ilişkisi ilgili mevzuata aykırıdır. Bu nedenle Taşkömürü Kurumu, olayın meydana gelmesinden %30 oranında sorumludur.

iii. -540 katı kuyu irtibat lağımları olan EKB 1 ve EKB 2’nin tali havalandırmasında kullanılan elektrikli pervanelerin gücü, ana havalandırmadan gelen hava miktarına göre uygun değildir. EKB 1 ve EKB 2 arınlarına yapılan kontrol ve degaj sondajları arın çalışmalarının güvenliği açısından yeterli düzeyde yapılmamış ve kontrol sonuçlarına göre gerekli önlemler alınmamıştır. -540 katında kullanılan elektrik takımlarının kablo girişleri uygun değildir, kablolara ekler yapılmıştır ve kablolar gazlı ortama uygun nitelikte değildir. Alev sızdırmaz aygıtların cıvataları ile oynanmış ve cıvatalar iyi sıkılmamıştır. Alev sızdırmaz aygıtlar, alev sızdırmazlık işlevini kaybetmiştir. Ocak içindeki metan gazı seviyesi %1,5’i geçmesine rağmen kesiciler enerjiyi kesmemiş ve ocak içindeki çalışmalar devam etmiştir. EKB 1’i havalandıran pervane ile burada çalışan yükleyici aynı kesiciye, EKB 2’yihavalandıran pervane ile burada çalışan yükleyici ise ayrı bir kesiciye bağlanmıştır. Bu durum sistem güvenliğini ortadan kaldırmıştır. -540 katı irtibat lağımları ile su havuzlarında yapılan çalışmalarda düzenli olarak gaz ölçümleri yapılmamış ve ölçüm sonuçları düzenli olarak kayıt altına alınmamıştır. Tehlikeli ve zararlı gazların önceden tespiti için kullanılan sensörler gazların fiziksel özelliklerine uygun yerleştirilmemiş, sensörlerin yerleri ve ayarları değiştirilmiş ve sensörlerin donanımları amaç dışı kullanılmıştır. Yetkili kişilere yeterli sayıda gaz ölçüm cihazı verilmemiş ve gerekli yerlere otomatik gaz ölçüm cihazı yerleştirilmemiştir. Yüklenici Şirket işçilerine maske verilmemiş, maskelerin kullanılması hususunda denetim yapılmamış ve çalışanların sadece belirli bir kısmına karbonmonoksit maskelerini kullanma eğitimi verilmiştir. Yüklenici Şirketin sağlık güvenlik belgesi ve acil durum planı yoktur. Risk değerlendirmesi vardır ancak bu değerlendirme iş yerine özgü riskleri kapsamamaktadır. Acil durumlarda işçilerin tahliyesi için kullanılan kafes, kablo döşeneceği gerekçesiyle olay günü devre dışı bırakılmıştır. Yüklenici Şirkette çalışan yirmi üç işçinin mesleki eğitim belgesi yoktur. Oysa çalıştığı işle ilgili eğitim almamış işçiler ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz. Bu nedenle Yüklenici Şirket, olayın meydana gelmesinden %70 oranında sorumludur.

4. Başvurucular; olayın üzerinden beş aya yakın bir süre geçtikten sonra, yukarıda bahsi geçen rapordaki tespitleri esas alıp D.K.nın cesedinin hâlâ ocaktan çıkarılamadığını belirterek Taşkömürü Kurumuna, Yüklenici Şirkete, Yüklenici Şirketinyetkili iki müdür ve ortağı ile gaz izleme istasyonunda görevli bir maden mühendisine iş mahkemesi nezdinde tazminat davası açmıştır. Bu davada her bir başvurucu için 1.000 TL maddi tazminat ile başvurucu Gülhizar Kartal için 140.000 TL, diğer başvurucular için kişi başı 70.000 TL manevi tazminat talep edilmiştir. Yargılama sırasında başvurucular maddi tazminata ilişkin taleplerini ıslah yoluyla başvurucu Gülhizar Kartal için 136.476,95 TL’ye, başvurucu Tülay Kartal için 7.202,96 TL’ye, başvurucu Turgut Kartal için 2.180,95 TL’ye yükseltmiştir.

5. Yargılamayı yapan iş mahkemesi, gösterilen tanıkları dinlemiş; konuyu sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde değerlendiren Sosyal Güvenlik Kurumu, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında görevli bir başmüfettiş tarafından hazırlanan inceleme raporu ile Teftiş Kurulunca hazırlanan raporu celbetmiş ve başvurucuların yakınının ölümüyle sonuçlanan olay hakkında yürütülen ceza soruşturması ve kovuşturması kapsamında kusur yönünden alınan bilirkişi raporları ile başvuruya konu olayda yakınlarını kaybeden başka kişiler tarafından farklı mahkemelerde açılan bazı tazminat davalarında kusur yönünden alınan bilirkişi raporlarını dosyaya getirtmiştir. Bahse konu tazminat davalarında alınan iki raporda Teftiş Kurulunca hazırlanan raporla aynı yönde kusur değerlendirmesi yapılmıştır.

6. İş mahkemesi ayrıca başvuruculara sosyal güvenlikle ilgili mevzuat çerçevesinde yapılan ödemelerin peşin sermaye değerlerinin ve D.K.nın son aylığının emsallerine göre ne olduğuyla ilgili yazışmalar yapıp D.K.nın ölümü nedeniyle başvurucuların ne ölçüde destekten yoksun kaldığı konusunda bilirkişi incelemesine başvurmuştur. Başvurucu Tülay Kartal’ın çalışmaya başlaması, başvurucu Turgut Kartal’ın ise öğrenim gördüğü okuldan mezun olması nedeniyle bilirkişiden bu yeni duruma göre ek rapor alınmıştır.

7. İş mahkemesi; ceza yargılamasının derdest olduğu, ceza soruşturması ve kovuşturması kapsamında alınan bilirkişi raporlarında D.K.ya kusur izafe edilmediği, ceza yargılamasında yeniden yaptırılacak kusur incelemesininişverenlerin sorumluluklarına etki etmeyeceği, ceza mahkemesince verilen beraat kararının hukuk yargılamasında delil teşkil etmeyeceği, mahkûmiyet kararıyla sonuçlansa bile ceza yargılamasındaki kusur değerlendirmesinin hukuk mahkemesini bağlamayacağı gerekçesiyle ceza yargılamasının sonuçlanmasını beklememiş ve davayı sadece Taşkömürü Kurumu ile Yüklenici Şirket yönünden kısmen de olsa kabul etmiştir. İş mahkemesince verilen kararda dosya içinde bulunan kusura ilişkin bilirkişi raporlarında kaza ile ilgili olarak farklı bir oluşun kabul edilmediğini belirtilerek olayın meydana gelmesinden Taşkömürü Kurumunun %30 oranında, Yüklenici Şirketin ise %70 oranında sorumlu olduğunu açıklanmıştır. Sonuç olarak iş mahkemesi bilirkişi ek raporu doğrultusunda başvurucular lehine maddi tazminata hükmedip manevi tazminat olarak başvurucu Gülhizar Kartal’a 42.000 TL, diğer başvuruculara ise ayrı ayrı 32.000 TL ödenmesine karar vermiştir. Karara göre hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatlar için başvuruculara olay tarihinden itibaren yasal faiz ödenecektir ve alt işveren-üst işeveren ilişkisi nedeniyle Taşkömürü Kurumu ile Yüklenici Şirket tazminatlardan müştereken ve müteselsilen sorumludur.

8. Anılan kararı Taşkömürü Kurumu, Yüklenici Şirket ve başvurucular temyiz etmiştir. Başvurucuların temyiz sebebi, lehlerine hükmedilen manevi tazminatların yetersizliğidir. Temyiz mercii, başvurucuların temyiz istemini reddetmiş ancak hükme esas alınan destekten yoksun kalma tazminatı ile ilgili bilirkişi raporunda kullanılan yöntemde başvurucu Gülhizar Kartal yönünden yapılan hata nedeniyle iş mahkemesince verilen kararı bozmuştur. Bu bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada bozma sebebi doğrultusunda yeni bir bilirkişi raporu alınmış ancak davalılar yararına usulü müktesep hak oluştuğu gerekçesiyle bozma kararına öncesinde verilen kararla manevi tazminatı da kapsayacak şekilde hüküm tesis edilmiştir. Başvurucuların başka hususlara ek olarak, takdir edilen manevi tazminatların da yetersiz olduğu gerekçesiyle yaptıkları temyiz başvurusu, temyiz nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Davanın açıldığı tarih ile nihai karar arasında geçen süre 8 yıl 3 ay 11 gündür.

9. Başvuru, nihai kararın 4/2/2019 tarihinde öğrenilmesinden sonra 22/2/2019 tarihinde yapılmıştır.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11 Başvurucular; Taşkömürü Kurumunun maden çıkarma işinin bir bölümünü hukuka aykırı olmasına rağmen Yüklenici Şirkete devredip iş güvenliğiyle ilgili gerekli tedbirleri almadığını ve söz konusu tedbirlerin alınması ile ilgili olarak Yüklenici Şirketi denetlemediğini, yakınlarının ani ve acı bir şekilde öldüğünü, kaza sonrasında etkili bir arama ve kurtarma çalışması yapılmadığını, yakınlarının cesedinin kazadan sekiz ay sonra madenden çıkarılabildiğini, bu hususun manevi tazminat belirlenirken dikkate alınmadığını, ayrıca lehlerine hükmedilen manevi tazminatın benzer kazaları önleyebilecek yeterlilikte olmadığını iddia etmiştir. Başvurucular Çalışma Bakanlığı ve ilgili kamu kurumlarının -bu kurumların isimleri başvuru formunda belirtilmemiştir- iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili denetim görevlerini yerine getirmemelerinden de yakınmıştır.

12. Başvurucuların iddiaları yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Başvurucular Çalışma Bakanlığı ve ilgili kamu kurumlarının iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili denetim görevlerini yerine getirmediklerinden de yakınmıştır ancak başvuruya konu yargılama sürecine taraf olan tek kamu makamı, Taşkömürü Kurumudur. Ayrıca başvurucular sözü edilen iddialarını bireysel başvuru öncesinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak ilettiklerine dair herhangi bir delil sunmamıştır. Bu sebeple başvurucuların bu paragrafta ifade edilen iddiaları hakkında inceleme yapılamamıştır.

14. Başvurucular “kaza sonrasında etkili bir arama ve kurtarma çalışması yapılmadığı" yönündeki iddialarını -yakınlarının ani ve acı bir şekilde öldüğünü ifade etmeleri dikkate alındığında- yakınlarının cesedinin kazadan sekiz ay sonra madenden çıkarıldığına ilişkin şikâyetleri bağlamında dile getirmiştir. Bu nedenle başvuruya konu kazada yaralanan kişilerin maden ocağından çıkarılabilmesi ve böylece yaralıların yaşamının korunması için yürütülen/yürütülmesi gereken arama ve kurtarma faaliyetleri işbu başvurunun konusu değildir. Ayrıca başvurucuların mevcut başvuruda olay hakkında yürütülen ceza soruşturması ve kovuşturmasıyla ilgili bir şikâyeti bulunmamaktadır.

15. Başvurucuların diğer şikâyetlerine gelince Anayasa Mahkemesi, bu başvuruya konu maden kazası nedeniyle yapılan bir başvuru hakkında daha önce verdiği Ecrin Akkaya (B. No: 2015/8599, 8/5/2019, §§ 24-36) kararında Taşkömürü Kurumu ile Yüklenici Şirketin işçilerin yaşamlarının korunmasına ilişkin tedbirleri almadıklarına ve hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğuna yönelik şikâyetleri incelemiştir. Sözü edilen kararda tazminat davasıyla ilgili yargılamayı yapan mahkemenin yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin tespitte bulunduğu, hükmedilen manevi tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer yaşam hakkı ihlallerinde hükmettiği tazminat miktarıyla uyumlu olduğu ve tazminat miktarının nesnelliğiyle yeterliliğinden şüphe edilmesini gerektirecek herhangi bir neden bulunmadığı belirtilerek yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia açıkça dayanaktan yoksun bulunmuştur. Anılan tespitler mevcut başvuru için de geçerlidir. Zira iş mahkemesi, Taşkömürü Kurumu ile Yüklenici Şirketin D.K.nın ölümünden sorumlu olduğunu kabul edip başvuruculara kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte toplam 106.000 TL (başvurucuların tamamı için hükmedilen toplam miktar) ödenmesine karar vermiştir ve sözü edilen miktar Anayasa Mahkemesinin benzer yaşam hakkı ihlallerinde hükmettiği tazminat miktarıyla uyumsuz değildir.

16. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

17. Başvurucular yargılama süresinin uzunluğundan şikâyet etmiştir.

18. Başvurucuların iddiası makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ihlal iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklar hakkındaki bir yargılamanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde kullanılan ilkeler Güher Ergun ve diğerleri (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41, 45, 50, 52) kararında yer almaktadır. Sözü edilen ilkelere göre Anayasa Mahkemesi, sona ermiş bir yargılamayla ilgili değerlendirme yaparken davanın açıldığı tarih ile -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih arasında geçen süreyi esas almalıdır. Ayrıca yargılamanın karmaşık olup olmadığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumları ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususları gözetmelidir.

21. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 8 yıl 3 ay 11 güne tekabül eden yargılama süresinin makul olmadığı kabul edilmelidir.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

23. Başvurucular ihlal tespit yanında başvurucu Gülhizar Kartal için 500.000 TL, diğer başvurucular için ayrı ayrı 400.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

24. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara müştereken net 31.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvuruculara müştereken net 31.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Zonguldak 2. İş Mahkemesine (E.2010/598) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.