TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

E. Ş. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/6906)

 

Karar Tarihi: 21/6/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 18/8/2023-32283

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Muzaffer KORKMAZ

Başvurucu

:

E. Ş.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahpusun çocuğu hakkında uygulanan ziyaret yasağı nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun başvuru konusu olay tarihi itibarıyla on yedi yaşında olan çocuğu A.Ş., Çorum L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükmen tutuklu olan başvurucuyla açık görüş yapmak için Kuruma gelmiş ve A.Ş'nin X-Ray cihazından geçişi esnasında dış cebi delik olan montunun iç kısmında bir dijital bellek tespit edilmiştir.

3. Kurum Müdürü; kuruma her türlü iletişim araçlarını sokmaya çalışmak şeklindeki fiil kapsamında A.Ş.nin on iki ay süreyle kurumda yapılacak olan görüşlere kabul edilmesinin kısıtlanmasına karar vermiştir.

4. A.Ş. dijital belleği cebinde unuttuğunu, cebindeki delikten montunun iç kısmına düştüğünü, belleğin silah/bıçak gibi tehlikeli olmadığını ve getirilen yasağın ölçüsüz olduğunu ileri sürerek söz konusu işleme karşı Çorum İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) 24/12/2018 tarihli şikâyet dilekçesi sunmuştur.

5. İnfaz Hâkimliği, ziyaret yasağının hukuka uygun olduğunu belirterek 31/12/2018 tarihinde şikâyet başvurusunun reddine karar vermiştir. Anılan karardan sonra bu sefer başvurucu, İnfaz Hâkimliğine 2/1/2019 tarihli dilekçe sunmuş ve Kurum Müdürü tarafından çocuğu A.Ş. hakkında verilen kararın 27/12/2018 tarihinde kendisine tebliğ edildiğini ifade ederek söz konusu kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnfaz Hâkimliği ret kararının A.Ş. ve başvurucu yönünden geçerli olduğunu söylemiş, başvurucunun talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir.

6. Diğer yandan A.Ş. hakkında infaz kurumuna yasak eşya sokma suçundan Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada A.Ş.nin kasıt ya da taksirinin bulunmadığı ve dijital bellekte yalnızca müzik dosyalarının yer aldığı gerekçesiyle 7/1/2019 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.

7. Devam eden süreçte İnfaz Hâkimliğinin şikâyet başvurusunun reddine ilişkin kararı başvurucu ve A.Ş.ye tebliğ edilmiş, her ikisi de karara itiraz etmiştir. Başvurucu; itiraz dilekçesinde, çocuğu A.Ş.nin içinde suç unsuru niteliğinde veri bulunmayan dijital belleği Kuruma kasıtla getirmediğini, montun delik olan cebinde unuttuğu belleğin montun iç kısmına düştüğünü, on yedi yaşında olan çocuğuna en üst sınırdan uygulanan bu yasağın ölçüsüz olduğunu ileri sürmüştür. İtiraz talebini inceleyen Çorum 1. Ağır Ceza Mahkemesi, kararın usule ve yasaya uygun olduğunu ifade ederek 24/1/2019 tarihinde itirazı reddetmiştir.

8. Başvurucu, nihai kararı 4/2/2019 tarihinde öğrendikten sonra 21/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

11. Başvurucu; çocuğu A.Ş.nin içinde herhangi bir suç unsuru bulunmayan dijital belleği Kuruma kasıtla getirmediğini, montun delik olan cebinde unuttuğu belleğin montun iç kısmına düştüğünü ve on yedi yaşında olan çocuğuna en üst sınırdan uygulanan bu yasağın ölçüsüz olduğunu belirterek aile hayatına saygı hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına yer verilmiş; değerlendirmelerin olayın somut koşulları dikkate alınarak anılan içtihatlar ışığında yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

12. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Somut olayda başvurucunun çocuğu A.Ş.ye getirilen ziyaret yasağının başvurucunun aile hayatına yönelik bir müdahale niteliğinde olduğu açıktır. Müdahalenin dayanağı olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 86. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve infaz kurumunun güvenliğinin sağlanmasına yönelik meşru amacının olduğu görülmüştür. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapılacaktır.

15. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Bu bağlamda idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir. Burada mühim olan ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması amacı ile hükümlünün özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir dengenin sağlanmış olmasıdır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89; Ahmet Çilgin, B. No: 2014/18849, 11/1/2017, § 32). Başvuru konusu olay bakımından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı incelenirken derece mahkemelerinin kararlarında ortaya konulan gerekçeler değerlendirilmeli, müdahaleyi doğuran gerekçelerin inandırıcı bir şekilde ortaya konulup konulmadığına ve müdahalenin ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığına bakılmalıdır (Beşir Doğan, B. No: 2013/2335, 15/12/2015, § 44; Emre Sönmez, B. No: 2019/890, 13/1/2022, §§ 44, 45).

16. Diğer yandan Anayasa'nın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı, mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken bir ilkedir. Bu bağlamda çocuklar üzerinde etki doğuracak bir işlem yapılacağı zaman öncelikli olarak bu işlemin çocuğun yararına uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması, aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından son derece önemlidir (Şükran İrge, B. No: 2016/8660, 7/11/2019, § 33).

17. Somut olayda başvurucuyla açık görüş yapmak için Kuruma gelen çocuğu A.Ş.nin üzerinde dijital bellek bulunmuş ve kuruma her türlü iletişim araçlarını sokmaya çalışmak şeklinde değerlendirilen fiili kapsamında A.Ş.nin on iki ay süreyle kurumda yapılacak olan görüşlere kabul edilmesinin kısıtlanmasına karar verilmiştir. Başvurucu, çocuğu A.Ş.nin içinde herhangi bir suç unsuru niteliğinde veri bulunmayan dijital belleği montunun delik olan cebinde unuttuğunu ve belleğin montun iç kısmına düştüğünü, A.Ş.nin belleği Kuruma kasıtla getirmediğini, kaldı ki çocuğunun görüşme esnasında dijital belleği cebinden çıkarıp kendisine vermesinin ve Kurumda belleği kullanabilmesinin mümkün olmadığını, on yedi yaşında olan çocuğuna en üst sınırdan getirilen bu yasağın ölçüsüz olduğunu yasak nedeniyle aile hayatının zarar gördüğünü derece mahkemeleri önünde ileri sürmüştür.

18. Başvuruya konu süreçte verilen kararlar değerlendirildiğinde başvurucunun çocuğunun yaşı, eyleminin ağırlığı ve A.Ş. hakkında öncesinde herhangi bir ziyaret yasağı uygulanmadığı hususlarının da dikkate alınıp başvurucunun itirazlarına ilişkin olarak müdahalenin haklılığını gösterecek şekilde ikna edici gerekçeler ortaya konulması gerekirken idari ve yargısal merciler tarafından bu yükümlülüğün yerine getirildiğini söylemek güçtür. Bu durumla birlikte başvurucunun çocuğu hakkındaki ziyaret yasağı süresinin en üst sınırdan belirlendiği ve çocuğun menfaati öncelenerek babasıyla ilişkisini sürdürebilmesi ya da bu ilişkiye en az etki edecek şekilde ceza tayini yönünde bir değerlendirme yapılmadığı da gözetildiğinde başvurucunun aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

19. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 1.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

21. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

22. Başvuruda aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvuru konusu müdahalenin sona erdiği görüldüğünden hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı değerlendirilmiştir.

23. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Çorum İnfaz Hâkimliği (E.2018/2137) ve Çorum 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2019/44 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.