TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NİLAY ETİLER VE SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/10035)

 

Karar Tarihi: 16/3/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Gülsüm Gizem GÜRSOY

Başvurucular

:

1. Nilay ETİLER

 

 

2. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Başvurucular Vekili

:

Av. Linda Sevinç HOCAOĞULLARI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; kanun hükmünde kararname ile kamu görevinden çıkarılan başvurucunun sendika yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğinin tespit edilmesi nedeniyle sendika hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, 1/9/2016 tarihli ve 29818 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (672 sayılı KHK) uyarınca kamu görevinden çıkarılmıştır.

3. Başvurucu, hakkında uygulanan kamu görevinden çıkarma işlemine karşı idari yargı yoluna başvurmuştur. Kocaeli 2. İdare Mahkemesi 17/11/2016 tarihinde "idari davaya konu olabilecek bir idari işlem mevcut olmadığı veKHK'nın hukuki denetimini yapma yetkisi bulunmadığı" gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Kararın istinaf yargı yoluna götürülmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Yedinci İdare Dava Dairesi 15/9/2017 tarihinde dosyanın Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonuna (Komisyon) gönderilmesine ve bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Olayların meydana geldiği tarihte dava derdesttir.

4. Başvurucu, bu sırada diğer başvurucu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES/Sendika) Kocaeli Şubesinin 19/2/2017 tarihli Genel Kurulunda yönetim kurulu üyesi seçilmiştir. Kocaeli Valiliği (Valilik) 17/5/2017 tarihinde Sendikaya yazı göndererek başvurucunun KHK ile kamu görevinden ihraç edilmiş olması nedeniyle sendika temsilciliği yapamayacağını belirtmiş ve bu görevden çıkarılarak yerine başka birinin atanmasını istemiştir. Sendika 7/7/2017 tarihinde Valilik yazısına cevaben başvurucu hakkındaki hukuksal sürecin tamamlanmadığını, bu nedenle sendika üyeliğinin de devam ettiğini belirterek talebin yerine getirilmeyeceğini bildirmiştir.

5. Valilik, 1/3/2018 tarihinde başvurucunun sendika yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğinin tespiti talepli dava açmıştır. Kocaeli 4. İş Mahkemesi 9/1/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararda, başvurucu hakkında Komisyon incelemesinin devam ettiği, bu süreçte sendikal haklarının ortadan kalkmadığı değerlendirilmiştir. Kararın istinaf yargı yoluna götürülmesi üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 23/10/2019 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar vermiştir. Kabul gerekçesinde; 672 sayılı KHK'nın 2. maddesine göre meslekten çıkartılanların yeniden kamu görevlerine kabul edilemeyecekleri, bu nedenle başvurucunun sendika üyeliğini devam ettirmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Anılan karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

6. Başvurucular, süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

7. Anayasa Mahkemesi, hukuk davalarında makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvurularda Güher Ergun ve diğerleri (B. No: 2012/13, 2/7/2013), idari davalar yönünden Selahattin Akyıl (B. No: 2012/1198, 7/11/2013), ceza davaları yönünden de B.E. (B. No: 2012/625, 9/1/2014) ve Nevriye Kuruç ([GK], B. No: 2021/58970, 5/7/2022) kararlarında bütün ilkeleri ortaya koymuştur. Somut başvuruda, anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda 1 yıl 10 ay 14 gün süren yargılama yönünden Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Sendika Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Yönünden

8. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar başvurucunun kamu gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).

9. Bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilebilmesi için başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp iddia edilen ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir başka ifadeyle mağduriyetini kanıtlaması gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün kabulü için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24). Öte yandan hukukumuzda özel hukuk tüzel kişilerinden biri olan derneklerin sadece dernek tüzel kişiliğine ait hakların ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecekleri öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesinin yerleşik hâle gelmiş içtihadına göre ise yalnızca üyelerinin haklarını etkileyen müdahaleler nedeniyle topluluk tarafından bireysel başvuruda bulunulamayacağı kabul edilmiştir (Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği, B. No: 2012/95, 25/12/2012, §§ 20-23; Ahmet Pervane ve İnsan Hakları Derneği, B. No: 2016/3349, 2/6/2020, §§ 32-37; Egeçep Derneği, B. No: 2015/17415, 17/4/2019, §§ 33-38; Pak Eğitim İşçileri Sendikası, B. No: 2015/13767, 29/11/2018, §§ 10-14).

10. Somut olayda, başvurucu sendikanın diğer başvurucunun sendika yönetim kurulu üyeliğinin sonlandırılmasının tespitinden ne şekilde etkilendiğini açıklamadığı, doğrudan üyenin hakkını etkileyen nitelikte müdahale nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Dolayısıyla somut olayda, başvurucu Sendikanın mağdur sıfatı bulunduğu sonucuna ulaşılamamıştır.

11. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Başvurucu Nilay Etiler Yönünden

12. Anayasa Mahkemesi daha önce Hüseyin Ercan başvurusunda, (B. No: 2018/11352, 8/9/2021) OHAL KHK'sı ile kamu görevinden çıkarılan başvurucunun sendika üyesi olamayacağı gerekçesiyle sendika hakkına müdahale edildiği iddiasını incelemiş ve müdahalenin kanuni dayanağı bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anılan kararda öncelikle başvurucu hakkında kamu görevinden çıkarma işlemi değerlendirilmiştir. Buna göre başvurucunun kamu görevinin sona ermesine ilişkin OHAL Komisyonu işlemlerinin etkili bir yol olup olmadığına değinilmiştir (Hüseyin Ercan,§ 43). Sonradan oluşturulan Komisyon yolunun ulaşılabilirlik, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi yönünden etkili bir kanun yolu olup olmadığı Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve bu kanun yolunun tüketilmesi gereken hukuki bir başvuru yolu olduğu kabul edilmiştir (Remziye Duman, B. No: 2016/25923, 20/7/2017, §§ 39-47).

13. Somut olayda başvurucunun sendika üyeliğinin son bulduğunun tespitine ilişkin dava açıldığı sırada başvurucunun kamu görevinin hukuken sona erdiğine ilişkin bir yargı kararı bulunmamaktadır. Sendika da idareye verdiği cevapta başvurucu hakkında yargısal sürecin henüz sonuçlanmamış olması nedeniyle sendika üyeliğinin devam ettiğini belirtmiştir. Buna karşın Bölge Adliye Mahkemesi davanın kabulüne dayanak olarak salt başvurucunun KHK ile kamu görevinden çıkarılmasını gerekçe olarak göstermiştir.

14. Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesine göre 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 18. maddesinde haklarında kamu görevinden çıkarılmaya ilişkin yargısal süreçlerin devam ettiği kişilerin sendika üyeliklerinin korunacağı ifade edilmiştir (Hüseyin Ercan,§ 45). Dolayısıyla somut olayda kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin olarak hakkında kesinleşmiş herhangi bir yargısal karar bulunmayan ve bu sebeple 4688 sayılı Kanun'un 18. maddesinin yoruma ihtiyaç bırakmayacak açıklıktaki hükmü uyarınca sendika üyeliği devam eden başvurucu hakkında kanunun açık lafzıyla çelişen bir şekilde sendika üyeliğinin sona erdiğinin tespiti şeklinde hüküm verilmesi bariz bir takdir hatası teşkil etmektedir (benzer değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Ercan,§ 46). Bu durumda başvurucunun sendika üyeliğinin sona erdiğine ilişkin tespit hükmünün kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Varılan sonuca göre müdahalenin meşru bir amacının veya ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesine gerek görülmemiştir (benzer değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Ercan,§ 47).

15. Eldeki başvuruda Anayasa Mahkemesinin değerlendirmelerinden ayrılmayı gerektirir bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

16. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Başvurucunun tazminat talebi bulunmadığından tazminat verilmesine karar verilmemiştir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Başvurucu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası yönünden başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Başvurucu Nilay Etiler yönünden sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin sendika hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine (E.2019/1010, K.2019/1520) iletilmek üzere Kocaeli 4. İş Mahkemesine (E.2018/77, K.2019/14) GÖNDERİLMESİNE,

D. 446,90 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.346,90 TL yargılama giderinin başvurucu Nilay Etiler'e ÖDENMESİNE, Başvurucu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası tarafından yapılan yargılama giderlerinin başvurucu Sendika üzerinde BIRAKILMASINA,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.