TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ZÖHRE KAYA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/10099)

 

Karar Tarihi: 15/3/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Zöhre KAYA

Vekili

:

Av. Erkan ŞENSES

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hükümlüyü ziyarete gelen aile bireyinin ziyaret düzenini bozduğu gerekçesiyle altı ay süreyle ziyaretten men edilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan eşini beş yaşında çocuğu ile birlikte 8/1/2020 tarihinde açık görüşte ziyaret etmiştir. Ziyaret bitiminde kendisine verilen ziyaretçi kimlik kartını ilgili birime teslim etmeden ve şahsına ait kimlik belgesini almadan İnfaz Kurumundan ayrılmıştır.

3. Ziyaretçi kimlik kartının bulunamadığının tespiti üzerine 9/1/2020 tarihinde İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından başvurucu hakkında kurumun düzen ve güvenliğini bozduğu gerekçesiyle altı ay süre ile ziyaretten men kararı alınmıştır.

4. Başvurucu bu karara karşı 17/1/2020 tarihinde infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. Başvurucu şikâyet dilekçesinde; Kars ilinde ikamet ettiğini ve ziyaret için şehir dışından geldiğini, ziyaret bitiminde çocuğunun dikkatini dağıtması üzerine kartı teslim etmeyi unuttuğunu, dönüş yolunda hatırlaması üzerinde o sırada görüş için İnfaz Kurumunda bulunan bir yakını aracılığı ile ilgili memurlarla konuştuğunu ve kendisine kartı bir ay sonraki görüşte teslim etmesinin sorun oluşturmayacağının söylendiğini ifade etmiştir. İnfaz hâkimliği başvurucunun ziyaretçi kartını teslim etmeyerek ziyaret ve görüşlerde uyulması gereken kurallara aykırı hareket ettiği gerekçesiyle şikâyeti 23/1/2020 tarihinde reddetmiştir. Başvurucunun bu karara itirazı ise kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince 14/2/2020 tarihinde reddedilmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 24/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 12/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Başvurucu, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.Bakanlık görüşünde; sürece, ilgili mevzuata ve içtihada ilişkin bilgiler sunulmuştur. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

8. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucunun hükümlü olan eşiyle altı ay süreyle görüşmesinin kısıtlanması aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruda ilgili mevzuatın kanunilik ölçütünü karşıladığını ve söz konusu müdahalenin infaz kurumunda güvenliğin ve disiplinin sağlanması şeklinde meşru bir amaca yönelik olduğunu ifade etmiştir (Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, §§ 33, 34).

11. Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerekir. Ölçülülük ilkesinin amacı temel hak ve özgürlüklerin gereğinden fazla sınırlandırılmasının önlenmesidir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalede, müdahale teşkil eden önlemin temelini oluşturan meşru amaç karşısında bireye düşen fedakârlığın ağırlığının gözönünde bulundurulması ve kamunun menfaati ile müdahalenin süjesi olan bireyin menfaati arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir (Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, §§ 106-107; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, §§ 70-71; Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, §§ 82-83).

12. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında disiplini bozacak faaliyetleri önlemeye yönelik hukuki düzenlemeler olmadan bir ceza infaz kurumunda düzenin sağlanamayacağına dikkat çekmiş ve ceza infaz kurumu idaresi ve güvenliği söz konusu olduğunda müdahale ile hak arasında makul bir denge kurma konusunda kamu gücünü kullanan makamların geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesinin rolü başvuruya konu müdahalenin olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanarak yapıldığının ve keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar (Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014 §§ 50, 51, 53; Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 51; Hasan Koç, B. No: 2014/6506, 5/4/2017, § 13).

13. Somut olayda başvurucu, ziyaret bitiminde ziyaretçi kimlik kartını teslim etmeden infaz kurumundan ayrılmıştır. Bu hususun tutanakla tespiti üzerine İnfaz Kurumu Müdürlüğünce disiplin yaptırımı uygulanmıştır. Buna göre İnfaz Kurumuna giriş ve çıkışta kurallara ve düzene aykırı davranışları nedeniyle uygulanan ziyaretten kısıtlama kararının yeterli bir temele sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uygulanan söz konusu kısıtlamanın demokratik toplum gereklerine uygun olduğu kabul edilmelidir.

14. Bununla birlikte müdahalenin ölçülü olup olmadığı da ortaya konulmalıdır. İlgili mevzuatta ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan kişilerin bir aydan bir yıla kadar ziyaretten men edilmesi konusunda ceza infaz kurumunun en üst amirine takdir yetkisi tanınmıştır. Ceza infaz kurumuna tanınan bu takdir yetkisinin kullanımında kurumun güvenliği ve disiplininin sağlanmasındaki kamusal yarar ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkından yararlanmasındaki bireysel yarar arasında adil bir dengenin gözetilmesi gerekir. Mevzuatta belirlenen sınırların arasında kalınsa bile ziyaretten men süresinin ceza infaz kurumunun güvenliği ve disiplinin sağlanmasına yetecek müddetin üzerinde tayin edilmesi, yapılan müdahaleyi ölçüsüz kılabilir. Kamu menfaati ile bireysel yarar arasındaki adil dengenin sağlanıp sağlanmadığının denetiminde, ceza infaz kurumu ve derece mahkemelerinin ortaya koyduğu gerekçelere bakılmalıdır (Süveyda Yarkın, § 40).

15. İnfaz Kurumu Müdürlüğü kararında hükümlü ve ailesi için büyük önem taşıyan görüşme hakkının alt sınırdan uzak bir şekilde altı ay süreyle sınırlandırılmasının neden gerekli olduğu konusunda ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmamıştır. Bunun yanı sıra başvurucu şikâyet dilekçesinde şehir dışından ziyarete geldiğini ve küçük çocuğunun dikkatini dağıtması sonucu ziyaretçi kartını teslim etmeyi unuttuğunu ve bu durumu dönüş yolunda hatırladığını belirtmesine karşın derece mahkemelerinin kararlarında kurum kararına atıf yapmakla yetinilerek altı ay gibi bir süreyle ziyaret yasağını açıklayacak ikna edici gerekçelerin bulunmadığı görülmüştür. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan ziyaret hakkının kısıtlanması kararıyla ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir dengenin sağlanmadığı ve başvurucunun aile hayatına yapılan müdahalenin orantısız olduğu sonucuna varılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 30.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

18. Anayasa Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla altı aylık ziyaret kısıtlamasının uygulanarak sona ermiş olduğu gözetildiğinde ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

19. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 446,90 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.346,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Patnos İnfaz Hâkimliği (E.2020/111, K.2020/166) ve Patnos Ağır Ceza Mahkemesi (2020/158 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.