TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜLGÜN GÜLER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/13493)

 

Karar Tarihi: 7/2/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Gülgün GÜLER

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yargı mercilerince ceza infaz kurumu idaresinin işlemlerine yönelik şikâyetin esasının incelenmemesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 17/8/2016 tarihinde tutuklanmasına karar verilen ve bireysel başvuru tarihinde Burdur E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümözlü olarak tutulan başvurucu A.G. 25/3/2021 tarihinde tahliye edilmiştir. Başvurucu A.G. başvurunun devamı sırasında 17/7/2022 tarihinde vefat etmiştir. Başvurucunun mirasçısı Gülgün GÜLER başvurucu tarafından yapılan bireysel başvuruya mirasçı sıfatıyla devam etmek istediğini 19/1/2024 tarihli dilekçesiyle bildirmiştir. Kararda başvurucu sıfatı muris A.G. için kullanılmıştır.

3. Başvurucu 25/11/2019 tarihinde Burdur İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) yaptığı şikâyet başvurusunda Kurumda uygun görülen bir işte çalışmak için yirmi bir kez talepte bulunduğunu ancak terör örgütü üyeliği suçundan tutuklu olması nedeniyle taleplerinin kabul edilmediğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca 2/12/2019 tarihli dilekçesiyle Kurumda bulunan diğer mahpuslara atölyeye çıkma ve kantinden el işi malzemesi alma imkânı tanınırken kendisine üzerine atılı suç nedeniyle ayırım yapıldığını belirterek mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir. Söz konusu dilekçe gönderilirken eklenen 3/12/2019 tarihli üst yazıda başvurucunun talebine ilişkin Kurumun fiziki yapısı ve mevcudunun imkân verdiği ölçülerde faaliyetlerin yürütüldüğü, terör örgütü üyeliği suçundan hükümlü olanların da katılmasının sağlandığı, yalnızca kesici ve delici aletleri gerektiren el işi atölyesi faaliyetlerinde kısıtlamaların az da olsa imkânlar dâhilinde devam ettiği ifade edilmiştir. Yine aynı üst yazı ekinde Kurumun 12/7/2018 tarihli kararı gönderilmiştir. Anılan karar incelendiğinde 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri sonrasında ceza infaz kurumlarındaki kapasite yetersizliği dikkate alınarak çeşitli kısıtlamalar getirilmesi için Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu tarafından genel bir karar alındığı görülmüştür. 12/7/2018 tarihli, Kurumda bulunan tüm hükümlü ve tutukluları ilgilendiren bu kararda; atölye faaliyetlerinin hükümlü ve tutukluların üzerine atılı suçların niteliği, ceza süreleri ile örgütsel konumları dikkate alınarak kurum imkânları oluştuğu zaman değerlendirileceği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

4. Başvurucunun 25/11/2019 tarihli İnfaz Hâkimliğine sunduğu şikâyet dilekçesi (bkz. 3) Kurumca gönderilirken dilekçeye eklenen 26/11/2019 tarihli üst yazıda ise; Kurum müdürü tarafından Kurumda Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği suçundan sanık olan hiçbir kişinin çalıştırılamadığı ifade edilmiştir. 25/11/2019 tarihli bu başvuru üzerine Hâkimlikçe 2/12/2019 tarihli müzekkereyle başvurucunun Kurum idaresine yazılı olarak çalışma talebinde bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi, talepte bulunduğunun belirlenmesi hâlinde söz konusu dilekçenin ve bir karar alınmış olması hâlinde de ilgili kararın gönderilmesi istenmiştir. Müzekkere cevabında başvurucunun Kurum idaresine yazılı olarak herhangi bir çalışma talebinde bulunmadığı bildirilmiştir. Hâkimlik 6/1/2020 tarihli kararıyla, başvurucunun Kuruma herhangi bir başvuruda bulunmaksızın doğrudan infaz hâkimliğinden talepte bulunduğu ve talebe ilişkin Kurum tarafından alınmış bir karar olmadığı gerekçesiyle talebin görev yönünden reddine karar vermiştir. Bunun yanında Hâkimliğin kararında; Kurumun başvurucunun talebine ilişkin kararının akabinde yasal süresi içerisinde şikâyet dilekçesi verilmesi hâlinde bu şikâyetin İnfaz Hâkimliğine gönderilmesi gerektiği belirtilerek başvurucunun dilekçesi ilgili Kuruma gönderilmiştir. Söz konusu karara karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz, Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 11/3/2020 tarihli kesin kararıyla reddedilmiştir. Kararda, İnfaz Hâkimliğince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 17/3/2020 tarihinde tebellüğ ettikten sonra 19/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Komisyonca başvurucunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

8. Başvurucu; diğer mahpuslara çalışma, atölyeye çıkma ve kantinden el işi malzemesi alma imkânı tanınırken üzerine atılı suç nedeniyle kendisine bu imkânların tanınmamasına ilişkin şikâyet başvurusunda İnfaz Hâkimliğince öncelikle Kuruma başvurulması ve Kurum kararı gerektiği belirtilerek işin esası incelenmeden reddedilmesi nedeniyle eşitlik ilkesinin, kötü muamele yasağının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

9. Bakanlık görüşünde; somut başvuruda başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ile AİHM içtihatlarının ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği değerlendirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.

10. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının özü Kurum uygulamalarına yönelik şikâyet başvurusunun hukuka aykırı şekilde esasa girilmeden reddedilmesi nedeniyle ihlal iddialarının dile getirebileceği etkili bir başvuru yolunun bulunmamasına, bir başka deyişle mevcut yargısal sistemin etkili şekilde işletilmemesine ilişkindir. Bu kapsamda başvurucunun iddialarının öncelikle Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa Mahkemesi ceza infaz kurumlarındaki birtakım uygulamaların temel hak ve hürriyetlere müdahale teşkil ettiği ve kaldırılması gerektiği konusunda ileri sürülecek iddiaların esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olmasının ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanması bakımından bir gereklilik olduğunu Meral Danış Beştaş (3) kararında kabul etmiştir (Meral Danış Beştaş (3), B. No: 2017/34087, 13/10/2020, § 40). Dolayısıyla başvurucunun atölye çalışmalarından faydalanamaması, kantinden el işi malzemesi alma imkânına sahip olmaması ve Kurumda çalıştırılmaması konusunda ileri sürdüğü iddialarının da bu kapsamda ele alınması ve bir yargı merciince incelenmesi başvurucuya etkili bir başvuru yolunun sağlanması açısından önemlidir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Meral Danış Beştaş (3), § 44).

13. Başvurucunun 25/11/2019 tarihli Hâkimliğe sunduğu şikâyet dilekçesi (bkz. 3) Kurumca gönderilirken dilekçeye eklenen 26/11/2019 tarihli üst yazıda Kurum müdürü tarafından Kurumda FETÖ/PDY üyeliği suçundan sanık olan hiçbir kişinin çalıştırılamadığı ifade edilmiştir. Kurumun 3/12/2019 tarihli üst yazısında ise başvurucunun 2/12/2019 tarihli talebine (bkz. 3) ilişkin terör örgütü üyeliği suçundan hükümlü olanlar bakımından yalnızca kesici ve delici aletleri gerektiren el işi atölyesi faaliyetlerinde kısıtlamaların devam ettiği ifade edilmiştir. Bu kısıtlamanın dayanağı olarak gösterilen 12/7/2018 tarihli Kurum kararı (bkz. 3) Hâkimliğe gönderilmiştir.

14. Sonuç olarak Hâkimlikçe esasa girilmeden görev yönünden ret kararı verilmiştir. Ret kararında başvurucunun talebi ile ilgili Kurum idaresi tarafından alınmış bir karar olmadığı gerekçesi yer almıştır. Oysaki İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 12/7/2018 tarihinde atölye faaliyetleri hakkında Kurumda bulunan kişilerin üzerine atılı suçun niteliği ile ceza süresine göre çeşitli kısıtlamalar içeren ve Kurumun genelinde uygulanan bir karar alınmıştır. Böylelikle, Kurumun tüm mahpusları kapsayan ve uygulanmaya devam eden bir kararı bulunmasına ve üst yazılarda taleplere ilişkin Kurum uygulamaları bildirilmesine rağmen derece mahkemelerince başvurucunun Kuruma yeniden bir başvuruda bulunmasının ve sonucunda karar almasının beklendiği yönündeki gerekçeye yer verilmesinin başvurucuya aşırı ve haksız bir külfet yüklediği değerlendirilmektedir.

15. Somut olayda, Kurum tarafından Hâkimliğe gönderilen müzekkere cevaplarında atölye faaliyetleriyle ilgili belirli suç tipleri ve ceza süreleri için çeşitli kısıtlamaların uygulanmasına yönelik 12/7/2018 tarihli genel bir karar alındığının ve terör örgütü üyeliği suçundan sanık olan hiçbir kişinin Kurumda çalıştırılamadığının bildirildiği gözönüne alındığında başvurucunun iddialarının yeterli ölçüde incelenmediği ve karşılanmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Hâkimliğin Kurumun üst yazılarında bildirdiği uygulamalara ve 12/7/2018 tarihli Kurum kararına karar gerekçesinde yer vermediği tespit edilmiştir. Ayrıca başvurucunun şikâyet başvurusunda Kurumda uygun görülen bir işte çalışmak için yirmi bir kez talepte bulunduğunu ancak terör örgütü üyeliği suçundan tutuklu olması nedeniyle taleplerinin kabul edilmediğini belirtmesine ve Kurumca terör örgütü üyeliği suçundan sanık olan hiçbir kişinin Kurumda çalıştırılamadığının bildirilmesine rağmen Hâkimliğin öncelikle Kuruma başvurulması gerektiği gerekçesiyle esasa girmeden görevli olmadığı yönünde karar verdiği görülmüştür. Bu bağlamda başvurucunun ileri sürdüğü iddialar ile Kurum uygulamaları bakımından kararın ilgili ve yeterli gerekçeler içermediği ve başvurucuya uygun bir telafi şansı sunmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. İtirazın yapıldığı Ağır Ceza Mahkemesi de bu eksikliği gidermeye yönelik bir gerekçeye yer vermemiştir. Neticede başvurucuya, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında olduğunu ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması talebiyle başvurabileceği ve asgari güvenceleri içeren, pratikte de işleyen etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı sonucuna varılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 1.000.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

18. Başvurucu Gülgün GÜLER'in murisinin 25/3/2021 tarihinde tahliye edilmesi ve inceleme tarihi itibarıyla da vefat etmiş olması nedenleriyle tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

19. Öte yandan eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla giderilebilmesi için başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Burdur İnfaz Hâkimliği (E.2019/1267, K.2020/15) ve Burdur Ağır Ceza Mahkemesi (2020/101 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.