TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATİH AĞBABA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/13879)

 

Karar Tarihi: 12/4/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Derya ATAKUL

Başvurucu

:

Fatih AĞBABA

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği tarafından tesis edilen işleme karşı açılan davanın incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, hâkim olarak görev yapmaktayken Hâkimler ve Savcılar Kurulunun (HSK/Kurul) 29/11/2016 tarihli kararıyla meslekten çıkarılmıştır.

3. Başvurucu meslekten çıkarılmasına dayanak teşkil eden soruşturma dosyasının kendisine verilmesini talep etmiş, bu talep Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğinin (HSK Genel Sekreterliği) 31/5/2019 tarihli işlemi ile reddedilmiştir.

4. Başvurucu, anılan işlemin iptali talebiyle dava açmış; Ankara 7. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) 10/7/2019 tarihli kararı ile davayı incelemeksizin reddetmiştir. İlk derece mahkemesi; HSK Genel Sekreterliğinin Kurulun idari ve mali işleri ile sekretarya hizmetlerini yerine getirmek üzere kurulmuş bir birim olduğunu, başvurucunun meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin dayanağı bilgi ve belgelerin 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında verilmesi talebinin reddine dair HSK Genel Sekreterliği işleminin Kurulun bir işlemi olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, Anayasa'nın 159. maddesinin onuncu fıkrası uyarınca HSK'nın hâkim ve savcılara ilişkin olarak vermiş olduğu meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması nedeniyle davanın esasının incelenmesinin mümkün olmadığı sonucuna varmıştır.

5. İlk derece mahkemesi ayrıca HSK Genel Sekreterliği işlemine karşı açılan bir davada itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldığını, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca 13/3/2014 tarihli ve E.2014/54, K.2014/53 sayılı kararı ile başvurunun reddedildiğini, bahsi geçen kararın gerekçesinde Anayasa'nın 159. maddesinin onuncu fıkrası uyarınca dava konusu işleme karşı yargı yoluna başvurulamayacağının ifade edildiğini dolayısıyla kendisinin yetkisiz olduğunu ifade etmiştir.

6. Başvurucu, idare mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 8/1/2020 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.

7. Başvurucu, nihai hükmü 3/4/2020 tarihinde öğrendikten sonra 20/4/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Başvurucu HSK Genel Sekreterliği işlemine karşı açılan davanın esasının incelenmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkı ile savunma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

11. Başvuru mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Somut olayda bir idari işleme karşı açılan davanın incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu görülmektedir. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.

14. Anayasa Mahkemesi, Seyfullah Çakmak (B. No: 2018/14529, 15/12/2020) kararında HSK'nın mesleğe kabullerinden görevden uzaklaştırılmalarına, terfilerine ve yüksek yargı üyesi seçilmelerine kadar meslek mensuplarına ve mesleğin yürütümüne ilişkin karar alan bir anayasal kurum olduğunu, HSK Genel Sekreterliğinin ise 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile ihdas edilen ve Kurulun idari ve mali işleri ile sekretarya hizmetlerini yürüten bir hizmet birimi olduğunu belirtmiştir. Anayasa mahkemesi, Kurul kararlarına karşı yargı yolunun (meslekten çıkarma kararları dışında) kapalı olduğunu belirleyen Anayasa'nın 159. madde hükmünü yasal düzeyde somutlaştıran 11/12/2010 tarihli ve 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu'nun 33. maddesinde meslekten çıkarma dışında kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu belirtilen birimlerin Genel Kurul ve Daireler olarak ifade edildiğini tespit etmiştir. Kurul kararlarına karşı yargı yolunun bir istisna dışında kapalı olduğunu belirleyen bahsi geçen kuralda Genel Sekreterliğin zikredilmediğini vurgulayan Anayasa Mahkemesi; gerek Kurula ilişkin görev, yetki ve teşkilatı düzenleyen hükümler gerek Kurul kararlarına dair yargı yoluna ilişkin istisnayı belirleyen kurallar dikkate alındığında salt Genel Sekreterlik tarafından tesis edilen işlemlere karşı yargı yolunun kapalı olduğunu ifade eden açık bir yasa hükmünün bulunmadığı kanaatine varmıştır (benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Kasım İlimoğlu (3), B. No: 2018/17191, 24/2/2021, § 55; Seyfullah Çakmak, § 51).

15. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi bahsi geçen Seyfullah Çakmak kararında, ortada Kurul tarafından alınmış bir karar olmamasına ve Genel Sekreterlik tarafından yapılan idari işlemlerin yargı denetimine kapalı olduğunu belirleyen açık bir kanun hükmü bulunmamasına karşın ilk derece mahkemesinin verdiği incelenmeksizin ret kararı ile mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanunilik unsurunu taşımadığı sonucuna ulaşmıştır. Somut başvuruda, bu karardan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

17. Başvurucu, ifade özgürlüğünün ve bu kapsamda bilgi edinme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

18. Başvurucu; ihlalin tespiti ile miktar belirtmeksizin manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

19. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

20. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden İNCELEME YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 7. İdare Mahkemesine (E.2019/1324, K.2019/1853) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/4/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.