TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEVİM AZGIN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/1496)

 

Karar Tarihi: 8/2/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Muzaffer KORKMAZ

Başvurucu

:

Sevim AZGIN

Vekili

:

Av. Nazan AKÇA SUBAŞI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hukuka aykırı gözaltı tedbiri için açılan tazminat davasında yetersiz tazminata hükmedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu hakkında hırsızlık suçundan Adana Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu 21/7/2018 tarihinde gözaltına alınmış, aynı gün Başsavcılık kararıyla serbest bırakılmıştır.

3. Başsavcılık müştekinin beyanı dışında başka bir delil bulunmadığını belirterek başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.

4. Anılan kararın kesinleşmesi üzerine başvurucu, haksız gözaltı tedbiri nedeniyle 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın ödenmesi talebiyle dava açmıştır.

5. Dava dilekçesinde başvurucu, gözaltına alınmasını gerektirecek hiçbir delil bulunmadığını ve gözaltı tedbirinin koşullarının oluşmadığını belirtmiştir.

6. Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle başvurucunun tazminat hakkına sahip olduğunu ifade etmiş ve gözaltı tedbirine bağlı başvurucuya 53,44 TL maddi, 200 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

7. Başvurucu, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusunu kesin nitelikte kararla reddetmiştir. Bu karar başvurucuya 29/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu ise 30/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; şartları oluşmadığı hâlde gözaltı tedbiri uygulandığını, gözaltı tedbiri için hükmedilen tazminatın yeterli olmadığını ve kararın hatalı olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, eşitlik ilkesi, maddi ve manevi bütünlüğünü koruma hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Başvuru kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. A.A. ([GK], B. No:2017/34502, 21/10/2021, §§ 70-90 ), Hicret Aksoy (B. No: 2021/2107, 13/4/2022, §§ 45, 46) ve Derya Yılmaz (B. No: 2018/36169, 10/5/2022, §§ 24, 25) kararlarındaki ilkeler gözetildiğinde başvuru yollarının tüketildiği sonucuna varılan ve açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Somut olayda inceleme yöntemine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin Safkan Aydoğdu (B. No: 2014/7498, 5/4/2017, § 44), M.E., (B. No: 2018/696, 9/5/2019, §§ 46, 47), Hicret Aksoy (aynı kararda bkz. §§ 48-51) ve Derya Yılmaz (aynı kararda bkz. §§ 27-30) kararlarındaki ilkeler uygulanacaktır.

13. Başvurucunun açtığı davada ilk derece mahkemesi gözaltının hukuka aykırı olduğu iddiasını incelememiş ve başvurucunun hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesine istinaden 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca tazminata hükmetmiştir.

14. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin Hicret Aksoy (aynı kararda bkz. §§ 56, 57) kararındaki tespitler dikkate alınarak başvurucu hakkındaki gözaltı tedbirinin Anayasa'nın 19. maddesindeki esaslara uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

15. Başvurucunun bir suç soruşturması kapsamında yakalanıp gözaltına alınması 5271 sayılı Kanun'un 90. ve 91. maddelerindeki hükümler çerçevesinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan gözaltı tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

16. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan gözaltı tedbirinin ön koşulu olan başvurucunun suç işlediğine dair somut belirtilerin bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekir.

17. Başvurucuya yöneltilen ve gözaltıya konu olan suçlamanın dayanağını, başvurucunun bir yıl süreyle ücret mukabili evinde temizlik yaptığı müştekinin şikâyeti oluşturmuştur. Müşteki F.A.D. kolluk merciine müracaatında; konutunda çelik kasa bulunduğunu, kasanın anahtarının da evde olduğunu, tatil için başka bir şehre gittiğini, tatil dönüşü kasadaki altınlarının eksildiğini, kasa ile evin dış kapısında bir zorlama emaresi bulunmadığını ifade ederek başvurucu ya da kendi çocuğunun bakıcısı olan O.D. adlı kişinin altınları çalmış olabileceğini iddia etmiştir. Başvurucu ise soruşturma aşamasında alınan beyanında; müştekinin evine yaklaşık bir yıldır temizlik yapma amacıyla gittiğini ancak müştekinin tatilde olduğu süre içinde temizliğe gitmediğini, evin anahtarının kendisinde olmadığını ve atılı suçu işlemediğini belirtmiştir.

18. Somut olayda başvurucunun savunması ve olayın özel koşulları gözetildiğinde bahsi geçen soyut nitelikteki müşteki beyanının gözaltı için yeterli ölçüde somut bir belirti olarak kabul edilemeyeceği söylenmelidir.

19. Bu itibarla somut olayda gözaltı için gerekli olan suç işlendiğine dair somut belirtinin yeterince ortaya konulamadığı kanaatine ulaşılmıştır.

20. Varılan bu sonuç karşısında gözaltının meşru amacının bulunup bulunmadığına ve tedbirin ölçülü olup olmadığına ilişkin ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

22. Diğer yandan somut olayda başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu sonucuna varıldığından Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası somut olayda uygulanabilir niteliktedir.

23. Derece mahkemesi, Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu gerekçesiyle başvurucu lehine uygun bir tazminata hükmetmemiştir. Derece mahkemesi tarafından kararlaştırılan tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarlarına nazaran düşük olduğu anlaşılmıştır.

24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının da ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM YÖNÜNDEN

25. Başvurucu 10.000 TL maddi tazminat ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

26. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

27. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesince gözaltı tedbirinin hukuka aykırı olduğu tespit edilmiş ve tazminatın yetersiz olmasından kaynaklı olarak ihlal sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla kararın ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilmesi hâlinde derece mahkemesinin yapacağı tek şey Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarını dikkate alarak ilk hükmettiği tazminat miktarından daha yüksek bir tazminata hükmetmek olacaktır. Bu işlem için kararın yeniden yargılama yapılmak üzere derece mahkemesine gönderilmesinde hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

28. Somut olayda derece mahkemesi gözaltının hukuka aykırılığını tespit etmemiş ise de hükmedilen tazminat gözaltı tedbirine karşılık olarak verildiğinden bu hususun manevi tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bu nedenle başvurucuya net 1.800 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan başvurucunun, maddi tazminat talebine ilişkin olarak zararını gösteren ilgili ve yeterli belge sunmadığı görüldüğünden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Gözaltının hukuka aykırı olmasına rağmen ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 1.800 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/303) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.