TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

R.D. BAŞVURUSU (6)

(Başvuru Numarası: 2020/17510)

 

Karar Tarihi: 7/6/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

R. D.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, infaz hâkimliğine yapılan disiplin cezasına dair şikâyete ilişkin incelemenin hükümlünün duruşmada hazır edilmeden yapılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 11/6/2020 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Bireysel Başvuruya İlişkin Süreç

8. 1969 doğumlu olan başvurucu, başvuru tarihleri itibarıyla anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışma suçundan aldığı cezanın infazı kapsamında Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.

9. Başvurucunun, 26/12/2019 tarihinde hastaneye sevki sırasında Ceza İnfaz Kurumuna ait ring aracının kabin bölmesinde yer alan güvenlik kamerasını peçete ile kapatarak görüntü alınmasını engelleyerek sevk işleminin güvenliğini tehlikeye attığı iddiasıyla Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu Başkanlığı) tarafından başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatmıştır.

10. Disiplin Kurulu Başkanlığı, 27/12/2019 tarihinde başvurucu hakkında dört gün hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

11. Başvurucu, süresi içinde Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) başvuruda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliğinin 24/2/2020 tarihinde düzenlediği tensip zaptında duruşmanın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda İnfaz Hâkimliği tarafından infaz kurumlarına yazılan müzekkere ile başvurucunun 26/2/2020 tarihinde yapılması öngörülen duruşmaya katılımının sağlanması için anılan tarihte infaz kurumu SEGBİS odasında hazır bulundurulması istenmiştir.

12. 26/2/2020 tarihli duruşmada SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu, Hâkimlik huzuruna getirilerek savunma yapmak istediğini ve süre talep ettiğini beyan etmiştir. Hâkimlik; duruşmanın SEGBİS aracılığı ile yapılmasının ceza muhakemesi ilkelerinden yüz yüzelik ilkesine uygun olduğunu bildirerek başvurucunun duruşma salonunda bulunma talebini reddederek süre talebini kabul etmiştir.

13. 11/3/2020 tarihli bir sonraki duruşmada SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu; açlık grevinde olduğu için sağlık durumun iyi olmadığını bu nedenle savunma yapacak durumda olmadığını ileri sürerek süre talep ettiğini ayrıca Hâkimlik huzurunda savunma yapmak istediğini belirtmiştir. Hâkimlik, başvurucunun süre ve duruşmada hazır bulunma istemini reddetmiştir.

14. Hâkimliğin 16/3/2020 tarihli kararı ile başvurucunun Disiplin Kurulu kararına yaptığı itiraz reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; Cumhuriyet savcısı mütalaası ile Yargıtay kararlarına atıf yaparak ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak başvurucunun eylemi nedeniyle hakkında verilen disiplin cezasının kanuna uygun olduğu belirtilmiştir.

15. Başvurucu 23/3/2020 tarihli dilekçesi ile duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak ifade vermek istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandığını, duruşma salonunda savunma yapma hakkının kullandırılmadığını, hastane, adliye gibi farklı kurumlarda gerçekleşen eylemler hakkında disiplin cezası verilemediğini, kısa bir zaman dilimi ve aynı mekân içinde üst üste arama yapılmasının kötü muamele olduğunu, kötü muamelenin sloganla ve protesto edilmesinin disiplin cezasına konu edilmemesi gerektiğini, bu üst aramasının ayakkabı da dâhil olmak üzere hücreden mahkûm kabul birimine kadar beş kez yapıldığını, kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek karara itiraz etmiştir.

16. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 1/4/2020 tarihli kararıyla Ceza İnfaz Kurumunda yapılan işlemlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde yapıldığı belirtilerek başvurucunun itirazı reddedilmiştir.

17. Anılan karar başvurucuya 12/5/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 11/6/2020 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Bireysel Başvurudan Sonraki Süreç

18. Başvurucu, başvurusu Anayasa Mahkemesi önünde derdest iken 22/2/2021 tarihli dilekçesi ile Ağır Ceza Mahkemesinin 1/4/2020 tarihli ve 2020/362 D. İş sayılı kararına karşı kanun yararına bozma talebinde bulunmuştur.

19. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 10/9/2021 tarih ve E.2021/10238, K.2021/12027 sayılı kararında başvurucunun talebinin kabulü ile Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"1) Tedavi amaçlı hastaneye götürülmek üzere bindirildiği ceza infaz kurumu nakil aracında bulunan ve nakil esnasında hükümlülerin izlenmesine olanak sağlayan kameraların kapatılarak görüntü almasını engelleme eylemi nedeniyle hükümlü hakkında disiplin cezası uygulanmış ise de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07/04/2014 tarihli ve 2014/2918 Esas, 2014/2406 Karar sayılı ilâmında '..somut olayda; hükümlüden cep telefonu ele geçirilen hastane odasının ceza infaz kurumu niteliğinde olmadığı, bu durumda hükümlü hakkında belirtilen kanun maddesi uyarınca disiplin cezası verilemeyeceğinden...' şeklinde belirtildiği üzere, hükümlünün eylemini gerçekleştirdiği ceza infaz kurumu nakil aracının ceza infaz kurumu niteliğinde olmadığı, bu halde hükümlü hakkında 5275 sayılı Kanun’un 43/2-c maddesi uyarınca disiplin cezası verilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde,

2) 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun 6/3. maddesinde yer alan, 'İnfaz hakimi, inceleme sonunda şikayeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir.' şeklindeki düzenleme karşısında, hükümlü tarafından yapılan şikayetin sadece reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca onaylanmasına karar verildiği cihetle, itirazın belirtilen nedenle kabulüne karar verilmemesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25/05/2021 gün ve 94660652-105-71-6762-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

Karar tarihinden sonra 14.04.2020 tarihinde kabul edilen 15.04.2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'un 23. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 37. maddesinde yapılan değişikliğe göre, hükümlünün duruşma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak kurum dışında bulunduğu yerler de bu fıkranın uygulanması bakımından kurum olarak kabul edilmesi gerekecek ise de; kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmış olup;

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/04/2020 tarihli ve 2020/362 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA,..."

20. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2/3/2022 tarih ve 2020/362 D. İş sayılı kararıyla bozma ilamında açıklanan gerekçeler ışığında İnfaz Hâkimliğinin 16/3/2020 tarihli kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...Bu açıklamalar ışığında, itiraz konusu dosya Mahkememizce incelendiğinde;

Karar tarihinden sonra 14.04.2020 tarihinde kabul edilen 15.04.2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 Sayılı Kanun'un 23. maddesi ile 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 37. maddesinde yapılan değişikliğe göre hükümlünün duruşma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak kurum dışında bulunduğu yerler de bu fıkranın uygulanması bakımından kurum olarak kabul edilmesi gerekecek ise de karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmünün uygulanması gerektiğinden hükümlünün eylemini gerçekleştirdiği ceza infaz kurumu nakil aracının ceza infaz kurumu niteliğinde olmadığı ve eyleminden ötürü disiplin cezası verilemeyeceği hususları ile Yargıtay l. Ceza Dairesince verilen bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde itirazın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...''

21. Adalet Bakanlığından gelen yazıda Disiplin Kurulu Başkanlığının, 27/12/2019 tarih ve 2019/615 sayılı kararının infaz edilmediği bildirilmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Anayasa Mahkemesinin 7/6/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

23. Başvurucu, yargılama giderlerini karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

24. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, §§ 22-27) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

25. Başvurucu, hastaneye sevki sırasında ring bölmesini görüntüleyen kamerayı peçeteyle kapattığı için dört gün hücre hapsi ile cezalandırılmıştır. Başvurucu, ilgili disiplin cezasına itirazı inceleyen İnfaz Hakimliğince SEGBİS ile ifadesinin alınması ve verilen disiplin cezasının haksız ve gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

26. Bakanlık görüşünde; SEGBİS ile ilgili mevzuat hakkında açıklamalarda bulunularak SEGBİS yönteminin hangi durumlarda uygulanabileceğinin, hangi mercinin bu yöntemin kullanılmasına karar verme yetkisine sahip olduğunun ve ses ve görüntü bağlantısı için gerekli olan teknik altyapıya ilişkin koşulların ilgili mevzuatta açık bir şekilde düzenlendiği belirtilmiştir. Görüş yazısında; İnfaz Hâkimliği önünde gerçekleştirilen duruşmada başvurucunun SEGBİS üzerinden ifadesi alındığı esnada ses veya görüntü kalitesinde problem yaşadığına dair bir itirazı veya talebi olmadığı, diğer deyişle SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılması nedeniyle başvurucunun İnfaz Hâkimliği önünde dezavantajlı konuma düştüğüne işaret eden herhangi bir unsur bulunmadığı hususlarının da yapılacak orantılılık değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca somut olayda Disiplin Kurulu Başkanlığının 27/12/2019 tarih ve 2019/615 sayılı kararı ile başvurucu hakkında verilen kararın bugüne kadar infaz edilmediği, başvurucunun kanun yararına bozma talebinin Yargıtay tarafından kabul edilerek Ağır Ceza Mahkemesinin 1/4/2020 tarihli ve 2020/362 D. İş sayılı kararının bozulmasına karar verildiği, Ağır Ceza Mahkemesinin ise Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda başvurucunun itirazının kabulü ile İnfaz Hâkimliğinin 16/3/2020 tarihli kararının kaldırılmasına karar verdiği hususlarının bir bütün olarak değerlendirilerek başvurucunun mağdur sıfatının bulunmadığı ifade edilmiştir.

27. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı cevabında, başvuru formunda dile getirdiği hususları yinelemiş, mağdur olması nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

C. Değerlendirme

28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi ve şartları” kenar başlıklı 48. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

 “(5) Kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar İçtüzükle düzenlenir.

29. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) “Düşme kararı” başlıklı 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi şöyledir:

"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:

...

(c) İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması."

30. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi gereği Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması hâlinde başvurunun düşmesine karar verebilir (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 23; Mehmet Emin Bülbül, B. No: 2014/4463, 16/6/2016, §§ 46-48).

31. Somut olayda başvurucu ilk olarak belirtilen 16/3/2020 tarihli İnfaz Hâkimliği kararı ile bu karara yönelik yaptığı itirazın reddedilmesini esas alarak 11/6/2020 tarihli dilekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, bireysel başvuru tarihinden sonra 22/2/2021 tarihli dilekçesi ile Ağır Ceza Mahkemesinin 1/4/2020 tarih ve 2020/362 D. İş sayılı kararına karşı kanun yararına bozma talebinde bulunmuştur. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 10/9/2021 tarihli kararıyla başvurucunun talebini kabul ederek Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir. Ağır Ceza Mahkemesinin ise Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda başvurucunun itirazının kabulü ile İnfaz Hâkimliğinin karının kaldırılmasına karar verdiği ayrıca başvurucu hakkındaki disiplin cezasının infaz edilmediği anlaşılmıştır.

32. Başvurunun ihlal iddialarının temelinde hakkında verilen dört günlük hücre hapis cezası olduğu açıktır. Başvurucu, adil yargılama hakkı kapsamındaki şikâyetleri İnfaz Hakimliğinin anılan kararı çerçevesinde dile getirmiştir. Yukarıda bahsedildiği gibi ihlal iddialarına konu disiplin cezasının kanun yararına bozma yoluyla ortadan kaldırıldığı, bu süreçte dört günlük hücre hapis cezasının infaz edilmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla bireysel başvuru tarihinden sonra talebinin yerine getirilmesi suretiyle ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmış olması dolayısıyla İçtüzük’ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi uyarınca başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebep kalmaması nedeniyle DÜŞMESİNE,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 7/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.