TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M.E. ve DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/18186)

 

Karar Tarihi: 24/1/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Sinan ARMAĞAN

Başvurucular

:

M.E. ve diğerleri (bkz. ekli liste)

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ve aile hayatına saygı hakkının, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Ekli listede yer verilen başvurulara ait başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvurular Komisyonlara sunulmuştur.

3. Başvurucular, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

4. Komisyonlarca tedbir talebinin Bölüm tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden İçtüzük’ün 73. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm tarafından İçtüzük’ün 73. maddesi uyarınca başvuruların tamamında sınır dışı işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.

6. Konularının aynı olması nedeniyle ekli listede numaraları belirtilen başvuruların 2020/18186 numaralı bireysel başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Othman Alahmad dışındaki başvurucular Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Suriye Arap Cumhuriyeti (Suriye) vatandaşı olan başvurucular hakkında farklı tarihlerde 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca ilgili valilikler tarafından sınır dışı etme kararı tesis edilmiş, ayrıca başvurucuların bir kısmı idari gözetim altına alınarak geri gönderme merkezlerinde tutulmaya başlanmıştır. Sınır dışı etme kararlarının tamamında 6458 sayılı Kanun’un 4. maddesi ve 55. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca başvurucuların Suriye’ye sınır dışı edilmesinde sakınca bulunduğu tespitine yer verilmiştir. Söz konusu kararlara göre başvurucular güvenli bir üçüncü ülkeye gönderilecek ya da gönüllü olmaları hâlinde başvurucuların menşe ülkeye (Suriye) çıkışları sağlanacaktır. Sınır dışı etme kararlarının hiçbirinde güvenli üçüncü ülkeye dair bir bilgi yer almamaktadır.

10. Başvurucular, haklarında alınan sınır dışı etme kararlarına karşı yetkili idare mahkemelerinde iptal davası açmıştır. Başvurucular dava dilekçelerinde, meydana gelen iç çatışmalar nedeniyle Suriye’yi terk ettiklerini, hâlihazırda ülke genelinde şiddet hareketlerinin sürdüğünü belirterek geri gönderilmeleri durumunda kötü muameleye maruz kalacaklarını iddia etmiştir.

11. İlgili idare mahkemeleri farklı tarihlerde açılan davaların tamamının kesin olarak reddine karar vermiştir. İdare mahkemeleri ret kararı verirken başvurucuların sınır dışı edileceği güvenli üçüncü ülkeye veya dolaylı olarak Suriye’ye gönderilme riskine dair herhangi bir araştırma veya değerlendirme yapmamıştır.

12. Karar tarihi itibarıyla başvurucuların tutuldukları geri gönderme merkezlerinden salıverildikleri anlaşılmıştır.

13. Tüm başvurular otuz günlük yasal başvuru süresi içinde yapılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. İlgili hukuk için bkz. A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 35-38; B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19, 20; Hooman Hosseinpour [GK], B. No: 2021/47168, 29/9/2022, §§ 24-36.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 24/1/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talepleri Yönünden

16. Başvurucuların bir kısmı gelirinin bulunmadığı bildirerek adli yardımdan yararlanmak istemiştir.

17. Anayasa Mahkemesi tarafından adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlar Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 23) kararında, yabancıların adli yardım talepleri konusunda benimsenen ilkeler ise Nadali Agheli Kohne Shari (B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18) kararında yer almaktadır. Anılan ilkelere göre adli yardım için gerekli şartlar mevcutsa karşılıklılık şartı gerçekleşmese bile yabancının adli yardım talebi kabul edilmelidir.

18. Somut olayda adli yardım talep eden ve vatandaş olmayan başvurucuların herhangi bir gelirinin veya mal varlığının tespit edilemediği, dolayısıyla geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun oldukları dosya kapsamından anlaşıldığından açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne ve talepleri kabul edilen başvuruların yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmalarına karar verilmesi gerekir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucu Othman Alahmad hukuka aykırı olarak idari gözetim altında tutulması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

21. Başvurucunun iddiasına göre idari gözetim, bireysel başvurunun yapılmasından önce 6/5/2020 tarihinde idare tarafından kaldırılmıştır. Buna rağmen başvuru, idari gözetim altında tutulmasının hukuka aykırı olduğunun tespiti ve idari gözetim altında tutulmasından doğan zararlarının tazmini için bireysel başvuru yapmadan önce tazminat davası açmamıştır (bu gereklilik yönünden benzer yönde değerlendirmeler için bkz. B.T., § 73; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37). Bu bakımdan başvurucu; bireysel başvuruya konu ettiği şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletme, sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunma ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etme hususunda gerekli özeni göstermemiştir. Ayrıca başvurucu hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği idari gözetim kararına sulh ceza hâkimliği nezdinde itiraz etme konusunda da özen yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

23. Başvurucular, geri gönderilmeleri hâlinde ülkelerinde devam eden iç karışıklıklar ve yaygın insan hakları ihlalleri nedeniyle kötü muameleye maruz kalacaklarını iddia etmiştir. Ayrıca bir kısım başvurucu, isminin kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.

24. Bakanlık görüşünde özetle başvurucular hakkında düzenlenen sınır dışı etme kararları ve bunlara ilişkin iptal davası süreçlerinden bahsedilerek Anayasa Mahkemesinin benzer olaylarda daha önce belirlediği kriterleri dikkate alması gereğinden söz edilmiştir.

25. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında genel olarak bireysel başvuru formunda ileri sürdükleri iddiaları yinelemiştir.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

27. Kötü muameleye uğrama riski bulunan ülkeye sınır dışı etme konusunda benimsenen genel ilkeler A.A. ve A.A. kararında yer almaktadır. Bu ilkeler kısaca şöyledir:

i. Anayasa’nın 17. maddesi Anayasa’nın 5. maddesi ile Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabileceğine ilişkin 16. maddesi ile birlikte yorumlandığında devlete, egemenlik yetkisi alanında olup gönderildikleri ülkede kötü muameleye maruz kalabilecek yabancıların maddi ve manevi varlıklarına yönelik risklere karşı korunmaları yönünde pozitif yükümlülük yüklemektedir. Nitekim Anayasa’nın 17. maddesinde devlete getirilen kötü muamelede bulunmama (negatif) yükümlülüğünün herhangi bir istisnasına yer verilmemiş; Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerin savaş, seferberlik hâllerinde veya olağanüstü hâllerde kullanılmasının durdurulmasına imkân veren 15. maddesinde de maddi ve manevi varlığın bütünlüğüne dokunulamayacağı belirtilmiştir.

ii. Anılan pozitif yükümlülük kapsamında sınır dışı edilecek kişiye ülkesinde karşılaşabileceği risklere karşı gerçek anlamda bir koruma sağlanabilmesi için bu kişiye sınır dışı kararına karşı etkili bir karşı çıkma imkânı tanınması gerekir. Aksi hâlde sınır dışı edildiğinde kötü muameleye maruz kalma riski altında olduğunu iddia eden ve bu iddiasını delillendirme konusunda devlete göre daha kısıtlı imkânlara sahip olan yabancıya gerçek anlamda bir koruma sağlanabildiğinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla kötü muameleye karşı koruma pozitif yükümlülüğünün -anılan yasağın koruduğu hakların doğası gereği- hakkında sınır dışı kararı verilen bir yabancıya iddiaları araştırtma ve bu kararı adil bir şekilde inceletme imkânı sağlayan usul güvencelerini de içerdiği kuşkusuzdur. Bu çerçevede sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin iddianın savunulabilir (araştırılabilir/tartışılabilir /araştırmaya değer/makul şüphe uyandıran) ve belirli bir ciddilik seviyesinde olması, ayrıca varsa sözü edilen iddiayı destekleyen bilgi ve belgelerin sunulması durumunda idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Anılan usul güvencelerinin bir gereği olarak idari makamlar tarafından alınan sınır dışı kararlarının bağımsız bir yargı organı tarafından denetlenmesi, bu denetim süresince sınır dışı kararlarının icra edilmemesi ve yargılama sürecine tarafların etkili katılımının sağlanması gerekir.

iii. Sınır dışı etme kararının uygulanması hâlinde kötü muamele yasağının ihlal edilebileceğine karar verebilmek için geri gönderilen ülkedeki riskin varlığının bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk seviyesinde olduğunun ispatlanması gerekir. Bu konudaki ispat külfeti iddianın niteliğine göre kamu makamlarına ve/veya başvurucuya ait olabilir.

iv. Gerçek riskin varlığına ilişkin maddi olguların bulunup bulunmadığı araştırılırken kural olarak sınır dışı kararının verildiği tarihteki koşullar dikkate alınmalıdır. Ancak yapılacak değerlendirmenin sonucunu doğrudan etkileyecek önemli gelişmeler olması hâlinde yeni durum da gözönünde tutulmalıdır.

v. Sınır dışı etme kararıyla ilgili bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin öncelikli rolü, geri gönderilen ülkede kötü muamele riskinin varlığına ilişkin savunulabilir bir iddianın bulunduğu durumlarda idari ve yargısal makamlar tarafından anılan yasak kapsamındaki usul güvencelerinin sağlanıp sağlanmadığını denetlemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesi, usul güvencelerinin sağlanmadığını değerlendirdiğinde ikincillik ilkesi gereği kural olarak yeniden yargılama yapılması amacıyla ihlal kararı verir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda ise geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riskinin bulunup bulunmadığı ayrıca değerlendirilir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel koşulları altında gerekli gördüğü hâllerde geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski bulunup bulunmadığını istisnai olarak ilk elden kendisi de inceleyebilir. Böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi, sınır dışı işleminin gerçekleşmesi hâlinde kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilip edilmeyeceğine ilişkin bir değerlendirme yapabilir.

28. Devletin kötü muamele yasağı kapsamındaki pozitif yükümlülüğü, sınır dışı etme kararı alınırken kamu makamlarının yabancının kötü muameleye maruz kalabileceğini iddia ettiği ülkeye dolaylı olarak gönderilmesi ihtimalini gözetmesini de gerektirir (A.D., B. No: 2014/19506, 3/4/2019, § 55).

29. Gidebileceği üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilmesi yabancının dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilmesine engel oluşturmamaktadır. Nitekim 6458 sayılı Kanun’da ve yönetmelikte üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilen yabancıların hangi ülkeye sınır dışı edileceğinin nasıl tespit edileceği, bu ülkenin yabancıya bildirilip bildirilmeyeceği, yabancının tespit edilen ülkenin kendisi için güvenli ülke olmadığına ve/veya söz konusu üçüncü ülkenin kendisini ülkesine sınır dışı edeceğine ya da iade edeceğine ilişkin bir iddiası varsa bu iddiasına dayanarak dava açıp açamayacağı, dava açabilecek ise bu davanın sınır dışı işlemlerini durdurup durdurmayacağı konusunda herhangi bir norm bulunmamaktadır. Yabancının nereye sınır dışı edileceğinin sınır dışı etme kararında yer almaması hâlinde sınır dışı edileceği ülkede yabancının ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalıp kalmayacağının veya yabancının dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilip edilmeyeceğinin yargı mercilerince değerlendirilemeyeceği açıktır (Hooman Hosseinpour, § 67).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

30. Başvurucuların tamamı ülkelerinde hâlen ayrım gözetmeyen şiddet hareketlerinin devam ettiğini, sınır dışı edilmeleri hâlinde kötü muameleye maruz kalacaklarını ileri sürmüşlerdir.

31. Sınır dışı etme kararının tesis edildiği dönemde idari makamlar; menşe ülkesine sınır dışı edilmelerinin 6458 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile 55. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca sakıncalı olduğunu değerlendirerek başvurucuların gidebileceği üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmelerine ya da gönüllü olması hâlinde menşe ülkesine çıkışlarının sağlanmasına karar vermiş ancak güvenli üçüncü ülke yönünden bir belirleme yapmamıştır. Sınır dışı etme kararı verilmesinden sonra da güvenli üçüncü ülkenin neresi olduğu açıklığa kavuşturulmamıştır. Buna rağmen sınır dışı etme kararına karşı açılan iptal davalarını inceleyen idari yargı mercileri güvenli üçüncü ülkeyle ilgili bir tespit bulunmadığını, bu nedenle sınır dışı edilecekleri ülkelerde başvurucuların kötü muameleye maruz kalıp kalmayacaklarının veya başvurucuların dolaylı olarak menşe ülkesine gönderilip gönderilmeyeceklerinin değerlendirilmesinin mümkün olmadığını dikkate almamışlardır. Oysa idari makamlar tarafından başvurucular yönünden Suriye’de var olduğu tespit edilen risk güncelliğini korumaktadır (bkz. Hüsam Ibrahım, B. No: 2020/20131, 4/10/2023, §§ 22-25, 37-39). Bu durumda dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilmeye karşı koruyan usul güvencelerinin etkili şekilde sağlandığı söylenemez.

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

D. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

33. Ekli listede belirtilen başvurucular sınır dışı edildikleri takdirde aile bütünlüklerinin bozulacağını iddia etmiştir.

34. Sınır dışı etme işlemi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği sonucuna varılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkı yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

VI. GİDERİM

35. İhlalin tespitini isteyen başvurucuların bir kısmı tazminat talebinde de bulunmuşlardır.

36. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargılama makamlarınca yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

37. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde talep eden başvurucuların kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ayrıca İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,

3. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

D. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listede gösterilen ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,

F. Sınır dışı etme kararıyla ilgili yargılamalar sonuçlanıncaya kadar başvurucuların SINIR DIŞI EDİLMEMESİNE,

G. Başvurucuların tazminat talebinin REDDİNE,

H. Ekli listede gösterilen harç ve vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderlerinin başvuruculara ÖDENMESİNE,

İ. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

J. Kararın bir örneğinin bilgi için İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.