TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

N.M.G. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/21470)

 

Karar Tarihi: 1/11/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Hande ŞEHİRLİ GEZGİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, iptal edilen imar uygulamasına dayalı olarak oluşturulan ve üçüncü kişiye satılan imar parselinin önceki malikine dönüşünü sağlayacak geri dönüşüm cetvelinin yapılmaması ve taşınmazın kullanılamamasından kaynaklanan zararın ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu Balıkesir'in Gönen ilçesi Kurtuluş Mahallesi 595 ada 23 parsel (yeni hâliyle 1603 ada 12 parsel) sayılı taşınmazın hisseli malikidir. Taşınmazda ilk kez Gönen Belediye Encümeninin 18/7/2002 tarihli kararı ile parselasyon işlemi yapılmıştır. Yapılan parselasyon işlemi komşu taşınmaz malikinin açtığı davanın sonucunda Bursa 3. İdare Mahkemesince 6/12/2005 tarihinde iptal edilmiş ve bu kararı Danıştay 16/5/2008 tarihinde onamıştır.

3. Söz konusu iptal kararı üzerine uyuşmazlık konusu taşınmazı da kapsayan alanda Belediye Meclisi 3/11/2008 tarihinde imar planını değiştirmiş, sonrasında 25/3/2010 tarihinde Encümen kararıyla yeniden parselasyon işlemi yapmıştır. Bu parselasyon işlemini de Balıkesir 1. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 29/2/2016 tarihinde iptal etmiştir. Danıştay 26/9/2018 tarihinde kararı onanmış; karar düzeltme talebini de 23/3/2021 tarihinde reddetmiştir.

4. Başvurucu, Gönen Belediyesinden (Belediye) Mahkemenin imar planının iptali kararının uygulanması suretiyle geri dönüşüm cetvellerinin yapılarak yeniden kadastral parsele dönülmesi ve 595 ada 23 parselin adlarına tapuya yeniden tescili talebinde bulunmuştur. Belediye 1/6/2016 tarihinde yeni imar planı hazırlıklarının bitmediğini belirterek başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucu, bu işlemin iptali için dava açmış; Mahkeme 29/2/2017 tarihinde işlemi iptal emiştir. Gerekçeli kararda, uygulanması zorunlu yargı kararları varken taşınmazın akaryakıt istasyonuna çevrilerek satılması nedeniyle oluşan hak kayıplarından idarenin tek başına sorumlu olduğu, yargı kararlarını uygulamamakta ısrar eden idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 31/10/2018 tarihinde istinaf talebi esastan reddedilmiştir.

5. Başvurucu ve diğer davacılar 11/6/2019 tarihinde tam yargı davası açmıştır. Dilekçede taşınmazı kapsayan alanda yapılan ilk parselasyon işleminin 2005 yılında, ikinci parselasyon işleminin de 2016 yılında mahkeme kararı ile iptal edilmesi üzerine taşınmazın tekrar hissedarlar adına tahsis ve tescili yerine 3. kişilere satılarak menfaat elde edildiğini belirtmişlerdir. Başvurucu ve diğer davacılar 2005 yılından itibaren geri dönüşüm cetvellerinin hazırlanmadığını, mülklerine haksız olarak el atıldığını, taşınmazı kullanmaları ve taşınmazdan gelir elde etmelerinin engellendiğini vurgulayarak uğranılan zararlara karşılık 50.000 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

6. Mahkeme 5/3/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda; davalı idarenin 8/6/2018 tarihli yazısında iptal kararı üzerine öncelikle imar planı değişikliği yapılacağı ardından parselasyon planının geri dönüşüm cetveliyle birlikte yeniden yapılacağı bu kapsamda çalışmalarının devam ettiğinin belirtildiği ifade edilmiştir. Sonuç olarak idari işlemlerin tesis edildiği andan itibaren hukuka uygunluk karinesinden faydalanıldığı, iptal edilen her işlem nedeniyle tazminata hükmedilmesinin mümkün olamayacağı, tazminata hükmedilmesi için hukuka aykırılık yanında hizmet kusurunun da aranılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda ilk parselasyon işleminin mahkeme kararıyla iptali üzerine bu kararın uygulanmasına yönelik yeni parselasyon işleminin yapıldığı, ikinci parselasyon işleminin de mahkeme kararıyla iptali üzerine mahkeme kararı dikkate alınarak yeni parselasyon çalışmalarına başlandığı vurgulanarak uyuşmazlık konusu olayda idarenin tazmin yükümlülüğünü doğuran bir kusurluluk hâlinin olmadığı ifade edilmiştir.

7. Başvurucu ve diğer davacıların bu karara karşı istinaf talebinde bulunmaları üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 26/2/2020 tarihinde kararın usul ve hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf talebini esastan reddetmiştir.

8. Başvurucu, nihai hükmü 30/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu; parselasyon işleminin mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonucunda parsellerin eski kadastral duruma dönüşünün sağlanması gerekirken, taşınmazın belediye hizmet alanı olarak kendisinin mülkiyetinden çıkarıldıktan sonra imar planında yapılan değişiklikle ticari alana çevrilerek üçüncü kişilere satılması üzerine açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. İmar uygulaması suretiyle yapılan müdahalenin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.

14. Başvuru konusu olayda Belediyenin taşınmazın tamamını Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) alanı olarak kamu hizmetine tahsis ettiği ve sonrasında da niteliğini değiştirerek üçüncü kişilere ticari alan vasfı ile sattığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple başvurunun mülkiyet hakkından yoksun bırakılması şeklinde gerçekleşen müdahalenin bu kapsamda incelenmesi gerekir (Benzer yönde kararlar için bkz. Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016 § 51; Derya Alpdoğan ve diğerleri, B. No: 2015/6845, 31/10/2018, § 34).

15. Somut olayda başvurucunun taşınmazından yoksun bırakılmasına ilişkin imar uygulamalarının hukuka aykırı olduğu Bursa 3. İdare Mahkemesinin 6/12/2005 tarihli ve Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin 29/2/2016 tarihli kararlarıyla tespit edilmiştir. Söz konusu imar uygulamalarının yargı kararlarıyla hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanaktan yoksun olduğunu göstermiştir.

16. Dolayısıyla bu aşamadan sonra Anayasa Mahkemesince yapılacak inceleme mülkiyet hakkına yönelik ihlalin giderilip giderilmediğinin tespitinden ibarettir.

17. Başvurucunun mülkiyet hakkının ihlalinin bütün sonuçlarıyla giderildiğinden söz edilebilmesi için ihlale yol açan zararın aynen iade veya tazminat yoluyla tazmin edilmesi gerekir. Somut olayda ise lehine olan iptal kararlarına rağmen başvurucunun tazminat talebi reddedilmiş, böylelikle başvurucunun katlandığı külfet hafifletilmemiştir. İdarece taşınmazın iadesi ile ilgili başka bir işlem yapılmadığı gibi imar planı değişikliği yapılabileceğinden söz edilerek parselasyon işlemlerine ilişkin çalışmaların devam ettiğinin belirtilmesiyle yetinildiği görülmektedir.

18. Diğer taraftan başvuruya konu yargılama sürecinde istinaf aşamasında iken kabul edilen 14/2/2020 tarihli ve 7221 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine bir fıkra eklenmiş olup bu fıkra hükmünün somut olayın koşulları çerçevesinde uygulama alanı bulup bulamayacağı da Bölge Adliye Mahkemesince tartışılmamıştır.

19. Sonuç olarak başvurucunun şikâyet ettiği ve yargı mercilerince hukuka aykırılığı kesin olarak tespit edilen işlemden kaynaklanan ihlalin giderilebilmesi bakımından önem taşıyan tazminat talebi mahkemelerce ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmaksızın reddedilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkının kanunilik ölçütü yönünden ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. Yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi yeterli bir giderim oluşturduğundan başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Balıkesir 1. İdare Mahkemesine (E.2018/973, K.2019/251) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 1/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.