TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

V. K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/22603)

 

Karar Tarihi: 13/4/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucu

:

V. K.

Vekili

:

Av. Mesut KELEŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; yapılmak istenilen bir basın açıklamasının kolluk görevlilerince gereksiz ve orantısız güç kullanılarak engellenmesinin, başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/7/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Olayın Arka Plan Bilgisi

5. Batman Valiliğinin aynı tarihli oluru ile uygun bulunan Batman İl Emniyet Müdürlüğünün21/5/2020 tarihli ve 55 sayılı "etkinliklerin izne bağlanması" konulu talebinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

Bu nedenle protesto amaçlı etkinlikler düzenlenebileceği bu etkinlilderin marjinal gruplarca toplumsal şiddet hareketlerine dönüştürülebileceği, kargaşa ortamı çıkarılmaya çalışılabileceği, terör örgütünün propagandasına dönüşebileceği, kamu düzenini bozarak halkın can ve mal emniyetini tehlikeye düşürebilecekleri karşıt gruplar arasında çatışma olabileceği, yasal olarak başlayacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin amacı dışına çıkarak toplum al olaylara dönüşebileceği değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. maddesinin (A) fıkrasında, "Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenrnesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir ve memurları vali tarafından verilen emirler getirmekle yükümlüdür.

 (C) fıkrasında "İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır." hükmü amirdir.

Bu çerçevede, ilimizde milli güvenliğin ağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak e özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi amacıyla ilimiz merkezinde 25.05.2020-08.06.2020 tarihleri arasında resmi kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı resmi toplantı, tören, şenlik, karşılama stant açma, uğurlama gibi etkinlikler hariç olmak üzere;

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamındaki her türlü miting, kapalı ve açık yer toplantıları ile gösteri yürüyüşlerinin, basın açıklaması, çadır kurma, stant açma, oturma eylemi, anma töreni vb. türdeki eylem ve etkinlikler ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu Ek- 1. maddesi kapsamındaki oyun tern il e çeşitli şekillerdeki gösteri ve etkinliklerin ticari kimliği bulunan özel hukuk tüzel kişilerinin ticari faaliyetleri hariç olmak üzere el ilanı dağıtılmasının ve pankartJafış asılmasının mülki idare amirinin İZNiNE BAGLANMASINl,

... ".

B. Somut Olaya İlişkin Bilgiler

6. Başvurucu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuna (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası genel sekreteridir.

7. Başvurucunun beyanına göre, koruyucu ekipmanlar olmadan çalışmayı reddeden bazı sağlık çalışanlarının farklı illere atamalarının gerçekleştirilmesi nedeniyle on kişilik bir grup, Batman ilinde bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü (İl Müdürlüğü) binası önünde basın açıklaması yapmak istemiştir.

8. Kolluk görevlilerince düzenlenen 29/5/2020 tarihli tutanağa göre Batman Valiliğinin (Valilik) 21/5/2020 tarihli oluru ile toplantı ve gösterilerin izne bağlandığı hâlde katılımcıların izin almadan basın açıklaması yapmak istemeleri nedeniyle toplantıya müdahale edilmiş olup, olayların gelişimi şöyledir:

- 29/5/2020 tarihi saat 12.30'da KESK'e bağlı sendika üyelerinin İl Müdürlüğü binası önünde basın açıklaması yapacağı yönünde bilgi üzerine kolluk görevlileri saat 11.30 'da tedbir almıştır.

- Valiliğin kararına aykırı olarak (bkz. § 5) basın açıklaması yapmak için izin almaması nedeniyle katılımcılara kamuya açık bir alanda bu etkinliğe izin verilmeyeceği bildirilmiştir. Bu doğrultuda müzakereci kolluk görevlisi ile katılımcılar arasında görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar, az sayıda olduklarını (on kişi) ve sadece kısa sürecek bir basın açıklaması yapıp akabinde dağılacaklarını, bunun demokratik hakları olduğunu belirtmiştir.

- Görüşmelerin sonuç vermemesi ve grubun cadde üzerindeki yolu tamamen kapatarak toplanmaya başlamaları üzerine polis, ses yükseltici cihaz ile"... Yapmış olduğunuz eylem izinsizdir. Lütfen dağılın, dağılmadığınız takdirde müdahale yapılacak hakkınızda adli ve idari işlem yapılacaktır" şeklinde üç kez uyarı anonsu yapılmıştır. İkazlara uymayan grup "Hukuksuz Sürgünler Durdurulsun - KESK" ibaresinin olduğu pankart açmıştır.

- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şube Başkanı D.T.nin basın açıklaması yapmaya başlaması üzerine polis, ses yükseltici cihaz ile gruba eylemin izinsiz olduğunu belirterek dağılmaları aksi halde müdahale edileceğine dair uyarı yapmış akabinde grubun dağıtılması amaçlı müdahalede bulunmuştur.

- Aralarında HDP milletvekillerinde olduğu kimlik bilgileri tespit edilen sekiz kişi uyarılara rağmen dağılmaması, basın açıklamasına devam etmek istemeleri, bir şahsın grubu çembere alan polisi itmesi ve grup tarafından "baskılar bizi yıldıramaz" şeklinde slogan atılması üzerine il emniyet müdür yardımcısı İ.S tarafından katılımcıların gözaltına alınması talimatı vermiştir. Gruptan sekiz kişi gözaltına alınmış, aralarında başvurucunun da olduğu bazı şahıslar gözaltı sırasında polise direnç göstermiştir (ne şekilde direnç gösterildiği tutanaktan anlaşılamamaktadır).

9. Kolluk görevlilerince düzenlenen Görüntü İzleme Çözüm ve Şahıs Tespit Tutanağı'na göre; İl Müdürlüğü binası önüne üzerlerinde "İş Ücret İşyeri Güvencesi- Sağlık Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası" yazılı yelekler ve KESK ibareli şapka takan on kişinin gelmesi üzerine güvenlik görevlileri, basın açıklamasının izinsiz olduğunu ve dağılmaları gerektiğini bildirmiştir. Grup basın açıklaması yapmakta ısrar etmiş akabinde polis ses yükseltici cihazla etkinliğin yasal olmadığı ve dağılmaları gerektiği yönünde uyarıda bulunmuştur. Grup, yolu araç trafiğine kapatarak "Hukuksuz Sürgünler Durdurulsun- KESK" yazılı pankart açması üzerine ikinci uyarı, basın açıklamasına başlanması üzerine ise üçüncü ve son uyarı yapılmıştır. Görüntülerde basın açıklamasına katılan on iki kişi tespit edilmiştir. Başvurucunun kolluk görevlisini itekleyerek direndiği ve görevini yapmasına engel olduğunun gözlemlendiği belirtilmiştir.

10. Başvurucu; basın açıklaması, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile sendikal haklarının kullanımının ihlal edildiğini, gruba ölçüsüz şekilde müdahale edildiğini belirterek kendisine müdahale eden kolluk güçleri ile sorumlu olan güvenlik şube amiri hakkında zor kullanma yetkisinde sınırın aşılması, işkence, eziyet, kasten yaralama ve görevi kötüye kullanma suçlarından soruşturma başlatılması talebiyle 5/6/2020 tarihinde Batman Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) başvurmuştur. Şikâyet dilekçesi ekine sağlık raporu ile olay anına ilişkin görüntü kayıtlarını da eklemiştir.

11. Başvurucunun gözaltına alınması öncesi alınan sağlık raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde, sol omuz üstünde abrazyon (sıyrık, hafif ezici alet yarası) sol omuz arka yüzünde kızarıklık tespit edilmiştir.

12. Başvurucu tarafından bireysel başvuru ekinde sunulan harici bellekte yer alan 02.44 saniyelik görüntü Anayasa Mahkemesince incelenmiştir. Bu kayıttaki görüntüye göre, İl Müdürlüğü binası merdivenleri önünde yaklaşık 10-15 kişinin bir pankart arkasında basın açıklaması yapmak istedikleri, basın açıklamasına başlanması (34. saniye) ile -eş zamanlı olarak- polis memurları ses yükseltici cihaz ile grubun dağılması yönünde uyarıda bulunmuş ve hemen akabinde ise müdahalede bulunmuştur. Grup "baskılar bizi yıldıramaz" şeklinde slogan atmaları üzerine yakalama ve gözaltı işlemine başlanmıştır. Görüntülerde, katılımcıların yolu tamamen araç trafiğine kapattıkları gözlemlenememiştir.

13. Başsavcılık 12/6/2020 tarihinde kolluk görevlileri hakkında işlem yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Kararda; polis memurlarının grubu müdahalesinin 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 24. maddesi kapsamında meşru ve ölçülü olduğunu değerlendirmiştir. Ayrıca başvurucunun basit nitelikte yaralanmasının, grubun dağıtılması esnasında yaşanan kargaşa nedeniyle oluştuğunu ve ölçülülük ilkesinin ihlal edilmediğini belirtmiştir.

14. Başvurucunun anılan karara yaptığı itirazı Batman 1. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 30/6/2020 tarihinde kesin olarak reddetmiştir. Hâkimlik kararında; itiraza konu kararda bir hukuka aykırılık ve isabetsizlik bulunmadığını belirtmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

15. 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (C) bendi şöyledir:

"İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.

Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Anayasa Mahkemesinin 13/4/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü.

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

17. Başvurucu; yapılmak istenilen basın açıklamasının barışçıl nitelikte olmasına rağmen kolluk güçlerinin usulüne uygun uyarı yapmadan ve grubun dağılması için makul süre vermeden ölçüsüz ve hukuka aykırı şekilde müdahalede bulunması, katılımcıları darp ederek gözaltına alması, uygulanan şiddet neticesinde yaralanması nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, müdahale sırasında kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullandığı ve bu nedenle yaralandığı gözetilerek manevi yönden zarar karşılığı olarak tazminat talep etmiştir.

18. Bakanlık görüşünde, ilk olarak tüketilmesi gereken iç hukuk yolları tüketilmeden başvuruda bulunulması nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Somut olayda, gerçekleştirilmek istenilen basın açıklamasına müdahale edilmesinin hukuka aykırı olması nedeniyle şikâyetçi olunduğu ve Valiliğin kararının müdahalenin dayanağı olduğunu belirten Bakanlık, bu işleme karşı idari yargı yolunun veya toplantının engellenmesine ilişkin bir kusuru var ise tam yargı davası açılması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca COVID 19 pandemi koşullarının varlığını da vurgulayan Bakanlık, basın açıklaması yapılabilecek yerlerin kamuoyuna duyurulmasına, etkinliklerin Valiliğin iznine bağlanmasına ve bu hususların ihtar edilmesine değinmiştir. Bakanlık, buna karşın katılımcıların izin almadan toplanmaları ve ihtara rağmen dağılmamakta ısrar etmeleri nedeniyle orantılı güç kullanıldığını belirterek Anayasa Mahkemesinin bu kapsamda ihlal iddialarını incelemesi gerektiğini ifade etmiştir.

B. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu bağlamda başvurucunun kamu makamının etkinliklerin izne bağlama kararına aykırı olarak gerçekleştirildiği gerekçesiyle toplantıya orantısız güç kullanılarak müdahale edildiği iddiasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

20. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

22. Valiliğin bir ilde gerçekleştirilecek tüm etkinlikleri izne bağlaması ve yapılmak istenilen basın açıklamasının izinsiz olduğu gerekçesiyle kolluk güçlerince engellenmesi, başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

23. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

24. Anayasa'nın 34. maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş; bu hakkın milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaksızın Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin öncelikle Anayasa'nın sözüne aykırı olmaması gerekmektedir (Cihan Tüzün ve diğerleri, [GK], B.No: 2019/13258, 10/11/2022, § 24).

25. Anayasa'nın sözüne uygun olmadığının ve Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranıldığının tespit edilmesi hâlinde başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğinden söz edilebilir. Norm denetiminde olduğu gibi bireysel başvuru yolunda da Anayasa hükümlerinin nihai ve bağlayıcı olarak yorumlanması yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir (Kadri Enis Berberoğlu (2) [GK], B. No: 2018/30030, 17/9/2020, § 71; Cihan Tüzün ve diğerleri, § 25).

26. Bir müdahalenin Anayasa’ya uygun olması için Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ölçütlere aykırı olmaması gerekir. Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ölçütlerden biri de “Anayasa’nın sözüne aykırı olmama” kriteridir. Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve hürriyetlere yönelik sınırlandırmaların Anayasa'nın sözüne aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, somut olaya uygun düştüğü takdirde kamu gücünü kullanan organların temel hak ya da özgürlüklere yaptıkları müdahalelerin Anayasa'nın sözüne uygun olup olmadığını da değerlendirir. Böyle bir değerlendirme yapılması, Anayasa'nın 13. maddesinin emredici hükmünün bir gereğidir (benzer nitelikte değerlendirmeler için bkz. Kadri Enis Berberoğlu (2), § 68; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, § 79; AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 84; Cihan Tüzün ve diğerleri, § 26).

27. Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan "Anayasa'nın sözü" ifadesi Anayasa'nın metnini yani lafzını ifade etmektedir. Temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin Anayasa'nın sözüne uygun olması şartı özellikle Anayasa'nın çeşitli maddeleriyle getirilen ek güvenceler söz konusu olduğunda önem taşımaktadır. Anayasa, çoğu durumda bir hak veya özgürlüğü yalnızca tanımakla yetinmeyerek onun kullanılmasını garanti altına almak için bazı yönlerini ayrıca vurgular veya bazı yönlerine belli bir önem atfederek koruma altına alır. Anayasa koyucunun bir hakkı tanımanın yanında o hakkın norm alanına giren bir boyutunu ayrıca ve özel olarak ifade etmesi, buna ilişkin ek bir güvence getirmesi de mümkün olabilmektedir (Kadri Enis Berberoğlu (2), § 69; Kadri Enis Berberoğlu (3), § 79). Bu bağlamda Anayasa’nın çeşitli maddelerinde düzenlenen hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak getirilen güvencelerle uyumlu olmayan sınırlamalar Anayasa’nın sözüne aykırı olacaktır (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 84; Cihan Tüzün ve diğerleri, § 27).

28. Somut olayda Batman Valiliği, 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (A) ve (C) bentlerine dayanarak resmî kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı etkinlikler hariç olmak üzere il genelinde yapılacak tüm eylem ve etkinleri mülki idari amirin iznine bağlamak suretiyle hakkı sınırlandırmıştır. Kolluk görevlileri de izinsiz olduğu gerekçesiyle yapılmak istenilen basın açıklamasını engellemiş ve katılımcılara müdahale etmiştir (bkz. §§ 5, 8).

29. Somut olayda müdahaleye dayanak 5442 sayılı Kanun'un 11. Maddesinde valinin kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belli yerlerde veya saatlerde kişilerin toplanmalarını düzenleyebileceğini veya kısıtlayabileceğini düzenlemektedir.

30. Anayasa’nın 34. maddesinde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, bireylerin düşünce açıklamalarında bulunmak amacıyla açık veya kapalı mekânlarda, kamu otoriteleri ile üçüncü kişilerin müdahalesi olmaksızın geçici olarak bir araya gelebilme serbestîsini korumaktadır. Aynı maddenin birinci fıkrasında “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle sadece bu hak değil toplanma hakkının izin alınmadan kullanılabilmesi de güvence altına alınmıştır. Diğer bir anlatımla anılan hakkın izin alma şartına bağlanamayacağı güvencesinin Anayasa'da özel biçimde korunduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla toplantı ve gösteri hakkının izin almadan kullanılmasına yönelik pozitifleşmiş güvenceyi ihlal edecek nitelikte yapılan bir sınırlandırma, Anayasa'da ilgili temel hakkı düzenleyen maddedeki sınırlama sebeplerine dayansa bile kural olarak Anayasa'nın sözüne aykırı olacağında bir tereddüt bulunmamaktadır (Cihan Tüzün ve diğerleri, § 29).

31. Nitekim Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasından önce bildirim verilmesi şartı getiren 2911 sayılı Kanun’un 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükmünü Anayasa'ya uygun bulurken bildirim sisteminde, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılabilmesi için yetkili makama bildirimde bulunulmasının yeterli olduğu ve yetkili makamın onayının aranmadığı, bu nedenle bildirim sistemi öngören düzenlemenin Anayasa ile getirilen izne bağlanamama güvencesine aykırı olmadığı gerekçesine dayanmıştır. Anayasa Mahkemesi kararında, Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izin alma koşuluna bağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek bir güvence olan bu düzenleme ile toplantı ve gösteri yürüyüşünü izin şartına bağlama şeklinde bir sınırlamada bulunulamayacağını vurgulamıştır. Bu bağlamda da Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak Anayasa’nın 34. maddesinde hakkın izne bağlanamaması şeklindeki güvencesine aykırı sınırlamaların Anayasa’nın sözüne aykırı olacağını ifade etmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, §§ 84-86; Cihan Tüzün ve diğerleri, § 30).

32. Sonuç olarak somut olayda kamu makamının tüm eylem ve etkinlikleri mülki idari amirin iznine bağlaması, Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki ek güvencesine aykırı olduğu ve Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiği kanaatine varılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Giderim Yönünden

34. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 10.000 TL manevi tazminatın ödenmesi talebinde bulunmuştur. İhlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya taleple bağlı kalınarak 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya taleple bağlı kalınarak net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

D. 446,90 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.346,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için İçişleri Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.