TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

UĞUR ALİ NAKİ YÜREĞİÇATAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/22948)

 

Karar Tarihi: 19/12/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Uğur Ali Naki YÜREĞİÇATAL

Vekili

:

Av. Safa ASLANER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, velayet altında bulunan başvurucudan mükerrer topuk kan örneği alınmasına ebeveyn tarafından rıza gösterilmemesi üzerine bu hususta mahkemece sağlık tedbiri uygulanmasına karar verilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/8/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Aile sağlığı merkezi görevlilerince aşı yapılması ve mükerrer topuk kan örneği alınması talepleri yeni doğan başvurucunun ebeveyni tarafından reddedilmiştir. Aşıyla ilgili herhangi bir evrak düzenlenmemekle beraber mükerrer topuk kan örneği alımının reddi tutanakla tespit edilmiştir. Anılan tutanakta başvurucunun temsilcileri doğum sonrası hastanede topuk kan örneği alındığını ve mükerrer kan örneği alımını gerektiren bir durum olmadığını belirtmiştir.

6. Kayseri İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yeni doğan başvurucunun Neonatal Tarama Programı kapsamında 48 saatlik kan numunesinin alındığı ancak ebeveynin mükerrer numune alınmasını reddettiği hususunda yazı yazılmış, bunun üzerine Kayseri Aile Sosyal ve Politikalar Müdürlüğünce başvurucu hakkında 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca sağlık tedbiri kararı verilmesi talep edilmiştir.

7. Kayseri 2. Çocuk Mahkemesi (Mahkeme), gerekli bilgilendirme yapılmış olduğu hâlde ebeveynin yeni doğan başvurucuya neonatal tarama testi yapılmasına rıza göstermemesinin çocuğun yüksek yararına açıkça aykırı olduğunu ve bu durumda rıza aranmaması gerektiğini belirterek 21/7/2020 tarihinde sağlık tedbiri talebinin kabulüne karar vermiştir. Kararda, ebeveynin aydınlatıldıkları hâlde haklı bir sebep göstermeksizin küçüğe yapılacak tıbbi müdahaleye karşı çıkmalarının çocuğun üstün yararına açıkça aykırı olması durumunda rıza aranmayacağına ilişkin aşı ile ilgili Yargıtay kararına (19. Ceza Dairesi, E.2015/87, K.2015/6676, 5/11/2015) atıf yapılmıştır. Kararın gerekçesinde ayrıca yenidoğan topuk kan örneği veya sonucun pozitif çıktığı durumlarda mükerrer kan örneği alınmasına ailelerin rıza göstermemesi hâlinde yenidoğanın "korunmaya ihtiyacı olan çocuk" kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin 13/1/2012 tarihli Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği yazısına yer verilmiştir.

8. Başvurucu temsilcileri; hastanede doğum sonrası neonatal tarama için topuk kan örneği alındığını, kan örneği alınırken yeni doğan başvurucunun bir hayli zorluk ve sıkıntı yaşadığını, yeniden kan örneği alımını gerektirir bir durum olmadığını, yasal hakları çerçevesinde yeniden kan örneği alımına muvafakat vermediklerini belirterek tedbir kararına itiraz etmiştir. Başvurucu temsilcileri itiraz dilekçesinde ayrıca tedbir kararında Yargıtayın aşıya ilişkin içtihadına dayanıldığını ancak mevcut durumda zorunlu aşı uygulamasının ya da kendilerinin buna muvafakat vermemelerinin söz konusu olmadığını ifade etmiştir. Kayseri 1. Çocuk Mahkemesi tedbir kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle 29/7/2020 tarihinde itirazı reddetmiştir.

9. Nihai karar 30/7/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu 14/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

10. 5395 sayılı Kanun’un “Tanımlar” kenar başlıklı 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“(1) Bu Kanunun uygulanmasında;

 a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi; bu kapsamda,

 1. Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu,

 İfade eder.”

11. 5395 sayılı Kanun’un “Koruyucu ve destekleyici tedbirler” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir. Bunlardan;

 

 d) Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici veya sürekli tıbbî bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavilerinin yapılmasına,

 Yönelik tedbirdir.”

12. 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun3. maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (7) numaralı bentleri ile 151. maddesi şöyledir:

“Madde3 – Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti bütçeleriyle muayyen hatlar dahilinde olarak aşağıda yazılı hizmetleri doğrudan doğruya ifa eder:

 1 - Doğumu (......) teshil ve çocuk ölümünü tenkis edecek tedbirler

 ...

 7 - Çocukluk ve gençlik hıfzıssıhhasına ait işlerle çocuk sıhhat ve bünyesinin muhafaza ve tekamülüne ait tesisatın murakabesi.

 ...

 Madde 151 – Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti küçük çocuk hıfzıssıhhası ve bunlarda görülen vefiyatın azaltılması için lazım gelen müesseseler açarak idare eder ve çocuk hıfzıssıhhası faydalarının halk arasında intişar ve tatbikını teshil edecek tedbirleri ittihaz eyler.”

13. 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun “Temel esaslar” kenar başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi şöyledir:

“Sağlık hizmetleriyle ilgili temel esaslar şunlardır:

 

 (l) Engelli çocuk doğumlarının önlenmesi için, gebelik öncesi ve gebelik döneminde tıbbi ve eğitsel çalışmalar yapılır. Yeni doğan bebeklerin metabolizma hastalıkları için gerekli olan testlerden geçirilerek risk taşıyanların belirlenmesine ilişkin tedbirler alınır.

14. Sağlık Bakanlığının 2014/7 sayılı "Yenidoğan Tarama Programı" konulu Genelge’sinin (Genelge) 1., 4., 5. ve 8. maddeleri şöyledir:

“ 1. Tarama programı kapsamında dogan her bebekten doğumu takiben 48 saat sonra (oral beslenmenin ardından) topuk kan örneği alınması esastır. Ancak mümkün olduğunca çok sayıda bebeğe ulaşabilmek için sağlık kurumlarında doğan bebeklerin sağlık kurumunu terk ettigi son anda topuk tanı örneği alınmalı, eger bu örnek bebek yeterince oral beslenmeden alınmışsa hastaya ilk hafta içinde aile hekimlerine ya da en yakın sağlık kurumuna başvurarak yeni topuk kanı örneği aldırması gerektiği söylenmelidir.

 ...

 4. Bebeklerden mükerrer veya yeni numune alınırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus numunenin 48 saatlik oral beslenmeyi takiben alınmasıdır.

5. Bebek hastaneden ayrılırken henüz 48 saatlik oral beslenme süresi dolmamışsa mutlaka uygun zamanda mükerrer numune alınmalıdır. Mükerrer numunede test sonuçları "normal" ise başka topuk kanı örneği alınmamalıdır. 7 gün içerisinde mükerrer numunenin gönderilmesi zorunludur.

 ...

 8. 48 saatlik oral beslenmeyi takiben alınan numunelerden sonra mükerrer kan

örneği alınmamalıdır.”

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 19/12/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

16. Başvurucu, hastanede doğumu takiben 48 saat içinde topuk kan örneği alınmasına rağmen ikinci kez kan örneği alınmak istendiğini ve ebeveynin buna rıza göstermediğini, ebeveynin ayrıca zorunlu aşı uygulamasına da rızası olmadığını belirtmiştir. Başvurucu, mevzuat uyarınca ebeveynin rızasının alınması gerektiğini, sağlık tedbiri kararının ise çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığının korunmasına hizmet etmediğini, bu nedenlerle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde ilgili mevzuata ve Anayasa Mahkemesi içtihadına yer verilmiş ve başvuru incelenirken Anayasa'nın, anılan mevzuat ve içtihadın yanı sıra somut olayın kendine özgü koşullarının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bebeğin son derece sağlıklı olduğunu ve üç buçuk yaşına geldiğini, topuk kan örneği alınmasını gerektirir bir durum olmadığını ifade etmiştir.

17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yenidoğanlardan zorunlu topuk kan örneği alınması uygulaması kişisel özerklik ve ruhsal veya bedensel bütünlükle doğrudan ilgilidir. Kişisel özerklik kavramı ile bireyin vücut bütünlüğüne yönelik müdahaleler özel hayat boyutuyla Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında kalmaktadır. Zorunlu topuk kan örneği uygulaması kişisel özerklik ve ruhsal veya bedensel sağlık yönünden vücut bütünlüğü ile ilgili olduğundan başvurunun maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

2. Değerlendirme

18. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

 Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tabi tutulamaz.”

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” başlıklı 46. maddesinde bireysel başvuru hakkına sahip olabilecek süjeler açıkça belirtilmiş olup bireysel başvuruda bulunulabilmesi için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi ve bu ihlalden dolayı başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması şartlarının mevcudiyeti aranmaktadır.

20. Kamu makamlarının başvurucu aleyhine belirli adımlar atmaya karar verdiği ve müdahalenin yalnızca kararın icrasından ya da infazından ibaret olacağı durumlarda ilgili temel hakka yönelik işlemden doğrudan etkilenme tehdit veya tehlikesiyle karşı karşıya olunduğu açıktır (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 36).

21. Somut başvuru açısından da başvurucudan topuk kanı alınması talebinin ebeveyn tarafından reddedilmesi üzerine Kayseri Valiliği Aile Sosyal ve Politikalar Müdürlüğü tarafından başvurucu hakkında sağlık tedbirine hükmedilmesinin talep edildiği ve ilgili yargısal süreç sonucunda Kayseri 2. Çocuk Mahkemesinin 21/7/2020 tarihli ve 2020/98 Tedbir Talep sayılı kararıyla başvurucu hakkında 5395 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca sağlık tedbiri uygulanmasına karar verildiği görülmektedir. Kayseri Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Anayasa Mahkemesine hitaben gönderilen 27/9/2023 tarihli yazıda, başvurucu hakkındaki sağlık tedbirinin infaz edilmediğinin belirtildiği ve bu kapsamda başvurucunun vücut bütünlüğüne yönelik müdahalenin fiilen gerçekleşmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bununla beraber kesinleşen sağlık tedbiri kararı nedeniyle başvurucunun vücut bütünlüğüne yönelik söz konusu müdahaleden doğrudan etkilenme tehdit veya tehlikesiyle karşı karşıya olduğu görülmektedir. Dolayısıyla başvurucunun anılan kamusal işlem nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilendiği ve başvuruya konu ihlal iddiasının Anayasa Mahkemesinin kişi bakımından yetkisi kapsamında olduğu değerlendirilmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Halime Sare Aysal, § 37).

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. İncelemenin Kapsamı

23. Somut olayda yeni doğan başvurucunun ebeveyni aile sağlığı merkezinde aşı yapılmasına ve mükerrer topuk kan örneği alınmasına karşı çıkmıştır. Bununla beraber yalnızca mükerrer topuk kan örneği alımının reddine ilişkin tutanak tutulmuştur. İlgili tutanaklarda aşı ile ilgili bir hususun yer almadığı görülmektedir (§ 5). Kayseri İl Sağlık Müdürlüğünce mükerrer topuk kan örneği alınmasının ebeveyn tarafından reddedildiği hususunda yazı yazılmış, bu yazı üzerine Kayseri Aile Sosyal ve Politikalar Müdürlüğünce başvurucu hakkında sağlık tedbiri kararı verilmesi talep edilmiştir (§ 6). Kayseri 2. Çocuk Mahkemesinin başvurucu hakkında sağlık tedbiri uygulanmasına ilişkin kararının gerekçesinde Yargıtayın aşı ile ilgili içtihadına yer verilmiş olmakla beraber sağlık tedbiri kararının mükerrer topuk kan örneği alımına yönelik olduğu görülmektedir (§ 7). Sağlık tedbiri kararına itiraz dilekçesinde de somut uyuşmazlığın zorunlu aşı uygulamasına ilişkin olmadığı başvurucu vekili tarafından açıkça ifade edilmiştir (§ 8). Dolayısıyla derece mahkemeleri kararlarına konu uyuşmazlığın mükerrer topuk kan örneği alımı uygulamasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvuruya ilişkin incelemenin mükerrer topuk kan örneği alımı uygulaması ile sınırlı olarak yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.

ii. Müdahalenin Varlığı

24. Bazı tıbbi tetkiklerin yapılması için yeni doğan başvurucudan topuk kan örneği alınmasına ebeveyn tarafından muvafakat edilmemesi üzerine başvurucu hakkında sağlık tedbiri kararı verilmesinin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına müdahale oluşturduğu açıktır (benzer yöndeki karar için bkz. Muhammed Ali Bayram, B. No: 2014/4077, 29/6/2016, § 71).

iii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

25. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

26. Anayasa’nın 17. maddesinde tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı hâller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı ifade edilmiştir. Kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Dolayısıyla kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik müdahalenin Anayasa’ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, meşru amaca yönelik olması ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Şennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34).

 (1) Kanunilik

27. 1593 sayılı Kanun’un 3. ve 151. maddeleri ile 3359 sayılı Kanun’un 3. maddesi birlikte değerlendirildiğinde bir kısım metabolizma hastalıklarının teşhisi amacıyla yenidoğanlar üzerinde bazı tıbbi testlerin yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması kapsamında zorunlu topuk kan örneği alınması uygulamasının kanuni temeli bulunduğu sonucuna varılmıştır (benzer yöndeki karar için bkz. Muhammed Ali Bayram, §§ 89-91).

 (2) Meşru Amaç

28. Yenidoğan Tarama Programı ile tüm yenidoğanların konjenital hipotiroidi, fenilketonüri, biyotinidaz eksikliği ve kistik fibrozis yönünden taranması ile oluşacak zekâ geriliği, beyin hasarları ve geri dönüşümsüz zararların engellenerek topluma getirdiği ekonomik yükün önlenmesi, akraba evliliklerinin azaltılması konusunda toplum bilincinin artırılması, tanı konan bebeklerde bu hastalıklar nedeniyle oluşacak rahatsızlıkları önlemek amacıyla uygun tedaviye başlanması ve böylece belli bir zekâ seviyesine ulaşmalarının sağlanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda söz konusu uygulamanın çocukların ve buna bağlı olarak kamu sağlığının korunması şeklindeki meşru amaca yönelik olduğu açıktır (benzer yöndeki karar için bkz. Muhammed Ali Bayram, § 94).

 (3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük

29. Anayasa Mahkemesinin Muhammed Ali Bayram kararında konuyla ilgili genel ilkeler oluşturulmuş ve bireyin vücut bütünlüğüne ilişkin önemli hukuksal çıkarlar söz konusu olduğunda kamusal makamların takdir yetkisinin daha dar olduğu, bireyin maddi ve manevi varlığına müdahale teşkil eden sınırlamaların hakkın özüne dokunarak onu anlamsız kılacak ölçüde olmaması gerektiği vurgulanmıştır (Muhammed Ali Bayram, § 93-95). Anılan kararda ayrıca mevzuat çerçevesinde yenidoğanların metabolik hastalıklar bakımından gerekli testlerden geçirildiği, risk taşıyanların belirlendiği ve gerekli tedavi işlemlerinin başlatılarak takibinin yapıldığı ifade edilmiştir. Çocuklarda belirli hastalıklara bağlı olarak zekâ geriliği ve beyin hasarı oluşumunun engellenmesi amacıyla tetkik ve teşhis yapılmasını amaçlayan uygulama kapsamında, bebeklerin doğumlarından itibaren, uygun şartlarda, filtre kâğıtları ile topuk kanı örneklerinin alınması, yapılan tetkikler neticesinde sonuçları hastalık yönünden şüpheli çıkan bebeklerin ilgili kliniklere sevkinin gerçekleştirilmesi ve bu bebeklerin takip edilmesi hedeflenmektedir (Muhammed Ali Bayram, § 96).

30. Bunun yanında, anılan kararda, Yenidoğan Tarama Programı kapsamında; topuk kan örneği uygulamasının belirli hastalıkların teşhisi amacıyla bir defa ve hastalık şüphesi durumunda yinelenmek üzere sınırlı sayıda uygulama yapılmasının öngörüldüğü, 2014/7 sayılı Genelge’de hangi amaçlarla kan alınacağı ve bebeklerin sağlıklarının olumsuz etkilenmemesi amacıyla kan alma zamanı, kan alma bölgesi, kan alma işlemi öncesindeki hazırlık süreci, kan alma işlemi ve kan alındıktan sonraki süreç hakkında, bunun yanı sıra yapılacak tetkikler, sonuçların değerlendirilmesi ve sonuçları hastalık yönünden şüpheli çıkan bebeklerin ilgili kliniklere sevki ile bu bebeklerin takibi hususunda ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği ifade edilmiştir (Muhammed Ali Bayram, § 97). Anayasa Mahkemesi bu değerlendirmeler ışığında zorunlu topuk kan örneği uygulamasının maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkını ihlal etmediği sonucuna ulaşmıştır (Muhammed Ali Bayram, § 98-100).

31. Somut başvuruya konu uyuşmazlık ise mükerrer topuk kanı alımına ilişkin olup bu yönüyle yukarıda anılan Muhammed Ali Bayram başvurusuna konu doğum sonrası ilk topuk kan örneği alımı uygulamasından farklılık göstermektedir. Dolayısıyla somut başvuruyla ilgili derece mahkemesi kararlarının ve kararların gerekçesini oluşturan düzenleme aracılığıyla yapılan müdahalenin ancak zorunlu bir sosyal ihtiyaca cevap vermesi hâlinde demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu kabul edilebilecektir. Bu bağlamda müdahalenin gerekliliğinin ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koyulması gerekir.

32. Somut olayda yeni doğan başvurucudan hastanede doğum sonrası topuk kan örneği alınmıştır. Sonrasında aile sağlığı merkezinde sağlık görevlilerince yeniden örnek alınmak istenmiş, başvurucunun ebeveyni buna rıza göstermemiştir. Konuyla ilgili tutanakta başvurucunun ebeveyni doğum sonrası topuk kan örneği alındığını ve tekrar örnek alınmasını gerektirir bir durum olmadığından muvafakat vermediklerini ifade etmişlerdir.

33. Topuk kanı örneği uygulamasına ilişkin esaslar Genelge'de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (§ 14). Buna göre tarama programı kapsamında her bebekten doğumu takiben 48 saat sonra (oral beslenmenin ardından) topuk kan örneği alınması esastır. Ancak bebek hastaneden ayrılırken 48 saatlik oral beslenme süresi dolmamışsa ya da topuk kanı örneği bebek yeterince oral beslenmeden alınmışsa bir hafta içinde mükerrer topuk kan örneği alınması gerekmektedir. Bununla beraber Genelge’nin 8. maddesinde 48 saatlik oral beslenmeyi takiben alınan numunelerden sonra mükerrer kan örneği alınmaması gerektiği açıkça ifade edilmiştir.

34. Anılan düzenlemelerden hastanelerde bebeklerden doğum sonrası usulüne uygun şekilde topuk kan örneği alındığı ve test sonuçlarının normal olduğu durumlarda mükerrer topuk kanı örneği alınmaması gerektiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi de yukarıda anılan Muhammed Ali Bayram kararında bu yönde tespitte bulunmuş ve tarama programı kapsamında topuk kan örneği uygulamasının belirli hastalıkların teşhisi amacıyla bir defa ve hastalık şüphesi durumunda yinelenmek üzere sınırlı olarak yapılmasının öngörüldüğünü ifade etmiştir. Genelge'de öngörülen usulün yanı sıra çocuğun üstün yararının gerektirdiği durumlarda da mükerrer kan örneği alımı söz konusu olabilir. Bu durumlarda mükerrer örnek alımının çocuğun neden üstün yararına olduğu hususu açıkça ortaya koyulmalıdır.

35. Başvurucu; hastanede doğum sonrası topuk kan örneği alındığını, bebeğin bu sırada sıkıntı yaşadığını ve yeniden örnek alınmasını gerektirir bir durum olmadığını ileri sürmesine karşın ilgili sağlık kuruluşlarınca Genelge kapsamında mükerrer örnek alınmasını gerektiren bir durum olduğu ortaya konulmadan sağlık tedbiri kararı talebinde bulunulmuştur. Mahkemeler ise başvurucunun ileri sürdüğü hususlar çerçevesinde Genelge uyarınca mükerrer örnek alınmasının gerekip gerekmediğini araştırmadıkları gibi mükerrer kan alımının neden çocuğun üstün yararına olduğuna ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe de ortaya koymamışlardır. Sağlık tedbiri kararı gerekçesinde yer verilen Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği yazısında yenidoğan ilk topuk kan örneği sonucunun pozitif çıktığı durumlarda ailelerin mükerrer kan örneğine rıza göstermemesi durumunda sağlık tedbiri uygulanması gerektiği belirtilmiş ancak derece mahkemelerince bu hususta da bir tartışma yapılmamıştır. Dolayısıyla başvurucudan mükerrer topuk kan örneği alınmasının gerekliliği derece mahkemelerinin gerekçelerinde ortaya konulamamıştır. Bu itibarla başvurucunun vücut bütünlüğüne yönelik sağlık tedbiri kararı verilmesi şeklindeki müdahalenin zorunlu bir sosyal ihtiyaca cevap vermediği ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

37. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.

38. İncelenen olayda başvurucudan mükerrer topuk kan örneği alınmasına yönelik sağlık tedbiri kararı sebebiyle Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.

39. Sağlık tedbiri kararının henüz uygulanmadığı gözetildiğinde yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kayseri 2. Çocuk Mahkemesine (2020/98 Tedbir Talep) GÖNDERİLMESİNE,

D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Kayseri 1. Çocuk Mahkemesi (2020/105 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.