TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜLCAN SÖNMEZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/23210)

 

Karar Tarihi: 15/11/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Muzaffer KORKMAZ

Başvurucu

:

Gülcan SÖNMEZ

Vekili

:

Av. Selin ŞİMŞİR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tıbbi ihmal sonucu zarara uğranılması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun eşi olan M.S., göğüs ağrısı ve nefes darlığı şikâyetleri ile 28/1/2015 tarihinde Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurmuştur. M.S.nin sol elinin üzerinden damar yolu açılmak suretiyle ilaç enjekte edilmiş ve hasta taburcu edilmiştir. M.S. enjeksiyon sonrası sol kolunda yaygın şişlik oluştuğu iddiasıyla 17/8/2015 tarihinde başka bir hastaneye müracaat etmiş ve burada kendisine periferik vasküler hastalığı teşhisi konulmuştur.

3. Başvurucu ve M.S. hatalı enjeksiyon nedeni ile adı geçen hastalığın oluştuğu iddiasıyla Sağlık Bakanlığı (İdare) aleyhine 24/5/2016 tarihinde tam yargı davası açmıştır.

4. İstanbul 5. İdare Mahkemesi, İdarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi için İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsünden (Enstitü) rapor alınmasına karar vermiştir. Enstitünün 1/8/2018 tarihli raporunda; M.S.nin kolundaki şişliğin lenfodem hastalığına bağlı olarak ortaya çıktığı, bu hastalığın ön koldan yapılan bir enjeksiyonu takiben gerçekleşmesinin olası olmadığı ve hastanın kolundaki ödemin enjeksiyon nedeniyle gerçekleştiğini teyit etmeye yeter ölçüde tıbbi bulgunun tespit edilemediği belirtilmiştir.

5. M.S. 23/12/2018 tarihinde vefat etmiştir.

6. İstanbul 5. İdare Mahkemesi 31/12/2018 tarihinde başvurucu ve müteveffa eşi M.S.nin tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; söz konusu bilirkişi raporuna atıf yapılmış ve M.S.nin uğradığı zarar ile İdarece sunulan sağlık hizmeti arasında herhangi bir illiyet bağının mevcut olmadığı, bu nedenle davalı İdare'ye izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı vurgulanmıştır. Kararda ayrıca bilirkişi raporuna yönelik itirazların yerinde görülmediği ifade edilmiştir.

7. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 20/2/2020 tarihinde başvurucu ve müteveffa M.S.nin avukatlarının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

8. Başvurucu, nihai hükmü 17/4/2020 tarihinde öğrendikten sonra süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu; müteveffa eşine uygulanan enjeksiyon işlemi nedeniyle kolunda kalıcı hasar oluştuğunu ve yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bakanlık görüşünde; Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşulları ile Sağlık Bakanlığından temin edilen görüş ve belgeler dikkate alınarak bir inceleme yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında, bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü iddiaları yinelemiştir.

11. Başvuru, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön şartlar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

13. Bireysel başvuruda mağdur kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti gibi kurallardan bağımsız bir şekilde yorumlanır. Ayrıca mağdur kavramının yorumu, günümüzde toplumun koşulları ışığında değişime tabi olup bu kavram aşırı biçimcilikten uzak bir şekilde uygulanmalıdır (Tezcan Karakuş Candan ve diğerleri, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 20; (Ayşe Sevtap Uzun, B. No: 2013/6260, 13/4/2016, § 34).

14. Somut olayda başvurucu Gülcan Sönmez'in, uygulanan enjeksiyon işlemi nedeniyle eşi M.S.nin kolunda kalıcı hasar oluştuğu iddiasıyla başvuru yaptığı görülmekle birlikte başvuru formunda başvurucular arasında ismi geçmeyen ve bireysel başvuru tarihinden önce vefat eden M.S. adına açıklamalarda bulunulduğu görülmüştür. Başvurucunun avukatı tarafından hazırlanan başvuru formunda müteveffa M.S.nin bir kısım temel hak ve hürriyetinin ihlal edildiği ve M.S. vefat etmiş olmakla birlikte uğradığı zararın tazminine ilişkin ilgili idareye karşı kullanabileceği haklarının mirasçı sıfatını taşıyan başvurucu Gülcan Sönmez'e intikal ettiği ifade edilmiştir. Başvuru formunda başvurucu olarak gösterilen Gülcan Sönmez'in M.S. ile birlikte tarafı olduğu tam yargı davasına konu olan tazminat taleplerinin İstanbul 5. İdare Mahkemesince reddinin hukukiliğine ilişkin herhangi bir iddianın dile getirilmediği, bununla birlikte müteveffa M.S.yi odak alan ihlal iddiaları dairesinde M.S. ve başvurucu adına tazminata hükmedilmesinin talep edildiği tespit edilmiştir. Diğer yandan başvurucunun, eşi M.S.nin vefatının şikâyet konusu yapılan enjeksiyon işlemi kaynaklı olduğunu açıkça ileri sürmediği, bu konuda bilgi belge sunmadığı da gözetildiğinde somut başvurunun şartlarında başvurucu Gülcan Sönmez'in güncel ve kişisel hakkının doğrudan ihlal edildiğini gösteren bir bağın veya objektif olarak anlaşılabilecek bir durumun mevcut olmadığı, diğer bir deyişle başvurucunun mağdur statüsünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 15/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.