TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERCÜMENT BENGİLER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/2379)

 

Karar Tarihi: 15/3/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Ercüment BENGİLER

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hükümlüye kayın babasının cenaze töreni sonrasında taziyeleri kabul etmesi için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu 21/11/2019 tarihinde eşiyle gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde kayın babasının 20/11/2019 tarihinde vefat ettiğini ve görüşün gerçekleştiği gün defnedildiğini öğrenmiştir. Başvurucu ertesi gün sabah sayımında cenaze taziyesine katılmak için izin talebiyle ceza infaz kurumu idaresine başvurmuştur.

3. Kurum idaresinin talebin savcılığa iletilmesi için ölüm belgesinin gerekli olduğunu bildirmesi üzerine başvurucu eşiyle en erken 26/11/2019 tarihindeki kapalı görüşte iletişime geçebileceğini belirterek kurum idaresinden ölüm belgesinin temini için eşine telefonla haber verilmesini talep etmiştir. Talebi kabul edilmeyen başvurucu eşine kapalı görüşte durumu ifade etmiş ve ölüm belgesinin temini üzerine 27/11/2019 tarihli dilekçe ile başsavcılıkça değerlendirilmek üzere taziye için izin talep etmiştir.

4. Başsavcılık ölüm tarihi üzerinden üç günden fazla süre geçmesi nedeniyle başvurucunun talebini aynı gün reddetmiştir. Başvurucunun bu kapsamdaki şikâyeti infaz hâkimliğince 3/12/2019 tarihinde, bu karara itirazı ise ağır ceza mahkemesince 12/12/2019 tarihinde reddedilmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 31/12/2019 tarihinde öğrendikten sonra 10/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

8. Başvurucu kendisinden istenen belgeleri ibraz etmesine karşın talebinin reddedilmesi nedeniyle kayın babasının taziye kabulüne katılamadığından eşi, çocukları ve diğer aile yakınları ile dayanışma içinde olma ve onlara destek olma imkânından yoksun kaldığını, bu nedenle özel hayata saygı hakkı, din ve vicdan özgürlüğü ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; sürece, ilgili mevzuata ve içtihada ilişkin bilgiler sunulmuştur. Başvurucu, başvuru formunda yer alan iddia ve taleplerini yinelemiştir.

9. Başvuru, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucunun özel ve aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 94. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince kanuni temelinin bulunduğu ve infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması şeklinde meşru amacının bulunduğu açıktır (Rasul Kocatürk, B. No: 2016/8080, 16/12/2019, §§ 45-50).

12. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; Abuzer Uzun, B. No: 2016/61250, 13/6/2019, § 38).

13. Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruda, cenaze töreni ve sonrasında taziye kabulünün özellikle kültürle ilişkisine işaret ederek ölümün insan hayatında karşılaşılan en acı olaylardan biri olduğunu, bu acıyı ölüm anından itibaren en yoğun derecede yaşayan ve desteğe en çok ihtiyaç duyanların aile bireyleri olduğunu, bu nedenle ölenin aile bireylerine taziye ziyaretinde bulunulmasının, aile bireylerinin de taziyeleri kabulünün kültürümüzde önemli bir yer tuttuğunu vurgulamıştır. Bu bağlamda 5275 sayılı Kanun’daki izin süreleri gözetildiğinde iznin kapsamının sadece defin işlemi ile sınırlı tutulmadığının, definden sonra yapılan taziye ziyaretlerini kabul etmeye ve aile bireylerinin bir arada kalarak birbirlerine destek olmalarına imkân tanımanın da amaçlandığının kabulü gerektiğini değerlendirmiştir. Buna göre cenazeye katılma talebinin taziye kabulüyle birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu yorum aile hayatına saygı hakkının gereklerine de uygun olacaktır (Rasul Kocatürk, § 61).

14. Bunun yanında, yakını ölen hükümlünün izin talebinin karşılanmasında kamu makamlarının kendilerinden beklenen özeni göstererek süratle harekete geçmeleri ve koşullar dâhilinde talebi en kısa sürede sonuçlandırmaları önem arz etmektedir (Rasul Kocatürk, § 62). Yakınının cenaze ve taziyesine katılmak isteyen başvurucudan beklenen ise vefatı öğrendiği tarihten itibaren makul bir sürede izin almak için kamu kurumlarına ve yargı mercilerine bu talebin önemi ve aciliyetini ortaya koyacak şekilde başvuruda bulunmasıdır (Mehmet Şimşek, B. No: 2018/16033, 20/10/2021, § 37).

15. Somut olayda başvurucu kayın babasının vefatını öğrendikten sonra mümkün olan ilk fırsatta taziyeye katılmak için izin talebinde bulunmuştur. Ölüm belgesi istenmesi üzerine yakınlarına ulaşması mümkün olmadığı için infaz kurumu görevlilerinden eşine telefonla ulaşmalarını talep etmiştir. Bu talebi geri çevrilen başvurucu beş gün sonra gerçekleşen kapalı görüşte eşinden ölüm belgesini istemiş ve belgenin teminiyle ertesi gün taziyeye katılmak için izin dilekçesini vermiştir.

16. Başvurucu, kayın babasının vefatını öğrendikten sonra taziyeye katılım izni için makul bir çaba göstermiştir. Ölüm belgesinin hızlıca temini için infaz kurumu görevlilerini harekete geçirmeye çalışmış, bu mümkün olmayınca ilk fırsatta belgenin teminini sağlayarak izin talebinde bulunmuştur. İnfaz kurumu görevlileri ise başvurucunun izin talebini kolaylaştırmak için alternatif çözüm yollarına başvurmamış, aksine başvurucunun bu yöndeki taleplerini geri çevirmiştir. Buna karşın başvurucu makul olarak değerlendirilebilecek bir sürede, vefat tarihinden itibaren bir hafta içinde gerekli belgeleri temin ederek usulüne uygun biçimde taziyeye katılmak için izin talebinde bulunmuştur. Talebi değerlendiren başsavcılığın ise mevzuattaki izin sürelerini taziyeye katılıma imkân vermeyecek şekilde katı yorumladığı ve başvurucunun hakkını kullanmasına imkân vermediği görülmüştür.

17. Açıklanan gerekçelerle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

18. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

19. Başvuruya konu vefat olayı üzerinden üç yıldan fazla bir süre geçmiş olması nedeniyle başvurucunun taziyeye katılım talebinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

20. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Balıkesir İnfaz Hâkimliği (E.2019/1870, K.2019/1897) ve Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2019/2449 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.