TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUHİTTİN PİRİNÇÇİOĞLU BAŞVURUSU (4)

(Başvuru Numarası: 2020/28439)

 

Karar Tarihi: 21/11/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Muhittin PİRİNÇÇİOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hükümlüye babasının cenaze töreni ve taziyeye katılması için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak barındırılan başvurucunun, babası 9/7/2020 tarihinde vefat etmiştir. Başvurucu, 10/7/2020 tarihli dilekçesi ile Diyarbakır'da gerçekleşecek olan cenazesi törenine katılmak için izin talebinde bulunmuştur. Başsavcılık, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 16/6/2020 tarihli yazısı çerçevesinde COVID-19 salgınının yüksek bulaşıcılığı nedeniyle ceza infaz kurumlarında özel önlemler alındığı, yapılan tahkikatta cenaze yerinde güvenlik zafiyeti olabileceğinin belirtildiği ve bahse konu mezarlıkta çok sayıda defin işlemi olduğu gerekçesiyle başvurucunun talebini aynı gün reddetmiştir.

3. Başvurucu; izin talebinde bulunduğu tarih itibarıyla COVID-19 salgını nedeniyle ceza infaz kurumunda alınan tedbirlerin gevşetildiğini, babasının ücra bir mezarlığa defnedileceğini ve bu nedenle çok sayıda defin işleminin söz konusu olamayacağını, güvenlik tahkikatının gerçeği yansıtmadığını, cenazeye katılımı mümkün olmazsa da taziyeye katılmak istediğini belirterek ret kararına karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimliği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun şikâyetini reddetmiştir. Başvurucu bu karara karşı ağır ceza mahkemesine itirazda bulunmuştur. Ağır ceza mahkemesi; COVID-19 salgınının hâlen devam ettiği, cenaze veya taziye merasimi gibi yerlerde pandemi kurallarına uyulmadığı, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından toplu ortamların riskli yerler olarak kabul edildiği gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir.

4. Başvurucu, nihai hükmü 4/8/2020 tarihinde öğrendikten sonra 12/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

7. Başvurucu; uzun yıllar görmediği babasının cenazesine ve taziyesine katılamaması nedeniyle derin üzüntü yaşadığını, aile büyüğüne karşı son görevini yerine getiremediğini, cenaze tarihinde COVID-19 salgını nedeniyle alınan tedbirlerin gevşetildiğini ve tedbirler çerçevesinde katılımının sağlanabileceğini, cenazenin ücra köy mezarlığında defnedildiğini ve bu nedenle güvenlik zafiyeti veya bulaşıcılık riski olmadığı belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde cenaze tarihinde ülkemiz genelinde COVID-19 salgınının devam ettiğini belirtilerek başvuru incelenirken bu hususun dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

8. Başvuru, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucunun özel ve aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 94. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince kanuni temelinin bulunduğu ve infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması şeklinde meşru amacının bulunduğu açıktır (Rasul Kocatürk [GK], B. No: 2016/8080, 16/12/2019, §§ 45-50).

11. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; Abuzer Uzun, B. No: 2016/61250, 13/6/2019, § 38).

12. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Bu bağlamda idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir. Burada mühim olan ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması amacı ile hükümlünün özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir dengenin sağlanmış olmasıdır (Rasul Kocatürk, § 56).

13. Ölüm, insan hayatında karşılaşılan acı olaylardan biridir. Birçok kültürde ölen kimsenin tanıdıkları bir araya gelerek ölüm nedeniyle duyulan acı ve üzüntüyü paylaşır. Ölenin geride kalan aile bireyleri ziyaret edilerek kendilerine maddi ve manevi destekte bulunulur. Şüphesiz bu acıyı ölüm anından itibaren en yoğun derecede yaşayan ve desteğe en çok ihtiyaç duyanlar aile bireyleridir. Bu nedenle ölenin aile bireylerine taziye ziyaretinde bulunulması, aile bireylerinin de taziyeleri kabulü kültürümüzde önemli bir yer tutmaktadır. Kanun koyucu bu insani düşünceden ve kültürel olgulardan hareketle 5275 sayılı Kanun'da yakınlarının ölümü hâlinde hükümlüye mazeret izni verilmesini düzenlemiştir. Kanun'daki izin süreleri gözetildiğinde kanun koyucunun iznin kapsamını sadece defin işlemi ile sınırlı tutmadığı, definden sonra yapılan taziye ziyaretlerini kabul etmeye ve aile bireylerinin bir arada kalarak birbirlerine destek olmalarına imkân tanımayı da amaçladığı kabul edilmelidir. Buna göre cenazeye katılma talebinin taziye kabulüyle birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu yorum aynı zamanda aile hayatına saygı hakkının gereklerine de uygun olacaktır (Rasul Kocatürk, § 61).

14. Cenazeye veya taziye katılımın sağlanması imkân dâhilinde görülmezse bu duruma ilişkin zorunluluk hâllerinin ve güvenlik risklerinin somut olgu ve olaylara dayalı olarak açıklanması gerekir (Rasul Kocatürk, § 62).

15. Somut olayda başvurucu Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır. Başvurucunun vefat eden babasının Diyarbakır'da gerçekleşecek olan cenaze törenine katılması talebi Başsavcılık tarafından COVID-19 salgınının neden olduğu bulaş riski ve cenazenin defnedileceği yerin güvenlik açısından uygun olmadığına dair edinilen bilgiler gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Derece mahkemeleri kararlarında da devam eden salgının oluşturduğu tehlikeye dayanılmıştır. Bununla beraber cenaze yerinin güvenlik riski somut olgu ve değerlendirmelerle ortaya konulmamıştır. Aynı şekilde COVID-19 salgınının neden olduğu bulaş riskine ilişkin genel gerekçeyle yetinilmiş, sosyal mesafe ve maske kullanımı gibi tedbirler çerçevesinde başvurucunun talebinin karşılanmasına ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Cenaze yerinin uzaklığı ve salgının gerektirdiği tedbirler dikkate alındığında başvurucunun cenaze törenine katılımın sağlanması mümkün olmayabilirse de alternatif olarak taziyeye katılımın sağlanması değerlendirilmemiştir. Başsavcılık, başvurucunun talebinin karşılanması için durumun gerektirdiği özeni gösterdiğini, ilgili personelin görevlendirilmesi için alternatif çözümler denediğini ortaya koyabilmiş değildir. Başvurucunun uzun yıllar görmediği babasının vefatı ve cenazesine veya taziyesine katılamamasının neden olduğu derin üzüntü dikkate alındığında başsavcılık ve derece mahkemesi kararlarında gösterilen gerekçeler, başvurucunun çıkarları ile toplumun çıkarları arasında adil denge kurulmasına yönelik ikna edici, ilgili ve yeterli unsurlara sahip değildir. Dolayısıyla, başvurucunun cenaze ve taziyeye katılma ve ailesine destek olma imkânından yoksun kalmasında kamu makamlarının talebin reddedilmesi şeklindeki müdahalesinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

18. Başvurucunun babasının vefatı üzerinden uzun bir süre geçtiği dikkate alındığında ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

19. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Karabük İnfaz Hâkimliği (E.2020/848, K.2020/872) ve Karabük Ağır Ceza Mahkemesi (2020/547 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.