TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

B. İ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/29577)

 

Karar Tarihi: 23/5/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Zehra GAYRETLİ

Başvurucu

:

B. İ.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddianın karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 1972 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuruya konu olayın meydana geldiği tarihte İstanbul'da ikamet etmektedir.

3. Başvurucunun İstanbul'daki Marmara Forum isimli alışveriş merkezinde bulunan D&R mağazasından 28/10/2013 tarihinde ücretini ödemeden oyun konsolu (elektronik ürün) alarak mağazadan çıktığı iddia edilmiş ve başvurucu hakkında mağaza yetkilileri şikâyette bulunmuştur.

4. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olayla ilgili soruşturma başlatmıştır. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan başvurucu; olay günü eşiyle yaşadığı tartışma nedeniyle psikolojik açıdan iyi olmadığını, buna bağlı olarak ürünün fiyatını ödemeyi unuttuğunu, nitekim durumu fark edince ertesi gün mağazaya giderek ürünü teslim ettiğini ileri sürmüştür.

5. Soruşturma sonucunda Başsavcılık 8/11/2013 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açmıştır.

6. Bakırköy 32. Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamanın 13/3/2014 tarihli duruşmasında başvurucu savunma yapmıştır. Başvurucu savunmasında özetle olay öncesinde eşinden şiddet gördüğünü, ürünü satın almadan eve gittiği takdirde eşinden yine şiddet görme ihtimali olduğunu, o sırada eşinin telefon etmesi üzerine korku ve dalgınlık nedeniyle ürünün fiyatını ödediğini zannederek mağazadan çıktığını ifade etmiştir. Buna ek olarak son zamanlarda dikkat dağınıklığı rahatsızlığı yaşadığını, bu nedenle ürünün fiyatını ödemediğinin farkında olamadığını, durumu fark etmesi üzerine mağazaya giderek ürünü teslim ettiğini ileri sürmüştür.

7. Mahkeme 13/3/2014 tarihli kararla başvurucunun hırsızlık suçundan 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme başvurucunun "Eşim benden bazı şeyleri almamı istiyordu, almadığımda bana şiddet uyguluyordu." şeklindeki savunması ile "Ürünü parasını ödediğimi zannederek aldım." yönündeki savunmasının çeliştiği kanaatiyle atılı suçu işlediği sonucuna ulaşmıştır. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Olay günü sunulan kamera görüntüleri sanık ile izlenmiş, sanık görüntülerdeki kişininkendisi olduğunu ürünün parasını ödediğini zannederek alıp çıktığını savunmuştur. Sanığın eşim benden bazı şeyleri almamı istiyordu almadığımda bana şiddet uyguluyordu savunması ve ürünü parasını ödediğimi zannederek aldım savunmasının çeliştiği kanaati oluşmuş, sanığın aynı neviden eylemler ile sabıkalı olduğu görülmüş, bu durumda sanığın kasdının stantda satışa sunulan malı parasını ödemeden alma mal edinme olduğu kanaati oluşmuştur.

Sanığın görüntülerde de izlendiği gibi D&R mağazasında eşyaların bulunduğu stantdan mağazada satışa sunulan ürünü aldığı kamera tesbiti yapılınca ve sanığa ulaşılınca soruşturma aşamasında eşyayı iade ettiği anlaşılmıştır. Müştekilerin dükkan/mağazalarının bulunduğu Marmara Forum Alışveriş merkezinin tabana bitişik yanları muhkem yapı malzemesi ile örülü üstü örtülü olması nedeni ile bina vasfında olduğu kanaati oluşmuştur.

Tüm dosya içeriğinden, sanığın olay günü tabana bitişik yanları muhkem yapı malzemesi ile örülü üstü örtülü olması nedeni ile bina vasfında olan Marmara Forum alışveriş merkezinde bulunan D&R isimli mağazadan satışa sunulan elektronik eşyadan 1 tanesini müştekinin rızası hilafına mal edinmek amacı ile parasını ödemeden müşteki çalışanlarına fark ettirmeden alıp mağazadan ayrıldığı hakimiyet alanına geçirdiği, kamera kayıtlarından yapılan tesbit ile sanığa araç plakasından ulaşılınca soruşturma aşamasında malı iade ederek zararı giderdiği kanaati oluşmuş...[tur.]"

8. Başvurucu; gerekçeli temyiz dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- eşinden gördüğü şiddet nedeniyle psikolojik rahatsızlığı olduğunu, konsantrasyon ve unutkanlık sorunları yaşadığını, bu nedenle ürünün fiyatını ödemediğinin farkına varamadığını, dolayısıyla olayda bir kastının bulunmadığını, bir hastaneye sevk edilerek durumunun araştırılıp bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak cezalandırıldığını ileri sürmüş ve temyiz talebinde bulunmuştur.

9. Temyiz incelemesi devam etmekte iken başvurucu 2/2/2015 tarihinde Yargıtaya bir dilekçe göndererek savunmasında ileri sürdüğü dalgınlık ve konsantrasyon eksikliği rahatsızlıklarının sağlık kuruluşlarınca düzenlenen raporlarla da sabit olduğunu belirtmiştir. Buna göre başvurucunun dilekçesinin ekinde yer verdiği, Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 17/6/2014 tarihli raporda epilepsi tanısı ile takip ve tedavi edilmekte olduğu, buna ek olarak talebine istinaden Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 26/1/2015 tarihli yazıda depresif bozukluk, psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet rahatsızlıklarının tedavisinin devam etmekte olduğu belirtilmiştir.

10. Temyiz üzerine etkin pişmanlık hükümlerinin hatalı uygulanması suretiyle yüksek oranda ceza verildiği gerekçesiyle Yargıtay 2. Ceza Dairesince 27/11/2017 tarihinde hüküm bozulmuştur. Bozma kararının gerekçesinde başvurucunun sağlık sorununa ilişkin olarak sunduğu bilgi ve belgeler hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır.

11. Bozmaya uyularak devam edilen yargılama neticesinde Mahkeme, başvurucunun hırsızlık suçundan bu defa 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ancak yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması nedeniyle cezanın ertelenmesine 19/4/2018 tarihinde karar verilmiştir.

12. Başvurucu; gerekçeli temyiz dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- işlediği fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin epilepsi ve psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle önemli derecede azalıp azalmadığının araştırılması ve buna göre cezai ehliyetinin değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yüksek oranda ceza verildiğini,rahatsızlıklarına ilişkin olarak sunduğu sağlık raporlarının dikkate alınmadığını belirterek temyiz talebinde bulunmuştur. Temyiz dilekçesinin ekinde bir kez daha sağlık durumunu gösteren 17/6/2014 ve 26/1/2015 tarihli raporlara yer vermiştir.

13. Yargıtay 2. Ceza Dairesi "etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleştiği kabul edildiğinde indirim oranının 1/2 oranından daha fazla olması gerektiği gözetilmeyerek 1/3 oranında indirim yapıldığı" gerekçesiyle 8/4/2019 tarihinde hükmü bozmuştur. Bozma kararının gerekçesinde başvurucunun temyiz dilekçesinde yer verdiği psikolojik rahatsızlıklarına ilişkin sağlık durumu raporları hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır.

14. Bozmaya uyularak devam edilen yargılama sonucunda Mahkemenin 25/6/2019 tarihli kararı ile başvurucunun hırsızlık suçundan 6 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine karar verilmiştir. Kararda 13/3/2014 tarihli kararın gerekçesi tekrar edilerek başvurucunun "Eşim benden bazı şeyleri almamı istiyordu, almadığımda bana şiddet uyguluyordu." şeklindeki savunması ile "Ürünü parasını ödediğimi zannederek aldım" yönündeki savunmasının çeliştiği kanaatiyle atılı suçun işlendiği sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir. Gerekçeli kararda başvurucunun dosyaya sunduğu psikolojik rahatsızlıklarına ilişkin sağlık raporları hakkında herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.

15. Başvurucu, gerekçeli temyiz dilekçesinde- diğerlerinin yanı sıra- ceza ehliyetinin olup olmadığının ortaya çıkarılması için dava dosyasına sunduğu sağlık raporları hakkında derece mahkemelerince herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını belirterek temyiz talebinde bulunmuştur. Yargıtay 2. Ceza Dairesi hükmü düzelterek onamıştır. Onama kararında başvurucunun ceza ehliyetine ilişkin iddia ve itirazları hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır.

16. Başvurucu, nihai hükmü 1/9/2020 tarihinde öğrendikten sonra 7/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

17. Başvuruda gerekçeli karar hakkı ile makul sürede yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

18. Başvurucu, yargılama aşamasında ileri sürdüğü epilepsi ve psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet rahatsızlıkları nedeniyle cezai ehliyetinin önemli derecede azaldığını gösteren sağlık raporları hakkında yargı makamlarınca herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

19. Bakanlık görüşünde;

i. Başvurucunun şikâyetlerinin esas itibarıyla yargılamanın sonucuna, delillerin değerlendirilmesine, hukuk kurallarının yorumuna ve uygulanmasına ilişkin olduğu, Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasına göre kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği ifade edilmiştir.

ii. Mahkemece delillerin değerlendirmesi ve hukuk kurallarının yorumlanması suretiyle uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun ve kullanılan takdir yetkisinin nedenlerinin gerekçelendirildiği belirtilmiştir.

20. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

21. Başvuru, adil yargılanma hakkının görünümlerinden olan gerekçeli karar hakkı kapsamında kapsamında incelenmiştir.

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

23. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir.Bununla birlikte Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek kararlarını gerekçeli olarak yazma yükümlülüğü mahkemelere yüklenmiştir. Anayasa'nın 36. maddesi, 141. maddesinin üçüncü fıkrası ışığında yorumlandığında adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkını da güvence altına almaktadır. Öte yandan adil yargılanma hakkı doğası gereği gerekçeli karar hakkını da içermektedir. Bu sebeple gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının temel güvencelerinden biridir (Hilmi Kocabey ve diğerleri, B. No: 2018/27686, 17/11/2021, § 77).

24. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri, ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

25. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.

26. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

27. Öte yandan istinaf/temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus; istinaf/temyiz merciinin bir şekilde istinafta/temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Yasemin Ekşi, § 57). Ancak istinaf/temyiz incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların istinaf/temyiz mercilerince cevapsız bırakılmış olması gerekçeli karar hakkının ihlaline neden olabilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Caner Kandırmaz, B. No: 2013/3672, 30/12/2014, § 31).

28. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli karar hakkı bağlamındaki görevi uyuşmazlığın esası yönünden önem taşıyan meselelere ilişkin olarak derece mahkemelerinin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koyup koymadıklarının incelenmesinden ibarettir. Anayasa Mahkemesinin derece mahkemesinin gerekçelerinin hukuka uygun olup olmadığını denetleme gibi bir görevi bulunmadığı gibi derece mahkemesi kararlarındaki hukuka aykırılıkları gidermek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (Halit Kabadağ, B. No: 2019/3589, 23/11/2021, § 30).

29. Somut olayda başvurucu bir mağazada satışa sunulan elektronik eşyayı mal edinmek amacıyla parasını ödemeden hâkimiyet alanına geçirerek hırsızlık suçunu işlediği gerekçesiyle cezalandırılmıştır. Mahkeme olay anını gösteren kamera görüntülerine dayanarak başvurucunun mağaza çalışanlarına fark ettirmeden söz konusu elektronik eşyayı teşhir edildiği raftan alıp herhangi bir ödeme yapmadan mağazadan çıktığının açık olduğunu belirtmiştir. Buna ek olarak gerekçeli kararda başvurucunun "Eşim benden bazı şeyleri almamı istiyordu, almadığımda bana şiddet uyguluyordu." şeklindeki savunması ile "Ürünü parasını ödediğimi zannederek aldım." yönündeki savunmasının çeliştiği ve bu çelişki nedeniyle atılı suçun işlendiği sonucuna ulaşıldığı vurgulanmıştır.

30. Başvurucu, mağazadan aldığı ürünün fiyatını ödemediğini kabul etmektedir. Bununla birlikte yargılama aşamasındaki tüm savunmalarında ürünün fiyatını ödemeden mağazadan çıktığının farkında olmadığını zira uzun süredir konsantrasyon ve dikkat dağınıklığı rahatsızlıklarından muzdarip olduğunu ileri sürmüştür. Dosya kapsamından başvurucunun iddiasının gerçekliğini araştırmak üzere Mahkemece herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı anlaşılmıştır. Dahası dosya temyiz aşamasında incelemede iken başvurucu; Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen, çeşitli psikolojik rahatsızlıklarının tedavisinin devam ettiğini gösteren 17/6/2014 tarihli raporu ile Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 26/1/2015 tarihli yazısını dosyaya sunarak bu durumun cezai ehliyetine etki edip etmeyeceğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Yargıtayın 27/11/2017 tarihli bozma kararında bu hususta herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bozma kararı üzerine devam edilen yargılamada başvurucunun tekrar dosyaya sunduğu bu bilgi ve belgeler hakkında Mahkemece herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır.

31. Buna göre başvurucunun sonuca etkili ve raporlarla desteklenmiş, atılı suçun işlendiğinin kabul edildiği tarihte kusurluluğu kaldıran veya zayıflatan nedenlerin bulunduğuna dair iddiaları gerekçede ayrı ve açık olarak tartışılmamış ve karşılanmamıştır. Temyiz incelemesi sırasında da bu eksikliğin telafi edilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

33. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

34. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Dolayısıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

35. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

36. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

37. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 32. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2019/247, K.2019/569) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.