TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M. Ç. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/31607)

 

Karar Tarihi: 21/6/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

M. Ç.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve buna bağlı olarak denetimli serbestlik tedbirinden yararlanma talebinin reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, eğitim hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Beyşehir Sulh Ceza Hâkimliğinin 9/9/2016 tarihli kararıyla tutuklanarak aynı gün Seydişehir T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna yerleştirilmiş, 13/3/2020 tarihinde de Seydişehir T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Afyonkarahisar 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiştir. Konya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/4/2018 tarihli kararı ile 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir.

3. Başvurucu, cezası infaz edilmekteyken 2/6/2020 tarihli dilekçesiyle örgütle herhangi bir bağının bulunmadığını belirterek açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve kalan cezasıyla ilgili denetimli serbestlik tedbiri uygulanması talebinde bulunmuştur. Aynı gün Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu başvurucunun 60 gün süre ile gözlem altında tutulmasına karar vermiştir.

4. Afyonkarahisar 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 5/8/2020 tarihli kararıyla başvurucunun terör örgütünden ayrıldığı konusunda samimi görülmediği belirtilerek iki ay denemeye tabi tutulmasına karar verilmiştir.

5. Başvurucunun 17/8/2020 tarihinde anılan karara yaptığı itiraz Afyonkarahisar İnfaz Hâkimliğinin 21/8/2020 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

6. Başvurucunun ret kararına itirazı ise Afyonkarahisar 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 4/9/2020 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

7. Bu karar başvurucuya 9/9/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 30/9/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurucu, Afyonkarahisar İnfaz Hâkimliğinin 18/1/2021 tarihli kararıyla denetimli serbestlik tedbirlerinden faydalandırılmak üzere Afyonkarahisar Açık Ceza İnfaz Kurumundan tahliye edilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

10. Başvurucu; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan aldığı hapis cezasının bir kısmının infaz edildiğini, kalan cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz edilmesi amacıyla açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebinde bulunduğunu, bu talebinin hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini belirtmiştir. Başvurucu, açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebinin reddedilmesine bağlı olarak denetimli serbestlik tedbirinden yararlanma imkânının da ortadan kalktığını bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Bakanlık görüşünde; denetimli serbestlik tedbirinden yararlanma hakkınınbütün hükümlüler tarafından istisnasız olarak kullanılabilen bir hak olmadığı, anılan tedbirin yalnızca koşulları sağlayanlar bakımından uygulandığı ve şartları sağlamadığı görülen başvurucunun söz konusu iddiasının değerlendirilmesinde bu durumun gözetilmesinin uygun olacağı ifade edilmiştir.

12. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki açıklamalarını yineleyerek 7 ay 20 gün Ceza İnfaz Kurumunda fazladan kaldığını belirtmiş ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

13. Anayasa Mahkemesi Halis Yurtsever (B. No: 2015/17595, 29/11/2018) ve Ercan Tunç, (B. No: 2018/15196, 3/12/2020) kararlarında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması için hapis cezasının süresi ve açığa ayrılmış olma koşulu yerine getirildikten sonra ceza infaz kurumu idaresinin iyi hâl raporu üzerine başvurulan infaz hâkiminin tedbirin uygulanması yönünde karar vermesi gerektiğini belirtmiştir. Kararlarda ayrıca denetimli serbestlik tedbiri kararı, yetkili infaz hâkiminin takdir yetkisinde olduğundan Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında güvence altına alınmadığı vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesi sonuç olarak açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlikten yararlanma talebiyle ilgili uyuşmazlık çerçevesinde dile getirilen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına dair şikâyetlerinde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal olmadığı kararı vermiştir (Halis Yurtsever, §§ 35, 36; Ercan Tunç,§§ 31, 32). Somut olayda başvuruya konu kararlar, açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebiyle ilgilidir. Başvurucu hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması ceza infaz kurumunun iyi hal raporu ve infaz hakimliğinin karar verilmesiyle söz konusu olabilir. Başka bir ifadeyle denetimli serbestlik tedbiri yetkili mercilerin takdiri dışında mahkemeler için doğrudan uygulanan bir tedbir niteliğinde değildir. Dolayısıyla yetkili mercilerin takdirine bağlı olarak uygulanabilen tedbirin reddedilmesi nedeniyle infazın şekline yönelik öne sürülen şikâyetler kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı bağlamında değerlendirilemez. Bu nedenle başvuruda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlalin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

14. Açıklanan gerekçelerle açık ve görünür bir ihlal olmadığı anlaşılmakla başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

15. Başvurucu; açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebinin reddedilmesi nedeniyle üniversite derslerine devam edemediğini belirterek eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

16. Anayasa Mahkemesi, somut olay ve başvurucunun iddialarıyla benzer hususları Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri (B. No: 2013/583, 10/12/2014) ve Seyran Çakmakcı (B. No: 2014/16310, 19/4/2018), kararlarında inceleyerek meseleyi eğitim hakkı yönünden ele almıştır. Anılan kararlarda, tutuklu ve hükümlülerin eğitim hakkına yönelik değerlendirmelerde tutuklu ve hükümlüler açısından ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal ve kaçınılmaz sonuçlarının gözönünde tutulması gerektiği ve ceza infaz kurumlarının işlevi ve amacı kapsamında tutuklu ve hükümlülerin haklarının ceza infaz kurumuna girmekle zaten sınırlandığı vurgulanmış ve bu durumun eğitim hakkından yoksun bırakılma olarak değerlendirilemiyeceği sonucuna varılmıştır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, §§ 71-73; Seyran Çakmakcı, § 23).

17. Somut olayda anılan karalardan ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmaması nedeniyle başvurunun bu kısmına yönelik açık ve görünür bir ihlalin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle açık ve görünür bir ihlal olmadığı anlaşılmakla başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu; koşulları gerçekleştiği hâlde açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlik tedbirinden faydalanma talebinin mahkemelerce reddedildiğini ve kararların objektif gerekçeler içermediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

20. Anayasa Mahkemesi Mustafa Takyan ([GK], B. No: 2020/27974, 15/12/2021) kararında başvurucunun mahkûmiyet kararı kesinleştikten sonra açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlikten yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığı meselesinin doğrudan doğruya cezanın infaz edilme şekline ilişkin olduğunu, suçun esası ya da cezanın miktarı ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, dolayısıyla suç isnadı altında bulunulmadığı bir dönemi ilgilendiren bu uyuşmazlığın adil yargılanma hakkının cezai boyutu kapsamında kalmadığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi sonuç olarak açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlikten yararlanma talebiyle ilgili uyuşmazlık çerçevesinde dile getirilen adil yargılanma hakkına dair şikâyetlerin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma alanının dışında kaldığı ve bireysel başvuruya konu yapılamayacağı sonucuna varmış ve konu bakımından yetkisizlik kararı vermiştir (Mustafa Takyan, §§ 40-52).

21. Somut başvuruda anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmaması nedeniyle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.