TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ŞAHİN KAYA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/32918)

 

Karar Tarihi: 5/10/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

Şahin KAYA

Vekili

:

Av. Ayhan TUTDERE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yakalama ve soruşturma işlemlerinin yürütülmesi sürecinde gerçekleşen kolluk görevlilerinin fiziksel şiddeti ve olay yönünden etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun iddiasına göre başvuruya konu olay şu şekilde meydana gelmiştir:

i. Başvurucu 31/10/2018 günü saat 16.00 sıralarında sürücüsü olduğu aracıyla Adıyaman'ın Petrol Mahallesi'nde kolluk tarafından oluşturulan kontrol noktasına varmadan önceki kavşaktan dönerek geldiği istikamete yönelmiştir. Başvurucunun geri dönüşünün ardından başvurucuyu motosiklet ile takibe alan polis ekibinde yer alan görevli polis memurları geçirdikleri tek taraflı kaza neticesinde yaralanmıştır.

ii. Aynı gün saat 20.00 sıralarında başvurucu yakalama ya da gözaltı kararı bulunmaksızın evinden dört polis memuru tarafından kelepçelenmek suretiyle alınmıştır.

iii. Başvurucu, ekip aracında ve götürüldüğü Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki (Hastane) polis odasında kolluk görevlilerinin fiziksel şiddetine maruz kalmıştır. Başvurucunun alınan ilk adli muayene raporunu takiben itirazı üzerine ikinci muayenesi yapılarak rapor düzenlenmiştir.

3. Başvurucu olay günü 31/10/2018 tarihinde akşam saatlerinde görevi yaptırmamak için direnme ve kasten yaralama suç isnadıyla başlatılan soruşturma kapsamında evinde bulunduğu sırada yakalanarak kan numunesi ve adli rapor alınmak üzere Hastaneye götürülmüştür. Başvurucu aynı gün 1/11/2018 tarihinde ifadesinin alınması için adliyede hazır edilmek üzere gözaltına alınmıştır. Müdafiinin adli rapora itirazı üzerine ikinci adli muayene raporu alınan başvurucu, Cumhuriyet savcısı tarafından ifade alınması işleminin ardından serbest bırakılmıştır.

4. Başvurucu hakkında düzenlenen tıbbi raporlar şöyledir:

i. Hastanenin 31/10/2018 tarihli raporunda “Sol kaş üzerinde hemorajik bulaşlı kurutlu lezyon izlendi. Hastanın alkol alıp almadığı tespiti için etanol değeri istendi. Sağ temporofrontalbölgede 4-5 cm'lik yüzeyel dermoabrazyon mevcuttur. Ek muayene doğal. BTM ile giderilebilir. Hayati tehlikesi yoktur. Geçici durum bildirir tek hekim raporudur. Kati rapor ilgili branş hekimi tarafından düzenlenecektir.” tespiti yapılmıştır.

ii. Hastanenin 1/11/2018 tarihli raporunda “Kişiye gözaltı öncesi adli rapor düzenlenmiş olup kişinin ve avukatının itirazı sonucu Başsavcılığın isteği üzerine tekrardan 2. bir adli rapor düzenlenmesi istenilmiştir.” ibaresinden sonra “Sağ kaş üst kısmında başlayan sağ kulağa kadar uzanan dermoabrazyon. Sol kaş kenarında kabuklu kan bulaşlı yaklaşık 1x1 cm boyutunuda yara. Sırtta sağ scapula üst tarafında 4x1 cm ebadında kızarıklık mevcuttur. BTM ile giderilebilir. Hayati tehlikesi yoktur. Geçici durum bildirir tek hekim raporudur. Kati rapor ilgili branş hekimi tarafından düzenlenecektir.” tespiti yapılmıştır.

iii. Hastanenin 1/11/2018 tarihinde alınan ikinci raporunda darp cebir izine rastlanmadığı tespiti yapılmıştır.

iv. Adli Tıp Kurumu Adıyaman Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 2/11/2018 tarihli raporunda “...Kişinin 01/11/2018 tarihinde şubemizde yapılan muayenesinde dün akşam saat 20.00 sıralarında polis tarafından göz altına alınmak istenirken polisin darp ettiğini, kaşını araba içerisinde bir yere vurduğunu, kafasına tekme geldiğini, vücuduna darbe geldiğini şu an yaralanma yerlerinde ağrı dışında şikayeti olmadığını, baş dönmesi, denge kaybı, baş ağrısı tariflemiyor, kranyal sinir muayenesi normal, sol kaş dış kısımda 1 cm üstte sola yatmış 'Y' şeklinde kolları uzunluğu 0.4 cmlik üzerinde kurumuş kan lekeleri bulunan yüzeysel yırtık ve şişlik, sağ kulak önünden başlayarak yukarı ve mediale doğru devam eden 7x3 cmlik kırımızı menekşe renkli 7x3 cmlik ekimozlu sıyrık, sağ omuz ön yüzde 3x4 cmlik taze kırmızı renkte ekimoz, sol ön koltuk altı çizgisi 6. kot seviyesinde 2x1 cmlik kırmızı pembe renkte taze ekimoz, ense kökü sağ ve sağ supraskapular bölgede çizgisel tarzda boyları 1-3 cmlik kalınlıkları 0.3-0.4 cmlik, sağ omuz arka üstte yarım ay şekklinde çapları 1x0.3 cmlik aynı vasıfta taze ekimozlar olduğu görüldü. Sağ el 3. parmak bandaj ile sarılı (12-13 gün önce yılan ısırdığını söylediği) görüldü. Lezyonlar fotoğraflandı. Kişi hakkında düzenlenmiş herhangi bir tıbbi evrak olmadığı görüldü. Kişinin şubemizde yapılan muayenesinde tespit edilen lezyonların savcılık makamınızca olay ile illiyetinin kabulü halinde kişide yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, kişinin vücudunda kemik kırığına neden olmadığı kanaatine varıldığı...” tespiti yapılmıştır.

5. Kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 31/10/2018 tarihli Tutanakta özet olarak yapılan yol kontrolünde 06 .... plaka numaralı aracın dur ikazına rağmen yavaşlamadığı, U dönüşü yaparak diğer bölünmüş yola geçtiği, aracın kontrollü takibinde bir çok defa dur ikazı yapılmasına rağmen yavaşlamadığı ve takipteki motosikletin sağ arka kısmına kasıtlı olarak çarparak takla atmasına sebebiyet verdiği, sonrasında ise hızlandığı için yakalanamadığı belirtilmiştir.

6. Kolluk görevlileri tarafından 31/10/2018 tarihinde düzenlenen Olay, Yakalama, Savcı Görüşme Tutanağında özet olarak şüpheliyi yakalamaya yönelik çalışmalarda araç malikinin ve adresinin tespit edildiği, aracın önünde park hâlinde bulunduğu eve çıkılarak kapının çalındığı, Şahin Kaya'nın kapıyı açtığı, aracı Şahin Kaya'nın kullandığının öğrenildiği, alkollü olan şahsın ehliyetinin bulunmadığı ve araç üzerindeki trafikten men kaydı nedeniyle kaçtığını söylemesi üzerine yakalandığı belirtilmiştir. Tutanakta yakalanan şahsın kelepçe takılıp ekip aracına bindirilmek istendiği sırada direndiği, yapılan uyarılara cevap vermediği, alkollü olabileceğinin değerlendirilmesi üzerine kademeli olarak zor kullanılarak ekip aracına bindirildiği, nöbetçi savcının kan alınarak alkol testi yaptırılması talimatı üzerine hekim raporu alınmak üzere Hastaneye doğru seyir hâlindeyken şahsın bağırmaya başlayarak kelepçenin çıkarılması için ileri geri hareket ettiği, kademeli olarak zor kullanıldığı, Hastane önünde araçtan inmemek için direnen şahsa kademeli olarak zor kullanıldığı belirtilmiştir.

7. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından görevi yaptırmamak için direnme ve kasten yaralama suç isnadıyla başlatılan soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan başvurucunun polis memurlarının fiziksel şiddetine maruz kaldığını belirtmesi nedeniyle üç polis memuru hakkında ceza soruşturması başlatılmıştır.

8. Başvurucu, bu soruşturma kapsamında Başsavcılık tarafından 1/11/2018 tarihinde müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde özet olarak araç muayenesini yaptırmamış olduğu için kolluk görevlilerinin yol kontrolünü gördüğünde U dönüşü yaparak evine gittiğini, saat 17.00 ile 20.30 arasında evinde olduğunu, 4 tane bira içtiğini, araç kullanırken alkollü olmadığını belirtmiştir. Başvurucu, evine gelen sivil kıyafetli polis memurları tarafından direnmediği hâlde yaka paça araca bindirildiğini, arabada yüzüne, sırtına ve ensesine vurulduğunu, Hastaneye getirildiğinde yüzünde kan izi bulunduğunu, polis odasına götürüldüğünü, burada motorize ekip polislerinin yüzüne tekme atıp kendisini dövdüğünü, ardından buradan çıkartıp lavaboda elini yüzünü yıkatarak doktora götürdüklerini ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca polislerin doktora trafik kazası geçirdiğini söylediğini, polislerin tehdidi sebebiyle doktora bir şey anlatamadığını, aracına polis memurları tarafından zarar verildiğini, olay sebebiyle şikâyetçi olduğunu belirtmiştir.

9. Başsavcılık tarafından Hastanenin kamera kayıtları istenmiş, kayıtlar üzerinde inceleme yapılması için Adıyaman İl Merkez Jandarma Komutanlığına (Jandarma Komutanlığı) yazı yazılmıştır. Adıyaman İl Merkez Jandarma Komutanlığı görevlileri tarafından hazırlanan 10/11/2018 tarihli CD Çözümleme Tutanağında incelenen beş kamera görüntüsünde darp olayının görülmediği bildirilmiştir.

10. Başsavcılık tarafından 29/11/2018 tarihinde Jandarma Komutanlığı görevlilerine yaptırılan fotoğraflı teşhis işlemi neticesinde başvurucu kendisini darp eden üç polis memurunu teşhis ettiğini bildirmiştir. Başvurucunun teşhis ettiği memurların tespiti için yazılan yazı üzerine Jandarma Komutanlığı tarafından 17/1/2020 tarihinde Ek CD Çözümleme Tutanağı düzenlenmiştir.

11. Başsavcılığın yazısı üzerine Jandarma Komutanlığı tarafından 22/11/2018, 23/11/2018 ve 7/12/2018 tarihlerinde, Hastanede görevli hekimler ile güvenlik ve kolluk görevlileri Ö.A., M.B., E.Y., E.M., E.D. ve K.B.nin bilgisine başvurulmuş; 4/12/2018 tarihinde polis memurları G.D., Ö.Ç., B.G. ve E.B.nin şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmıştır.

12. Başsavcılık tarafından 15/3/2019 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen M.F.A. beyanlarında özet olarak kardeşinin muayenesi için Hastanede beklediği bir sırada polis memurları tarafından getirilen bir kişinin polis odasına alındığını, odadan bağırışma sesleri duyduğunu, seslerden odadaki kişinin darp edildiğini düşündüğünü, aynı sesleri duyan diğer vatandaşların polis memuruna ne olduğunu sorduğunu ancak memurları görmesi hâlinde tanıyamayacağını ifade etmiştir.

13. Başsavcılık tarafından 19/7/2019 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen H.A. beyanlarında özet olarak Hastanede tedavisi için beklerken polisler tarafından getirilen başvurucunun polis odasına alındığını, kısa süre sonra odadan bağırışma sesleri gelmeye başladığını, başvurucunun dövüldüğünü anlaması üzerine odaya yöneldiğini, oda kapısının dışındaki polis memuruna ve odadan çıkan motorize ekipteki polislerin giydiği kıyafeti giyen bir polis memuruna ne olup bittiğini sorduğunda sen karışma” cevabını aldığını, çocuğu niye dövüyorsunuz” diye itiraz ettiğinde oradan uzaklaştırıldığını, ayrıca polis memurlarını teşhis edebileceğini ifade etmiştir.

14. Başsavcılık tarafından 15/3/2019 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen Y.E.C. beyanlarında özet olarak başvurucuyu görse de tanıyamayacağını, Hastanede sıra beklerken üç dört polisin getirdiği elleri kelepçelenmiş bir kişinin polis odasına götürüldüğünü, kapı kapandıktan birkaç dakika sonra içeriden bağırışma sesleri duyduğunu, içerideki kelepçeli kişinin darp edildiğini “yapmayın etmeyin” şeklindeki serzenişinden anladığını, beş on dakika sonra dışarı çıkartılan bu kişinin yüzünde kızarıklık olduğunu gördüğünü söylemiştir.

15. Başsavcılık tarafından 21/2/2020 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen A.Ö. beyanlarında özet olarak olay günü Yunus Polis Timlerinde yer alan A.A. ve H.H.S. isimli arkadaşlarının olay sırasında kullandıkları motosikletlerine başvurucunun kullandığı aracın çarpması sonucunda ağır nitelikte yaralandıklarını, başvurucunun yakalanması aşamasında ise bulunmadığını ifade etmiştir.

16. Başsavcılık tarafından 21/2/2020 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen M.Y. beyanlarında özet olarak, kaza olduktan sonra ambulans ile birlikte Hastaneye giderek yaralıların başında beklediğini, başvurucuyu Hastaneye geldiğinde görmediğini, başvurucuyu polis odasına sivil polis ekiplerinin götürdüğünü, herhangi bir darp olayına şahit olmadığını ifade etmiştir.

17. Başsavcılık tarafından 21/2/2020 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen A.S. beyanlarında özet olarak, olay günü diğer yunus ekibi arkadaşlarıyla birlikte yaralıların başında olduğunu, başvurucu ile sivil polis memurlarının ilgilendiğini, Hastanedeki polis odasına ise girmediğini ifade etmiştir.

18. Başsavcılık tarafından 21/2/2020 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen M.C. beyanlarında özet olarak olay günü kaza olduktan sonra Asayiş Şubeye geçtiğini, Hastanede ve başvurucunun göz altına alınmasında bir görev yapmadığını ifade etmiştir.

19. Başsavcılık tarafından 25/2/2020 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen A.Y. beyanlarında özet olarak Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü Yunus Timlerinde görev yaptığını, olay sırasında Hastanede olmadığı için olaya ilişkin görgü ve bilgisinin olmadığını ifade etmiştir.

20. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında istinabe yoluyla 18/3/2020 tarihinde tanık sıfatıyla dinlenen M.T.A. beyanlarında özet olarak olay günü görevli Yunus ekibi içinde yer aldığını, U dönüşü yaparak kaçan otomobili takip eden motosikletli ekibin arkasında bulunduğunu, araç sürücüsünün motosikletin önüne doğru aracın direksiyonunu kırması üzerine polis motosikletinin yoldan çıkarak takla attığını ve devrildiğini, ambulansla yaralı arkadaşlarını Hastaneye götürdüğünü, başvurucunun akşam saatlerinde evinden alınarak Hastaneye götürülmesinde ise görev almadığını, CD çözümleme tutanağında görüntüsüne rastlanmış ise de kendisinin olayla bir ilgisinin olmadığını ve ayrıca Hastaneye bir Yunus ekibinin geldiğini de görmediğini ifade etmiştir.

21. Soruşturma işlemleri neticesinde Başsavcılık tarafından 28/7/2020 tarihinde polis memurları B.G., G.D ve Ö.Ç. hakkında kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle basit yaralama suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda, “müştekinin şüpheli polis memurları tarafından darp edildiği iddia edilmişse de yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile iyileşebilir nitelikte olduğu, şüphelilerin müştekinin alkolün etkisi ile taşkınlık yaptığını, hatta ekip otosunun kaza yapmasına ramak kaldığını, müştekiyi etkisiz hale getirmek için orantılı güç kullandıklarını savunduğu, tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı nazara alındığında şüphelilerin müştekiyi etkisiz hale getirmek için orantılı güç kullandıkları yönündeki savunmalarının aksine müştekiyi darp ettiklerini gösterir nitelikte, müştekinin soyut iddiası dışında kamu davası açılması için yeterli, makul ve inandırıcı delil elde edilemediği” gerekçesi açıklanmıştır.

22. Başvurucunun karara itirazı, Adıyaman 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 2/10/2020 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

23. Başvurucu, nihai kararı 10/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 15/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

24. Başvurucu hakkında polis memurlarının trafik kazası geçirerek yaralandığı olay sebebiyle görevi yaptırmamak için direnme ve nitelikli kasten yaralama isnadıyla Adıyaman 1. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasında 10/6/2021 tarihinde beraat kararı verilmiştir. Kararda, “olay tarihinde uygulama noktasına yaklaşan sanığın katılan polis memurlarını fark etmesi üzerine uygulama noktasına varmadan u dönüşü yaparak kaçtığı anlaşıldığından direnme suçunun yasal unsurlarından olan cebir veya tehdit öğesinin somut olayda mevcut olmadığı” ve “katılanların sanığı takibe aldıkları resmi motosiklet ile yolda ilerlerken sürücü H.H.S.nin direksiyon hakimiyetine gerekli önem ve özeni göstermediği, seyir yolunu kontrol etmeden hızla seyrine devamı sırasında geldiği virajlı kesimde aracını yol içinde tutamayıp meydana gelen olaya sebebiyet verdiğinden sanığın da yaşanan bu kazada herhangi bir kural ihlali yaptığının tespit edilmemiş oluşu da dikkate alındığından sanığın dayandırılan suç yönünden kastının/taksirinin bulunmaması” gerekçesi açıklanmıştır. Görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen beraat kararı, istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan Muamele Yasağı Yönünden

1. Başvurucunun İddiaları

25. Başvurucu, evinden kolluk görevlileri tarafından alındıktan sonra ekip aracı içinde ve adli muayene için götürüldüğü Hastanedeki polis odasında muayene öncesinde kolluk görevlilerinin fiziksel şiddetine maruz kaldığını ancak şikâyeti üzerine yürütülen soruşturmada gerekçesiz olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ileri sürerek kötü muamele yasağı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.

2. Değerlendirme

a. İddiaların Nitelendirilmesi ve İncelemenin Kapsamı Yönünden

26. Başvurucunun kötü muamele yasağı ve adil yargılanma hakkına ilişkin şikâyetleri kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

27. Kötü muamele yasağına ilişkin şikâyetlerin incelenmesinin -devletin negatif ve pozitif yükümlülükleri dikkate alınarak- maddi ve usul boyutları bakımından ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir. Devletin negatif yükümlülüğü, bireyleri işkence ya da insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye veya cezaya tabi tutmama sorumluluğunu içerirken pozitif yükümlülük hem bireyleri bu tür muamelelerden korumayı (önleyici yükümlülük) hem de etkili bir soruşturma yoluyla sorumluların tespiti ve cezalandırılmasını (soruşturma yükümlülüğü) içermektedir. Kötü muamele yasağının maddi boyutu, negatif yükümlülük ile önleyici yükümlülüğü kapsamakta; pozitif yükümlülüğün iki unsurundan biri olan soruşturma yükümlülüğü ise usul boyutunu oluşturmaktadır (Elif Aydın Dost, B. No: 2014/19954, 12/6/2018, § 35).

28. İncelemeye konu başvuruda kolluk görevlilerinin zor kullanma yetkilerini kullandıkları ileri sürülmekte, anılan durumda zor kullanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile güç kullanmadaki orantılılığın aşılıp aşılmadığının değerlendirilmesinin gerektiği anlaşılmaktadır.

b. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvuruda kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

c. Esas Yönünden

30. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında ise kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır.

31. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve Sözleşme'nin 3. maddesi istisna öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak mahiyeti Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme'nin 15. maddesi kapsamında da benzer bir düzenleme ile kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörülmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).

32. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamasını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).

33. Öte yandan kötü muamele konusundaki iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü şüpheden uzak, makul kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar toplanırken tarafların takındığı tutumlar dikkate alınmalıdır. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde bir kötü muamelenin varlığından bahsedilebilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 95).

34. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 23). Değerlendirmeye alınacak bu unsurlara muamelenin amacı ve kastı ile ardındaki saik de eklenebilir. Ayrıca kötü muamelenin heyecanın ve duyguların yükseldiği bağlamda meydana gelip gelmediğinin tespiti de dikkate alınması gereken diğer faktörlerdir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83).

35. Kolluk görevlileri, görevini yaparken direnişle karşılaşması hâlinde bu direnişi kırmak amacıyla ve direnişi kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Fiilî bir saldırının varlığı hâlinde kolluk görevlileri ayrıca meşru savunma kapsamında zor kullanma yetkisine sahiptirler. Ancak zor kullanımı yalnızca zorunlu hâllerde başvurulabilecek bir yol olduğu gibi, başvurulacak güç ölçülü ve kademeli olmalıdır (Arif Haldun Soygür, B. No: 2013/2659, 15/10/2015, § 51). Ayrıca kişinin kendi davranışından veya tutumundan dolayı fiziksel güce başvurmak kesinlikle zorunlu hâle gelmedikçe bu neviden fiiller, prensip olarak Sözleşme’nin 3. maddesinde belirtilen yasağı ihlal edecektir (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 81).

36. Anayasa Mahkemesi kötü muamelenin kişi üzerindeki etkisine göre Anayasa ve Sözleşme kapsamında nasıl derecelendirildiğine, buna göre eylemin işkence, eziyet ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele nitelendirmelerinden hangisine uygun olduğuna ilişkin temel ilke ve belirlemelerini ortaya koymuş (Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 84, 85, 88-90) ve bu ilkeleri birçok kararında da tekrar etmiştir.

37. Somut olayda başvurucu yakalama ve soruşturma işlemlerinin yürütülmesi sürecinde kolluk görevlilerinin fiziksel şiddeti sonucunda yaralandığını beyan etmektedir. Başvurucunun soruşturma sırasında alınan adli muayene raporu ile yapmış olduğu itiraz üzerine alınan ikinci adli muayene raporunda ve Adli Tıp Kurumu raporunda yüz ve vücut bölgelerinde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralanmasının bulunduğu tespit edilmiştir.

38. Başvurucunun olay sebebiyle yapmış olduğu şikâyet üzerine Başsavcılık tarafından yürütülen soruşturma neticesinde yakalama ve Hastaneye sevk işlemlerini gerçekleştiren polis memurları hakkında direnen başvurucuyu etkisiz hâle getirmek için orantılı güç kullanıldığı ve kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturacak somut delil bulunmadığı gerekçesiyle kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle basit yaralama suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.

39. Somut olayda başvurucunun soruşturma işlemlerini engeller şekilde davranması sebebiyle güç kullanıldığı kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara ve alınan ifadelere yansımıştır. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, başvurucunun yaralanmalarının meydana geliş biçimi, güç kullanımının gerekliliği ve orantılılığı tartışılmaksızın şüphelilerin başvurucuyu etkisiz hâle getirmek için orantılı güç kullandıkları savunmasının aksini gösterir delil bulunmadığı tespitiyle yetinildiği görülmüştür. Başvurucunun -özellikle yüz bölgesinden yaralandığına ilişkin- sağlık raporları ve başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen kesinleşmiş beraat kararı da dikkate alınarak başvurucuya yakalanıp kelepçelendikten sonra ekip aracında ve götürüldüğü hastane odasında bedensel güç uygulanmasının gerekli olduğu hususunun kamu makamlarınca ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

40. Başvuruya konu olayın meydana geliş şekli, başvurucunun maruz kaldığı eylemin süresi, amacı, etkisi ve sonuçları birlikte değerlendirildiğinde eylemin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele olarak nitelendirilebileceği tespit edilmiştir.

41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

42. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğünün usul boyutuna ilişkin ilkelere Cezmi Demir ve diğerleri kararında yer verilmiştir.

43. Başvurucu, soruşturma işlemleri kapsamında adli muayenesinin yapılması için götürüldüğü Hastanenin polis odasında yüzüne tekme atıldığını ve dövülerek fiziksel şiddete maruz kaldığını ileri sürmüştür.

44. Polis memurları tarafından düzenlenen tutanaklarda ise başvurucunun takılan kelepçenin çıkartılması için direndiği, ekip aracındaki aşırı hareketi dolayısıyla seyir hâlindeki aracın kaza yapmasına sebebiyet vermemesi için zor kullanıldığı belirtilmektedir.

45. Hastanedeki polis odasında meydana geldiği ileri sürülen fiziksel şiddet yönünden olayı duyduğunu beyan eden tanıkların ifadelerinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmadığı görülmektedir. Bunun gibi başvurucuya ve soruşturma kapsamında dinlenen ve polis odasında bağrışmalar duyduğunu, odadan çıkan kolluk görevlilerini gördüğü takdirde tanıyabileceğini beyan eden tanık H.A.ya maddi olayın ortaya çıkarılmasında etkili olabilecek canlı teşhis işlemi yaptırılmadığı anlaşılmıştır. Diğer taraftan, soruşturma neticesinde verilen kararda dosyada mevcut olan tıbbi raporlarda tespit edilen yaralanmalar yönünden bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Başsavcılık, dosyada mevcut adli muayene raporu ile tanık beyanlarına rağmen şüpheli kolluk görevlilerinin beyanlarına ağırlıklı bir önem vermek suretiyle soruşturmayı sonlandırmıştır. Bu durumun soruşturma hakkında bir takım tereddütlere yol açacağı açıktır (Şüphelilerin ifadelerine aşırı önem verilmesinin soruşturmanın bağımsızlığına olan etkisiyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı için bkz. Kaya/Türkiye, B. No: 158/1996/777/978, 19/2/1998, § 89).

46. Soruşturma süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacına yönelik etkili bir soruşturma yürütülmesi konusunda gerekli özenin gösterilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

47. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları Yönünden

48. Başvurucu hakkında verilmiş bir yakalama ve gözaltına alma kararı bulunmadığı hâlde gözaltına alınması sebebiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

49. Başvurucunun iddiasının Hikmet Kopar ve diğerleri [GK] (B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

50. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

51. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan GK, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) GK, B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

52. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında net 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2018/10969) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 50.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,9 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.