TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MODÜL GRUP PREFABRİK YAPI VE ÇELİK KONSTRÜKSİYON İNŞAAT SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/586)

 

Karar Tarihi: 17/4/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Modül Grup Prefabrik Yapı ve Çelik Konstrüksiyon İnşaatSanayi Ticaret Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Hasan Emre ÇAVUŞOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, temyiz başvurusunun süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu Şirketin ortağı olan İ.Ç. ortaklıktan ayrılma talebiyle Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmış, yargılama sürecinde taraflar arasında Sulh ve İbra Tutanağı imzalanmış ve bu tutanağa göre de rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi hâlinde 100.000 TL cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır.

3. Başvurucu, İ.Ç.nin tutanakla kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini ileri sürerek cezai şartın tahsili için icra takibi başlatmıştır.

4. İ.Ç.nin icra takibine itiraz etmesi üzerine takip durmuştur. Başvurucu Şirket, icra takibine itirazın iptali ve %20 oranında icra inkâr tazminatının ödenmesi istemiyle Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

5. Mahkeme, rekabet yasağına aykırı hareket edildiğinin kanıtlanamadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. İstinaf istemi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) tarafından miktar itibarıyla kesin olmak üzere 4/5/2017 tarihinde esastan reddedilmiştir.

6. Başvurucu 15/5/2017 tarihinde dava değerinin 103.798,63 TL olduğunu, miktar itibarıyla temyiz sınırını geçtiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesine tavzih dilekçesi sunmuştur.

7. Bölge Adliye Mahkemesi 11/10/2017 tarihinde tashih kararı vermiştir. Karar gerekçesinde; verilen istinaf kararının miktar itibarıyla kesin olmadığı ve açık maddi hata yapıldığının anlaşıldığı belirtilmiş yapılan hatanın şu şekilde düzeltilmesine karar verildiği ifade edilmiştir:

"Dairemize ait 04.05.2017 tarih 2017/402 Esas -2017/415 Karar sayılı ilamının sonuç kısmında yer alan “HMK.'nun 362.maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN” ibaresinin hükümden çıkarılarak, yerine "HMK.'nun 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yolu açık" ibaresinin konulmasına, hükmün bu şekilde HMK.'nun 304. maddesi uyarınca TASHİHİNE, Dairemiz kararındaki açık maddi hatanın bu şekilde giderilmesine, ... "

8. Başvurucu tashih kararının tebliği üzerine temyiz talebinde bulunmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1/10/2019 tarihinde temyiz talebinin süre yönünden reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde; tashih kararı sonrası yapılan tebliğ ile yeni bir temyiz süresinin işlemeye başlamayacağı, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince temyiz yolu açık olan kararın kesin olarak verildiği belirtilmiş olsa da bu durumun temyiz başvurusuna engel olmadığı ve yeni bir temyiz süresinin işletilmesine de imkân vermeyeceği ifade edilmiştir. Netice olarak başvurucu vekiline yapılan ilk kararın tebliği tarihi olan 25/5/2017 tarihinden itibaren işlemeye başlayan temyiz süresinin bitiminden sonra 9/11/2017 tarihinde yapılan temyiz isteminin süresinde olmadığı belirtilmiştir.

9. Başvurucu vekili nihai hükmü 13/12/2019 tarihinde öğrendikten sonra 7/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

11. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

II. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

12. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Hükmün tashihi" kenar başlıklı 304. maddesi şöyledir:

"(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.

 (2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir."

13. 6100 sayılı Kanun’un "Temyiz edilebilen kararlar" kenar başlıklı 361. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabilir."

B. Yargıtay Kararı

14. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 14/9/2023 tarihli ve 32309 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 28/4/2023 tarihli ve E.2021/5, K.2023/2 sayılı kararıyla Anayasa Mahkemesinin kararlarına da atıfla hukuk davalarında, hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi hâlinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

III. DEĞERLENDİRME

15. Başvurucu, istinafın ilk verdiği kararın kesin olduğunu ancak hatasını düzelttiğini, mahkemelerin kanun yolunu ve süresini doğru gösterme yükümlülüğünün bulunduğunu, istinaf kararında gösterilen sürelere güvenerek kanun yoluna başvurduğunu, temyiz isteminin süre aşımından reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ve etkili başvuru hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

16. Başvuru, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

19. Hak arama özgürlüğüne yapılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara (kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama) uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Başvuru konusu olaya ilişkin verilen süre ret kararı ile yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı karar gerekçesinde dayanılan kanun maddelerinden anlaşılmıştır. Hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması açısından kanun yolu başvuruları için süre koşulu getirilmesinin meşru bir amacı olduğu da görülmektedir. Başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirilip getirilmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. S.K., B. No: 2015/2438, 19/4/2018, §§ 30-35).

20. Anayasa Mahkemesi kanun yolunda mahkemelerin yanıltması hususunu daha önceki bazı kararlarında değerlendirmiş bu kapsamda anılan kararlarda; mahkemelerce gösterilen kanun yolu süresine hukuki güvenlik ilkesine uygun şekilde güvenerek hareket eden başvurucuların istinaf veya temyiz talebinin süreden reddedilmesinin başvurucularda ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucuların katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşmış, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (S.K., §§ 40-45; Beda Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri A.Ş. ve diğerleri, B. No: 2019/5507, 23/11/2021, §§ 43-47; Hakan Bozdağ, B. No: 2018/37162, 13/1/2022, §§ 45-52).

21. Nitekim Yargıtayın içtihadı birleştirme kararında da (§ 14); Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında verdiği ihlal kararlarına da atıfla hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi hâlinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

22. Bireysel başvuruya dayanak dava dosyasına ilişkin olarak yapılan incelemede istinaf merciince temyiz yolu açık olan kararda maddi hata nedeniyle kesin karar verildiği, başvurucunun talebi üzerine tekrar tashih kararı alındığı ve maddi hata düzeltilerek bir ay içinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildiği anlaşılmıştır.

23. Yargıtay 11. Hukuk Dairesince temyiz başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığı incelenirken maddi hata içeren 4/5/2017 tarihli ilk istinaf kararı dikkate alınarak temyiz başvuru süresinin değerlendirildiği görülmektedir. Somut olayda başvurucunun yargı kararına güvenerek hareket ettiği anlaşılmakta hatta Bölge Adliye Mahkemesince de kararın kesin olmaması gerekirken maddi hata nedeniyle kesin karar verildiği kabul edilmektedir. Bu durumda, temyiz başvuru tarihinin maddi hatanın düzeltildiği, temyiz başvuru yolunun açık olduğuna ilişkin verilen 11/10/2017 tarihli kararın tebliğ tarihi yerine maddi hatalı (kesin olarak verilen) kararın tebliğ tarihi dikkate alınarak temyiz başvurusunun süresinde olamadığının değerlendirmesinin öngörülebilir bir yorum olarak kabul edilmesi mümkün görülmemiştir. Yargıtayın anılan değerlendirmesinin kanun yolunu kullanma imkânını ortadan kaldırdığı, başvurucu üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, bu suretle başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçlarla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

IV. GİDERİM

25. Başvurucu, yeniden yargılama ile 50.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılması için Yargıtay 11. Hukuk Dairesine (E.2018/698, K.2019/6022) iletilmek üzere Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesine (E.2015/142, K.2016/660) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.