TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BERRAK PINAR ALİOĞLU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/17928) |
|
Karar Tarihi: 23/10/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Gülsüm Gizem GÜRSOY |
Başvurucu |
: |
Berrak Pınar ALİOĞLU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, baro genel kurul toplantısının ertelenmesi nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/3/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Bilgiler
5. Koronavirüs salgın hastalığının ortaya çıkması ve Dünya Sağlık Örgütünün bu hastalığı pandemi olarak ilan etmesiyle birlikte İçişleri Bakanlığı, hastalığın yayılmasının engellenmesi amacıyla genelgeler yayımlamış, umumi hıfzıssıhha kurulları da aynı amaçla bazı kısıtlayıcı tedbirler içeren kararlar vermiştir.
6. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığının İçişleri Bakanlığına gönderdiği 1/10/2020tarihli yazının ilgili kısmı şöyledir:
"...Dünyada halen COVID-19 vaka artışları devam etmektedir... Bu kapsamda Bakanlığımız bünyesinde oluşturulan COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulu, fiziksel mesafenin korunmasının zor olacağı sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, birlikler ve kooperatiflerin geniş katılımlı toplantılarının yapılmamasını veya ileri bir tarihe ertelenmesini önermiştir."
7. Bu çerçevede İçişleri Bakanlığı 2/10/2020 tarihinde Valilikler ve Kaymakamlıklara Koronavirüs Ek Tedbirler konulu genelge göndermiştir. Anılan yazının ilgili kısmı şöyledir:
" Sağlık Bakanlığının 1/10/2020 tarihli yazısı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiye kararı doğrultusunda mevsimsel etkiler de göz önünde bulundurularak 2/10/2020 tarihinden itibaren 1/12/2020 tarihine kadar sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek olan etkinliklerin ertelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Vali ve Kaymakamlarca yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 23. 27. ve 72. maddeleri uyarınca İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararlarının ivedilikle alınması uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi ve mağduriyete neden olunmaması alınan kararlara uymayanlara Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince işlem tesis edilmesi ve konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanunu'nun 195. maddesi kapsamında gerekli işlemlerin başlatılması..."
B. Başvuruya Konu Süreç
8. Trabzon Barosu (Baro) Yönetim Kurulu 28/8/2020 tarihinde 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 82. maddesi uyarınca 3/10/2020 tarihinde seçimli olağan genel kurul toplantılarının gündem görüşmelerinin ve 4/10/2020 tarihinde Baro başkanı ve kurullarının seçimlerinin yapılmasına karar vermiştir.
9. Trabzon Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu 2/10/2020 tarihli kararıyla barolar da dâhil olmak üzere meslek kuruluşu, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek etkinliklerin iki ay ertelenmesine karar vermiştir.
10. Trabzon Valiliği (Valilik) 2/10/2020 tarihinde Baroya gönderdiği yazıda; İçişleri Bakanlığının 2/10/2020 tarihli genelgesi kapsamında olağan genel kurul toplantısının ileri bir tarihe ertelenmesi hususunda bildirimde bulunmuştur.
11. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 2/10/2020 tarihinde Bursa Osmangazi İlçe Seçim Kuruluna gönderdiği yazıda; İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurullarının karar alması durumunda baro seçimlerinin yapılamayacağına, siyasi parti kongrelerinin yapılmasında ise sakınca bulunmadığına yönelik görüş bildirmiştir.
12. Trabzon Ortahisar 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı 2/10/2020 tarihinde Trabzon Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu kararı ve YSK'nın yukarıdaki görüş yazısı doğrultusunda Trabzon Baro Başkanlığının 3/10/2020 ve 4/10/2020 tarihli seçim iş ve işlemlerinin ertelenmesine karar vermiştir.
13. Başvurucu, Baroya kayıtlı avukat olup aynı zamanda genel kurul üyesidir. Başvurucu 2/10/2020 tarihinde Trabzon İdare Mahkemesine açtığı davada, Valilik kararının iptalini ve yürütmenin durdurulmasını talep etmiştir.
14. Trabzon İdare Mahkemesi 27/10/2020 tarihinde yürütmeyi durdurma talebini reddetmiştir.
15. İtiraz üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi 16/12/2020 tarihinde yürütmenin durdurulmasına kesin olarak karar vermiştir. Mahkeme, dava konusu işlemin, kanun ile barolara tanınan olağan seçimli genel kurul toplantısının belirlenen takvimde yapılma imkânını ortadan kaldırıcı mahiyette sonuçlar doğurduğu ve uygulanması hâlinde telafisi güç zararlar oluşturacağı sonucuna ulaşmıştır.
16. Yürütmeyi durdurma kararı üzerine başvurucu 14/1/2021 tarihinde Ortahisar 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına başvurarak seçim kararı alınmasını talep etmiştir. Ortahisar 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı, seçim kararı alınması talebine ilişkin YSK'dan görüş istemiştir. YSK, Trabzon Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunun 27/11/2020 tarihli kararıyla barolar dâhil meslek kuruluşlarının etkinliklerinin 1/3/2021 tarihine kadar ertelenmesine karar verildiğini, bu nedenle seçimin yapılamayacağını bildirmiştir. Bunun üzerine Ortahisar 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı 3/2/2021 tarihinde seçim takviminin başlatılması talebinin reddine karar vermiştir.
17. Başvurucu anılan karara karşı Trabzon İl Seçim Kuruluna itirazda bulunmuştur. Trabzon İl Seçim Kurulu 18/2/2021 tarihinde, YSK kararlarının kesin olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.
18. Karar başvurucuya 5/3/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu, yasal süresi içinde 11/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Başvuru Konusu Olmayan Süreç
19. Trabzon İdare Mahkemesi 2/2/2021 tarihinde dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Mahkeme 16/4/2020 tarihli ve 7244 sayılı Kanun'un 2. maddesinde tahditi olarak bazı dernek, kooperatif, birliklerin kanunda öngörülmüş olan toplantı ve genel kurul tarihlerinin kanunla başka bir tarihe ertelendiğini belirtmiştir. Gerekçeli kararda, anılan maddede Baro genel kurulları ile ilgili herhangi bir karar alınmadığının altı çizilmiştir. Kararda devamla 15/7/2020 tarihinde 1136 sayılı Kanun'a eklenen geçici 23.maddeyle, 2020 yılında yapılacak olan genel kurul tarihinin açıkça ekim ayı içerisinde yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, 1136 sayılı Kanun'un 82., 87.maddeleri ile geçici 23.madde dikkate alındığında, Baro genel kurullarının 2020 yılı için ekim ayının ilk haftası içerisinde, yeterli çoğunluk sağlanamadığı takdirde yapılacak ikinci toplantının ise bir hafta sonra yapılmasının yasal bir zorunluluk olduğu ifade edilmiştir. Mahkeme, sonuç olarak dava konusu işleme dayanak olan İçişleri Bakanlığının 2/10/2010 tarihli genelgesinin, 1136 sayılı Kanun'da öngörülen genel kurulların ertelenmesi gerektiğine dair herhangi bir hükme ve ibareye yer vermediği sonucuna ulaşmıştır.
20. Kararın istinaf yargı yoluna götürülmesi üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi 29/11/2021 tarihinde istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. 1136 sayılı Kanun’un "Olağan toplantı" kenar başlıklı 82. maddesi şöyledir:
"Genel kurul son rakamı çift olan yıllarda olmak kaydıyla iki yılda bir Ekim ayının ilk haftası içinde baro başkanının daveti üzerine gündemindeki maddeleri görüşmek üzere toplanır"
22. 1136 sayılı Kanun’un "Görüşme ve karar yeter sayısı" kenar başlıklı 87. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Genel kurul, levhada yazılı avukatların yarıdan bir fazlasının katılmasıyla toplanır.
Birinci fıkrada yazılı çoğunluk sağlanamazsa, toplantı zorunlu bir neden olmadıkça bir hafta sonraya bırakılır. Şu kadar ki, bu erteleme onbeş günü aşamaz."
23. 1136 sayılı Kanun’un geçici 23. maddesi şöyledir:
"Görev sürelerine bakılmaksızın tüm barolarda baro başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri ile Türkiye Barolar Birliği delege seçimleri 2020 yılı Ekim ayının ilk haftasında; Birlik Başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri seçimleri ise 2020 yılı Aralık ayı içinde yapılır."
24. 7244 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (ç) fıkrası şöyledir:
"4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre dernekler tarafından verilecek bildirim ve beyannameler ile dernek genel kurul toplantıları 31/7/2020 tarihine kadar ertelenir. Bu süre, üçer aylık sürelerle üç defaya kadar İçişleri Bakanınca uzatılabilir. Ertelenen genel kurul toplantıları, ertelemenin sona erdiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılır. Mevcut organların görev, yetki ve sorumlulukları erteleme süresi sonrasında yapılacak ilk genel kurula kadar devam eder ."
25. 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 1. maddesi şöyledir:
"Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir. ”
26. 1593 sayılı Kanun’un 23. maddesi şöyledir:
"Her vilayet merkezinde bir umumi hıfzıssıhha meclisi toplanır. Bu meclis mahalli sıhhat ve içtimai muavenet müdürü, nafıa mühendisi, maarif, baytar müdürü, mevcutsa sahil sıhhiye merkezi tabibi, bir hükümet ve belediye tabibi ve hastane baştabibi ile garnizon ve kıt'a bulunan yerlerde en büyük askeri tabip ve serbest sanat icra eden bir tabip ve bir eczacıdan ve belediye reisinden mürekkeptir. Meclis valinin veya valiye bilvekale sıhhiye müdürünün riyaseti altında içtima eder. Valinin tensip edeceği bir zat kitabet vazifesini ifa ve zabıtları tanzim eder.”
27. 1593 sayılı Kanun’un 27. maddesi şöyledir:
"Umumi hıfzıssıhha meclisleri mahallin sıhhi ahvalini daima nazarı dikkat önünde bulundurarak şehir ve kasaba ve köyler sıhhi vaziyetinin ıslahına ve mevcut mahzurların izalesine yarayan tedbirleri alırlar. Sari ve salgın hastalıklar hakkında istihbaratı tanzim, sari ve içtimai hastalıklardan korunmak çareleri ve sıhhi hayatın faideleri hakkında halkı tenvir ve bir sari hastalık zuhurunda hastalığın izalesi için alınan tedbirlerin ifasına muavenet eylerler.”
28. 1593 sayılı Kanun’un 28. maddesi şöyledir:
"Umumi hıfzıssıhha meclislerinin mukarreratından mahalli vazifeler ve salahiyetler arasında bulunan işler vali veya kaymakam tarafından icra olunur ve istizana muhtaç olanlar kaymakamlıkça vilayetten ve vilayetçe Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinden sorulur.”
29. 1593 sayılı Kanun’un 57. maddesi şöyledir:
"Kolera, veba (Bübon veya zatürree şekli), lekeli humma, karahumma (hummayi tiroidi) daimi surette basil çıkaran mikrop hamilleri dahi - paratifoit humması veya her nevi gıda maddeleri tesemmümatı, çiçek, difteri (Kuşpalazı) - bütün tevkiatı dahi sari beyin humması (İltihabı sahayai dimağii şevkii müstevli), uyku hastalığı (İltihabı dimağii sari), dizanteri (Basilli ve amipli), lohusa humması (Hummai nifası) ruam, kızıl, şarbon, felci tıfli (İltihabı nuhai kuddamii sincabii haddı tifli), kızamık, cüzam (Miskin), hummai racia ve malta humması hastalıklarından biri zuhur eder veya bunların birinden şüphe edilir veyahut bu hastalıklardan vefiyat vuku bulur veya mevtin bu hastalıklardan biri sebebiyle husule geldiğinden şüphe olunursa aşağıdaki maddelerde zikredilen kimseler vak'ayı haber vermeğe mecburdurlar. Kudurmuş veya kuduz şüpheli bir hayvan tarafından ısırılmaları, kuduza müptela hastaların veya kuduzdan ölenlerin ihbarı da mecburidir.”
30. 1593 sayılı Kanun’un 64. maddesi şöyledir:
"57 nci maddede zikredilenlerden başka her hangi bir hastalık istilai şekil aldığı veya böyle bir tehlike baş gösterdiği takdirde o hastalığın veya her hangi bir hastalık şeklinin memleketin her tarafında veya bir kısmında ihbarı mecburi olduğunu neşrü ilâna ve o hastalığa karşı bu kanunda mezkür tedabirin kaffesini veya bir kısmını tatbika Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti salahiyettardır.”
31. 1593 sayılı Kanun’un 72. maddesi şöyledir:
"57 nci maddede zikredilen hastalıklardan biri zuhur ettiği veya zuhurundan şüphelenildiği takdirde aşağıda gösterilen tedbirler tatbik olunur:
1 - Hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve hastalığı neşrü tamim eylediği tetkikatı fenniye ile tebeyyün edenlerin fennen icap eden müddet zarfında ve sıhhat memurlarınca hanelerinde veya sıhhi ve fenni şartları haiz mahallerde tecrit ve müşahede altına vaz'ı.
2 - Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı tatbikı.
3 - Eşhas, eşya, elbise, çamaşır ve binaların ve fennen intana maruz olduğu tebeyyün eden sair bilcümle mevaddın fenni tathiri.
4 - Hastalık neşreden haşarat ve hayvanatın itlafı.
5 - Memleket dahilinde seyahat eden eşhasın icap eden mahallerde muayenesi ve eşyalarının tathiri.
6 - Hastalığın sirayet ve intişarına sebebiyet veren gıda maddelerinin sarf ve istihlakinin men'i.
7 - Dahilinde sari ve salgın hastalıklardan biri zuhur eden umumi mahallerin tehlike zail oluncaya kadar set ve tahliyesi. ”
32. 1593 sayılı Kanun’un 77. maddesi şöyledir:
" Sari ve salgın hastalıklardan birinin hüküm sürdüğü veya tehdit ettiği mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tasvibiyle bütün umumi mahallerde vuku bulacak içtimalar tahdit veya menolunabilir. Bundan başka hastalarla hastalığı şüpheli olanların ve hastalığın sirayet ve neşrine vasıta olabilecek eşyanın fenni tathiratile mahzur ve mazarratı izale edilmeksizin nakillerine ve bütün kara ve deniz ve hava nakil vasıtalarının fenni tathir ve tephire tabi tutulmadan seyrüseferlerine mümaneat edilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
33. Anayasa Mahkemesinin 23/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
34. Başvurucu;
- İki yılda bir düzenlenen baro genel kurullarının mesleki sorunların tartışılması, çözüm üretilmesi, meslek mensuplarının kendini ifade etmesi ve temsili açısından çok önemli olduğunu,
- Genelge ile temel hak ve özgürlüklere müdahale edilemeyeceğini, dolayısıyla anılan müdahalenin kanuni dayanağı olmadığını,
- Aynı tarihlerde siyasi parti kongreleri yapılabilirken baro genel kurullarının pandemi nedeniyle engellendiğini, dolayısıyla örgütlenme özgürlüğüne yönelik ayrımcı bir uygulamaya gidildiğini, bu nedenlerle ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Adalet Bakanlığı görüşünde; başvurucunun örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri hususunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir.
36. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
B. Değerlendirme
37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda belirtilen şikâyetlerinin özü, idarenin toplantıların ertelenmesine hukuka aykırı olarak karar vermesine ve bu nedenle baro genel kurulunun yapılamamasına ilişkindir. Bu sebeple başvurucunun şikâyetlerinin bir bütün olarak örgütlenme özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
38. Anayasa’nın “Dernek kurma hürriyeti” kenar başlıklı 33. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.
Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz.
Dernek kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak, millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar."
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
39. Eldeki başvuruda ilçe seçim kurulu tarafından YSK'dan görüş istenmiş ve nihai karar ilçe seçim kurulu tarafından verilmiştir (bkz. § 11-12). Başvurucunun şikâyeti temel olarak baro genel kurul toplantısının yapılamamasına ilişkindir. Başvurucu; idari yargı makamlarının yürütmeyi durdurma kararı vermesine karşın, ilçe seçim kurulunun toplantı yapılma talebini reddetmesinden yakınmıştır. Bu kapsamda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
40. Somut olayda baro genel kurulu toplantısının ertelenmesinin örgütlenme özgürlüğüne müdahale teşkil ettiği kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
41. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
42. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma şartlarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Genel İlkeler
43. Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır. Anayasa’nın 33. maddesi kapsamında yapılan bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığının kabul edilebilmesi için müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunması zorunludur (kanunilik şartına başka bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35).
44. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade etmekte; böylece uygulayıcının keyfî davranışlarının önüne geçtiği gibi kişinin hukuku bilmesine de yardımcı olmakta; bu yönüyle hukuk güvenliği teminatı sağlamaktadır (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 62; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 66; Turgut Duman, B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 67; Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, § 104).
45. Kanunun bu gerekliliklere uygun olduğunun söylenebilmesi için yeterince ulaşılabilir olması, vatandaşların belirli bir olaya uygulanabilir nitelikteki hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmesi, ayrıca ilgili normun keyfîliğe karşı uygun bir koruma sağlaması, yetkili makamlara verilen yetkinin genişliğini ve icra edilme biçimlerini yeterli netlikte tanımlaması gerekmektedir (Halime Sare Aysal, § 63; Fatih Saraman, § 67; Turgut Duman, § 68; Tamer Mahmutoğlu, § 105).
46. Hukukun kendisi -beraberinde getireceği idari pratiğin dışında- söz konusu işlemin meşru amacını da gözönünde tutarak keyfî müdahalelere karşı bireyi korumak için yetkili makamlara bırakılan takdir yetkisinin kapsamını yeterince açık bir şekilde göstermelidir. Diğer bir anlatımla hukuk sistemi, kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde müdahalelerde bulunma yetkisinin verildiğini açık ifadelerle ortaya koyacak nitelikte olmalı ve bu bağlamda ilgili müdahalenin muhataplarına müdahaleye zemin hazırlayan şartlar ile müdahalenin sonuçları açısından bir öngörüde bulunabilmeleri imkânı tanımalıdır (Halime Sare Aysal, § 64; Fatih Saraman, § 68; Turgut Duman, § 69; Tamer Mahmutoğlu, § 106).
47. Öte yandan hak ya da özgürlüğe müdahale eden kural belirli ölçülerdeki takdir alanını elbette uygulayıcıya bırakabilir ise de bu takdir alanının sınırlarının da yeterli açıklıkta belirlenmesi ve kuralın öngörülebilirliği sağlayacak şekilde asgari bir kesinlik içermesi zaruridir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Halime Sare Aysal, § 65; Fatih Saraman, § 69; Turgut Duman, § 70; Tamer Mahmutoğlu, § 107).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
48. Somut olayda her ne kadar seçim kurulu kararı üzerine bireysel başvuru yapılmış olsa da seçim kurulunun karar gerekçesinden de anlaşılabileceği üzere esasen İçişleri Bakanlığının Genelgesi ve Trabzon Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunun kararı, başvurucunun temsilcisi olduğu baro genel kurulunun ertelenmesine dayanak yapılmıştır. İçişleri Bakanlığı ve Trabzon İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu müdahaleye dayanak olan erteleme kararını 1593 sayılı Kanun'un 23., 27. ve 72. maddeleri uyarınca vermiştir (bkz. § 7).
49. Anılan Genelge'de Sağlık Bakanlığının "Fiziksel mesafenin korunmasının zor olacağı sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, birlikler veya kooperatiflerin geniş katılımlı toplantılarının iki ay süreyle ertelenmesini" önerdiği açıklanmıştır. İçişleri Bakanlığı derneklerin toplantısının ertelenmesi yetkisini düzenleyen 7244 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (ç) fıkrası uyarınca sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, birlikler ve kooperatifler tarafından genel kurul etkinlikleri de dâhil olmak üzere düzenlenecek etkinliklerin ertelenmesi yönünde valiliklere ve kaymakamlıklara genelge göndermiştir. İçişleri Bakanlığının genelgesi sonrası Trabzon İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu; sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, barolar, meslek odaları, birlikler, kooperatifler ve sendikalar tarafından Trabzon'da düzenlenecek tüm etkinlikleri iki ay süreyle ertelemiştir. Somut olayda müdahalede bulunan kamu otoritelerinin bu şekilde karar verme yetkilerinin bulunup bulunmadığı ve müdahalenin kanunilik şartını taşıyıp taşımadığı müdahaleye dayanak düzenlemelerin incelenmesiyle anlaşılabilir. Bununla birlikte gerek idarenin gerekse de müdahaleyi onaylayan ilçe/il seçim kurullarının kararlarına dayanak olarak gösterilmemiş ise de Sağlık Bakanlığına, salgın hastalık dönemlerinde toplantılara müdahale yetkisi veren 1593 sayılı Kanun'un 77. maddesinin de irdelenmesi gerekir ( Toplantı hakkına müdahalede benzer değerlendirmeler için bkz. Selma Atabey [GK], B. No: 2021/38893, 27/9/2023,§ 46).
50. 1593 sayılı Kanun'un 23. maddesine uygun olarak oluşturulan il umumi hıfzıssıhha kurulları aynı Kanun'un 27. maddesi gereğince "mahallin sıhhi ahvalini daima nazarı dikkat önünde bulundurarak şehir ve kasaba ve köyler sıhhi vaziyetinin ıslahına ve mevcut mahzurların izalesine yarayan tedbirleri" almaya yetkilidir. Anılan hükümde kamu sağlığının korunması için gerekli olan tedbirler ve kısıtlamaların hukuki çerçevesi açıkça düzenlenmemiştir. Bununla birlikte hükmün "Sari ve salgın hastalıklar hakkında istihbaratı tanzim, sari ve içtimai hastalıklardan korunmak çareleri ve sıhhi hayatın faideleri hakkında halkı tenvir ve bir sari hastalık zuhurunda hastalığın izalesi için alınan tedbirlerin ifasına muavenet eylerler." şeklindeki ikinci cümlesiyle bu kurullara bulaşıcı ve salgın hastalıklar hakkında istihbaratı düzenleme, hastalıklardan korunma yolları ve sağlıklı yaşamın faydaları hakkında halkı bilinçlendirme ve ortaya çıkan hastalığın önlenmesi için alınan tedbirlerin ifasına yardım etme görevi yüklenmiştir. Buna göre Kanun'un 27. maddesinin il ve ilçe umumi hıfzıssıhha kurullarının görev ve yetkilerine ilişkin ikili bir ayrım yaptığı anlaşılmıştır. Olağan dönemlerde umumi hıfzıssıhha meclisleri -Kanun'un 26. maddesi gereğince- her ay düzenli olarak toplanarak kamu sağlığının korunmasına yarayan ancak temel hak ve özgürlüklere müdahale etmeyen tedbirler alabilir. Diğer yandan temel hak ve özgürlüklere müdahale mahiyetindeki tedbirlerin alınmasını gerektirebilecek bulaşıcı ve salgın hastalığın mevcut olduğu dönemlerde ise ancak kanunda yazılı tedbirlerin uygulanmasına yardımcı olabilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Mustafa Karakuş [GK], B. No: 2020/34781, 17/1/2023, §§ 76,77).
51. 1593 sayılı Kanun'un 72. maddesinde, bulaşıcı ve salgın hastalıklardan birinin ortaya çıkması hâlinde alınabilecek tedbirler sınırlı şekilde sayılmıştır (bkz. § 31). Somut olayın şartlarında bu tedbirlerden Anayasa'da düzenlenen bir kısım temel hak ve özgürlüğü sınırlandırma yetkisi veren özellikle 72. maddenin (1) numaralı bendi ile (7) numaralı bendinin incelenmesi gerekir. Anılan Kanun'un 72. maddesinin (1) numaralı bendinde sadece hasta olan veya hasta olduğundan şüphe edilenler ya da yapılan tıbbi tahkikler sonucu hasta olduğu ortaya çıkan kişilerin belli bir süre ile sınırlı olmak üzere ikametgâhlarında veya sıhhi ve fenni şartları haiz mahallerde tecriti ve gözetimi düzenlenmektedir. Aynı maddenin (7) numaralı bendinde ise sadece "sari ve salgın hastalıklardan biri zuhur eden umumi mahallerin tehlike zail oluncaya kadar set ve tahliyesi"ne imkân verilmektedir. Bir diğer anlatımla kamusal bir alandaki insanları tahliyesi veya bu yerin kapatılması şeklinde bir tedbir alınması salgın hastalığın ortaya çıkması şartına bağlı olup bu tehlikenin devam ettiği süreyle sınırlıdır. Bu kapsamda Kanun'un 72. maddesinde sınırlı olarak sayılan tedbirler arasında, tüzel kişiliğe sahip olan kurum ve kuruluşlarca yapılmak istenen tüm etkinliklerin iki ay boyunca ertelemesine imkân verecek bir yetki bulunmadığı anlaşılmıştır (farklı bağlamda yapılan benzer değerlendirme için bkz. Mustafa Karakuş § 79).
52. 1593 sayılı Kanun'un 77. maddesinin birinci cümlesi de "Sari ve salgın hastalıklardan birinin hüküm sürdüğü veya tehdit ettiği mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tasvibiyle bütün umumi mahallerde vuku bulacak içtimalar tahdit veya menolunabilir." şeklindedir. Bu kural dikkatle incelendiğinde kanun koyucunun toplanmanın şekli ve sınırlandırmanın süresi bakımından herhangi bir belirleme yapmadığı, dolayısıyla 1593 sayılı Kanun'daki anılan düzenlemenin daha kapsamlı ve özel nitelikte müdahalelere imkân tanıdığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte kanun koyucu anılan geniş takdir yetkisinin kullanımını "Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tasvibi[yle]" şartına bağlı kılmıştır (benzer değerlendirmeler için bkz. Selma Atabey,§ 49).
53. Somut olayda ise genel nitelikte sınırlandırıcı tedbirin 1593 sayılı Kanun kapsamında olmasına karşın sadece Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı genelgesiyle önerildiği ve il umumi hıfzıssıhha kurulu kararıyla alındığı anlaşılmıştır. Anayasa'nın 13. maddesine göre temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlanabilir. Bu nedenle idarenin temel hak ve hürriyetleri sınırlandıran bir tedbire karar verebilmesi için zikredilen yetkinin ayrıca ve açıkça bir kanunla öngörülmüş olması gerekmektedir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere 1593 sayılı Kanun'un 27. maddesinde düzenlenen il umumi hıfzıssıhha kurulunun görevleri arasında örgütlenme özgürlüğünü sınırlandırmaya imkân tanıyan bir yetki bulunmamaktadır. Bununla birlikte Kanun'un 77. maddesi de il umumi hıfzıssıhha kuruluna yapılacak toplantıların sınırlandırılmasına ilişkin açık bir yetki vermemektedir. Bu kapsamda somut başvuru açısından 1593 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin başvuruya konu müdahalenin kanuni temelinin ihtiva etmesi gereken unsurlardan olan öngörülebilirlik niteliğini taşımadığı anlaşılmıştır (benzer değerlendirmeler için bkz. Selma Atabey,§ 50).
54. Diğer yandan 1593 sayılı Kanun'un 64. maddesinde "Bu kanunda mezkür tedabirin kaffesini veya bir kısmını tatbika Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti salahiyettardır." şeklindeki ifadeyle 1593 sayılı Kanun'da zikredilen tedbirlerin hepsini veya bir kısmını almaya Sağlık Bakanlığının yetkili kılındığı anlaşılmıştır. O hâlde 1593 sayılı Kanun'un 77. maddesi ile idarece dayanılan diğer düzenlemelerin, il umumi hıfzıssıhha kurulunun il genelinde yapılacak tüm etkinlikleri ertelemesi şeklindeki müdahalenin kanuni dayanağını oluşturduğunun kabulü mümkün görülmemiştir.
55. Ayrıca anılan kamu makamlarının somut müdahalelere yönelik kanuni yetkisi olup olmadığından bağımsız olarak Anayasa Mahkemesine, salgın hastalık ile mücadelede diğer umumi hıfzıssıhha kurullarına, Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda karar alma yetkisini veren başka bir kanun hükmü bulunduğu da gösterilememiştir.
56. Açıklanan gerekçelerle Trabzon İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunun kararı uyarınca yapılan müdahalenin kanuni temelinin ihtiva etmesi gereken unsurlardan olan öngörülebilirlik niteliğini taşımadığı anlaşıldığından Anayasa'nın 13. maddesinde açıkça emredilen kanunilik ölçütünü karşılamadığı değerlendirilmiştir.
57. Başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
58. Sonuç olarak Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Yılmaz AKÇİL bu görüşe katılmamıştır.
VI. GİDERİM
59. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesi, hak ihlalinin giderilmesi için İlçe Seçim Kuruluna bildirimde bulunulması ve 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
60. Örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması ve baro genel kurulu olağan toplantısının yapılmasının sağlanması için kararın bir örneğinin Ortahisar 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
61. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya talebiyle sınırlı olarak net 5.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE Yılmaz AKÇİL'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin Ortahisar 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. 487,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Başvuru, baro genel kurul toplantısının ertelenmesi nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Kararda, müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen kanunilik ölçütünü karşılamadığı değerlendirilerek baro genel kurul üyesi olan başvurucunun Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19 salgınının tüm dünyada yaygın bir şekilde insan sağlığını tehdit eder boyutlarda görülmesi üzerine pandemi ilan edilmiş; 13 Mart 2020 tarihinden itibaren de ülkemizde salgın hastalık olarak kabul edilmiştir. Hastalığın insanlar arasında solunum yoluyla ve kısa süreli temaslarda dahi bulaşımının hızlı olması nedeniyle, insanların bir arada bulunduğu kapalı veya açık ortamlarda, hastalığın azaltılması veya ortadan kaldırılması amacıyla pek çok değişik önlem ve tedbirler alınmıştır. Sokağa çıkma yasağı kararları, toplantı yapılmasının ertelenmesi ve yasaklanması, izin verilen toplantılarda uyulması gereken kurallar, maske takma zorunluluğu ve bu yasakları ihlal edenler hakkında Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 282. maddesi gereğince idari para cezası uygulanması da belirtilen tedbirlerden birisi olmuştur.
Anılan tedbirler kapsamında İçişleri Bakanlığının 2/10/2020 tarihli ve E-89780865-153-16230 sayılı “Koronavirüs Ek Tedbirler” konulu Genelgesiyle; Sağlık Bakanlığının 1/10/2020 tarih ve 13588366/149/1604 sayılı yazısı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiye kararı doğrultusunda, mevsimsel etkilerde göz önünde bulundurularak 2/10/2020 tarihinden itibaren 1/12/2020 tarihine kadar sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek olan etkinliklerin ertelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Ayrıca Genelgede belirtilen esaslar doğrultusunda Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 27. ve 72. maddeleri uyarınca İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararlarının ivedilikle alınması, uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi ve mağduriyete neden olunmaması, alınan kararlara uymayanlara Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince idari işlem tesis edilmesi ve konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanunu’nun 195. maddesi kapsamında gerekli adli işlemlerin başlatılması hususu valiliklere bildirilmiştir.
Başvuruya konu olayda; Trabzon Barosu (Baro) Yönetim Kurulu, Baronun olağan genel kurul toplantısının 3/10/2020-4/10/2020 tarihlerinde yapılmasına karar vermiştir. Öte yandan, İçişleri Bakanlığının yukarıda belirtilen Genelgesi doğrultusunda Trabzon Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunca 2/10/2020 tarihinde barolar da dahil olmak üzere meslek kuruluşu, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek etkinliklerin iki ay ertelenmesine karar vermiştir. Bunun üzerine Trabzon Valiliği, 2/10/2020 tarihinde Baroya gönderdiği yazıda; İçişleri Bakanlığının 2/10/2020 tarihli genelgesi kapsamında olağan genel kurul toplantısının ileri bir tarihe ertelenmesi hususunda bildirimde bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa’da temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları, ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerektiğini ve anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlemesini öngördüğü konularda yasama organının temel kurallarını saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakmasının yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağını kabul etmiştir (AYM, E.2014/133, K.2014/165, 30/10/2014; Mustafa Karakuş, B. No: 2020/34781, 17/1/2023, § 63; Odeon Park Otel Turizm Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2021/3598, 27/2/2024, § 18). Bu bağlamda temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına yönelik kanuni düzenlemelerde kanun koyucu tarafından temel esaslar, ilkeler ve çerçeve belirlendikten sonra diğer ayrıntıların düzenleyici işlemlerle belirlenebileceği kabul edilmiştir (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 63; Bülent Polat, B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 78; Odeon Park Otel Turizm Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2021/3598, 27/2/2024, § 19).
24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 23. maddesinde, “Her vilayet merkezinde bir umumi hıfzıssıhha meclisi toplanır…”; 27. maddesinde “Umumi hıfzıssıhha meclisleri mahallin sıhhi ahvalini daima nazarı dikkat önünde bulundurarak şehir ve kasaba ve köyler sıhhi vaziyetinin ıslahına ve mevcut mahzurların izalesine yarayan tedbirleri alırlar. Sari ve salgın hastalıklar hakkında istihbaratı tanzim, sari ve içtimai hastalıklardan korunmak çareleri ve sıhhi hayatın faideleri hakkında halkı tenvir ve bir sari hastalık zuhurunda hastalığın izalesi için alınan tedbirlerin ifasına muavenet eylerler.”; 77. maddesinde ise “Sari ve salgın hastalıklardan birinin hüküm sürdüğü veya tehdit ettiği mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tasvibiyle bütün umumi mahallerde vuku bulacak içtimalar tahdit veya menolunabilir...” kurallarına yer verilmiştir.
Başvuruya konu müdahalenin dayanağını oluşturan barolar da dahil olmak üzere meslek kuruluşu, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek etkinliklerin iki ay ertelenmesine ilişkin idari tedbirlerin ve il/ilçe umumi hıfzıssıhha meclislerince bu yönde alınan kararların kanuni dayanağını 1593 sayılı Kanun’un belirtilen maddeleri oluşturmaktadır. Öncelikle 1593 sayılı Kanun’un şeklî yönden kanun olduğunda ve Resmî Gazete'de yayımlanan anılan Kanun’un ilgili maddelerinin erişilebilir olduğunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Salgın hastalıkların tür ve özellikleri ile hastalığın görüldüğü her bir mahallin kendine özgü ihtiyaçları karşısında alınacak tedbirlerin de farklılık göstereceği kanun koyucu tarafından gözetilerek bunları durumun gereklerine göre belirleme yetkisi il/ilçe umumi hıfzıssıhha meclislerine bırakılmıştır. Başka bir ifadeyle 1593 sayılı Kanun’un 27. maddesinin salgın hastalıklara ilişkin alınacak tedbirleri belirleme konusunda idareye genel ve düzenleyici işlem yapma yetkisi veren bir çerçeve hüküm olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca anılan Kanun’un 77. maddesinde salgın hastalığın hüküm sürdüğü veya tehdit ettiği yerlerde gerçekleştirilecek toplantıların sınırlandırılabileceğine veya yasaklanabileceğine ilişkin açık bir hükme yer verilmiştir. Başka bir anlatımla salgın hastalıkla mücadele kapsamında başvurulacak idari tedbir türlerinden birisinin de toplu etkinliklerin kısıtlanması veya yasaklanması olduğu kanunda herhangi bir tereddüde yer bırakmayacak biçimde açık ve net olarak düzenlenmiştir. Bu itibarla, başvuruya konu olayda baro genel kurul toplantısının ertelenmesi şeklinde gerçekleşen müdahalenin kanuni temelini oluşturma yönünden 1593 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin belirlilik ve öngörülebilirlik şartını da sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğüne yönelik müdahalenin kanunilik şartını sağladığı sonucuna ulaşıldığından, aksi yönde oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye Yılmaz AKÇİL |