TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

JALAL BAGHIROV BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/28076)

 

Karar Tarihi: 19/12/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 20/5/2024-32551

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucu

:

Jalal BAGHIROV

Vekili

:

Av. İpek BİTMEZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; yabancı ülkede işlenen bir suç nedeniyle iadesi talep edilen yabancının iade amacıyla tutuklanmasının hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/6/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, başka ihlal iddialarının kabul edilemez olduğuna ancak iade amaçlı tutmanın hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formuyla eklerine, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere ve Bakanlık görüşü ile ekindeki belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Resmî kayıtlara göre başvurucu, İran İslam Cumhuriyeti tarafından düzenlenmiş pasaportu kullanarak 12/12/2019 tarihinde Türkiye'ye giriş yapmıştır.

6. Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerbaycan) adli makamlarının talebi üzerine 29/1/2020 tarihinde başvurucu hakkında kırmızı bülten çıkarılmıştır. Bültende; başvurucunun dolandırıcılık suçu için arandığı, bu suç için öngörülen en üst cezanın 10 yıl olduğu ve Sebail Bölge Mahkemesinin 10/1/2020 tarihinde başvurucu hakkında tutuklama kararı verdiği belirtilerek yakalanması hâlinde başvurucunun geçici olarak tutuklanması istenmiştir. Bültene göre başvurucu, kendisini bir inşaat şirketi yöneticisi olan A.J.ye ciddi bir iş insanı olarak tanıtmış; Nesimi bölgesinde görev yapan yargıçlarla iyi ilişkilerinin olduğunu, bu yargıçların para karşılığında ve şirket yararına olarak şirketin yeni binalar inşa etmeyi planladığı bölgelerde yaşayan kişilerin başka yerlere taşınmaları yönünde kararlar verebileceğini söylemiştir. A.J.yi ikna eden başvurucu, A.J.den yaklaşık olarak 35.300 Amerikan dolarına tekabül eden 60.000 Azerbaycan manatı almıştır. Böylece başvurucu, A.J.yirüşvet vermeye teşvik edip A.J.yi ciddi maddi zarara uğratacak şekilde dolandırıcılık suçunu işlemiştir.

7. Bakanlığın ilgili birimi; isnat edilen suç gözetilerek ve başvurucu hakkında çıkarılan kırmızı bültene dayanılarak başvurucunun ülkesine iade edilmesi amacıyla yakalanmasının ve 23/4/2016 tarihli ve 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu’nun 14. maddesi ile Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi’nin (SİDAS) 16. maddesine göre 18 günden az, 40 günden fazla olmamak üzere tutuklanması için talepte bulunulabilmesi amacıyla en yakın Cumhuriyet başsavcılığına sevkinin uygun olacağını 1/7/2020 tarihli yazıyla Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirmiştir.

8. Azerbaycan Adalet Bakanlığı 2/9/2020 tarihli bir yazıyla başvurucunun dolandırıcılık ve rüşvet verme suçlarından Azerbaycan’a iadesini istemiştir. İade talebini içerir yazının ekindeki belgelere göre;

- Başvurucuya isnat edilen suçlar 2015 yılında işlenmiştir.

- Başvurucunun isnat edilen suçları işlediği, tanık beyanlarıyla ve diğer güvenilir delillerle doğrulanmıştır.

- Başvurucu, cezadan kurtulmak için ülkesinden kaçmıştır.

- Bakü Savcısı III. Derece Devlet Adalet Müşaviri 20/11/2019 tarihinde, isnat edilen eylemler nedeniyle başvurucu hakkında dava açılmasına karar vermiştir.

- Soruşturma Dairesinin önemli davalarını inceleyen bir müfettiş başvurucunun sanık olarak davaya dâhil edilerek suçlanmasına ve tutuklanmasına karar vermiştir.

- Sebail Bölge Mahkemesi, başvurucunun müdafiinin de hazır bulunduğu 10/1/2020 tarihli oturumda başvurucunun dört ay tutuklu kalmasına karar vermiştir.

- Azerbaycan Ceza Kanunu’na göre büyük hasar verilerek işlenmesi durumunda dolandırıcılık suçu, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasını gerektirmektedir. Rüşvet yani resmî görevlerin yerine getirilmesi ile bağlantılı olarak herhangi bir eylemi gerçekleştirme veya gerçekleştirmeyi reddetme karşılığında doğrudan veya dolaylı olarak bizzat veya üçüncü kişiler aracılığıyla bir memura maddi veya diğer menfaatler, ayrıcalıklar veya tavizler teklif etme, vaatte bulunma veya verme suçu, 5.000 ila 8.000 manat para cezasını veya 3 ila 5 yıl süreyle hürriyetin kısıtlanmasını ya da 2 ila 5 yıl hapis cezasını gerektirmektedir. Yakalama, pazarlık, gözdağı veya başka yollarla bir kişiyi suç işlemeye kışkırtan kişi (kışkırtıcı) de suça iştirak etmiştir. Hapis cezasının yukarı sınırı yedi yıldan fazla fakat on iki yıldan fazla olmayan suçlar ağır suç sayılır ve bu suçlar 12 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.

9. Hava yolu ile Irak Cumhuriyeti’ne gitmek üzere 26/4/2021 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’na giden başvurucu, hakkındaki "Geçemez." kaydı nedeniyle giden yolcu katındaki bir odaya alınmıştır. Yapılan kontrolde başvurucunun dolandırıcılık suçu nedeniyle uluslararası düzeyde arandığı ve başvurucu hakkında ikamet izni iptal edilen yabancı, adres değişikliğini bildirmeyen/gerçeğe aykırı beyanda bulunan yabancı ve adres beyanına ilişkin idari para cezası kayıtlarının bulunduğu tespit edilmiştir. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığında (Başsavcılık) görevli nöbetçi Cumhuriyet savcısının emri üzerine başvurucu aynı gün gözaltına alınmıştır.

10. Başsavcılık 27/4/2021 tarihinde, iade talebiyle evrakın gönderilmesi için Bakanlığın ilgili birimine müzekkere yazmış ve başvurucunun geçici olarak tutuklanmasını talep etmiştir.

11. Başvurucu; İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hâkimliğince (Hâkimlik) yapılan sorgusunda on sekiz yıl devlet avukatlığı yaptığını, petrol işiyle alakalı bir fabrikanın kuruluşunda kullanmak üzere A.C.den borç istediğini, A.C. ve onun bir çalışanı ile birlikte Bakü’deki bir notere giderek A.C.den 40.000 manat borç aldığını ancak işlerin yolunda gitmemesi nedeniyle borcunu ödeyemediğini ileri sürmüştür. Hâkimlik başvurucunun otuz gün süreyle tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

“Şüpheli JALAL BAGHIROV’un üzerine atılı Kamu Kurum ve Kuruluşları, vb.Tüzel Kişilikleri ile Bilişim Sistemleri, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak hakkında İnterpol Kırmızı Bülten çıkarılması, Adalet Bakanlığı’nın 01/07/2020 tarihli yazısı [ve kolluk tutanakları] göz önünde bulundurularak şüphelinin Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesinin 16. Maddesi uyarınca 30 GÜN SÜREYLE GEÇİCİ OLARAK TUTUKLANMASINA ... karar verildi.”

12. Bakanlığın ilgili birimi iade talebiyle ilgili evrakı UYAP aracılığıyla 7/5/2021 tarihinde Başsavcılığa göndermiştir. Başsavcılık aynı gün İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinden (Ceza Mahkemesi) iade talebi hakkında karar verilmesini istemiştir.

13. Ceza Mahkemesi, yaptığı duruşmaya hazırlık incelemesi sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 “Tutuklu sanık JALAL BAGHIROVa isnat olunan suçun vasıf ve mahiyetine, soruşturma dosyasında gösterilen iddia ve tüm dosya kapsamındaki deliller değerlendirildiğinde, mevcut olan bu delillerin sanık hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgu olarak kabul edilerek, bu durumun kuvvetli suç şüphesinin varlığının bu açıdan halen devam ediyor olmasına, sanığın serbest kalması halinde kaçma şüphesinin üzerine atılı suçların ağırlığına göre karine olarak kabul edilmesinde zorunluluk bulunmasına, tutuklamaya alternatif koruma tedbirlerinin bu aşamada sanık açısından yetersiz kalacağı ve T.C. Anayasasının 13. maddesinde ifade olunan ölçülülük ilkesi uyarınca sanık hakkında daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulanmasının dava konusu açısından yetersiz kalacağı anlaşıldığından sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA ... karar verildi.”

14. İade talebiyle ilgili duruşma 21/5/2021 tarihinde yapılmıştır. Ceza Mahkemesi duruşmada başvurucuya 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan sanık hakları ile6706 sayılı Kanun’a göre iadesi talep edilenin haklarının ne olduğunu bildirmiş ve rızaya dayalı iadenin hukuki sonuçlarını anlatmıştır. Başvurucu, kendisi için görevlendirilen müdafinin huzurunda yapılan sorgusunda Azerbaycan’a iadesini kabul ettiğini, bu konuya bir itirazı olmadığını beyan edip tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Başvurucu müdafii de başvurucunun eşi ile çocuklarının İstanbul’da ikamet ettiğini ifade ederek başvurucunun tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Ceza Mahkemesi, başvurucunun rıza göstermesi nedeniyle iade talebinin kabul edilebilir olduğuna ve başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Kararda, aleyhe başvurulabilecek kanun yolu temyiz olarak belirtilmiştir. Kararın başvurucunun tutukluluk hâlinin devamıyla ilgili kısmı şöyledir:

“Sanık JALAL BAGHIROV’un Kırmızı bültenle aranmasına ilişkin evrak örnekleri, suçluların iadesine dair Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 16/4. Maddesi (iç hukuk kuralı olarakta 6706 sayılı cezai konularda uluslararası adli iş birliği kanunu 14. Maddesi kapsamı, 16.maddesi kapsamı,) geçici serbest bırakma talebinin reddi ile, şahsın kaçmasının önlenmesi yönünden gereken tedbirler çerçevesinde tutuklu kaldığı süreye nazaran tahliye talebi ve adli kontrol talebinin yetersiz kalacağı anlaşıldığından REDDİ ile TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA ... [karar verildi.]

15. Başvurucu, tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara itiraz etmiş; itirazda, iade talebini kabul ettiğini ifade etmiştir.

16. Başvurucunun itirazı, İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesince “itiraz konusu kararın ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu, kararda bir isabetsizliğin bulunmadığı ve dosya kapsamına göre tutuklama kararının orantılı olduğu” gerekçesiyle 26/5/2021 tarihinde reddedilmiştir.

17. İade talebiyle ilgili evrak, Bakanlığın ilgili biriminin 26/5/2021 tarihli yazısıyla fiziki olarak Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

18. Bireysel başvuru 24/6/2021 tarihinde yapılmıştır.

19. Başvurucu, gerek bizzat gerek müdafii aracılığıyla iade kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Temyiz talebine ilişkin dilekçesinde özetle Türkçeyi bildiğini düşünerek tercüman istemediğini ancak süratle yapılan duruşmada yanlışlıkla ülkesine iade edilmesini kabul ettiğine dair beyanda bulunduğunu, iade talebini içerir belgenin iade için yeterli olmadığını, borcunu ödeyeceğini, dolandırıcılık suçunu işlemediğini ve kaçma şüphesinin bulunmadığını ileri sürmüştür.

20. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, başvurucunun rızaya dayalı iade usulünü kabul etmesi nedeniyle iade talebinin kabul edilebilir olduğuna ilişkin kararın itiraz kanun yoluna tabi olduğunu belirterek dosyayı incelemeksizin iade etmiştir.

21. Başvurucu ile müdafiinin iade talebinin kabul edilebilir olduğuna ilişkin karara yönelik itirazları 23/11/2021 tarihinde İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir.

22. Başvurucu 14/4/2022 tarihinde Azerbaycan’a iade edilmiştir. İade talebinin kabul edilebilir olduğuna dair karar verilmesi ile başvurucunun iadesi arasında geçen sürede başvurucu bizzat veya müdafii aracılığıyla birkaç kez tahliyesini istemiştir. Bu talepler hakkında bir karar verilmemiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

23. 6706 sayılı Kanun’un “Geçici tutuklama” kenar başlıklı 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“(1) İade talebine konu olabilecek bir suçun işlendiğinin kabulü için kuvvetli şüphe bulunması hâlinde, iade talebinin Merkezî Makama ulaşmasından önce, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, ilgili devletin talebi ve Merkezî Makamın uygun bulması üzerine kişi geçici olarak tutuklanabilir.

...

 (3) İlgili devletin geçici tutuklama talebi, Merkezî Makam tarafından iade amacıyla yakalanması ve Cumhuriyet başsavcılığına sevki için İçişleri Bakanlığına gönderilir. Yakalanan kişi, geçici tutuklama hususunda karar verilmek üzere en geç yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkimi önüne çıkarılır. Sulh ceza hâkimi geçici tutuklanması talep edilen kişiye, rızaya dayalı iade imkânı ile bunun hukukî sonuçları hakkında bilgi verdikten sonra talep hakkında karar verir.

 (4) Geçici tutuklama süresi ilgili milletlerarası andlaşma hükümlerine göre belirlenir. Mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde kişi, en fazla kırk gün geçici tutuklu kalabilir.

 (5) Geçici tutuklama yerine kişinin kaçmasına engel olacak şekilde Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesi uyarınca adlî kontrol kararı verilebilir.

 (6) İlgili devlet tarafından dördüncü fıkrada belirtilen süre içinde iade evrakının gönderilmemesi hâlinde geçici tutuklama veya adlî kontrol kararı kaldırılır. Bu durum, iade talebinin alınmasından sonra iade amacıyla koruma tedbirleri uygulanmasına engel teşkil etmez.”

24. 6706 sayılı Kanun’un “Görev ve yetki” kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

“(1) İade talebi hakkında karar vermeye, kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi yetkilidir. Kişinin bulunduğu yer belli değilse, Ankara ağır ceza mahkemesi yetkilidir.

 (2) Cumhuriyet başsavcılığı, iade talebine ilişkin karar vermek üzere ağır ceza mahkemesinden talepte bulunur.”

25. 6706 sayılı Kanun’un “İade amacıyla koruma tedbirlerinin uygulanması” kenar başlıklı 16. maddesi şöyledir:

 “ (1) Ağır ceza mahkemesi iade sürecinin her aşamasında iadesi talep edilen kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca koruma tedbirlerine karar verebilir.

 (2) İade sürecinde kişinin tutuklanması durumunda teslime kadar geçen süre içindeki tutukluluk durumu, ağır ceza mahkemesince en geç otuzar günlük sürelerle incelenir.

 (3) Ağır ceza mahkemesinin iade talebinin kabulüne ilişkin kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde 19 uncu maddeye göre iade kararı verilmemesi hâlinde kişi hakkındaki koruma tedbirleri kaldırılır.

 (4) Toplam tutukluluk süresi, kişinin iade talebine konu suçtan dolayı alabileceği veya mahkûm olduğu cezanın infaz süresini geçemez.”

26. 6706 sayılı Kanun’un “Rızaya dayalı iade usulü” kenar başlıklı 17. maddesi şöyledir:

“(1) Kişi, iadeye rıza göstermesi hâlinde normal iade usulü uygulanmadan talep eden devlete iade edilebilir.

 (2) Ağır ceza mahkemesince kişiye, Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen haklarıyla birlikte rızaya dayalı iadenin mahiyeti ve hukukî sonuçları anlatılır. Kişiye rızaya dayalı iade usulünü kabul edip etmediği sorulur.

 (3) Mahkeme, kişinin rızaya dayalı iade usulünü kabul etmesi üzerine bu Kanun ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümlerine göre iade talebinin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurulabilir. Kararın kesinleşmesi hâlinde iade evrakı Merkezî Makama gönderilir.

 (4) Rızaya dayalı iade usulü uygulanarak verilen iade kararının yerine getirilmesi, Merkezî Makamın onayına bağlıdır.”

27. 6706 sayılı Kanun’un “İade yargılaması” kenar başlıklı 18. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“(1) Kişinin rızaya dayalı iade usulünü kabul etmemesi hâlinde mahkeme, iade şartlarını bu Kanun ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümlerine göre inceleyerek iade talebinin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir.

 (2) Talep eden devlet tarafından gönderilen belgelerin yeterli görülmemesi hâlinde mahkeme, uygun bir süre içinde ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini isteyebilir.

...

 (4) Mahkemenin kararına karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruları üç ay içinde sonuçlandırır. Kararın kesinleşmesi hâlinde iade evrakı karar ile birlikte Merkezî Makama gönderilir.”

28. 6706 sayılı Kanun’un “İade kararı” kenar başlıklı 19. maddesi şöyledir:

“ (1) Ağır ceza mahkemesince iade talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi hâlinde, bu kararın yerine getirilmesi, Dışişleri ve İçişleri bakanlıklarının görüşü alınarak Adalet Bakanının teklifi ve Cumhurbaşkanının onayına bağlıdır.

 (2) Merkezî Makam iade talebinin kabul veya ret edildiğini, talep eden devlete ve iadesi talep edilen kişiye bildirir.”

29. 6706 sayılı Kanun’un “Teslim” kenar başlıklı 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) İadesine karar verilen kişinin teslim işlemleri, ilgili bakanlıklarla iş birliği hâlinde yürütülür.

 (2) İadesine karar verilen kişinin, talep eden devlet makamları ile kararlaştırılan tarihte haklı bir neden olmaksızın teslim alınmaması hâlinde, bu tarihten itibaren otuz gün sonra mahkemece kişi hakkında verilen koruma tedbirleri kaldırılır.

 (3) İadesine karar verilen kişi hakkında, başka bir suç nedeniyle Türkiye’de ceza soruşturması veya kovuşturması ya da infazı gerekli bir hapis cezası bulunması veya kişinin seyahat edebilecek durumda olmaması hâlinde, Merkezî Makam tarafından teslimin ertelenmesine karar verilebilir. Bu karar, kişiye ve talep eden devlete bildirilir.

...”

30. 5271 sayılı Kanun’un “Tutuklama nedenleri” kenar başlıklı 100. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 “(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

 (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.”

B. Uluslararası Hukuk

31. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:

f) Kişinin ... hakkında ... iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması; .

...

32. Türkiye ve Azerbaycan’ın da tarafı olduğu SİDAS’ın “Suçluların iadesini istilzam eden fiiller” kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“1) Gerek iadeyi talebeden tarafın ve gerek kendisinden iade talep edilen tarafın kanunlarınca en aşağı bir sene müddetle hürriyeti selbedici mahiyette olan bir cezayı veya emniyet tedbirini veya daha ağır bir cezayı mucip filler suçlunun iadesini istilzam eder. İadeyi talebeden tarafın ülkesinde bir cezaya mahkumiyet hükmü veya bir mevkûfiyet kararı verilmişse, verilen ceza en aşağı dört aylık olmalıdır.

2) İade talebi, iadeyi talebeden taraf ve kendisinden iade talep edilen tarafın kanunlarınca hürriyeti selbedici bir ceza veya mevkûfiyet kararı ile cezalandırılan müteaddit hareketlere taallûk etmekle beraber bunlardan bazıları ceza müddetlerine ait şarta uymuyorsa, kendisinden iade talep edilen taraf bu sonuncu suçlar için dahi iade etmek ihtiyarını haiz olacaktır.”

33. SİDAS’ın “Talep ve evrakı müsbite” kenar başlıklı 12. maddesi şöyledir:

“1) İade talebi yazılı olarak ve diplomatik yoldan yapılacaktır. İki veya daha fazla taraflar arasında doğrudan doğruya anlaşma suretiyle diğer bir talep şekli tespit edilebilir.

2) İade talepnamesine aşağıdaki vesaik eklenecektir.

a) İade talep eden tarafın kanunlarına uygun surette ısdar edilmiş ve infaz kabiliyetini haiz bir mahkumiyet kararının veya tevkif müzekkeresinin yahut aynı tesiri haiz diğer her hangi bir kararın aslı veya tasdikli sureti;

b) İade talebine sebep olan fiillerin işarı. İka edildikleri yer ve zaman hukukî tavsifleri ve bunlara tatbik olunacak kanunî hükümler mümkün olduğu kadar sarih bir şekilde gösterilecektir; ve

c) Tatbik edilecek kanunî metinlerin bir sureti veya bu mümkün değilse, tatbik olunacak hukukun izahı ve ayrıca talep olunan şahsın mümkün olduğu kadar sarih eşkâli ile milliyetini ve hüviyetini tespite yarayacak diğer bütün malûmat.”

34. SİDAS’ın “Muvakkat tevkif” kenar başlıklı 16. maddesi şöyledir:

“1) Müstacel hallerde, iadeyi talep eden tarafın salâhiyetli makamları istenen şahsın muvakkat tevkifini talep edebilirler; kendisinden iade talep edilen tarafın salâhiyetli makamları ise bu talep hakkında işbu tarafın kanunlarına tevfikan karar vereceklerdir.

2) Muvakkat tevkif talebinde 12 inci maddenin 2 inci fıkrasının (a) bendinde mezkûr belgelerden birinin mevcudiyeti zikredilecek ve bir iade talebi yapılmak hususundaki niyete işaret edilecektir. Bu talepte, yapılacak iade talebine esas teşkil eden fiil, bu fiilin ika edildiği yer ve tarih ve istenen şahsın eşkalî imkân nispetinde tarif edilecektir.

3) Muvakkat tevkif talebi, talep edilen tarafın salâhiyetli makamlarına diplomatik yoldan yapılabileceği gibi doğrudan doğruya posta veya telgraf yoluyla veya Milletlerarası Polis Teşkilâtı (İnterpol) vasıtasıyla yahut yazıya münkalip olacak veya istenen tarafça makbul görülecek herhangi bir vasıta ile yapılabilir.

4) Muvakkat tevkif, tevkifi takip eden 18 günlük müddet zarfında talep edilen tarafa iade talebinin ve 12 inci maddede mezkûr belgelerin tevdi edilmemesi halinde sona erer; muvakkat tevkif hiçbir suretle tevkiften sonra 40 günü tecavüz edemez. Bununla beraber, muvakkaten serbest bırakma her vakit mümkündür; ancak talep edilen taraf, istenen şahsın kaçmasına mâni olmak için lüzumlu addettiği tedbirleri alacaktır.

5) Serbest bırakma, iade talebinin ahiren vürudu halinde yeni bir tevkife veya iadeye mâni teşkil etmez.”

35. SİDAS’ın “İade edilen şahsın teslimi” kenar başlıklı 18. maddesi şöyledir:

“1) Kendisinden iade talep edilen Taraf, iade hakkındaki kararın 12 inci maddenin 1 inci paragrafında derpiş olunan yoldan talebeden Tarafa bildirir.

2) Tam veya kısmi ret halinde mucip sebep gösterilecektir.

3) Talebin kabul edilmesi halinde talebeden Tarafa teslim mahal ve tarihi ile istenen şahsın iade edilmek üzere ne kadar müddet mevkuf tutulduğu hakkında malûmat verilecektir.

4) Talep edilen şahıs, tespit olunan tarihte teslim alınmadığı takdirde, işbu maddenin 5 inci paragrafında derpiş olunan mahfuz kalmak kaydıyla, bu tarihten itibaren 15 günlük bir müddetin hitamında serbest bırakılabilir; her halükârda 30 günlük bir müddetin geçmesinden sonra serbest bırakılacaktır; kendisinden iade talep edilen Taraf bu şahsı aynı suçtan dolayı iade etmeyi reddedebilir.

5) Bir Taraf, iade edilecek şahsı mücbir sebepten dolayı teslim veya kabul edememesi halinde diğer Tarafı haberdar edecektir. İki Taraf yeni bir teslim tarihi üzerinde mutabık kalacaklar ve işbu maddenin 4 üncü paragrafı hükümleri tatbik olunacaktır.”

36. İlgili uluslararası hukuk için ayrıca bkz. S.K. [GK], B. No: 2018/24280, 17/3/2021, §§31-41.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

37. Anayasa Mahkemesinin 19/12/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

38. Başvurucu, rüşvet için para aldığına dair noter belgesini tehdit altında imzaladığını ileri sürüp adli kontrol tedbirlerinin neden yetersiz kalacağı açıklanmadan tutuklanmasına karar verildiğini ve tahliye edilmesine ya da adli kontrol tedbirlerine tabi tutularak serbest bırakılmasına ilişkin taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini iddia ederek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.

39. Bakanlık görüşünde, ilgili ulusal ve uluslararası hukuka ilişkin bazı bilgiler ile Anayasa Mahkemesinin konuya temas eden bazı kararları belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

40. Başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrası yönünden değerlendirilmesi gerekir.

41. Anayasa’nın “Kişi hürriyeti ve güvenliği” kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

 “Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Şekil ve şartları kanunda gösterilen:

...[H]akkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.”

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

42. Başvuruda kabul edilebilirlik ölçütleri yönünden bir noksanlık saptanmamıştır. O hâlde iade amacıyla tutmanın hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

43. Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında hakkında sınır dışı etme ya da geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale edilmesine izin verilen durumlardan biri olarak sayılmıştır. Bahsi geçen maddenin gerekçesine göre burada yabancı bir ülkeye geri verilecek kişinin gerekli işlem yerine getirilinceye kadar hürriyetinden mahrum edilmesi yani yakalanması veya tutuklanması, bir başka ifadeyle tutulması söz konusudur (S.K., §§ 55, 56).

44. Geri vermenin (iadenin) söz konusu olabilmesi için her şeyden önce talep eden devlet ile talep edilen devletin iadeye imkân veren ikili veya çok taraflı bir anlaşmanın tarafı olması ya da devletlerin iade konusunda iş birliği yapması gerekir. Devletler arasındaki iş birliğinin bir sonucu olarak kişinin iadesi, tek başına iade amaçlı tutmayı hukuka aykırı hâle getirmez ancak bu durumda da özgürlükten mahrum bırakmaya yetki tanıyan düzenlemenin her türlü keyfîliği önlemek için yeteri kadar ulaşılabilir, açık ve öngörülebilir olmalıdır (S.K., § 61).

45. Ulusal mevzuat kapsamında bir kişinin iadesini engelleyen durumlar varsa iade amacıyla tutma hukuka aykırıdır. Bununla birlikte iadeye engel bir durumun varlığının sonradan tespit edilmesi, kişinin iadesini engelleyecek durumun var olup olmadığının tespiti için geçecek süre zarfındaki tutmayı tek başına hukuka aykırı hâle getirmez (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. S.K., § 62).

46. Anayasa’da iade amacıyla tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli şuç belirtisinin veya suç isnadına bağlı tutuklama nedenlerinin bulunması gibi bir şart öngörülmemiştir. Bununla beraber 6706 sayılı Kanun’un 14. maddesi geçici tutuklama kararı verilebilmesi için iade talebine konu olabilecek bir suçun işlendiği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını şart koşmuştur (bkz. § 22). Aynı Kanun’un 16. maddesi ise iade sürecinin her aşamasında iadesi talep edilen kişi hakkında 5271 sayılı Kanun hükümleri uyarınca koruma tedbirlerine karar verilebileceğini düzenlemiştir. Bu bakımdan iade talebinin gelmesinden sonraki süreçte iadesi istenen kişinin tutulmasının hukuka uygun olup olmadığının tespit edilebilmesi için tutuklama tedbiriyle ilgili olarak 5271 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemelere uyulup uyulmadığının değerlendirilmesi gerekir. Ne var ki yabancı ülkede işlendiği ileri sürülen bir suç bakımından kuvvetli suç şüphesinin varlığıyla ilgili tespit ve değerlendirmede bulunmak oldukça zordur. Bu nedenle derece mahkemelerinin hem bu husustaki hem tutuklama nedenlerinin varlığı hususundaki takdir aralıklarının suç isnadına bağlı tutmaya göre oldukça geniş olduğunun kabulü gerekir. Şu hâlde Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenleriyle ilgili değerlendirmelerinden ayrılması ancak bunu gerekli kılan istisnai şartların varlığı hâlinde mümkündür. Bu noktada ifade etmek gerekir ki Anayasa Mahkemesince yapılacak değerlendirmede kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve tutuklama sebepleri konusunda iade talebiyle ilgili evrak da dikkate alınabilir (benzer değerlendirmeler için bkz. S.K., § 72; M.L., B. No: 2020/15539, 22/11/2022, § 80).

47. Hakkında iade kararı verilen bir kişinin tutulmasının amacı, iade sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesidir (S.K., § 71). Bu nedenle bir kişinin iade işlemlerinin yürütülmesi sürecine dayanılarak tutulması ancak iade işlemlerinin özenli bir şekilde yürütülmesi kaydıyla ve sözü edilen işlemlerin yürütüldüğü sürece haklı olabilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. S.K., § 63). Ayrıca Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrası devlete bu fıkra hükümlerine göre gerçekleştirilen bir tutma hâline ilişkin azami bir süre belirleme yükümlülüğü yüklemese de mevzuatta ya da devletin taraf olduğu sözleşmelerde azami bir tutma süresi belirlenmiş ise bu sürelere uyulmaması tutmayı hukuka aykırı hâle getirir (S.K., § 66).

48. İade amacıyla tutmanın ölçülü olması; özgürlükten yoksun bırakmayla iade amacı arasında bir bağlantı bulunmasına, özgürlükten yoksun bırakmanın iade bakımından gerekli olmasına ve özgürlükten yoksun bırakmanın iade amacının gerektirdiğinin ötesinde makul süreyi aşmamasına bağlıdır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. S.K., § 64).

49. Tutmaya dayanak oluşturan iade işlemlerinin süresinin makul olup olmadığının değerlendirilmesinde yetkililerin iade işlemleri sürecinde hareketsiz kalıp kalmadığı, başvurucuların tutum ve davranışlarının sürecin uzamasına sebep olup olmadığı dikkate alınır (S.K., § 65).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

i. Geçici Tutuklama Tedbiri Yönünden

50. İade talebiyle ilgili diplomatik işlemler belli bir süre aldığı için iade talebi gelinceye kadar geçen sürede iadesi talep edilen kişinin kaçmasını önlemek için bazı önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu nedenle SİDAS’ın 16. maddesi ile 6706 sayılı Kanun’un 14. maddesinde geçici tutuklama tedbiri düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 14. maddesine göre sulh ceza hâkiminin geçici tutuklama kararı verebilmesi; iade talebiyle ilgili evrakın Bakanlığa ulaşmamış olmasına, iade talebine konu olabilecek bir suçun işlendiğinin kabulü için kuvvetli şüphe bulunmasına, ilgili milletlerarası anlaşma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde ilgili devletin talebinin olmasına, Bakanlığın uygun bulmasına ve Cumhuriyet savcısının talebi olmasına bağlıdır.

51. Somut olayda Azerbaycan adli makamlarının talebi üzerine 29/1/2020 tarihinde başvurucu hakkında kırmızı bülten çıkarılmıştır. Bakanlığın ilgili birimi; isnat edilen suç gözetilerek ve başvurucu hakkında çıkarılan kırmızı bültene dayanılarak başvurucunun ülkesine iade edilmesi amacıyla yakalanmasının ve 6706 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile SİDAS’ın 16. maddesine göre tutuklanması için talepte bulunulabilmesi amacıyla en yakın Cumhuriyet başsavcılığına sevkinin uygun olacağını Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirmiştir. Bu bildirimden bir süre sonra Azerbaycan makamları başvurucunun iadesi ile ilgili talebi Bakanlığa iletmiştir. Başvurucu henüz yakalanıp en yakın Cumhuriyet başsavcılığına sevk edilmediği için iade talebiyle ilgili evrak hâliyle herhangi bir adli makama gönderilememiştir. 26/4/2021 tarihinde yurt dışına çıkmak için havalimanına giden başvurucu, hakkındaki "Geçemez." kaydı nedeniyle yakalanıp Cumhuriyet savcısının emriyle gözaltına alınmış ve bir sonraki gün Başsavcılığın talebine istinaden başvurucu hakkındaki kırmızı bültene, Bakanlığın ilgili biriminin Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderdiği yazıya ve başvurucuyla ilgili kolluk tutanaklarına dayanılarak otuz gün süreyle tutuklanmıştır. Başvurucu hakkında düzenlenen kırmızı bülten ile bültende belirtilen tutuklama kararı kuvvetli suç şüphesinin varlığını yeterince ortaya koymaktadır. Bu nedenle geçici tutuklamanın 6706 sayılı Kanun’da öngörülen kuvvetli suç şüphesi şartını karşıladığı sonucuna varılmıştır.

ii. İade Talebinin Başsavcılığa Sunulmasından Sonraki Süreçte Uygulanan Tutuklama Tedbiri Yönünden

52. Ceza Mahkemesi, yaptığı duruşmaya hazırlık incelemesinde iade talebiyle ilgili evrakta belirtilen delillerin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular olduğu, başvurucunun serbest kalması durumunda kaçacağına dair şüphenin isnat edilen suçların ağırlığına göre karine olarak kabul edilmesinde zorunluluk bulunduğu ve tutuklamaya alternatif koruma tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle başvurucunun tutukluluk hâlini devam ettirmiş; iade talebini kabul edilebilir bulduktan sonra da başvurucu hakkında çıkarılan kırmızı bültene işaret ederek başvurucunun kaçmasını önlemek amacıyla tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir (bkz. §§ 12, 13 ). Ceza Mahkemesinin sunduğu gerekçeler, başvurucu hakkında düzenlenen iade evrakının kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde iade talebine konu suç yönünden kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve tutuklama nedeninin bulunmadığı söylemez. Bu durumda başvurucunun kanunda öngörülen tutuklama şartlarına riayet edilerek tutuklandığının ve tutukluluğunun devam ettirildiğinin kabulü gerekir.

53. Başvurucunun iade sürecinin sağlıklı şekilde yürümesinin sağlanması amacıyla tutulduğu açıktır. Bu sebeple başvurucunun tutulması meşru bir amaca dayanmaktadır.

54. Başvuruda son olarak başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının ve bu kapsamda iade sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediğinin belirlenmesi gerekir.

55. Başvurucu hakkında idari makamlarca ikamet izni iptal edilen yabancı, adres değişikliğini bildirmeyen/gerçeğe aykırı beyanda bulunan yabancı ve adres beyanına ilişkin idari para cezası kayıtları oluşturulmuştur (bkz. § 9). Başvurucu, bu kayıtların doğru olmadığı ve/veya bu kayıtların mahkemece iptal edildiği yönünde bir kanıt sunmamıştır. Bu nedenle başvurucunun tutuklanıp tutukluluğunun devam ettirilmesi ölçülülük yönünden bir sorun oluşturmamaktadır. Bununla birlikte 6706 sayılı Kanun’un 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince başvurucunun tutukluluk durumu teslime kadar geçen zamanda en geç otuzar günlük sürelerle incelenmesi gerekirken Ceza Mahkemesi 21/5/2021 tarihinden teslim tarihi olan 14/4/2022’ye kadar olan süre zarfında başvurucunun tutukluluk durumunu gözden geçirmemiş, başvurucunun bizzat veya müdafii aracılığıyla yaptığı tahliye talepleri hakkında da bir karar vermemiştir. Bu sebeple iade talebiyle ilgili yargılamada başvurucunun tutukluluk durumuna dâir gereken özenin gösterilmediği sonucuna varılmıştır.

56. Açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrası yönünden ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

57. Başvurucu, ihlal tespiti yanında miktar belirtmeksizin manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

58. Başvuruda, iade talebiyle ilgili yargılamada başvurucunun tutukluluk durumuna dair gereken özenin gösterilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrası yönünden ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucunun iadesine ilişkin süreç başvurucunun Azerbaycan makamlarına teslim edilmesiyle sona erdiğinden ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için tazminat ödenmesi dışında yapılması gereken bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 60.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrası yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 60.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

D. 18.800 TL vekâlet ücretinden ibaret yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2021/321, K.2021/336) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.