TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DELİL DOGAN POLAT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/46126)

 

Karar Tarihi: 22/11/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kübra ÇİFTÇİ

Başvurucu

:

Delil Dogan POLAT

Vekili

:

Av. Beritan POLAT

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sosyal medya paylaşımları nedeniyle iki yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezası alan başvurucunun açmış olduğu davada şartları oluştuğu hâlde yürütmeyi durdurma talebinin reddedilmesi nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Olayların gerçekleştiği tarihte Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi olan başvurucu hakkında sosyal medya paylaşımları nedeniyle terör örgütü propagandası yapma suçundan bir ceza davası açılmıştır. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, başvurucu hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiştir.

3. Dicle Üniversitesi Yönetimi (İdare), başvurucunun ceza yargılamasına konu olan eyleminin, Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 9.maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan "Mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmak kaydıyla, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek" eylemine karşılık geldiği gerekçesiyle başvurucunun iki yarıyıl uzaklaştırma cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

4. Başvurucu, söz konusu disiplin cezasına karşı yürütmeyi durdurma talepli olarak Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmıştır. İdare Mahkemesi, başvurucunun yürütmeyi durdurma talebini 26/8/2019 tarihinde reddetmiştir. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı da Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesince (Bölge İdare Mahkemesi) kesin olarak reddedilmiştir.

5. İdare Mahkemesi 27/12/2019 tarihli kararıyla, HAGB kararlarının kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü niteliğinde olmadığını, belli şartlarla denetim süresi sonunda davanın düşmesi sonucuna varacak bir karar mahiyetinde olduğunu, ancak söz konusu disiplin cezasının dayanağı olan Yönetmelik'e göre anılan cezanın verilebilmesi için kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmünün olması gerektiğini belirterek dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. İdarenin anılan karara yönelik istinaf başvurusu, Bölge İdare Mahkemesinin 23/6/2021 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

6. Başvurucu nihai hükmü 7/7/2021 öğrendikten sonra 2/8/2021 tarihinde adli yardım talepli olarak bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

9. Başvurucu, söz konusu ceza nedeniyle okula gidememesinin telafisi güç veya imkânsız bir zarar doğuracağının açık olduğunu ancak İdare Mahkemesinin hatalı bir şekilde yürütmeyi durdurma talebini reddettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca Mahkeme yargılama neticesinde söz konusu cezayı iptal etmiş olsa da yargılama süreci nedeniyle iki yarıyıl boyunca okula gidemediğini, dolayısıyla iptal kararının herhangi bir etkisinin olmadığını, İdare Mahkemesinin şartları oluştuğu hâlde yürütmeyi durdurmaması nedeniyle eğitim hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

10. Bakanlık görüşünde; başvurucunun bireysel başvuru yaptıktan sonra konuyla ilgili olarak ayrıca tam yargı davası açtığı, mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlandırıldığı, söz konusu davanın henüz istinaf aşamasında olduğu, dolayısıyla başvurucunun tazminat talebi yönünden şu aşamada olağan kanun yollarını henüz tüketmediği ileri sürülmüştür. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.

11. Başvurucunun söz konusu iddiaları eğitim hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Somut olayda başvurucu, sonraki bir tarihte mahkeme kararıyla iptal edilen bir disiplin cezası nedeniyle belli bir süre okula gidememiştir. Başvurucunun yürütmeyi durdurma talebinin mahkemece kabul edilmiş olması ihtimalinde en azından yargılama sonuçlanıncaya kadar okuluna devam edebileceği, bu durumda ileri sürdüğü mağduriyetlerin oluşmayacağı bir gerçektir. Ancak başvurucu şu aşamada, mahkemenin yürütmenin durdurulması talebinin reddine dair kararını değil yargılamanın sonunda lehine olacak şekilde verdiği iptal kararını bireysel başvuruya konu etmekte ve bu karar sebebiyle ihlal kararı verilerek tazminat ödenmesini talep etmektedir.

13. Anayasa Mahkemesinin Hakan Yıldız ([GK], B. No: 2014/8804, 1/12/2016, § 36.) kararında da belirtildiği üzere yürütmenin durdurulması müessesesi anayasal bir değer ve öneme sahip olmakla birlikte yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlar Sözleşme bağlamında uyuşmazlığın esasının karara bağlanması mahiyetinde olmadığından bireysel başvuru yönünden yürütmenin durdurulmasına karar verilmemesi veya yürütmenin durdurulmasına dair kararın uygulanmaması ancak uyuşmazlığın sonunda verilen kararı anlamsızlaştırması hâlinde incelenebilecektir. Nitekim Anayasa Mahkemesi Kristal-İş Sendikası ([GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015, §§ 35-46) kararında grevin ertelenmesine dair Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması isteminin reddedilmesi üzerine yapılan bireysel başvuruyu, anılan uyuşmazlığın esasının karara bağlanmasını beklemenin sendika hakkının kullanılmasını anlamsızlaştıracağını belirterek yürütmenin durdurulmasının reddine ilişkin başvuruyu esastan incelemiştir. Anayasa Mahkemesi aynı yaklaşımı Birleşik Metal İşçileri Sendikası (B. No: 2015/14862, 9/5/2018, §§ 29-31) kararında da sürdürmüştür.

14. Yukarıda belirtilen kararlarda olduğu gibi bazı hallerde başvuru yolunun tüketilmesi, başvurucunun maddi hakkına yönelik ihlalin giderilmesi açısından bir etki oluşturmayabilir. Başka bir deyişle başvurulacak yol etkisizse ya da başvuru yolunun tüketilmesinin beklenmesi maddi hakkının kullanılmasını anlamsızlaştıracaksa anayasal haklara saygı ilkesi Anayasa Mahkemesinin bu başvuruları incelemesini gerektirebilir (bkz. § 13) Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, henüz yürütmenin durdurulması aşamasındaki bir başvuruda, başvurunun esasının incelenip incelenmeyeceğine somut olayın özelliklerine göre karar verir.

15. Bu durumda başvurucunun, yürütmenin durdurulması talebinin kesin olarak reddine dair yargısal kararı bireysel başvuruya konu etmiş olması ihtimalinde, Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarda göstermiş olduğu yaklaşıma göre, konunun esasını maddi hakla bağlantılı olarak ele alma ihtimali bulunmaktadır. Ancak bu yaklaşım, yürütmeyi durdurma talebinin reddine dair her kararın Anayasa Mahkemesince esastan inceleneceği anlamına gelmemektedir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesinin bir konunun esasıyla ilgili başvuru yolları henüz tüketilmeden bir başvuruyu kabul edip incelemesi kural olarak mümkün değildir. Yürütmeyi durdurma talebinin karara bağlandığı aşamada henüz uyuşmazlığın esası karara bağlanmamıştır. Nitekim İdare Mahkemesi, başvurucunun yürütmeyi durdurma talebini reddetmiş ancak uyuşmazlığın esasını başvurucunun lehine olacak şekilde iptal ile sonuçlandırmıştır.

16. Ancak eldeki başvuruda başvurucu, yürütmenin durdurulması talebinin reddedilmesi üzerine değil iptal kararı üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur. Dolayısıyla yürütmenin durdurulması talebinin reddedilmesi nedeniyle maddi bir hakkın ihlal edildiği iddiasının şu aşamada incelenebilmesi mümkün değildir. Kaldı ki başvurucu okula belli bir dönem gidememiş olsa bile bireysel başvuruya konu karar, başvurucunun lehine bir karardır. Dolayısıyla bireysel başvuruya konu karar yönünden başvurucunun mağdur statüsü de bulunmamaktadır.

17. Başvurucu, ayrıca başvuru formunda yargılama sürecinin normalden uzun olmasının da eğitim hakkının ihlaline etkisi olduğunu ileri sürmüştür. Mahkeme 3/7/2019 tarihinde açılan davada, 26/8/2019 tarihinde başvurucunun yürütmenin durdurulması talebini reddetmiş, 27/12/2019 tarihinde ise dava konusu işlemi iptal etmiştir. Bu durumda Mahkeme, yaklaşık altı aylık bir süreçte uyuşmazlığın esasını karara bağlamıştır. Bu süreler bütün olarak değerlendirildiğinde uzamış bir yargısal süreç olduğu düşünülemez.

18. Başvurucu, her ne kadar İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurmayla ilgili kararının hatalı olmasından yakınsa da neticede bireysel başvuruda ihlalinin tespitini ve maddi - manevi tazminata hükmedilmesini talep etmektedir. Başvurucu söz konusu disiplin cezasına karşı açtığı davayı sadece iptal talepli olarak açmıştır. Başvurucu, sonraki bir tarihte mahkeme kararıyla iptal edilmiş bir disiplin cezası nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesini, tam yargı davası yoluyla talep ettiğine dair bilgi sunmamaktadır. Ancak Bakanlık görüşünde, başvurucunun aynı konuyla ilgili olarak iptal davasından ayrıca tam yargı davası da açtığı ve henüz bu davanın derdest olduğu belirtilmiştir. UYAP üzerinden yapılan incelemede de başvurucunun söz konusu mağduriyeti nedeniyle açtığı tam yargı davasının istinaf aşamasında olduğu görülmüştür.

19. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Anayasa Mahkemesinin başvuru yolları henüz tüketilmeden bir başvuruyu kabul edip incelemesi kural olarak mümkün değildir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

20. Sonuç olarak başvurucu, söz konusu mağduriyeti nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerektiğini henüz başvuru yollarını tüketmeden Anayasa Mahkemesi önünde ileri sürmüştür. Başvurunun bu kısmının incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

22. Başvurucu, uyuşmazlığın ancak iki yıllık bir süre içinde kesin olarak karara bağlandığını, dosyanın istinaf aşamasında bir buçuk yılı aşkın bir süre bekletildiğini belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 40. maddesi ile 6384 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında yer alan tarih 9/3/2023 olarak değiştirilmiş ve 9/3/2023 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan bireysel başvuruların, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Tazminat Komisyonu tarafından inceleneceği düzenlenmiştir.

24. Anayasa Mahkemesi Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında; ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir. Mevcut başvuruda da söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

25. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Eğitim hakkının ve makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 22/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.