TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜVEN BOĞA VE TUGAY BEK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/58936)

 

Karar Tarihi: 2/3/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucular

:

1.Güven BOĞA

 

 

2. Tugay BEK

Vekilleri

:

Av. Sevil ARACI BEK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; idarenin yapılmak istenilen bir toplantıyı ertelemesinin başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını, idari işlemin iptali için açılan davanın uzun sürmesinin ise makul sürede yargılama hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

2. İşçilerin asgari ücretini tespit etmekle görevli Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2013 yılı dönemi için çalışmalarını 4/12/2012 ila 27/12/2012 tarihlerinde gerçekleştirerek tamamlamıştır. 2013 yılı asgari ücret tespitine ilişkin karar 29/12/2012 tarihli Resmî Gazete yayımlanmıştır.

3. Aralarında başvurucuların da bulunduğu sekiz kişilik düzenleme kurulu, Adana Uğur Mumcu Meydanı'nda (İstasyon Meydanı) 30/12/2012 tarihinde "Asgari ücreti işçiler belirlesin, insanca yaşayacak bir ücret" konulu miting düzenlemek için, 19/12/2019 tarihinde Adana Valiliğine (Valilik) bildirimde bulunmuştur.

4. Adana İl Emniyet Müdürlüğü, 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddesi ve 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) fıkrası uyarınca, gerçekleştirilmek istenilen açık hava toplantısının ileri bir tarihe ertelenmesi yönündeki yazısını Valilik oluruna sunmuştur. Valilik, 26/12/2012 tarihinde anılan yazıya olur vermiş ve karar ilgililere tebliğ edilmiştir.

5. Kamu düzeninin ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasının amaçlandığı belirtilen anılan kararda; toplanılmak istenilen tarihin yılbaşı arifesi olması, halkın huzur içinde yeni yılını geçirmesi amacıyla il merkezinde en üst seviyede güvenlik tedbiri alınacak olması, toplanılmak istenilen alanda yılbaşı kutlamaları için süslemelerin yapılacak olması ve bu yerin halkın yoğun olarak alışveriş yaptığı bir yer olması gerekçeleri, erteleme kararına dayanak olmuştur.

6. Başvurucular 27/12/2012 tarihinde Valiliğin söz konusu işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Adana 1. İdare Mahkemesine dava açmıştır. Başvurucular, toplantı yapılmak istenilen tarihte asgari ücretin belirlendiğini ve toplantının ertelenmesi hâlinde düzenlenmek istenen etkinliğin bir anlamı kalmayacağını ve fiilen bir yasaklama kararına dönüşeceğini ileri sürmüştür.

7. Adana 1. İdare Mahkemesi 27/2/2013 tarihinde yürütmenin durdurulması talebini, 25/11/2013 tarihinde de işlemin iptaline ilişkin davayı reddetmiştir. Başvuruya konu olan kararda, 2911 sayılı Kanun’un 17. maddesi ile 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (C) fıkrasına yer verilmiştir. İdare mahkemesi talebin reddine ilişkin kararda; dava konusu idari işlemin "millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması" amacıyla verildiğini belirtilerek ertelemeye ilişkin takdir hakkının yerinde kullanıldığı ve dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir.

8. Başvurucular, davanın reddine ilişkin kararı 16/1/2014 tarihinde temyiz etmiştir. Danıştay Onuncu Dairesi 18/3/2019 tarihinde başvuruya konu mahkeme hükmünün usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle temyiz talebini reddetmiştir. Başvurucuların karar düzeltme talebi (12/7/2019 tarihinde) üzerine Danıştay Onuncu Dairesi 18/12/2020 tarihinde talebi kesin olarak reddetmiştir.

9. Başvurucular nihai hükmü 13/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 11/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucular; asgari ücretin belirli bir seviyeye getirilmesini sağlamak amacıyla kamuoyu yaratmak ve siyasal karar organlarını etkilemek için yapmak istedikleri toplantının idarece hukuka aykırı olarak ertelenmesinin ve bu karara karşı açılan iptal davasının reddedilmesinin ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Tüketilen iç hukuk yolundan sonuç alınamadığını belirten başvurucular bu durumun etkili başvuru hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Bakanlık görüşünde, başvurucuların iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu belirtilerek kamu düzenine yönelik tehditlerin bulunması hâlinde gerekli tedbirlerin gerekli olduğuna yönelik bazı içtihatlara yer verilmiş, somut olayın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

12. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir. Başvuruya konu toplantının ertelenmesine kararında idarece, yılbaşı etkinlikleri için yapılacak hazırlıkların gözetildiği ve dolayısıyla toplantının yıl başına kadar geçici ve belirli bir süreyle ertelendiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda 2911 sayılı Kanun'un 17. maddesinin müdahalenin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Ayrıca somut müdahalenin kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılacaktır.

14. Toplantıya müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (bu konuda genel ilkeler için bkz. Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 32; Sevinç Hocaoğulları, B. No: 2015/271, 15/11/2018; §§ 37-46). Kural gereği bunun ispatı, müdahale eden idare ve müdahaleyi denetleyen yargı merciine düşmektedir. Bu doğrultuda idare, toplantının ertelenmesi kararıyla gidermeye çalıştığı güvenlik kaygısını ya da diğer bir meşru amacını açıkça ortaya koyarak, gerçekleştirdiği müdahalenin demokratik toplum düzeninde gerekliliği hususunda değerlendirme yapmalıdır (farklı bağlamlarda benzer değerlendirme için Adnan Vural [GK], B. No: 2017/36237, 10/3/2022, § 57; Ezilenlerin Sosyalist Partisi, B. No: 2017/39239, 2/11/2022, § 43). Müdahalelerin toplantı hakkına yönelik dolaylı sınırlamalara dönüşmemesi gerektiğini belirten Anayasa Mahkemesi bir çok kararında toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamların bu tehditleri bertaraf etmek amacıyla tedbirler alabileceğini açıklamıştır (birçok karar arasından bkz Dilan Ögüz Canan, § 40; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017 § 81; müdahaleye ilişkin değerlendirmede dönemin koşullarının gözetilmesi gerektiğine ilişkin kararlar için bkz. Ezilenlerin Sosyalist Partisi, § 48, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) [GK], B. No: 2017/36889, 29/9/2022, § 51).

15. Kamuya açık alanlar toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği etkili ve doğal yerlerdir. Bu alanların halkın dinlenme, seyahat etme ve eğlenme gibi birtakım sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına da hizmet etmekte olup bu alanlar farklı özgürlüklerin çatışmasına yol açabilir. Bununla birlikte temel hak ve özgürlüklerin çatışması durumunda özgürlükler arasında makul bir denge kurularak her ikisinin de gerektiği ölçüde korunduğu bir yol benimsenmelidir. Bu kapsamda mülki amirin kamu yararı ile bireysel yarar arasında dengeyi sağlamak için gerekirse bazı sınırlandırmalar yapması mümkündür (farklı bağlamlarda benzer değerlendirmeler için bkz. AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, §§ 38, 49; DİSK § 50).

16. Somut olayda başvurucular 30/12/2012 tarihinde merkezi konumda olan bir alanda toplantı yapmak istemiştir. İdare toplanılmak istenilen yerde ve zamanda yılbaşı için bazı sosyal hizmetler gerçekleştirilecek olması ve yılbaşı öncesi oluşabilecek yoğunluk nedeniyle toplantıyı ileri bir tarihe ertelemiştir. Her ne kadar başvurucuların aksi yönde değerlendirmeleri bulunmakta ise de toplanılmak istenilen alanın şehrin işlek meydanlarından olduğu ve burada gerçekleştirilecek bir toplanmanın farklı özgürlüklerin çatışmasına yol açacağı konusunda idarenin gerekçeleri gözardı edilemez (bkz. § 5). Yılbaşı öncesi şehrin merkezi alanlarında diğer zamanlara göre daha yoğun yaya ve araç trafiği olduğu herkesçe bilinen bir durumdur. Toplanılmak istenilen mekânda birtakım hazırlıklar da yapacağını belirten idarenin kamu düzeninin sağlanması amacıyla ve özellikle mevcut zamanın şartlarını dikkate alarak yapacağı müdahalede belli bir takdir alanına sahip olduğunun kabulü gerekir.

17. Öte yandan somut olayda, etkinliğin ertelemesine ilişkin kararın içeriğine ve tedbirin süresine bakıldığında toplantı hakkının kullanımını belirsiz ve öngörülemez bir süre boyunca engelleyecek nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut müdahale ile etkinliğin sadece birkaç günle sınırlı olmak üzere geçici olarak askıya alınmıştır. Dolayısıyla farklı bir tarihte toplantı yapmak için yetkili idari makamlara başvuru hâlinde başvurunun koşullarına göre yapılacak değerlendirmeler sonucunda başvurucuların talep ettiği etkinliği yapmasının önünde bir engel de bulunmamaktadır. Ayrıca idarenin erteleme kararı sonrası başvurucular, hiçbir aşamada farklı bir mekânda toplantı yapmayı talep etmedikleri gibi alternatif bir toplantı mekânı önerisine razı olduklarına dair herhangi bir beyanda da bulunmamışlardır.

18. Diğer yandan toplantıya konu asgari ücretin 27/12/2012 tarihinde belirlendiği ve bu kararın 29/12/2012 tarihli Resmî Gazete'de yayımlandığı anlaşılmaktadır. Etkinliğin 30/12/2012 tarihinde yapılmak istenildiği ve bu tarihinin asgari ücretin belirlendikten sonraki bir tarih olduğu gözetildiğinde başvurucuların özellikle talep ettikleri tarihte toplantı yapmalarının herhangi bir önemi olmadığı da anlaşılmaktadır.

19. Sonuç olarak somut olayda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına getirilen sınırlamanın anılan hakkı anlamsız kılacak nitelikte olmadığı, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

20. Açıklanan gerekçelerle başvuru konusu olayda başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

21. Başvurucular, idari işlemin iptali davasına ilişkin davanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bakanlık görüşünde; yargılama sürecinde olağanüstü hâl ilan edildiği ve koronavirüsü salgını nedeniyle duruşmaların ertelendiği hususlarının dikkate alınarak ihlal iddiasının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

22. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıcı olarak davanın ikame edildiği tarih, sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47; medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin değerlendirilmesine ilişkin kıstaslar için bkz. Selahattin Akyıl, § 41).

23. Somut davaya bir bütün olarak bakıldığında 27/12/2012 tarihinde açılan davanın nihai karar tarihi olan 18/12/2020 tarihinde sonuçlandığı, aradan geçen sekiz yıllık sürecin anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında makul olmadığı sonucuna varılmıştır.

24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Giderim Yönünden

25. Başvurucular anayasal haklarının ihlal edildiğinin tespiti ile 100.000 TL manevi tazminat, miktar belirtmeksizin maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

26. Başvuruda tespit edilen makul sürede yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

27. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvuruculara ayrı ayrı net 42.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucular, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvuruculara ayrı ayrı net 42.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 487,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.387,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.