TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATMA DENİZ UZUNCUKOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/59520)

 

Karar Tarihi: 10/1/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Fatma Deniz UZUNCUKOĞLU

Vekili

:

Av. Ali YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, babası engelli olan başvurucunun farklı bir bölgeye atanması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, şef unvanıyla görev yapan devlet memurudur. 7/7/2012 tarih ve 28346 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve başvuru tarihinde yürürlükte olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yer Değiştirme Yönetmeliği (Yönetmelik) uyarınca zorunlu atamaya tabi olan başvurucu 1. bölge kapsamında olan İzmir'de zorunlu çalışma süresini doldurmuştur. Başvurucu; babasının %86 oranında engelli olduğunu ve kendini idareden aciz olması nedeniyle babasına vasi tayin edildiğini belirterek Yönetmelik'in 12. maddesi gereği atama döneminde yerinde bırakılmasını, bu uygun görülmezse 2. bölge hizmet süresinin boş olduğu dikkate alınarak gidiş geliş yapabileceği yakın çevredeki gümrük idarelerinden birine atanmasını talep etmiştir. Talebi kabul görmeyen başvurucunun ataması Ağrı ili Gürbulak Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğüne yapılmıştır.

3. Başvurucu, babasının engelli olması nedeniyle başkasının güç ve yardımı olmadan hayatını sürdürmesinin mümkün olmadığını, kendisinin babasına vasi tayin edildiğini, kalmak istediği görev yerinde beş kişilik kadro açılmasına rağmen talebinin karşılanmadığını belirterek atama işlemine karşı dava açmıştır. İdare mahkemesi; Anayasa'nın 10. maddesinde engellilere pozitif ayrımcılık öngörüldüğünü, 19/4/1983 tarihli ve 83/6525 sayılı Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik'in ek 3. maddesi ile Yönetmelik'in 12. ve 13/A maddelerinde ise ağır engelli raporlu bakmakla yükümlü olduğu birinci derece kan hısımları bulunan memurların engellilik durumundan kaynaklanan gerekçelere dayalı olarak yer değiştirme talebinde bulunabileceğinin, bu kapsamdaki taleplerinkısıtlayıcı hükümlere tabi olmaksızın kadro imkânları ve hizmet ihtiyacı dikkate alınarak karşılanacağının düzenlendiğini belirtmiştir. Bu hükümler uyarınca başvurucunun bakmakla yükümlü olduğu babasının tam bağımlı ve süresiz olarak engelli olmasına ilişkin mazeretinin kabul edilmemesinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

4. Davalı idare; hizmet süresini dolduran personelin başka bölgelere atanmasının zorunlu olduğunu, başvurucunun sürekli aynı bölgede çalışmasının rotasyona tabi memurlar bakımından haksızlık teşkil edeceğini, başvurucunun ibraz ettiği sağlık raporunda görev yeri değişikliği durumunda babasının sağlığının tehlikeye gireceğine ilişkin bir saptama yer almadığını belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Bölge idare mahkemesi başvurucunun görev yerinin değişmesi hâlinde babasının tedavisinin yapılamayacağı ya da sağlık durumunun tehlikeye gireceği yönünde bir gerekçe ileri sürmemesi nedeniyle talebinin Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik'in ek 3. maddesi çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini ve engellilere pozitif ayrımcılığa ilişkin düzenlemeler kapsamında olmadığını belirterek istinaf konusu kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermiştir.

5. Başvurucu nihai hükmü 23/11/2021 tarihinde öğrendikten sonra 10/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Başvurucu ağır engelli raporu olan babasının bakımı için görev yerinde kalma veya yakın yerlere atanma talebinin dikkate alınmadığını, görev yerinde benzer mazeretleri olanların taleplerinin kabul edildiğini, çok uzak bir yere atanmasının babasıyla ilgilenmesini imkânsız hâle getirdiğini belirterek ailenin korunması hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

8. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Aile hayatına saygı hakkı, Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 41. maddesinin ise Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında gözönünde bulundurulması gerekmektedir (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).

11. Kişinin kamu görevlisi olması, kendisine sağladığı birtakım ayrıcalıklar ve avantajların yanında birtakım külfet ve sorumluluklara katlanmayı, diğer kişilerin tabi olmadığı birtakım sınırlamalara tabi olmayı gerektirmektedir. Kişi, kamu görevine kendi isteği ile girmekle bu statünün gerektirdiği ayrıcalıklardan yararlanmayı ve külfetlere katlanmayı kabul etmiş sayılmakta olup kamu hizmetinin kendine has özellikleri, bu avantaj ve sınırlamaları zorunlu kılmaktadır (İhsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 38).

12. Kamu hizmetlerinin sürekliliğini ve aksamadan yürütülmesini temin etmek idarenin anayasal yükümlülüklerindendir. İdarenin bu yükümlülüğünü ifa etmek amacıyla kamu görevlilerinin çalıştığı yer ve alanların değiştirilmesine ilişkin tasarruflarda bulunması tabiidir. Bu açıdan -kamu hizmetleri yürütülürken- bazı alanlarda ve yerlerde ortaya çıkan personel ihtiyacının giderilmesi veya hizmetin daha iyi yürütülmesinin sağlanması amacıyla kamu görevlilerinin görev yerinin değiştirilmesi hususunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bununla birlikte kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesindeki takdir yetkisi kullanılırken Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülükler de dikkate alınmalı, görev yeri değişikliğine tabi tutulan kamu görevlisinin menfaatleri ile idarenin ihtiyaçları arasında makul bir denge gözetilmelidir. Bu dengenin kurulup kurulmadığının denetiminde derece mahkemelerinin ortaya koyduğu gerekçeler büyük önem taşımaktadır (Nurbani Fikri, B. No: 2014/2502, 11/10/2018, § 53).

13. Somut olayda başvurucu çalıştığı bölgede hizmet süresini doldurmasına karşın babasının ağır engelli olması nedeniyle aynı yerde kalmayı ya da hizmet süresini henüz doldurmadığı yakın bölgelere atanmayı talep etmiştir. İdare ise sağlık raporunda görev yeri değişikliği durumunda başvurucunun babasının sağlığının tehlikeye gireceğine dair bir saptama olmadığı gerekçesiyle talebi reddetmiştir. İdare mahkemesi başvurucunun bakmakla yükümlü olduğu babasının ağır engellilik durumundan kaynaklanan talebinin reddinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olmadığı yönünde karar vermişse de istinaf mahkemesi yer değişikliği durumunda tedaviye devam edilemeyeceği yönünde bir saptama olmadığı gerekçesiyle bu kararı kaldırmıştır.

14. Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan yönetmeliklerin ilgili hükümlerinde memurların ağır engelli birinci derece yakınlarının durumundan kaynaklanan gerekçelerle yer değiştirme talebinde bulunabileceği ve bu taleplerin kısıtlayıcı hükümlere tabi olmaksızın kadro imkânları ve hizmet ihtiyacı dikkate alınarak karşılanacağı belirtilmiştir. Başvurucunun, babasının ağır engellilik durumu nedeniyle görev yerinde bırakılmayı ya da yakın çevredeki gümrük idarelerine atanmayı talep ettiği açıktır. Buna karşın idare tarafından ilgili mevzuat çerçevesinde mevcut görev yeri ya da çevre idarelerdeki kadro imkânları ve hizmet ihtiyacına ilişkin bir değerlendirme yapılmamış, başvurucunun talebinin hizmet gerekleri çerçevesinde neden reddedildiği ortaya koyulmamıştır. İdari işlemin hukuka uygun bulunmasına dair istinaf kararında da hizmet gerekleri doğrultusunda başvurucunun engelli babasından kaynaklanan talebiyle ilgili bir tartışma yapılmamıştır.

15. Başvurucu ikna edici gerekçeler ortaya konmadan babasının yaşadığı görev yerinden çok uzak bir bölgeye atanmıştır. Bu şekilde mevzuat çerçevesindeki talebi değerlendirilmeksizin başvurucuya aşırı bir külfet yüklenmiştir. İstinaf mahkemesi karar gerekçesinin atama işlemiyle güdülen kamu yararı ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında adil denge kurulmasına yönelik ilgili ve yeterli unsurlara sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla uyuşmazlık konusu olayda aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin kamu makamlarınca yerine getirilmediği sonucuna ulaşılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Nurbani Fikri, § 57; Süleyman Baran, B. No: 2015/11941, 9/10/2019, § 46).

16. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

18. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesine (E.2021/820) iletilmesi için İzmir 4. İdare Mahkemesine (E.2020/1107) GÖNDERİLMESİNE,

D. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.